29 Mart 2010 Pazartesi

Ulusal dirilişten evrensel dansa: NEWROZ

Avesta'nın yazıldığı Med Dili'nde adı 'Nava (yeni), Roaca (gün)'nın birleşiminden oluşur Newroz kelimesi. Genç Avesta'nın yazıldığı, önemli araştırmacılar tarafından tahlil edilen, Med Dili'ndeki bu bileşik kelimenin anlamını, Med Dili'nin mirasçısı bir dil olan Kürtçeyi kullanarak ayrıntılarıyla tahlil edebiliriz: Nava, Kürtçe'nin Zazakisi'ndeki newe ve Kurmanci ile Sorani' lehçesindeki 'nû' ile aynı kelimedir ve 'yeni' demektir. Raoca ise yine aynı dilin Zazaki Lehçesi'ndeki 'Ruec' ve Kurmanci ile Sorani Lehçesindeki 'roj' ile aynı kelimedir ve 'gün' anlamına gelir. 'Yeni Gün' olarak kutlanan Nava Roaca. Nava ve Roaca kelimeleri Avesta kalıntılarında mevcuttur. Dilin doğal gelişim seyri içinde Pehlevice'de Noroz, sonra günümüz Kürtçesi'nde 'Newroz' olarak ulaşmıştır.

DÜNYA'DA NEWROZ

21 Mart gününde, pek çok halk tarafından da çeşitli dini sebeplerle ayinsel festivaller düzenlenir/di. Elbette bu festivallerin hemen hepsinin farklı sebeplerle düzenlendiği aşik‰rdır. Bundan Newroz, tüm 'Ortadoğu'da kutlanırdı' gibi bir sonuç çıkarmak yanlıştır. Önemli olan kutlanan festivale onu şekillendiren halkın verdiği anlam ve o festivalin kozmogonik sebeplerdir. Bilim adamlarının bu güne kadarki bulgularıyla Zagros Halkları'ndan biri olduğu kesinleşen (Oxford, the History of Iran, 1985) ve göç ettikleri Güney Mezopotamya'da çok önemli bir uygarlık kuran Sümerler, 21 Mart'a özgürlük anlamını yükleyen en kadim halklardan biridir. Mezopotamya'nın bu uygar halkı, bitkilerin yeniden canlanışı ve bereket tanrısı 'İnnana'nın her yıl 21 Mart'ta dünyayı yeniden canlandırdığına inanır ve 'Akitil(yeniden doğuş) adını verdikleri bir festivalle dinsel kutlamalar yaparlardı. Sumerler'in adına festival düzenledikleri tanrıça İnnana, Mezopotamya'nın en eski 'Tanrı'sı olan Tammuz ile aynı Mitolojik figürdür. Onlardan bu bayramı ödünç alan Sami bir halk olan Akadlar, Newroz'u Sumerler gibi kutlarlardı, fakat bu kez kendi tanrıları Tammuz adına. Aryeni bir halk olan Hititler' ise, Telepinu adına şenlikler düzenlerdi. Mısırlılar Tanrı Osiris'in, kardeşi Nut tarafından öldürülmesi ve ölümden sonraki dirilişi gerekçesiyle 21 Mart'ı büyük şenliklerle karşılarlardı. Efesliler; bitkilerin ve vahşi hayvanların koruyucusu Artemis'e adamışlardı bu günü. Ayrıca Artemis'in ışıkla olan ilişkilendirilmesi 21 Mart'ta ışığın artması ve bu sayede tabiatın canlanması bu festival açısından ayrıca önemlidir. İyonlar ise tanrıça Demeter'e adarlar bu festivali. Demeter, Hades tarafından kaçırılan Persefones'in anasıdır. Hades Grek Mitolojisi'nde yeraltı tanrısı ve hükümdarıdır. Krallığının halkı ölülerden oluşur. Demeter, kaçırılan kızını Hades'ten kurtarmak için Tanrı Zeus'tan yardım ister, fakat bir cevap alamaz. Bunun üzerine Tanrılar'ın panteonundan nefret etmeye başlar ve yeryüzüne çekilir. Onun yeryüzüne çekilmesi felaketlere yol açar. İnsan soyu açlıktan dolayı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bunun üzerine Hades, Zeus ve Demeter arasında bir antlaşmaya varılır ve bu sayede Persofones'in yılda bir kez, 21 Mart'ta yeryüzüne inmesine izin verilir. Böylece Persofones'in geri döndüğü günlerde bereket olur. Bu bayram söz konusu bereketi sağlayan Demeter'e adanmıştır. Frigyalılar da bu bayramı bir Ana Tanrıça olan Kybele'ye adamışlardır.

Türkiye'de Einstein ile Frenkeinstein'in kardeş oluşu kadar komik olabilecek, 1990lardan sonra Ergenekon destanıyla ilişkilendirilip 'Resmi' olarak yapılan komediden (Nevruz) söz etmeye gerek bile yok sanırım.

KÜRTLERDE NEWROZ

Tarihte Newroz Bayramının çıkışı ve tarihi bakılan noktanın beraklığına, bulanıklığına bağlı olarak çeşitlilik gistermektedir. B.Nikitin, Newroz'dan bahsederken: tarihinin çok eski yıllara dayandığını ve mitolojik bir kabukta, somut tarihi olayların saklı olduğunu ve onu efsaneleştirdiğini belirtir. Yazılı kanıtların çok az olduğu dönemlere dayanması ve Newroz'un tarihsel gelişiminin açığa çıkarılmasında tarihçileri oldukça zorlamıştır. Günümüz tarihçileri, Newroz'u işlerken; Kürtlerin en eski dini olan Zerdüşt'ün Kitabı Zendavester', Firdevs'in Şexname'si, Ömer Hayyam'ın Newrozname'sinde ve Şerefxan'ın Şerefnamesi'nde ve günümüzde çeşitli yazılı eserlerden faydalanmaktadırlar.

Bir efsaneye göre, M.Ö. 612 yılında Asur İmparatorluğu Mezopotamya halklarına, Medlere, Perslere, Urartulara, Hurilere, Babillere, Elamlılara çok zulüm yapıyordu. Med Generali Keyakser tüm halkların da desteğini alarak Asur zulmüne ve zalim Dehak'a karşı ayaklanır. 21 Mart 612 yılında Asurluların başkenti Ninova'yı kuşatır. Zalim Kral Dehak'ı sarayıyla birlikte yakar. Keyakser'e eski Med ve Pers dilinde 'lider, önder,' anlamına gelen ''Kawa'' denilir. Bu günden sonra, bütün Mezopotamya halkları özgür olur. Ve bugüne Kürtçe ''Newroz'' (yeni gün) derler. Her 21 Mart günü zalim Dehak'ın sarayını yakan ateşi yakıp Newroz'u bir bayram olarak kutlarlar.

Başka bir efsaneye göre, M.Ö. 1896 yılından 1176 yılına kadar egemenlik kurmuş olan Kassitli Kürtler, egemenliklerinin ilk yıllarında Babil'i ikinci bir kez işgal ederler. Efsaneye göre, Kral Cemşid bir taht üzerinde Kürt kenti olan Demawed'den Babil'e götürülürken, yüzü o kadar parlar ki, halk onu güneşe benzetir ve 'gök iki güneş gördü' derler ve bugüne Newroz denir. Cemşid'in Babil'e girdiği gün 21 Mart'tır. Bugün her yıl bayram olarak kutlanır. Bununla bağlantılı olarak bir başka söylence de şöyle: Cemşid'den itibaren kutlanan Newroz törenlerinde Kürtlerin ateşe bağlılıkları nedeniyle dağlarda, alanlarda ateşler yakılır, oyunlar oynanır. M.Ö. 612 yılında Demirci Kawa her yıl kutlanan bayramlardan yararlanıp, bayram için toplanan halkın varlığından yola çıkarak dağlarda Newroz ateşi yaktırıp, isyanı başlatmıştır. Aradan geçen zaman içinde Newroz bayramı ile bu başkaldırı birleştirilmiştir. Firdevs'in Şeyhnamesine (974-999 yıllarında yazılmış) göre, zalim Asur Kralı Dehak'ın omuzunda iki yılan çıkmıştır. Onlara her gün iki Kürt gencinin beyninin verilmesini Dehak'ı etkisi altına kötü ruh önerir. Ve her gün iki Kürt gencinin beyni bu yılanlara yedirilir. Kaçırdıkları ikinci genci dağlara yollarlar. İşte bu dağlarda toplananlar Kürt halkını oluşturmuşlardır.

Demirci Kawa da beyinleri Dehak'ın yılanlarına yedirilen 17 Kürt gencinin babasıdır. Yakalanan 18. oğlunu kurtarmak için Dehak'ın sarayını basar. Şeyhname'ye göre, Kawa saraydan çıkarken sarı- kırmızı-yeşil renkli deri önlüğünü isyan bayrağı olarak kullanır. İsyan zaferle sonuçlanır, yönetim Feridun'a (Med Kralı) teslim edilir. Med yenilgisinden sonra bu bayrak İran'a götürülür ve bir anı olarak saklanır. İs1amiyete kadar gelip geçen hanedanlıklar çeşitli mücevherlerle bayrağı süsler, İslamiyet'in yayılmasıyla birlikte bayrağın üzerindekiler ganimet olarak askerler tarafından paylaşılır, bayrak da yakılır.

Nevroz Bayramı farklı biçimlerde tarihe geçse de, birçok ortak anlamla yüklüdür. Newroz, binlerce yıllık geçmişiyle en eski özgürlük bayramıdır. Kürt halkının Demirci Kawa önderliğinde zulme, sömürüye, baskıya karşı bir başkaldırı günüdür.

Bir şeyi çok iyi anlamak lazım: Bir bayramın, bir festivalin, orijinal olarak ortaya çıktığında hangi anlam yüklenilerek kutlanıldığı çok önemlidir. Kürtler Newroz'u bir direniş, bir özgürlük günü olarak kutlarlar. O ulusal kurtuluşu simgeleyen bir gündür. Birlik ve Mücadele Günüdür. Bu anlam çok önemlidir. Biz bu anlamı güçlendirecek delilleri daha bir katlayarak sunabilmek adına binlerce somut kaynak gösterebiliriz.

M.S. 7. Yüzyıl (İslam kaynaklarından derleyen Baladhuri), 10. Yy. (Firdewsi), 11. Yy. (Hayyam), 16. Yy. (Şerefxan,), 17. Yy. (Ehmedê Xanî), 19. Yy. (Morier) ve 20. Yüzyıl'da (Jîn ve Hawar Dergileri çevresi), günümüzde birçok Avrupa üniversitesince yapılan Awesta çevirileri (Oxford v.b. 21.yy) Kürt Newroz'undan bahsedildiğini bildirmekle, birçok değerli yazarın Kürt-Newroz bağlantısını şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyduklarını biliyoruz. Kaynakların yanında capcanlı yaşanan, Sömürge bir coğrafyanın devletsiz ulusu olan Kürtlerin, ulusal değerine en karanlık çağlarda bile sahip oluşu en açıklayıcı referanstır. 12 Eylül 1980 darbesi sonrası Diyarbakır cezaevinde her gün bir yoldaşını katleden zalimlere karşı isyan ve özgürlük ateşini yakan, adı tarihe 'Çağdaş Kawa' diye yazılan Mazlum DOĞAN'ın direnişi Newroza salt efsane denilip geçilemeyeceğinin en yaşayan ve yaşatılacak olan kanıttır. Şimdi bu kadar somut olan ve binlerce eklenebilecek verilerin ışığında Medyalı bir özgürlük bayramını daha başka nasıl yorumlayabiliriz?

21 Mart Festivalleri'nin hiç biri Kürtler'in Newroz'a atfettiği anlamlarla yüklü değildir. 21 Mart'ın yukarıda zikredilen halklar tarafından 'bereket', bolluk', 'canlanma' gibi ortak gerekçelerle kutlanması, doğrudan doğruya tabiatın canlanması ve çoğalma ile alakalıdır. Ama Kürtlerin Newroz'a yükledikleri anlam (bu güne kadar Kürtler tarafından nasıl kutlanıldığından ve Kürt coğrafyasına egemen olan devletlerin yönelimlerinden de anlaşıldığı gibi) salt doğanın dirilişi değildir. Kürt orjinli olsa da artık, etrafında ezilen bütün halkların hiç durmadan, sınırsız ritimlerle dans ettiği evrensel ve kutsal bir ateştir NEWROZ...

Rojhat Levent ÖZGÜKÇE

Hiç yorum yok: