12 Mayıs 2010 Çarşamba

Anadilinde Eğitim Hakkı - 2


Anadili insan kadar doğaldır

Anadil ya da başlıca dil, dil ailesi içinde kendinden farklı diller türetecek kadar zengin, eski ve kapsamlı dilleri ifade eder. Örneğin, bir anadil olarak Türkçe'den farklı Türkçeler doğmuştur (Türkiye Türkçesi, Kıbrıs Türkçesi, Azeri Türkçesi, çeşitli Türki halkların Türkçesi vb.) Anadili ise, annenin dilidir. Çocuğun kendi annesinden, ailesinden, çevresinden, soyundan ve ulusundan belirli, bilinçli bir öğrenim evresi olmaksızın edindiği, öğrendiği dildir. Anadili, insan kadar doğal olan, insanın hayatında vazgeçilmez yeri bulunan dildir. Anadili edinimi ve öğretimi, hemen doğumun ardından başlayan, bebeklik ve çocukluk yıllarında elde edilmesi biçimlenen dildir. Anadilinde öğretim, öğrencinin tüm derslerinin anadilinde işlendiği bir eğitim sistemini anlatır. Çocuk tüm müfredatı, dersleri kendi anadilindeki eğitim materyalleri (ders kitapları, dergi, harita vb.) ile öğrenir. Anadilinin öğretimi ise, dersler egemen dilde işlenirken öte yandan anadilinin de bir dil dersi olarak verildiği bir sistemi ifade eder.

BAZI ÜLKELERDE EĞİTİM DİLİ VE ANADİLİ ÖĞRETİMİ

Dünyada eğitim-öğretim dili konusunda yapılan çok değişik tartışmalar farklı ülkelerde farklı modellerin geliştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Özellikle çokkültürlü, çokkimlikli ve çoketnili toplum modelini hazmeden ve hatta bunu bir model çerçevesinde geliştiren Batılı bazı ülkelerde egemen dilin yanı sıra ikinci dilin de öğretilmesi bir politika olarak benimsenmiştir. Özellikle kimi Avrupa ülkeleri, talep geldiğinde isteyen her etnik grup ya da azınlığın çocuklarına kendi anadillerinde eğitim-öğretim hakkı tanımıştır. Kimi ülkeler ise, kendi ulusal egemen dilinden başka dillerde eğitim-öğretim vermeye şiddetle karşı çıkmaya devam etmektedir. Konu, eğitim-öğretimle ilgili olmasına karşın çoğu zaman siyasal tartışmalar içinde ele alınmakta ve haliyle çeşitli ideolojik savların, özellikle milliyetçi iddiaların yedeğine çekilmektedir. Aşağıda bazı ülkelerde uygulanan çeşitli modeller kısaca tanıtılmaktadır.

ALMANYA

Almanya'da bazı eyaletlerde ilkokuldan başlayarak haftada 3 ila 5 saat zorunlu anadili dersleri verilmektedir. Dolayısıyla 1980'li yıllarda yaygın olan çocukların Almanca'yı iyi öğrenebilmeleri için anadillerinden yoksun bırakılmaları fikri artık savunulmamaktadır. Ülkede 'Ulusal Uyum Planı' adı altında çiftdilli eğitimin gerekliliği yaklaşımı kabul edilmiştir. Bu amaçla ortaokulun ilk yılından itibaren uygulanacak olan 'karşılaştırmalı dil eğitimi' modelleri geliştirilmiş ve denenmeye başlanmıştır. Bu modele göre haftada iki saat Türk ve Alman öğretmenlerin bir arada girebilecekleri dersler düzenlenecek ve her iki dilin de karşılaştırmalı öğretimi uygulanacaktır.

ÇİN

Ülkede çok sayıda farklı etnik grup bulunmakta ve yaklaşık 140 farklı dil konuşulmaktadır. Ülkenin çoğu memur dili anlamındaki Mandarini konuşmaktadır. Ülkenin resmi dili Çince'dir. Ülke anayasasında azınlık dillerinin korunması ve geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. 1984 yılında 'Ulusal Azınlıkların Bölgesel Özerkliği Yasası' çıkarılmıştır. Bu yasayla bölgesel özerklik, bölgedeki dilin korunması ve geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Özerk bölgeler, o bölgedeki eğitim dili hakkında karar alma yetkisine sahiptir. Azınlık mensubu öğrenciler kendi anadillerinin yanı sıra Çince'yi de öğrenmek zorundadırlar.

GÜNEY AFRİKA

Bu ülkede eğitimde anadillerinin kullanılmasıyla ilgili yeni politikalar, son verilen ırkçı rejimle doğrudan ilgili olmuştur. 1993 anayasası dile temel bir insan hakkı olarak bakmış ve çokdilliliği ulusal bir zenginlik kaynağı olarak ele almıştır. Bu anayasayla birlikte İngilizce ve Afrikaans dilinin yanı sıra dokuz farklı Afrika (yerel/kabile) dili resmi dil olarak kabul edilmiştir. Irkçı eğitim sisteminin ortadan kalkmasıyla birlikte çokdilli, çokkültürlü öğrenciler üniversite ve diğer okullarda bir arada öğrenim görmeye başlamıştır

Güney Afrika'da eğitimin ilk beş yılı çocuğun kendi anadilinde yapılmakta, ardından da İngilizce, Fransızca ya da Portekizce ile devam edilmektedir.

BOLİVYA

Bolivya'da 1994'de yürürlüğe giren eğitim reformuyla eğitim sisteminin kapsamlı bir şekilde dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda ülkede İspanyolca'nın yanı sıra Bolivya'nın 30 yerli dili bütün okullarda hem dil dersi hem de öğretim dili olarak kullanılmaya başlanmıştır

İSVİÇRE

İsviçre, 23 kantonlu federal bir cumhuriyettir. Ülkenin resmi ve ulusal dilleri, Almanca, Fransızca ve İtalyanca'dır. Romans dili de ulusal dil olarak kabul edilmiştir. Ülke kantonlarının sınırı, konuşulan dillere göre çizilmiştir. Bazı kantonlarda tek dil, bazılarında da birden fazla dil kullanılmaktadır. İsviçre anayasasına göre, bölgeler dillere göre ayrılmakta, diller eşit statüde bulunmakta ve azınlık dilleri korunmaktadır.

İSVEÇ

İsveç 1976 yılında Ev Dili Reformu'nu yapmıştır. Bu reform, göçmen çocuklarının ikinci dil olarak İsveç eğitim sistemine katılmalarını zorunlu kılmakla birlikte isterlerse kendi dillerinde eğitim hakkına sahip olduklarını yasal olarak kabul etmiştir. Anadili öğretiminin amacı, aktif bir biçimde yani sözel ve yazılı olarak çocuklara çiftdilliliğinin kazandırılmasıdır ve kültürel kimliğin iki yönlü geliştirilmesidir. Bu bakımdan İsveç, kültür politikası ve çiftdilli eğitim açısından kıta Avrupası'ndan farklı bir yapı göstermektedir.

İsveç eğitim sistemi, evde konuşulan dili eğitimde de geçerli dil olarak kabul etmekte ve en az 5 kişilik grup oluştuğunda anadili öğretimi vermeyi belediyelere bir yükümlülük olarak şart koşmaktadır. Anadili öğretimine ihtiyaç olup olmadığını saptamak üzere okullar her eğitim yılının başında ihtiyaç yoklaması yapmak zorundadır.

İsveç'te 32 dil grubuna yönelik olarak anadili öğretimi organize edilmektedir. Anadili öğretimi, haftada 2 saat olup öğleden sonra örgün ders saatlerinin dışında verilmektedir. Anadili öğretimi dokuz yıllık zorunlu eğitim sürecinde en fazla yedi yıl izlenebilmekte ve bu eğitimin organize edilmesinde velilerin talepleri önemli bir rol oynamaktadır. Evde konuşulan dil, anadili öğretiminde ölçüt olarak alındığı için kendi ülkelerinde ulusal ve resmi bir nitelik taşımayan dillere de eğitimde yer verilebilmektedir. Sözgelimi Kürt çocukları da bu çerçevede anadili öğretimi alabilmektedir.

İSRAİL

Ülke nüfusunun büyük çoğunluğu (yüzde 82) Musevi olmasına ve İbranice konuşmasına karşın ülkede oturan Arap nüfusun (yüzde 18) konuştuğu Arapça'ya özel bir statü tanınmıştır. Resmi dil İbranice olsa da, Arapça'ya eğitim ve kültür alanları ile kamu alanlarında özel bir statü verilmiştir. Arap azınlık ilk ve orta öğretimde kendi anadillerinde eğitim alırken ikinci dil olarak da İbranice'yi öğrenmek zorundadır. Yüzde 98'i İngilizce öğrenen Musevilerin Arapça öğrenme zorunluluğu yoktur.

HOLLANDA

Hollanda'da bütünleşme politikası ve anadili öğretimi yalpalayan bir gelişim çizgisi izlemiştir. Hollanda 1980'de yabancıların kalıcı varlığını kabul ettikten sonra 1983 yılında yayımladığı 'Azınlıklar Notası'yla resmi görüşlerini kamuoyuna açıklamıştır. Ülkedeki tüm azınlık gruplarının eşit ve tam gelişme imkanlarının olduğu bir toplumun kurulması amacı benimsenmiştir. Bir yandan göç sınırlandırılırken öte yandan da azınlıkların entegre olması hızlandırılmaya çalışılmıştır. 1980'lerin ortalarından itibaren hükümet bir yandan anadili eğitimini saat olarak azaltmış, öte yandan işlevlerini yeniden belirlemiştir. Her ne kadar anadili öğretimi haftada 2.5 saat olarak belirlenmiş olsa da, uygulamada bu eğitim bir ders saatiyle sınırlanmıştır. Daha sonra anadili öğretimi kendi başına bir amaç olmaktan çıkarılmış ve ikinci dil olan Hollandaca öğrenimini destekleyen bir 'araç dil' haline getirilmiştir.

2000'lerden itibaren anadili öğretimi entegrasyona engel olmaktadır görüşü savunulmaya başlanmıştır. Her ne kadar son dönemde Hollanda'da çok olumsuz gelişmeler olsa da Hollanda Batı Avrupa ülkeleri arasında anadili öğretimini en çok destekleyen ülkelerden birisi olarak bilinir. Ama son zamanlarda hem sosyal demokrat hem de tutucu partiler anadili öğretiminin sosyal bütünlük kaygılarıyla okullardan kaldırılmasını istemektedirler. Toplumsal bütünlük kaygısı Hollanda'da anadili öğretiminin önündeki en büyük engel olarak durmaktadır.

ABD

2000'lerden itibaren anadili öğretimi entegrasyona engel olmaktadır görüşü savunulmaya başlanmıştır. Ülkede nüfusun dörtte biri tarafından konuşulan İspanyolca, eğitimde ikinci dil olarak yer bulmaktadır. ABD'de anadili İspanyolca olan çocuklara yönelik okullar vardır. Bu okullarda İngilizce ve İspanyolca olmak üzere her sınıfın devam ettiği iki eğitim grubu bulunmaktadır. Her grupta söz konusu dilde (İngilizce veya İspanyolca) eğitim veren bir öğretmen ve bir öğretmen yardımcısı vardır. Öğrenciler eğitimlerini bir hafta İngilizce, bir hafta da İspanyolca olarak alabilmektedirler.

KANADA

Kanada'nın nüfusu 33 milyondur. Bunun 8 milyonu Fransız kökenlidir. İngilizce ve Fransızca, ülkenin resmi dilleridir. Quebec eyaletinde ağırlıklı olarak Fransızca konuşulmaktadır. Ülke çiftdillidir. Resmi dilin yanı sıra isteyen kendi anadilinde öğretim veren okul açma ve hizmet isteme hakkına sahiptir. Bu hak anayasayla korunma altına alınmıştır. 20 civarında olan diğer azınlık dilleri korunma altındadır. Kanada hükümeti değil baskı uygulamak, bütün azınlık dilleri için okul, dernek açma, gazete yayımlama, hatta devlet imkanlarıyla televizyon yayını yapma imkanlarını sunmaktadır. Ülkede devlet kanalından haftada iki saatlik bir 'Türkçe yayın' hizmeti de sunulmaktadır...

FRANSA

Fransa'da okullar çokdillidir. Ülkedeki azınlık dilleri de özel ve resmi okullarda okutulmaktadır. Azınlık dillerini özel okullarda isteyen öğrencilere öğretilmesi anaokulundan itibaren serbesttir. Örneğin Bask ve Alsace-Mosell bölgelerinde, isteyen anaokul ve ilkokullar eğitimlerini tamamen Bask veya Alsace dilinde verebilirler. Orta öğretimde de durum aynıdır. Devlet bu sisteme mali katkı yapmakla yükümlüdür. Bask bölgesinde Bask dili, bölgede yüzde 70 oranında devlet, yüzde 30 oranında anne-babalar tarafından finanse edilmektedir. Devlet okullarında veya devletle sözleşmeli okullarda bu dersler, haftada iki saatle sınırlıdır. Çiftdilli denilen türde her düzeyde (ana, ilk, orta düzeyde) okullarda ise, 31 Temmuz 2001 tarihli idari karar gereği derslerin yarısı Fransızca, yarısı azınlık dilinde okutulur. Korsika dili de 1974'den bu yana ilk ve orta dereceli okullarda ve ayrıca 1980'de açılan Corte Üniversitesi'nde okutulmaktadır. 1998 verilerine göre adadaki öğrencilerin yüzde 85'i okullarda ve özellikle de çiftdilli bir okulda Korsika dili öğrenmektedir.

BELÇİKA

Fedaratif bir ülke olan Belçika'nın üç resmi dili vardır: Fransızca, Flamanca (Felemenkçe) ve Almanca. Nüfusun çoğunluğunu Flamanlar ve Fransızlar oluşturmaktadır. Belçika her ne kadar Fransız dilinin egemen olduğu tekil bir devlet olarak kurulmuşsa da, 10. yüzyılda Flamanca eğitim ve yargıda kullanılmaya başlanmış, 1932 yılında da Flaman bölgesinin resmi dili olmuştur. Belçika'da dil grupları özerktir. Bu nedenle üç topluluk (Flamanya, Valonya ve Brüksel), özellikle eğitim ve kültür konularında kararlarını tümüyle kendileri almaktadır. Brüksel okullarında Fransızca konuşanlar için Flamanca, Flamanca konuşanlar içinse Fransızca öğrenmek zorunludur.

HİNDİSTAN

Hindistan, 22 eyalet ve merkezi hükümete bağlı dokuz idari bölgeden oluşmaktadır. Nüfusun büyük çoğunluğu (yüzde 83) Hindulardan ve diğer yerel gruplardan (Müslüman, Hıristiyan, Sih, Budist) oluşmaktadır. Ülkede 872 dolayında dil, lehçe ve diyalekt konuşulmaktadır. Tüm eyaletlerde İngilizce resmi dil olarak kullanılmakla birlikte çoğu eyalette Hintçe de resmi dil olarak kullanılmaktadır. Ülke, dünyada en fazla farklı dil ve kültürü bir arada bulunduran ülkedir.

BRİTANYA

Britanya'da Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da anadilde eğitim mevcuttur. Anadilde eğitim hakkı bu bölgelere yetki devri ile özerklik tanıyan yasalarla tanınmıştır. Ayrıca Britanya 1992-Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı 2000'de imzalanmış, 2001'de onaylanmıştır. Britanya bu 'şart'la Gal, İskoç ve İrlanda dillerini ulusal azınlık dilleri olarak kabul etmektedir. Böylece uzun yıllardır uygulanan azınlık dillerine yönelik politika, uluslararası alanda bir yükümlülük olarak üstlenilerek bu konudaki garanti pekiştirilmiştir. Bu şart uyarınca eğitim alanında Gal ve İskoç dillerinin kullanılması düzenlenmiş, okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim ve üniversite dönemlerinde Gal ve İskoç dillerinde eğitim kabul edilmiş, ayrıca bu dillerin yetişkinler tarafından okul dışı eğitimle öğrenilebilmesinin de önü açılmıştır. İskoç dilinin geleneksel olarak konuşulduğu yerler dışında eğitim dili olabilmesinin önü de açıktır. Gal ve İskoç dillerinin medyada, yargı kurumlarında, idari makamlarda ve kamu kurumlarınca kullanımı da düzenlenmiştir. İrlanda dili de dahil olmak üzere her üç dilin de sadece özel alanda değil kamusal alanda da kullanımı serbesttir. Her üç dilin konuşulduğu bölgelerde bölgesel ve yerel yönetimlerde bu dillerin kullanılması ve bu dillerdeki yer adlarının resmî dildeki adıyla birlikte kullanılması ve benimsenmesi kabul edilmiştir. Bu yükümlülükler ulusal mevzuatta yer alan düzenlemelerle merkezî iktidar ile bölgesel iktidarlar arasında paylaşılmaktadır. Özellikle eğitim alanında bölgesel iktidarların öne çıktığı görülmektedir...

İSPANYA

1978 İspanyol Anayasası'nın 3. maddesi Kastilya dilinin resmi İspanyolca olarak tanındığı karara bağlanmakta, fakat Kastilya dili dışında diğer İspanyol dillerinin kurulacak özerk bölgelerin statüleri uyarınca ikinci resmi dil olarak tanınması da kabul edilmektedir. 3. madde İspanya'nın bu dilsel çeşitliliğinin kültürel bir miras olduğunu belirterek bu mirasın korunmasına ve saygı gösterilmesine de yer vermektedir. Bu bağlamda bugün İspanyol Anayasası'nda tarihsel milliyet olarak adlandırılan ve diğer 14 bölgeden daha geniş özerkliklere sahip olan Katalonya, Bask Ülkesi ve Galiçya'da bölge halkının dili 2. resmi dil statüsündedir. Eğitim de bu özerk bölgelerin yetki alanında olan bir konudur ve her üç bölgede de anadilinde öğretim mevcuttur.

Katalonya'da 1983'te çıkarılan Katalan Dilinin Normalleştirilmesi Yasası'yla Katalanca'nın kamusal alanda ve eğitimde kullanımı düzenlenir. Bu yasa bölgede eğitimi iki temel ilkeye dayandırmaktadır. Bu ilkelerden ilki, eğitim dilinin serbestçe seçilebilmesi, ikincisiyse, dil üzerinden bir ayrımcılığa gidilmemesidir. Öğretmenler her iki resmi dili de bilmek zorundayken, öğrenciler istedikleri dilde eğitim alma konusunda serbest olacak; fakat eğer Katalanca müfredatı seçtilerse İspanyolca'yı, eğer İspanyolca müfredatı seçtilerse Katalanca'yı zorunlu ders olarak alacaklardır. Diğer yandan öğrencilerin genellikle İngilizce ya da Fransızca dillerinden birini öğrenmeleri de teşvik edilecektir. Katalonya, 1998'de Katalonya Parlamentosu'nun çıkardığı Katalan Dil Yasası'yla dilsel politika ve uygulamalar konusunda daha ileri bir adım atmıştır. Yasanın amacı, okullarda ve kamusal hizmetlerde kullanılan Katalanca'yı uyumlaştırmak, medyada ve kültürel faaliyetlerde Katalanca'nın daha fazla kullanılmasını ve Katalanca'nın sosyo-ekonomik alanda fiili olarak kullanımını geliştirmek ile tüm anayasal ve diğer yasal sınırlamalara rağmen Katalonya'da Katalanca ile İspanyolca arasında tam bir eşitlik sağlamaktır...

Bask ülkesinde Bask Özerklik Statüsü'nün 6. maddesi, Baskça'nın aynen İspanyolca gibi Bask Ülkesi Özerk Topluluğu'nun resmi dili olduğunu ve tüm yerleşiklerin her iki dili de bilme ve kullanma hakları bulunduğunu, özerk topluluk kurumlarının iki dilin kullanımının garantisi olacağını, kimsenin dil üzerinden bir ayrımcılığa maruz bırakılamayacağını hükme bağlamaktadır. 1982'de çıkarılan Bask Dilinin Normalizasyonu Yasası bugün de bölgede geçerli olan eğitim sisteminin temelidir. Bu eğitim sistemine göre Bask ülkesinde dört dilsel model üzerinden eğitim verilmektedir. Öğrenci velilerine ilk ve orta öğretimde bu dört modelden birini seçme hakkı tanınmaktadır.

Model A: Tüm öğrenim İspanyolca'dır. Baskça ayrı bir müfredat konusudur.

Model B: Hem İspanyolca hem Baskça yarı yarıya kullanılmaktadır.

Model D: Tüm öğrenim Baskça'dır. İspanyolca ayrı bir müfredat konusudur.

Model X: Tüm öğrenim İspanyolca'dır. Baskça'ya hiç yer yoktur.

HAFTAYA:

- Türkiye'de anadilinde öğretim tartışmaları

- Türkiye'de konuşulan başlıca anadilleri

- Sonuç ve öneriler

Eğitim Sen Genel Merkezi Broşüründen

Hiç yorum yok: