22 Şubat 2010 Pazartesi

Güney Kürdistan’da Dönen Gizli Petrol Rantı ve Siyasi Bağları

Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesinden sonra gelişen olayların bir sonucu olarak 1991 yılından sonra Güneyli Kürtlerin denetimine geçti.

Kuzey Kürdistan’a sınır şehri olan Zaxo, Güney Kürdistan’dan Türkiye’ye açılmanın ilk güzergâhı olmaktadır. Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesinden sonra gelişen olayların bir sonucu olarak 1991 yılından sonra Güneyli Kürtlerin denetimine geçti. İbrahim Halil ya da Habur sınır kapısı yoluyla yılda milyarlarca doların gayrı meşru yollardan elde edildiği karanlık bir ticaret trafiği bu alanda yapılmaktadır.

Kuzey ile Güney Kürdistanlı savaş ağalarının büyük gelir elde ettiği bu kapıda büyük bir rant sermayesi dönmektedir. Hiçbir ulusal ve uluslar arası resmi işleme tabi tutulmayan ve görünmeyen bu rantın kimlerin hesabına yatırıldığı ya da geçirildiği bilindiği halde, bu trafiğin son hız devam etmesi halk arasında büyük tepkilere neden olmaktadır. Öte yandan daha önce Güneyli Kürt partilerinin savaş nedeni saydıkları ve bunun için binlerce Kürdün bu rant savaşında öldüğü de herkesçe bilinmektedir.

Özellikle Türk devlet rantçılarıyla birlikte mafyavari karanlık işlerin 1991’den beri Habur sınır kapısından yürütüldüğü herkesçe bilinen bir gerçekliktir. Milyarlarca dolar mazot kaçakçılığının 1991’den beri Zaxo – Silopi hattında yapıldığı ve bu gelirin Güneyli güçler ile Ergenekon tipi çetelerin eline geçtiği gün yüzüne çıkmıştır. Güney Kürdistan’da bu gelir pastasından en büyük payı alanın Barzani ailesi olduğunu söylemeye zaten gerek yoktur.

Türkiye – Güney Kürdistan Rant Hattı
Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Irak sınırları ve özellikle İbrahim Halil (Habur) sınır kapısının gelirleri tartışma konusu olmuştur. Ellerindeki büyük pastayı kaptırmak istemeyen KDP ve Barzani ailesi yeni yollar aramaya başlamıştır. Uluslararası kanunlara göre eninde sonunda kapıyı ortak hükümet ve devlete devretmek zorunda kalacağını kabullenen bu güçler gizli ceza kesme, vergi alma ve petrol satma yerleri inşa ederek gümrük dışında yeni gümrük yerleri açtılar. Yeni peronlar ve sahalar açarak İbrahim Halil sınır kapısına varmadan etrafı duvarlarla örülmüş sahalardan gümrükleme yapmaya başladılar. Şirketlerden, şoförlerden ve arabalardan mazot, benzin vs gizli gümrük cezası almaya başladılar. Irak merkezi hükümetine bağlanmayan ve Kürdistan federe hükümetine aktarılmayan bu gizli gümrükleme sahalarında yılda milyarlarca dolar gelir elde edildiği tespit edilmiştir. Güneyli halkın çalışma alanlarına da müdahale edilerek, onlardan da resmi işlem adı altında rant ve rüşvet alınmaktadır. Neçirvan Barzani’nin “bütün sınır gelirleri merkezi hükümete bağlanmıştır” sözü, bu temelde gerçeği yansıtmamaktadır. Ama merkezi hükümetin sınır kapısı dışında kurulan sahalarda gizli gümrükleri denetleme yetkisi olmadığından dolayı sadece sınır kapısındaki gelirleri denetleyebilmektedir. KDP ve Barzani ailesinin adamlarının 5 ile 10 km dışarıda kurmuş oldukları sahalardan elde edilen gelirleri ise kimse bilmemekte ve soruşturmamaktadır. Bu yerler; Beton Sahası, Saha Tozê, Ari Petrol, 5 Dolar Sahası vs olarak bilinen yerlerdir. Zaxo’dan Habur sınır kapısına giden sınır güzergâhında kurulmuş bu sahalar adeta para basmaktadırlar. Sessizce günde 100 milyon dolar rantın döndüğü bu sahalardan elde edilen gelirleri kimse sorgulamamaktadır. Kürt kamuoyundan, uluslar arası makamlardan ve Irak merkezi hükümetinden gizlenen bu gerçekliklere göre Zaxo - Tawkê ve Süleymaniye - Tak Tak bölgelerinden çıkarılan ham petrol Hewlêr, Süleymaniye ve Duhok’ta (Kaş bölgesinde) kurulan rafinerilerde gizlice işlenerek Güney Kürdistan piyasasına ve Türkiye’ye arabalar yoluyla mazot ve benzin olarak satılmaktadır. Görünürde Kerkük - İskenderun boru hattına bağlanmış bu sahalardan hat yoluyla akan petrolün yarısından fazlası ise bu biçimde gizlice Türkiye’ye satılmaktadır. Kanada, Norveç ve Türkiye şirketlerinin ortak kurdukları Tawkê ve Tak Tak petrol sahalarından çıkarılan petroller Ari Petrol, Newroz ve Hêja gibi petrol sahalarından kaçak olarak Türk arabaları ve TIR’larına 750 ile 1500 litre arasında yükleme yapılarak İbrahim Halil (Habur) sınır kapısı üzerinden Türkiye’ye gönderilmektedir. Son 2 yıldır Habur sınır kapısı gece - gündüz hiç durmadan çalışmaktadır. Türk yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda Habur sınır kapısından bir yıl içerisinde, bütün TC sınır kapılarından iki kat daha fazla araba giriş – çıkışının gerçekleştiğini duyurdular. Bu da gizli rantın ne kadar çok döndüğüne işaret etmektedir.


Rantın Altındaki Siyasi Amaçlar
Siyasal amaçlar doğrultusunda düşünüldüğünde ise Türkiye’nin temel amaçlarından birisinin önümüzdeki süreçte Güney Kürdistan ile ilişkilerini daha da güçlendirerek ve Güneyli güçleri mal ve servet sarhoşluğuna koyarak, Kürt Özgürlük Hareketini “Kürt sermayesi” ile vurmaya ve yine aynı sermaye ile operasyon maliyetlerini çıkarmayı planladığı anlaşılmaktadır. Zaten Güneyli güçlerin bu yönlü görüşlerini bizzat Türkiye’ye aktardıkları belirtilmektedir. Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye, “Irak hükümeti bize % 17’lik petrol hakkımızı vermiyor. Gelin % 50’sini sizinle paylaşalım, bizi koruyun” dediği belirtilmektedir. Bunun için Türkiye’de bir “Özal çizgisi”nin günümüz versiyonunun zemini oluşturulmaktadır. Diğer taraftan ise Kürtlerle hiçbir şeyi paylaşmak istemeyen “Doğan Güreş çizgisi”nin yeni versiyonunun ise buna karşı çıkarak derin bir çelişki doğurduğu belirtilmektedir. Hangi rant çizgisinin kazanacağı ise şimdilik meçhul!

Ama rantın kendi kazanında pişirdiği gerçeklikler ise her şeye rağmen gizlice yürütülmektedir. Başkalarına Kürdistan’da yatırım yapılması çağrısını yapan Neçirvan Barzani ve diğer KDP yetkililerinin kendileri, nedense Güney’de yatırım yapmamaktadırlar. Dubai ve İsviçre gibi yerlere yatırım yapmayı tercih etmektedirler. Diğer yandan rant üzerinde Irak’la girmiş oldukları petrol polemiği kadar, Kerkük üzerinde de yoğunlaşsalardı şimdiye kadar Kerkük sorununu çoktan çözmüş olacaklardı. Yoksa “Kerkük sorununu çözsek de gelirleri sadece bizim olmayacak, halka da akacaktır, onun için kafa yormaya değmez” diye mi düşünüyorlar!

Zaxo’da Dönen Milyarlarca Dolar Rant
Bu gerçekliklerin yanı sıra sadece Zaxo şehrinde yıllık olarak dönen rant gelirlerini irdelemekte yarar vardır. İbrahim Halil gümrüğünün dışında kurulan Saha Qîrê ya da Saha Beton diye adlandırılan sahanın temelleri, 1992’de PKK’ye karşı Güneyli güçlerle TC’nin yürüttüğü savaş esnasında atıldı ve 1995’te pazar yeri olarak Türkiye ve Kuzeyli şoförlere açıldı. Etrafı duvarlarla çevrilmiş saha, dışarıdan içerisi görülmeyecek tarzda yapılmıştır. Sahanın içerisinde 400 dükkân, 2 kahvehane, 1 pastane, 1 lokanta, 2 büyük tuvalet yeri ile abdesthane bulunmaktadır. KDP bu sahayı gizli bir ihaleyle “şehitleri adına” kendi üyesi zenginlere dağıttı. Resmi kaynaklara göre her dükkân 15 bin eski Irak dinarı yani 1500 dolar yapmaktadır. Dükkânlardan elde edilen para 600.000 dolardır. Lokanta, kahvehane ve diğerleri de 40.000 dolardan satılarak rant sağlandı. 1995 ile 2003 tarihleri arasında Türkiye’den gelen araçlara mazot cezası kesilmekteydi. Bu süreçte bu şekliyle yıllık olarak elde edilen rant geliri ise ortalama 288.000.000 (milyon) dolar tutmuştur.

2003’te ABD’nin Irak’a müdahalesiyle değişen Irak rejimi merkezi-federal biçime dönüşüp de İbrahim Halil sınır gümrüğünün denetiminin de merkezi hükümete geçmesinden sonra elindeki rantı kaybetmeyi göze alamayan Barzani ailesi ve KDP, gümrük dışında yeni beton sahası pazarında 20’den fazla gümrük peronu kurdular. Yasadışı yollardan gümrük cezaları kesip rant elde etmeye devam ettiler. Ayrıca Zaxo-İbrahim Halil yolu üzerinde 5 büyük saha açarak her giriş-çıkış yapan araçtan geçmişte olduğu gibi tekrar giriş bedeli olarak 5 dolar aldılar. Her aracın bu sahalara girişi ise mecburi kılındı. “Fiş parası” adı altında alınan 5 dolar yılda milyonlarca dolar etmektedir. Bu sahalar Beton sahası, Çemkurk sahası, Mewqi sahası ve Toz sahasıdır. Günlük her sahaya giriş yapan araç sayısı 2000’dir. Günlük gelir 10.000 dolardır, aylık 300.000 bin, yıllık gelir ise 3.600.0000 dolardır. Bütün bu gelire rağmen Beton sahası başta olmak üzere, diğer tüm sahalar bakımsızdır. Kışın çamurdan, yazın tozdan geçilmiyor. KDP’li saha görevlileri bazen tıbbi maske kullanmaktadırlar. Sahaların dikkat çekmemesi için bilinçli bir tarzda bakımsız bırakıldığı düşünülmektedir. Mewqi Sahası (eski ismi Birleşmiş sahası) ise esir kampı görünümü vermektedir.

Beton sahasında kurulmuş gümrük peronları ve çıkışta bulunan mazot cezası kesme daireleri Türkiye ve Kuzeyli Kürt şoförlerinin araçlarına ve zulaladıkları mazot litresine göre ceza, yani gümrük kesmektedirler. 400 litrenin üzerinde mazot götürenin para cezaları 90, 150 ve 120 dolar arasında değişmektedir. Ortalama ele alındığında her bir araçtan yasadışı yollardan 110 dolar alınmaktadır. Beton sahasında gizli olarak kurulmuş gümrüğün yıllık geliri ise 792 000 000 (milyon) dolardır. Bu para Irak merkezi hükümetinin ve Federe Kürt hükümetinin bütçesine aktarılmamaktadır. Sadece KDP ve Barzani ailesi arasında paylaşılmakta, sadece komisyoncularına koruma ücreti ödenmektedir.

Rant elde edilen ve cüzi miktarlarla fazla dikkat çekmeden adeta sürümden kazanılan mal gibi rantın sağlandığı diğer bir saha da; Saha Hizbê’dir. Mewqi (Birleşmiş) sahasının hemen karşısında bulunmaktadır. Günde 600 araç giriş yapmaktadır. Sadece araçlardan alınan cüzi giriş parası, yıllık 1.080.000 dolardır. Paralar uygun bir tarzda karargâhlar yoluyla KDP merkezine ve Barzani ailesine gönderilmektedir.

Zaxo - Tawkê bölgesinde çıkarılan petrol üzerinde de büyük bir rant dönmektedir. Buradan çıkarılan petrol, Güney pazarında kendi kurmuş oldukları sözde ticari benzinlik istasyonlarına satılmaktadır. Eskiden kamuya ait olan bu benzinliklerin durumu, ABD’nin Irak’a girmesinden sonra değişen ticari dengelerle birlikte farklı boyutlara taşınmıştır. Halk ve belediyeye ait bütün benzinlik istasyonları kapatılmış, yerine yeni ve ticari benzinlikler açılmıştır. Irak merkezi hükümetinden habersiz olarak Tawkê’den çıkarılan petrol Güney’de kurulmuş rafinerilerde benzin ve mazota dönüştürülerek bu benzinliklere verilmektedir. Türkiye’den gelen araçlar da bu benzinliklerden mazot ve benzin alarak Türkiye’ye götürmektedirler. Böylece dolaylı yollardan kaçak petrol sevkiyatı yapılmaktadır. Irak hükümetinin Güney hükümetine verdiği miktar üzerindeki petrol halka verilmemektedir. Bunun üzerinde de rant oyunlarını sürdürmektedirler. KDP belediyeye ait benzinlikleri kendisine bağlı kişilere bağışlayarak bu kişiler aracılığı ile rantını meşrulaştırmaktadır. Bunların arasında Mîr Hasan Barzani, Mihemed Hemit Bafeyî, Silêman Mihemed, Beto Sindî, Dewalî Sindî, Xelîl Nezir gibi şahıslar başı çekmektedir. Zaxo belediyesine ait benzinlik kişilere devredilerek, yıllık olarak 300.000 bin dolar gelir elde edilmektedir. Yol güzergâhı üzerinde Türkiye şoförleri için kurulmuş benzinlikler arasında en önemlilerinden biri “Iraq Oil” benzinliğidir. Hecî Nezir Gullî adına kurulmuştur. Bu kişiler direk KDP ana merkezine bağlı çalışan zenginler olmaktadır. Ayrıca bunlar kendilerine bağlı yeni bir rafineriyi de Şînava mıntıkasında, Çiyayê Bêxêr dağlarının Silopi’ye bakan yamacında kurmaktadırlar. Geliyê Zaxo’da ise “Newroz Oil”, Betto Micolî adlı kişinin adına kurulmuştur. Zaxo girişinde Silopili bir işadamıyla birlikte bu kişi, Saddam’ın oğlu Udey’le birlikte daha önce çalışmıştır. Udey öldürüldükten sonra paralarının ona kaldığı söylenmektedir. Bu kişi Zaxolu Dewalî Sindî ile birlikte büyük bir benzinlik istasyonu olan Hêja petrol tesislerini açarak Tawkê petrolünü Türkiye araçlarına satmaktadır. Irak merkezi hükümeti ise bilindiği gibi Kürt yönetimini petrol hırsızlığı ile suçlamaktadır. Kürt yönetimi bu yaptıklarıyla Irak hükümetine koz vermektedir. Ama Irak hükümetinin bu konu hakkında somut delilleri bulunmamaktadır.

Kısaca özetlersek Tawkê’de çıkarılan petrol Şinava, Deşta Dubanê ile Kaş mıntıkasında kurulan rafinerilerde arındırılmakta ve bu benzinlikler yoluyla TIR, kamyon ve taksilerle Türkiye’ye gönderilmektedir. Yanı sıra yukarıda da belirtildiği gibi bu trafik akışının birçok yan geliri ya da rantı da oluşturulmuştur. Bundan yılda milyarlarca dolar rant sağlanmaktadır. Ulusal ve uluslar arası hiçbir denetime tabi olmayan bu rant adeta karaborsa biçiminde yürütülmektedir. Bu rantın altında yatan gerçeklikler ise toza dumana karışarak kaybolmaktadır. Basitmiş gibi görülen ve gösterilen bu rant gerçekliğinin siyasal alan ve ilişkilerle bağı ise günlük olarak gözlemlenmektedir. TC ve Güney Kürdistan bölgesel yönetiminin artan içli – dışlı vaziyetleri bu rant gerçekliğiyle direk bağlantılıdır.

Goran Akreyî

Hiç yorum yok: