20 Nisan 2010 Salı

Yumruk ve Vadi

 9Kürt siyasetinin önderlerinden Ahmet Türk, etnik kimliğinden dolayı yumruklandı Samsun’da.
Bir faşist hazımsızlık çekti, öfkesine yenildi, indirdi yumruğunu diyerek bireysel bir eylem gibi çizilen çerçeveyi ayrıca nefretle kınıyorum.
O alçak saldırının kameralar önünde, yüzlerce polisin arasında yapılıyor olması, haliyle bir organize halin ortada olduğunu gösteriyor. Ki iki polis müdürünün açığa alınması bunun sağlamasıdır.
Şimdi tam da bu sırada bir soru sormak gerekiyor. Birkaç ay önce İzmir’de kuaförde süslendikten sonra fotoğraf makinelerine poz vererek, Ahmet Türk ve beraberindekileri ellerinde koca taşlarla sözüm ona protesto eden kişilerin gözaltına alınmamış olması, Samsun’daki bu saldırıya zemin hazırlamış mıdır?
Nasılsa Kürt olduğu bilinen kişilere her türlü saldırı, yumruk, taş ve kurşun atanlar hiçbir şekilde cezalandırılmıyor. Aksine cesaretlendirilip, ödüllendiriliyor.

Birkaç gün önce Balyoz soruşturması zanlısı Engin Alan’ın, bir gazeteye verdiği röportajda; Yarım bırakılmış hesabın görüleceğini, idamın Türkiye’ye geri getirilmesi gereğini açıkça ortaya koymasından sonra, faşizmin Samsun’da salyasını akıtması tesadüf müdür?

Samsun’da ki güvenliğin kayıp halkası kimin ellerindedir? İki halk arasındaki bu hassas bağın kopma ihtimalini bir yumruğa kurban eden kimdir?
Ahmet Türk’ün, Kürt halkı üzerindeki etkisi bu denli atlanmış olabilir mi?
Onca kameranın ve yüzlerce polisin önünde yumruk sallayabilen güç(!) bıçakla ya da silahla saldırsaydı, bu isyan için yeterli bir sahne olmaz mıydı?
Hrant Dink de bu şekilde öldürülmüştü hatırlarsanız. Bu cinayetin öncesi ve sonrasını hepimiz biliyoruz. Mide bulandırıcı bir şekilde Türk-İslam sentezini anlatmaya çalışırken, abdest aldım onu vurmadan önce demişti Hrant’ın katili. (…)
Ahmet Türk’e atılmış yumruğu Kürt halkı kendine atılmış saymaktadır.
Bu saldırıyı sözde değil özde soruşturmak zorundadır yetkililer. Bu organize saldırının maşa tutucuları ortaya çıkarılmazsa, böyle vahşi saldırıların arkası gelmeyecektir. Ve Kürt halkı bir kez daha yarayı kendi imkânlarıyla tedavi etmek isteyecektir.
Ahmet Türk’ü, yaratıcı korusun ve yanındakiler…

* * *

Gördüm, gözlerindeki acının, umuda boyanmış sisini! Senin iki elin de yanıktı… Hem Aleviydin hem de Kürt. Bir de bu yetmezmiş gibi kadındın! Bu ülkede olmaması istenen üç koca güçtün! Ezberinde kaç acı, köşesi yırtık kaç hikâyen vardı anlatamadığın… Kısacık ömrüne sığdırdığın onlarca emeğin Kürt-Alevi tarihine bir ışıktır artık.
Keşkelere yer kalmadı Evrim!
Yüzüm ve yüreğim yaslı ve yaşlı arkandan…
Evet, o güzel yüzün gittikçe soluyordu ama ben inanmıyordum yenik düşebileceğine o lanet hastalığa. Kürtlerin Vadisi’ni terk etmeyecektin!
Çok üzgünüm Evrim!
Yolun açık ve ışıklı olsun güzel insan!

Roda Uyanık / Yüksekova Haber

Hiç yorum yok: