10 Nisan 2010 Cumartesi

Kırgızistan: Lale Devri ve Lale Devrimleri arasında

Güneyliler daha dindar ve yoksul kuzeyliler ise daha açık, seküler ve güneylilerden daha az yoksuldurlar. Bu yoksullukların iki ayrı cephede mobilize edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Böyle bir durum yalnızca ulusal bir kargaşa ve kriz olmakla kalmaz içinde ABD ve Rusya'nın da yer alacağı başka bir tehlikeli süreci barındırılabilir

Birleşik Halk Hareketi ve Sosyal Demokrat Parti Lideri Almazbek Atambayev iki hafta önce verdiği demeçte ülkenin artık bir "kara delik" olduğunu ifade etmişti. Üç gündür süren olaylar neticesinde Atambayev'in, Ata-Meken (Anayurt) Sosyal Demokrat Parti lideri Ömürbek Tekebayev ile birlikte başını çektikleri muhalefet ile devlet başkanı Kurmanbek Bakiyev arasındaki iktidar mücadelesi bu kendisini doğrulayan kehaneti tam bir gerçeğe dönüştürdü.

Yüz kadar ölü yüzlerce ağır yaralı ve devam eden yağmalamalar arasında Kırgızistan halkının daha müreffeh ve demokratik bir yönetime sahip olabilmesi hiç kolay görünmüyor.

2005 Mart'ın'da Ukrayna'daki "Renkli Devrim" havası Orta Asya semalarına ulaştığında yoksul halkın ve iktidarın dışladığı güneyli halkın öfkesini arkasına alan muhalefetin " Akayev Ket" (Akayev Git) sloganları arasında iktidar el değiştirmişti. Mevsim lale mevsimi olduğundan bu iktidar değişimine "Lale Devrimi" adı verilmişti. Laleler beş yıl sonra yeniden açtıklarında bu kez Akayev'i deviren muhalefetin sözcülüğünü üstlenerek yeni devlet başkanı olan Kurmanbek Bakiyev'e "ket" dendi.

Bakiyev dün başkent Bişkek'ten"ketti". Başbakanın istifa metninın Halk Kurultayı sözcüsü Rosa Otanbaeva'da bulunduğu bildiriliyor. Başbakanın istifasını ayrıca ulusal kanalı ele geçiren muhalif lidertlerden Tekebaeyev'de halka duydurdu. Ancak başbakanın istifası yarı başkanlıkla yönetilen Kırgız sisteminde işin sadece küçük bir kısmı. Bakiyev hala istifa etmediği gibi muhalefetin denetimi sağlayabilceği, daha önemlisi geçici bir uzlasma sağlasa bile bunu ne kadar sürdüreceği sorusu hiç olmadığı kadar ciddiyet kazanmış durumda.

Şimdi özetle olayların gerisine ve gelişmelerin şu andaki seyrine ve politik almaşıkların sunduğu muhtemelliklere bakalım.
Saray Darbesi üstüne Saray Darbesi!

Askar Akayev'i deviren muhalefet koalisyonu içinde dün Bişkek'ten başkanlık sarayını terk eden Kurmanbek Bakiyev (Akayev'in azledilen başbakanı), Rosa Otanbaeva (Akayev'in eski Dışişleri Bakanı ve yeni Sivil toplum Platformu sözcüsü), Muratbek İmanaliv (yine eski Akayev Dışişleri Bakanlarından) ve eski KGB şeflerinden ve o dönemde cezaevinde bulunan Akayev bürokrasisisin üst düzey yöneticilerinden Feliks Kulov (Ar-Namıs Partisi Lideri) yer alıyordu.

Tümü saray içinden gelen bu isimler yoksul, aş, iş ve en önemlisi şehirde arsa-ev isteyen halkın öfkesini zayıf devlet yapısına sahip Kırgız yönetimi karşısında seferber etmiş ve Lale mevsiminde bir "Lale devrimi" başarmıştı.

Lale devrimi halkın elinden alınarak elitler arasında sağlanan bir uzlaşma ile Lale devrimin liderlerinden en önemli ikisinden Bakiyev'i Devlet başkanlığına, Kulov'u ise başbakanlığa getirerek bir devrimden ziyade bir saray darbesine dönüşmüştü. Ancak muhalefetin birliği çok kısa sürdü. Öncelikle geniş muhalefet koalisyonu içinde gençleri ve aktif demokratik unsurları birlikte devre dışı bırakan Bakiyev-Kulov birliği bir yılllık bir süreyi aştıktan sonra çatlamış, Kulov başbakanlıktan istifa ederek Ata-Meken Sosyal Demokrat Partisi lideri Tekebayev ve başka bazı unsurlarla birlikte ilk kapsamlı yeni muhalefet bloğunu oluşturmuştu.

2005 lale devriminin diğer unsurları bu muhalefette çoktan yerlerini almış olduklarından yalnızlaşan Bakiyev çok sık başbakan değiştirip çeşitli hamlelerle ayakta kalmaya gayret etti. Ancak bu başbakanlar'ı değiştirdikçe de gücünü arttırmak yerine muhalefet bloğunu güçlendiriyordu aslında. Örneğin Tekebaev ile birlikte şu andaki muhalefet ve muhtemel müstakbel iktidar adaylarından Almasbek Aambayev 2007 bounca Bakiev'in başbakalık koltuğunu teslim ettiği kişiydi.

Ancak Bakiyev bunlardan çok daha temel bir unsuru unutmuştu. Lale devrimiyle gelen Lale devrimiyle giderdi. Akayev'e "ket" diyenler, Bakiyev'e de neden "ket" demesinlerdi ki? O bu konuda polis ve ordu teşkilatını kısmen güçlendirerek çözebileceği zannına kapılmakta hata ettiği işte beşinci lale baharında 2010 Nisanında acı bir biçimde gördü.

Bakiyev sözünü verdiği temel hiçbir vaadini yerine getirmediği gibi, 2010 başlarında tüm elektrik, gaz, ısıtma, su ve vb hizmetlere %300'e varan zamlar yaparak başta başkent ahalisi olmak üzere tüm halk için rahatsızlığı doruk noktaya taşımış oldu. Kendisi Lale Devrinde yaşadığı sürece halkın ne yaşadığını umursamasa bile iktidar olanaklarından dışlanmış geniş muhalefet fırsatını yakaladığı anda ya secimle ya da toplumsal bir hareketle Bakiyev'in ipini çekeceği anı kolluyordu.

Bu kez Kuzey atakta!
2005'teki olaylar kuzey kökenli devlet başkanı Akayev'e karşı güneyin Oş ve Celalabad kentleri ateşi tutuşturmuş iken bu kez Güneyli devlet başkanı karşısında kuzeyin Talas kentinin ateşi tutuşturduğu, kuzeyli Narın gibi kentlerin son derece aktif bir biçimde hükümet karşıtı süreçte rol oynadığını görüyoruz.

Talas kentinde Salı günü başlayan muhalefet yanlılarının gösterileri Çarşamba günü başkent Bişkek'te devam etti. Bişkek'te düzenlenen gösterilere katılımın yoğun olduğu gözlenirken, otomobilleri ateşe veren göstericilere polis müdahale etti.. Sosyal Demokrat Partisi (SDP) binası önünde toplanan göstericileri göz yaşartıcı gaz kullanarak etkisiz hale getirmeye çalışan polis, çok sayıda göstericiyi de gözaltına aldı. Çarşamba günü aralarında Almazbek Atambayev (SDP) ve eski parlamento başkanı Ömürbek Tekebayev'in de (Ata-Meken SDP) bulunduğu bazı muhalefet liderlerini gözaltına alınması Perşembe günkü şiddetli olaylarında tırmanmasında kilit rol oynadı.

BM ve Uluslar arası kuruluşların sükûnet çağrısı Perşembe olaylarını engelleyemedi. Göstericiler İçşişleri Bakanlığı parlamento ve ulusal televizyon kanalını ele geçirdiler. Halktan yaklaşık 100 kişinin açılan ateş sonucu öldüğü hemen hemen kesinlik kazandı. Bu satırlarsın yazıldığı saatlerde hala canlı görüşme olanağı sürüyordu ancak telefonlarda ciddi kesilmeler söz konusu. Sokaklarda bu tür olaylarda hep beklenen oldu ve gece boyunca yağmalama olayları ve başıboş çetelerin (hiçbir politik hedefi olmayan yerel mafyatik gruplar) saldırıları sürdü. Muhalefetin tüm unsurları da bu gruplardan kaygılı ancak ellerinden bu konuda fazla da bir şey geldiği söylenemez. Bölgedeki Türkler dahil yabancılar için şu aşamada bir can güvenliği sorunu olmadığını doğrudan bu kişilerden aldığımız haberlere dayanarak söyleyebiliriz.

Şu anda neler oluyor?
Muhalefette üç isim öne çıkıyor: Almasbek Atambayev, Ömürbek Tekebaev ve Rosa Otanbaeva. Tekebaev muhalefetin yeni bir Geçici Hükümet oluşturduklarını ilan etti. Ancak henüz bunun bileşimi ve ne ölçüde kontrolü ellerinde bulundurdukları bilgisine tam olarak sahip değiliz. Öyle görünüyor ki Tekebaev'in kendisi de bu kaos ortamında bu bilgilere sahip değil. Özetle ortada muhalefetin perşembe günü polisi önce etkisiz kılması ardından yanına almayı başarması ile bir adım önde olduğunu düşündüren bir tablo var. Ancak durum bundan daha karışık.

Durum gerçekten karışık çünkü Akayev olaylardaki inisiyafini kaybettiğinde soluğu Rus askeri üssünden havalanan uçağıyla Moskova da almıştı. Bakiev'inde uçağının bu kez Rus üssünden değil (bu konu da önemli bir ayrıntı ve üzerinde önümüzdeki günlerde duracağız) fiilen ABD kontrolündeki Manas üssünden havalandığı kaydedildi. Yerel kaynaklar bunu havaalanı çalışanlarına dayanarak bildirdiler. Ancak ortaya dikkat çekici bir iddia atıldı. Bakiyev ilk anda söylendiği gibi Kazakistan ya da başka bir yere değil, Kırgızistan'ın güneydeki en büyük şehrin Oş'daki Başkanlık Rezidansı'na gittiği ifade ediliyor. Bunu önümüzdeki saatlerde doğrulamak mümkün olacaktır.
Bakiyev Oş'a gitti ise ne olabilir?

Eğer Bakiyev henüz doğrulanamayan bu iddiadaki gibi ülke dışına değil de Oş'a gitmiş ise durum hiç beklenmedik bir hal alabilir. Çünkü öncelikle tüm sorunlarına rağmen güneyliler hemşerileri Bakiyev'den kuzeyliler kadar memnuniyetsiz değiller. İkinci olarak Bakiyev'in bölgede önemli bir patronajı var ve yeni kuzeyli iktidar demek güneylilerin daha fazla hak sahibi olmaya başladığı devlet olanaklarını kaptırmaları demek olacağından buna kolayca rıza göstermeyeceklerdir. Güneyliler daha dindar ve yoksul kuzeyliler ise daha açık, seküler ve güneylilerden daha az yoksuldurlar. Bu yoksullukların iki ayrı cephede mobilize edilmesi kuvvetle muhtemeldir.

Böyle bir durum yalnızca ulusal bir kargaşa ve kriz olmakla kalmaz içinde ABD ve Rusya'nın da yer alacağı başka bir tehlikeli süreci barındırılabilir. Rusya gelişmeler karşında tarafsızlığını koruyacağını ilan ettiyse de kaosun büyümesi durumunda inisiyatifini güçlendirmesi ve daha aktif bir biçimde olaylara müdahale etmesi de olasılık dışı değil.

* Yrd. Doç. Dr. Hakan Güneş, İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi.

Hiç yorum yok: