29 Nisan 2010 Perşembe

Artık Akp’nin Kont-Gerilla Müsteşarlığı Var

AKP iktidarı ile birlikte tüm kont-gerilla yöntemleri kanuni hale getirildi.
Anasol-MHP hükümeti döneminde çıkarılan yasalarla tanınan bazı cüzi haklar AKP hükümeti tarafından en az elli yıl geriye götürüldü.
AKP hükümeti DGM’leri kaldırıyorum diyerek, DGM’ler yerine daha geniş yetkilerle donatılmış Özel Ağır Ceza Mahkemelerini kurdu.
OHAL yerine onun değişik bir versiyonu daha fazla yetkilerle donatılmış şekliyle Geçici Güvenlik Bölgesi ilan etme yetkisini direk orduya verdi.
CMUK ile 1 Haziran 2005  kanunu ile birlikte tüm kontgerilla yöntemlerinin meşrulaştıracak kanuni zemini oluşturdu
29 Haziran  2006 tarihinde çıkardığı TMK kanunu ile birlikte Kürt halkının demokratik yöntemlerle-siyaset ve basın yolu- temel hak ve özgürlüklerini talep etmesini “terör” suçu kapsamına soktu.
27 Mayıs 2007 tarihinde koruculuk kanununda değişikliğe giderek Kürdistan’daki savaşı kalıcılaştırmak amacıyla korucu sayısını artırma kararını aldı.
Aynı şekilde 2 Haziran 2007 tarihinde “Polis Vazife ve Salahiyeti Kanununda” değişiklik yaparak 90’lı yıllarda kontgerillanın  yaptığı yargısız infazları kanuni bir şekle soktu.
11 Haziran 2008 tarihinde Askerlik Kanununda yaptığı bir değişikle Kürdistan’da görev yapan tüm kontgerilla elemanlarının hiç bir sınava tabi tutulmadan devlet ve sivil kuruluşlarda görev yapmasını meşrutiyet kazandırdı. Kont-gerillaya sivil elbise giydirerek tüm kentlerin sokaklarında ve işyerlerinde kontgerilla örgütlenmesini yaygınlaştırdı.Kürtlere karşı faşist saldırıların yaygınlaşması bu kanunun çıkışıyla birlikte daha örgütlü ve yaygın bir hal aldı. Böylece polise verdiği açık infaz yetkisini daha önce Kürdistan’da görev yapmış olan askerlere de verdi.
AKP bunlarla da yetinmedi 17 Şubat 2010 tarihinde de “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı” adıyla bir kanunu çıkararak, Kürtlere karşı “Özel Savaş Karargahı” görevini görecek sözkonusu müsteşarlığı kurdu.
Bu müsteşarlıkla birlikte kontgerillanın tüm özel ve psikoloji savaş ile hareket yol ve yöntemleri meşrulaştırıldı.

POLİS VAZİFE VE SELAHİYETİ KANUNU VARKEN, ERGENEKONA  NE HACET VAR!
 AKP 2007 yılında seçime girerken “kurt dumanlı havayı sever misali” tümden ele geçirdiği polis teşkilatını daha fazla yetkilerle donatmak ve kentlerde kendi polis devletini kurmak amacıyla 2 Haziranda Polis Vazife ve Selahiyeti Kanununu çıkardı.
Daha önce kontgerilla yöntemleriyle yapılan infazlar, işkence, ajanlaştırma, uyuşturucuya alıştırma,  taciz ve tecavüzler bu kanunun çıkarılmasıyla açık hale getirildi.
Demokratik ve siyasal mücadele yürüten Kürt kadınına  yönelik AKP hükümetine bağlı polisin bir özel ve psikolojik savaş yöntemi olan taciz ve tecavüzleri artarak devam etti.
Amed’te BDP’li kadın polisler tarafından taciz edildi.
Polisin taciz ve tecavüzleri ilk öğretimdeki Kürt kızlarına kadar uzadı. Siirt’te 14 yaşındaki H.T ile S.T ve diğer beş Kürt kızına tecavüz edilmesinde başı çekenlerin AKP hükümetine bağlı polis, asker, öğretmen, AKP’li şeyh ile AKP’li milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu’nun akrabaları olduğu açığa çıktı.
Sokaklarda ise işkenceler aleni hale geldi. Polisin en fazla işkencesine maruz kalanlar ağırlıkta Kürt çocuklarıdır. Bunun en son örneği Colemerg’te polisin vahşi işkencesine maruz kalan 14 yaşındaki Hatip Kurt oldu.
2006 yılında TMK ve 2007 yılında da PVS Kanunun buna eklenmesiyle bugüne kadar 28 bin Kürt çocuğu yargılandı.
Bu çocuklardan binlercesi ağır hapis cezalarına çarptırıldı.Devletin kendi verilerine göre şuanda bu çocuklardan 2 bin 721’i zindanlarda bulunmaktadır.
Zindanlarla yetinilmedi, sokaklarda, zindanlarda ve karakollardaki polis infazları katmerleşti.
PVS Kanunun çıkışından sonra polis tarafından öldürülenlerin sayısı 255 olarak tespit edildi.
Bunun içinde Cizre’de öldürülen 18 aylık bebek Mehmet Uytun’da var.

 BEBEK KATİLİ  TÜRK DEVLETİ
1989 yılı ile 2010 yılları arasında Türk devletinin öldürdüğü Kürt çocuklarının sayısı 373’tür. AKP hükümeti döneminde öldürülen Kürt çocukların sayısal olarak diğer yıllara oranı daha fazla olmuştur. Sözkonusu sayı sadece tespit edilendir.Tespit edilmeyenlerde var.
  
KÜRT DÜŞMANI POLİSLERİN ARKASINDA HANGİ ZİHNİYET VAR?
Tüm polisler, hem polis okulunda iken hem de polislik görevini yürütürken Polis Akademisi’de hazırlanan eğitim müfredatına göre eğitilmektedir. Hangi zihniyetle eğitilmişlerse halka karşıda öyle davranmaktadırlar. Hocaları kimse onlarda ona göre şekillenmektedir. Zaten Yeşil Türk Irkçısı bir zihniyetle eğitilen polislerin ırkçı refleks dışında bir reflekste bulunması biraz zor gözükmektedir.
Kürt düşmanlığı temelinde eğitildikleri için Kürtlere karşı her türlü işkence, taciz ve tecavüz ile öldürmelere kadar varan yol ve yöntemleri mübah görmektedirler.
Polisin Kürt halkına karşı bu kadar gaddar, düşmanca davranmasının arkasında Fetullahçı ve AKP’li polis yöneticileri bulunmaktadır.Bunlar Türk-İslam sentezine dayalı Yeşil Türk Irkçısı bir zihniyetle polisleri eğitmektedirler.
  
 KATİL VE TECAVÜZCÜ POLİSLERİ EĞİTEN KİMLERDİR?
Söz konusu polisleri eğiten yöneticelerin hepsinin ortak özelliği Fetullahçı ve Türk Yeşil Irkçısı olmalarıdır.
BuYeşil Türk Irkçısı yöneticilerden birincisi,Polis Akademisinin başında bulunan Zühtü Arslan’dır.Arslan’ın kendisi Fetullahçıdır. Akademinin başına geçmeden önce Fetullah Gülen’e ait Zaman Gazetesi’nde makaleler yazıyordu.Fettulah Gülen cemaati tarafından ABD’nin Leicestir Ünivesitesi’nde uzman olarak yetiştirildikten sonra Polis Akedemisi sorumluluğuna getirildi.
İkinci yönetici Önder Aytaç’dır. Zühtü Arslan’ın yardımcısıdır. Erdoğan ile Ertuğrul Günay’ın danışmanıdır. Babadan Fetullahçıdır. Taraf Gazetesi yazarıdır.Cemaat tarafından İngiltere’nin Hull Üniversitesi’ne gönderilerek “özel savaş uzmanı” olarak Kürt Özgürlük Hareketine karşı özel bir şekilde eğitilerek yetiştirilmiştir.
Üçüncü yönetici İhsan Bal’dır.Eski bir MHP’li şimdi ise Fetullahçıdır. Aynı zamanda Zaman Gazetesi’nde de yazmaktadır.Polis Akademisinde de Zühtü Arslan’ın yardımcısı konumundadır.İngiltere’de PKK üzerine kriminoloji eğitimini görmüştür.
Dördüncü yönetici-resmi değil, fiili yönetici-Emrullah Uslu’dur.Uslu’da Fetullahçıdır.ABD’nin Utah Üniversitesi’nde MİT kontejanından Fettullahçı MİT elemanı olarak yetiştirilmiştir. PKK masasından sorumludur.Ayrıca Ergenekoncu Bedrettin Dalan’ın Yedi Tepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisidir. Bir taraftan AKP ile Fetullahçıların oluşturduğu Yeşil Ergenekon yapılanmasının çekirdek kadrosu olarak görev yaparken diğer taraftan da Yeşil Ergenekon’un ikiz kardeşi Avrasyacı Ergenekon’a da hizmet etmektedir.Aynı Emrullah Uslu Hizbul-Kontra’yı Elazığ, Çewlik, Muş ile Amed’te örgütleyen bir elemanıdır. Elazığ’da Palu’lu Mele Selam ile Sivrice’li Özcan Aytaç’ı paravan olarak kullanarak Hizbul-Kontra’yı örgütlemiştir.Amed’te Heci Bayıncık’ı Hizbul-Kontra adına örgütleyen yine Uslu’dur.Benzer şekilde Çewlik’te Eyüp Kişi’yi örgütleyerek Hizbul-Kontra’ın temellerini burada atan Taraf gazetesi yazarı Emrullah Uslu’dur. Muş’ta da Hizbul-Kontra’yı örgütlemiştir. Kürdistan’da PKK’nin verdiği özgürlük mücaddelesinin yükselişini önlemek amacıyla Çewlik, Elazığ, Muş gibi stratajik şehirlerde Hizbul-Kontra örgütlenmesi görevi direk devlet tarafından kendisine verilmiştir. Bu amaçla Çewlik’te Emniyet Müdürlüğü’nde özel olarak görevlendirilmiştir. 2003 yılında İstanbul’da El-Kaide’nin yaptığı bombalama eylemlerinde Çewlik’li Azad Ekinci’nin ismi geçmişti. İşte sözkonusu Azad Ekinci’yi Hizbul-Kontra örgütlenmesine sokan da Uslu’dur. Ekinci’ye El-Kaide adına eylem yaptıran da yine Emrullah Uslu’dur. Tüm bunlardan dolayı Emrullah Uslu devlet tarafından PKK Masası sorumluluğuna getirilmiştir.
Görülüyor ki,Avrasyacı Ergenekon yerini alan AKP ile Fetullah Cemaati’nin Yeşil Ergenekon’u  İslam kılıfını kullanmaya çalışsa da, Avrasyacı Ergenekoncuları yüz kat geride bırakacak bir şekilde Kürtlere işkenceler yapmaktadırlar. Kürt kadınlarına tacizda bulanmakta ve tecavüz etmektedirler.Avrasyacı Ergenekon’un yaptığınu açık bir şekilde kanunlaştırarak yapmaktadırlar.18 aylık bebek Mehmet Uytun’dan 78 yaşındaki Halit Söğüt’e kadar bebek  yaşlı demeden her yaştaki Kürdü öldürmektedir.Böylesine Yeşil Türk Irkçısı bir zihniyete sahip olan Fetullahçı ve AKP polislerinin İslam maskesini takması İslamı kirletmiyor mu, ahlakı kirletmiyor mu, vicdanı kirletmiyor mu? Bunlar İslam’a düşman değilse daha kimler İslam’a düşman olabilir.

Özgür Bilge

Hiç yorum yok: