20 Mayıs 2010 Perşembe

Lazlar ve Fundamentalizm‏

Haklarında yanlış, çarpıtılmış ve/veya eksik bilgilere sahip olduğumuz, ülkemizin kuzeydoğu ucunun binlerce yıllık yerli halkı -T.C. Kültür Bakanlığı da artık, bu halkın 4 bin yıllık olduğunu kabul ediyor (1)- Lazlar'la ilgili her yazıda altının çizilmesinden gına gelmiş olsa da, inatla belirtelim;
Lazlar ne Pontos Rum kalıntısı mühtediler; ne de Müslüman Gürcü bir topluluk. Kimi, "bilim insanlığı" su götürür zatların bu halkı "kadim Türk boyu" olarak gösterme alışkanlığı da, az önce sayılan her iki sav gibi, bir halkın özgünlüğünü inkâr eden, o halkı kendi içinde eritme siyasetine payanda işlevi görecek şekilde kurgulanmış kof ve bayat resmi amentülerdendir. Lazlar bilimin üzerinde tartışma gereksinimi duymadığı bir netlikte özgün bir Güneybatı Kafkas halkıdır. Dilleri de Güneybatı Kafkas dillerinden Lazca'dır. Gürcü halkıysa onların yalnızca kuzenleridir (2), dedeleri değil...
Soğuk Laz Fıkraları

Lazlar, her daim ve hemen her çevrede olumsuz bir imaja sahip, aşağılayıcı fıkraların kurbanı olmuş bir garip halktır. Peki kendi halinde yaşayan bu insanlara bilerek veya bilmeyerek çeşitli kesimlerden neden saldırılar gelmektedir? Bir kere şunu en başta belirtmekte fayda var; Lazlar'ın beyninin az çalıştığıyla ilgili yaygın "efsanelerin" kaynağı bir tarihsellik taşıyor. Şöyle ki, Pontos, Roma ve Bizans dönemlerinde de Lazlar, egemen unsurlarca "barbar", "isyancı", "geri kültürlü" olarak aşağılanmakta ve dışarıdan bakan bir Grek için aşağı yukarı bu günkü gibi bir stereotip oluşturmaktaydı. Günümüzde hâlâ Yunanistan'da, 1924 mübadili Doğu Karadenizli Rumlara, yarımadanın yerlisi Yunanlılar'ca, "Lazoi" (Lazlar) denilmekte ve bu adlandırma bu topluluk için "salak", "cahil", "lafazan", vs gibi sıfatların kodu olma işlevi görmektedir (3). İlginç olansa Yunanlılarla hiç anlaşamayan Türk toplumunun, Lazlarla ilgili aşağılayıcı söylemlerde Yunan mirasına sahip çıkmasıdır. Türkiye'deki "gülünç" Laz imajı Karagöz ve Meddah oyunlarındaki "Laz" tiplemeleriyle de yeniden ve yeniden üretilip, güçlendirilmiş ve Lazların kendi kimliklerinden utanması için adı konmamış bir "içselleştirme kampanyası" devam ettirilmiştir. Aynı şekilde Gürcistan'da da Megreller'e benzer yakıştırmalar yapılıyor (4); ama bu Megreller'in kendilerini "mavi kanlı Lazlar" olarak görüp, yüceltmelerini engelleyemiyor. Benzer bir olgu Türkiye Lazları arasında da yaygın olup, Lazlar için Lazlık bir "ayrıcalık" ve gurur duyulan bir kimlik olmaya devam ediyor. Öyle ki Laz adı, bütün bir Orta ve Doğu Karadeniz sahil kesimi, Bayburt ve Gümüşhane'nin kuzeyi, Posof, Karadenizli Rumlar ve Abhazya dışındaki Batı Gürcistan halkları gibi heterojen ve farklı pek çok insan topluluğunu kapsayıcı bir "yerel üst kimlik" haline gelmiştir. Söz konusu insanların çoğu da bu adlandırmadan gocunmamaktadır. Bu da sorunun asıl kaynağının halklar arasında değil de, başka yerlerde aranması gerektiğini, Lazlar'a yapılan tüm olumsuz yaftalamaların ne denli patolojik bir vakanın ürünü olduğunu gözler önüne seriyor. Ama yine de birbiriyle çelişen ve son derece girift bir hal almış olan Laz imajıyla ilgili yargıların etraflıca araştırılması elzem görünüyor.

Aşırı Türk Milliyetçiliği

Lazlık ve Karadenizliliğin eşdeğer görülmesi düz mantığından kaynaklanan bu "mit"lere cevap olarak ilk elde belirtilmesi gereken Lazlar'ın daha 17. yüzyılda Ortodoksluğu bırakıp, Hanefı-Sünni Müslümanlığa geçtikleri gerçeğidir. Tüm Anadolu, evliya, şeyh, şıh, türbe, tekke ve benzerlerinden geçilmezken, Lazlar'da  bu inançların hemen hemen hiç olmaması ilginç doğrusu (5). Tarikatlar Lazlar içinde daha 8o'li yıllardan sonra bölgeye girebilmiş olan Nakşi ve Nur tarikatlarıyla sınırlı, bunların müritleri de Lazlar'ın geneli tarafından hiç de hoş karşılanmıyor. Ne var ki son birkaç yıldır ülkemizde yükselen fundamentalizm, Lazlar'ı da sonunda etkilemiş, tarikatlar geçmişe nazaran gözle görülür şekilde güçlenmiştir. Türkçülük hususuna gelelim şimdi de; çok açık bir gerçek ki ülkücü hareket Lazlar içinde hep zayıf kalmıştır. Türkiye de şovenist rüzgârların şiddetli esişi MHP'yi Lazlar'dan yüzde 1 oy almaktan kurtardı; ama sadece o kadar. MHP bölgede her zaman devrimci ve sol yapılar karşısında güçsüz ve kendi içine kapanık bir hal arz etti. Hatırı sayılır bir tabana sahip oldukları yerlerse yalnız Arhavi ve Hopa olarak görünüyor. (Hopalılar'a göre MHP, bu ilçelerde Lazlar ve Hemşinliler'den ziyade Poşalar'dan -Kafkas Çingeneleri-destek buluyor). Ancak tüm bunlara karşın İslamcı hareketler giderek Lazlar içinde büyüyor.

Son söz: Kimliğini ve dilini her geçen gün kaybetmekte olan bu halkı daha iyi anlayabilmemizde en büyük görev ülke aydınlarına düşüyor. Ama hemen şimdi, yarın çok geç!

1 bkz. Lazlar Belgeseli Afişi.
2 Aksamaz, A. İhsan, Dil-Tarih-Kültür- Gelenekleriyle Lazlar, Sorun Yayınları, İstanbul 2002, s.ıo.
3 Aksamaz, A. İhsan, a.g.e., s.89.
4 Dzhodzhua, Nugzar, Ben Bir Megrelim, Ogni Kültür Dergisi, Sayı 6, Eylül-Ekim 1994, s.6.
5 Aksamaz, A. İhsan, a.g.e., s.42.

Not: yazı 7.12.2007 tarihinde Birgün gazetesinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: