29 Mart 2010 Pazartesi

Türkiye'de Cezaevi Gerçeği-4

Önce evinin içini temizle

Başbakan Almanya'daki vatandaşlara anadilde eğitim talebinde bulunadursun, Türkiye'deki cezaevlerinde Kürtçe konuşmak ve yazmak yasak. Aileleriyle Kürtçe konuşan tutukluların telefonları kesiliyor, mektupları verilmiyor, gazete ve dergiler içeri alınmıyor.

Cezaevlerinde Kürtçe 'paranoyası' sürüyor

İzmir Kırıklar 1 ve 2 No'lu F Tipi Cezaevi basında sürekli olarak çeşitli hak ihlalleri ile kendinden söz ettiriyor. Cezaevinde, iç tüzük ve genelgelerin keyfi ve tutukluyu gözetmeyen bir yaklaşımla yorumlandığı, mahkumlar üzerinde baskıların arttırıldığı ve Kürtçe konuşmanın engellendiği vurgulanıyor. Hukuk dışı uygulamalara karşı yapılan suç duyurularına da disiplin cezaları verilip, mahkumların açık ve kapalı görüşleri kısıtlanıp, iletişimden men cezaları aldıkları ifade ediliyor. Cezaevinden gelen şikayetler arasında İnfaz hakimliği ve İzmir ağır ceza mahkemelerinin cezaevi yönetiminin aldığı tüm kararları hiçbir araştırma gereği duymadan onayladığı belirtiliyor. İdare tarafından uygulanan keyfi uygulamaların başında görüş gün ve saatlerinin değiştirilerek ziyaretlerin fiili olarak engellenmesi, ziyaretçisi gelen mahkumlarınların da bilinçli bir şekilde geç götürülüp, bir saat olan ziyaret hakkının böylelikle 30-45 dakikaya indirilmesi geliyor. Adalet Bakanlığı'nca tanınan ziyaretçilerin akraba dışında üç kişilik kontenjan hakkının 10 günlük süre tanınarak pratikte uygulanamaz hale getirilmesi, mahkumların başlıca şikayet konuları arasında yer alıyor. Odalara giriş ve çıkışlarda yapılan aramaların kastını aştığı, verilen dilekçelere cevap verilmeyerek suç duyurularının akıbetinin bilinmediği ifade ediliyor. Tutuklu bulunan üniversite öğrencilerinin de ders notlarının sürekli toplatıldığı, cezaevine yeni gelen tutukluların girişte sosyolog yardımı adı altında psikolojik baskı altına alındığı, tehditle tarafsızlaştırılmaya çalışıldığı savunuluyor.

SAVUNMA ENGELLENİYOR

Makumların savunma haklarının engellendiği cezaevinde, AİHM başvuru forumlarının hem İngilizce hem de Türkçe yazıldığı halde 'İngilizce bölümü anlamıyoruz' denilerek verilmediği belirtiliyor. Paslanmış ve sağlığı tehdit edecek duruma gelen kapı ve dolapların boyatılmadığı, çıkarılmadıkları kapalı spor salonunun sürekli 'tamir ediliyor' denildiği, genelgede havalandırma kapıları 'hava kararınca kapatılır' denilmesine rağmen, çok erken kapatıldığı söyleniyor. Odaların yeterince havalandırılamaması nedeniyle de odalarının nefes alamayacakları derecede ısındığı, merkezi soğutma sisteminin kurulmadığı, odalara klima ya da vantilatör konulmadığı, tutuklular kantinden vantilatör almak istediklerinde de 'mevcut olmadığı' söyleniyor. Saat 18.00 ila 20.00 arasında iki kere sayım alındığı da mahkumların şikayetleri arasında. Odalara zorla asılmaya çalışılan cezaevi yönetmeliğinde mahkumların nasıl oturup kalkacaklarının, birbirleriyle nasıl konuşacaklarının yazılı olduğu ve bu şekilde onur kırıcı muamelelerle karşı karşıya kaldıklarını ileri süren tutsaklar, oda değiştirme taleplerine 'sen bombacısın' veya 'bombacıların odasına niye geçmek istiyorsun?' şeklinde yanıtlar veriliyor. Her cezaevinde olduğu gibi Kürtçe gazete, dergi ve kitaplara hiçbir gerekçe gösterilmeden bu cezaevinde de el konuluyor. Kırıklar Cezaevi'nde ağır verem hastası, ciğerleri iflas etmiş Memduh Kılıç'ın tedavisinin de aksatıldığı belirtiliyor.

BUCA CEZAEVİ

Buca Cezaevi, bin 300 kapasiteli olmasına rağmen 2 binin üzerinde mahkum barındıran Türkiye'nin fiziksel şartlar konusunda en kötü cezaevleri arasındaki yerini alıyor. Mahkumlar ilk girişte çırılçıplak soyularak çömel-kalk hareketleri yaptırılıyor. 45 ve 60 kişilik odalarda 100'ün üzerinde kişi kalıyor.

MALATYA E TİPİ KAPALI CEZAEVİ

Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 10 saatlik ortak alan hakkının haftada 45 dakikalık sporla geçiştirildiği, aile görüşlerinin kısa tutulduğu, birkaç dakika geciken ailelerin görüşlere alınmadığı, Kürtçe basılan süreli-süresiz yayınların verilmediği, ya da 'mahkeme kararı ile veriliyor' denilerek infaz hakimliğine gönderildiği belirtiliyor. Cezaevinde dışarıdan gönderilen Kürtçe mektuplar içeriğine bakılmaksızın infaz hakimliğine gönderilirken, dışarıya gönderilen Kürtçe mektuplar da gönderilmiyor. Ayrıca mahkemeye yazılan Kürtçe dilekçelerin dahi işleme konulmadığı belirtilen cezaevinde, Kürtçe yazılan mektuplar için sayfa başına 40 TL masraf şartı konularak anadil önüne engel konuluyor. Günlük Gazetesi Okur Temsilcisi Hüseyin Aykol'a gönderilen mektup ve karikatürlere de 'Kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü' iddiasıyla sürekli el konuluyor. Hastane ve mahkemeye götürülen mahkumların ellerinin sıkı bir şekilde kelepçelendiği, bu şekilde kan dolaşımının engellendiği bildirilirken, aylık açık görüşlerin yapıldığı alanın, Adalet Bakanlığı'nın genelgesinde belirlenen şartlara uygun olmadığı, görüşçüler ile fiziki temasın, tokalaşma olmayacak şekilde düzenlendiği, açık görüş yapmanın hiçbir özelliği bulunmayacak duruma getirildiği söyleniyor. İmralı Cezaevi'ne gönderilen mektuplara gerekçesiz el konulduğu ifade edilen cezaevinde, yeni gelen mahkumların da çırılçıplak soyularak aramadan geçirildiği belirtiliyor. Tutsaklara ilaçların bedava verilmesi gerekirken, revire çıkan mahkumlardan ilaç parası kesildiği, parası olmayan tutsaklara ise ilaç verilmediği dile getiriliyor. Bütün bu hak ihlallerine karşı en ufak bir demokratik tepkinin dahi disiplin cezaları ile karşılık bulduğu cezaevinde, disiplin cezalarının da yasada belirtilen en üst limit üzerinden verildiği, üç günlük açlık grevi nedeniyle mahkumların 3 aylık sosyal etkinliklerden men cezası ve 4 aylık açık görüş cezası aldığı ileri sürülüyor. Cezaevindeki keyfi uygulamalardan adli tutuklu ve hükümlülerin de nasibini aldığı belirtiliyor.

SİNCAN KADIN KAPALI CEZAEVİ

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki siyasi mahkumlar adli tutukluların sözlü tacizlerine maruz kalmalarına rağmen idarenin bu yönlü saldırılara önlem alamamasından kaynaklı gerçekleştirdikleri protestolar için de ayrıca çeşitli cezalara çarptırılıyorlar. Özellikle hastane sevklerinde polislerin taciz ve saldırılarına maruz kalan kadın tutsaklar, yaşadıkları bu yönlü saldırılara karşı birçok kere gerekli mercilere başvurmalarına rağmen netice alamadıklarını kaydediyor. En son 10 Mart 2010 tarihinde hastaneden dönen ve kemoterapi ilaçları kullananan romatoid artrit (RA) hastası Deniz Yıldız'ın 5 kadın gardiyan tarafından yere yatırılıp elbiseleri parçalandıktan sonra darp edilmesi ve hemen sonrasında da 'Memura mukavemetten' disiplin soruşturmasına maruz kalması mahkumların sıkıntısını özetliyor.

TRABZON E TİPİ CEZAEVİ

Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk ile gönderilen PKK'li mahkumların uzun süre küçük müşahade odalarında tutulduğu söyleniyor. Tutsaklara radyo-kitap-dergi dahil hiçbir iletişim aracının verilmediği cezaevinde, haftada 10 saatlik sohbet, spor faaliyeti hakkı da tanınmıyor. Cezaeevinde idare tarafından adli mahkumların siyasilere karşı provoke edildiği kaydedilirken, cezaevi idaresinin yaşanan bütün sıkıntılarda sorumluluk üstlenmeyip Bakanlığı ve talimatları işaret ettiği belirtiliyor. Mahkumlar, haftanın 7 günü odalarda kaldıklarını, ne kursa, ne spora ne de sohbete çıkma şanslarının olmadığını, sohbete çıkmak istediklerini belirttiklerinde de 'Bu cezaevinde öyle bir şey yok' cevabıyla karşılaştıkları söyleniyor. Mahkumların aileleri ile yaptıkları telefon görüşmelerinde Kürtçe konuşmalarının engellendiği, uzun sürelerde aileleri ile görüştürülmedikleri belirtilirken, şeker hastası Ebedin Abi'nin tedavisinin doğru düzgün yapılmadığı da kaydediliyor. Trabzon'un Sürmeli ilçesindeki cezaevinde kalan Mustafa Hayri (89), adlı tutuklu 16 Temmuz 2009'da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirmişti.

MALTEPE CEZAEVİ

Maltepe Cezaevi'nde bulunan çocukların gardiyanlar tarafından sık sık darp edildiği ileri sürülürken, yine yaşanılan olumsuz psikolojik koşullar nedeniyle çocuklar arasında sık sık kavga çıktığı, çocukların da birbirlerine karşı şiddet uyguladığı ifade ediliyor. İnfaz memurlarının plastik su boruları ile ele vurma, falaka, tekme, tokat gibi yöntemlerle çocukları darp ettiği belirtilirken, söz konusu işkencelerin kameraların bulunmadığı müşahade odalarında yapılması da dikkat çekici hususlardan biri. Cezaevinde çocukların yanı sıra yetişkin mahkumların da dönem dönem işkence gördüğü ifade ediliyor. İHD raporlarında ağır hasta listesinde yer alan Mehmet Tapar'ın tüberküloz hastası olduğu ve tedavisinin aksatıldığı kaydediliyor.

KOCAELİ F TİPİ CEZAEVİ

Kocaeli 1 ve 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde gazetecilere, köşe yazarlarına ve aydınlara gönderilen mektuplara el koyan cezaevi yönetimi, mahkumlara gönderilen mektupları da karalayarak, 'örgüt propagandası' yapılıyor diyerek el koyuyor. En son Kocaeli 1 No'lu F Tipi Cezaevi Disiplin Kurulu Başkanlığı, 'Sonunda bu da oldu' dedirtecek bir kararın altına imza atarak, 'PKK üyesi' olmaktan hüküm giyen Adem Atan'ın PKK Lideri Abdullah Öcalan'a gönderdiği mektuba, 'Öcalan'ı yönlendirdiği' gerekçesiyle el koyarak zorlama kararların nasıl alındığını gözler önüne sermişti. Açık görüşlerde mahkumların arkadaşları ve arkadaşlarının aileleri ile fotoğraf çekmesine izin verilmeyen cezevinde, görüş zamanlarında 'arama var' gerekçesi öne sürülerek mahkumların görüşleri yarıda kesiliyor. '10 saatlik sohbet hakkı uygulamasının' yapılmadığı, mahkumların 'Gardiyanla tartıştığı' gerekçesiyle hücre cezalarına çarptırıldığı, haksızlıkları protesto eden mahkumlara da 'Kapı dövme' soruşturmaları açıldığı belirtiliyor. Kanal 7, Samanyolu ve Hilal TV gibi kanalların sürekli açık olduğu cezaevinde, mahkumların defalarca dilekçe vermelerine rağmen, Hayat TV, Yol TV, Dem TV ve Kanal 24 gibi haber kanallarının açılmadığı da mahkumların şikayet konuları arasında yer alıyor. Kürtçe ve Ermenice'nin yanı sıra, İngilizce, Almanca ve İspanyolca dergilerin de yasaklandığı ve mahkumlara verilmediği Kocaeli F Tipi'nde yasaklı olmayan birçok kitabın da verilmediği ifade ediliyor. Sağlıksız koşullar ve tutsakların tedavilerinin doğru düzgün yapılmaması sonucu, kanser hastası Yılmaz Keskin, öleceği kesinleştikten sonra tahliye edildi ve tahliyesinden bir hafta sonra 10 Ağustos 2009'da yaşamını yitirdi. Öte yandan 10 yıldır cezaevinde bulunan ve tekerlekli sandalye ile hareket edebilen Remzi Aydın adlı mahkum da, 20 Şubat 2007 tarihli AHİM kararında 'tutukluluk süresi makul süreyi aşmıştır' yönünde karar olmasına rağmen tahliye edilmiyor.

Ankara Sincan 1 ve 2 No'lu F Tipi Ceazevlerinde de hak ihlalleri ve keyfi muameleler durmak bilmiyor. Bakanlığın Kürtçe ile ilgili genelgesinden sonra mahkumların telefonda aileleri ile konuşabildiği cezaevinde, her telefon görüşmesinden sonra Kürtçe konuşanlar hakkında tutanak tutulması dikkat çekiyor. Mahkumların hücrelerinde çektirdiği fotoğraflarda gazetelerden kesilen ve duvara asılan fotoğraflarının kareye girmesi üzerine sansürlendiği, son dönemlerde moda olan ve yavaş yavaş bütün cezaevlerine yaydırılan 'Telefonda tekmil' olayının yaşandığı, bunu yapmayan mahkumların telefonlarının kesildiği ve hücrelerine gönderildiği ifade ediliyor.

Diğer cezaevlerinde olduğu gibi Sincan F Tipi Cezaevi'ne getirilen mahkumların da sık sık darp edildiği olayları basına yansırken, hastalıkları nedeniyle hastanelere sevk edilen mahkumların kollarındaki kelepçelerin sökülmediği ve bu şekilde tedavi edilmeye çalışıldığı ifade ediliyor. Başta Günlük olmak üzere çeşitli gazetelere gönderilen yazıların engellendiği cezaevinde, mektuplarda geçen Kürtçe cümleler yüzünden de mahkumların mektuplarına el konuluyor. Bütün kitapçılarda satılan çok sayıda kitabın 'Sakıncalı' ya da 'Asılsız ifadeler içeriyor' denilerek alınmadığı cezaevinde, mahkumların bulundurması gereken kitaplarına da sınırlama getirildiği belirtiliyor. Cezaevinde ayrınca Adalet Bakanlığı'nın 'Ortak sohbet hakkı' genelgesi uygulanmıyor.

AĞIR HASTALAR

Kan kanseri olan ve tahliye edilmesi gereken A. Samet Çelik'in yanı sıra, 30'a yakın tıbbi müdahale ve ameliyat geçiren mesane kanseri hastası Erol Zavar, ağırlaştırılmış müebbete mahkum olan ve tek kişilik hücrede tutulan ileri derecede şizofren hastası Mesut Deniz, wernicke korsakoff hastalığı bulunan Cengiz Kahraman, yine wernicke korsakoff hastalığı bulunan bir diğer mahkum olan Mustafa Gök, beynindeki ur nedeniyle ameliyat edilen ve çeşitli hastalıkları bulunan Hayati Kaytan; hepatit B, kalp rahatsızlığı, bel fıtığı, karaciğer enfeksiyonu ve böbreklerinde taş bulunan Yaşar İnce ve ağırlaştırılmış müebbet hapis alan ve sınırlı havalandırma ile tek başına hücrede tutulan şeker ve hipertansiyon, mide, bağırsak sorunları nedeniyle halsizlik, ateşlenme, baş ve kas ağrıları yaşayan Kemal Ertürk'ün de tedavilerinin doğru düzgün yapılmadığı kaydediliyor. Söz konusu hastaların adları İHD'nin 'Ağır hastalıkları bulunan tutsaklar' listesinde de geçiyor.

Hazırlayan: Abdurrahman GÖK - DİHA

YARIN: Siirt E Tipi, Urfa E Tipi
Kırıkkale F Tipi Cezaevi, Tekirdağ
1 ve 2 No'lu F Tipi Cezaevleri


Hiç yorum yok: