22 Şubat 2010 Pazartesi

Fetullah Gülen ve Derin Gercegi...





Fetullah Gülen ve cemaati gerçekliğine değinmeden önce bu cemaatin kendine fikir babası olarak seçtiği Said-i Kurdi’yi ele almak gerekir:

Önceleri Said-i Kurdi olarak da bilinen Nursi, 1873 yılında Bitlis’in Hizan ilçesi Nurs köyünde doğmuştur. Said-i Nursi adı, Türk müritleri tarafından verilmiştir. Norşin Medresesinde okumuştur. 19. yüzyılın sonlarında Kürtçe gazetelerde yazı yazmış ve Sultan Abdülhamit’e Kürdistan’da bir İslam Üniversitesi kurulması konusunda dilekçe vermiştir. Bu dönemlerde İttihat ve Terakki liderliğiyle de ilişkilenmiştir. 31 Mart vakası denen dinci ayaklanmaya katılmış, padişahın emriyle kurulan istihbarat örgütü Teşkilat-ı Mahsusa kadrosunda yer almıştır. Said-i Nursi bu süreçten sonra ve özellikle 1920’li yıllarda Kürtlük davasına mesafeli durur ve Kemalistlerle ilişki kurar. Şeyh Sait ayaklanmasına katılmaz. Sonradan Kemalist yönetimle de arası açılır ve 25 yıl süren bir sürgün hayatı yaşar. “Nur risaleleri” adıyla bilinen dini eserlerini de esas olarak bu sürgün hayatı boyunca yazar. Kore savaşına müritlerini gönderir ve 1957 yılında Demokrat Partiyi destekler.

Said – i Nursi’nin ardıllarından Fetullah Gülen 1942 Erzurum doğumludur. Aslen Bitlis / Ahlat doğumlu olduğu da belirtilir. Erzurum’da faşist “Komünizmle Mücadele Derneği”ni kurmuştur. Daha sonra dinci faaliyetlerden ötürü zaman zaman yargılanmışsa da affedilmiştir. Özelikle 1980’lerden sonra şirket, dernek, vakıf, yurt, özel okul, dershane, gençlik kampları, dergi, tv, gazete vb araçlar yoluyla devletin tüm kurumlarında ve her kademesinde hızla örgütlenmiştir. Çalışma tarzı Masonlarınkine benzer ve istihbaridir. Görünürde dini bütün, masum ve namazında niyazında olan, camilerde verdiği vaazlarda yoğun bir mistik atmosfer ve duygu yoğunluğu oluşturabilen Fetullah Gülen gerçekliği derinlerde bambaşkadır. 

Din ve ticareti “harika” denebilecek bir tarzda sentezleyebilen, bunu aynı derecede örgütlenme ağlarına kavuşturabilen Gülen, zamanla Kemalist oligarşinin kabusu haline gelmiştir. Devletin tüm kurumlarında ve başta da ordu ve emniyet içerisinde örgütlüdür. Ordu her sene gerçekleştirdiği Yüksek Askeri Şura’larında onlarca Fetullahçı’yı ihraç etmektedir. Zaman gazetesi (en fazla tirajı olan gazetelerden), Aksiyon ve Sızıntı dergileri, İngilizce çıkan Today’s Zaman, Samanyolu TV, Burç FM ve daha pek çok yayın organlarıyla medyayı çok etkili bir biçimde kullanmaktadır. “Kimse Var mı Yardım Derneği” ve dini duyguların sömürüsü yoluyla yoksul kesimleri kendi cemaatine bağlamaktadır. Bu derneğin en son Latin Amerika’nın Peru ülkesinde, bu ülkenin cumhurbaşkanının da katıldığı bir etkinlikte, depremzedelere yardım ettiği düşünüldüğünde oluşturduğu ağın ne derece etkili ve kapsamlı olduğu görülür.  “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı” aracılığıyla da aydın ve yazar kesimlerine uzanmaktadır. İŞHAD iş adamları derneği ve Asya Finans, iş alanındaki örgütlülükleridir. Türkiye, Kürdistan ve dünyanın birçok yerinde yüzlerce özel okul, yurt ve dershane aracılığıyla örgütlenmiştir. En son gerçekleştirilen “Türkçe Dil Olimpiyatları”nda, bu okullarda okuyan ve Türkçe öğrenmiş dünyanın birçok ülkesinden ve halkından çocuk ve genç, hazırladıkları ürünleri seslendirmişlerdir. Türkiye’de her sene yapılan “Abant Toplantıları”nda, siyasi ve ideolojik durum değerlendirmeleri yapılmaktadır. Dünyada da düzenli yapılan Masonların Bilderberg toplantılarına bu cemaatten katılım gerçekleşmektedir. Fetullah Gülen ve cemaatinin bu faaliyetlerle bağlantılı olarak kullandığı ana kavramlar "hoşgörü" ve dinler arası diyalog", aynı zamanda ilişkili olduğu Mason, Siyonist ve Evangelist çevrelerin geliştirdiği yeni küresel politikaların ya da “ılımlı İslam” projesinin ana kodları olmaktadır.

Son süreçte TC içerisindeki çatlama ve çeteleşmelerde Fetullahçı kanat ile Ordu güdümlü “vatanseverler” ve “kuvayi milliyeciler” tam bir meydan savaşına girişmişlerdir. Hemen hemen her gün karşılıklı olarak birbirlerinin çetelerini deşifre edip, ne anlama geldiği pek anlaşılmayan “Türk adaletine” teslim etmektedirler.  Bu savaş internet ortamında da son derece çarpıcıdır.

Gülen cemaatinin Kürtlere ve değerlerine yaklaşımı inkarcı ve pervasızdır. Onlar sadece Kürt Özgürlük Hareketini hedeflememektedirler. Bizzat Kürdün temel değerlerine saldırmaktadırlar. “Din kardeşliği” kisvesine büründürülen bu saldırı özünde faşist ve yok edicidir. MHP bile “Kürtçe konuşan vatandaşlarımız” ifadesiyle Kürt kimliğini tanırken bu cemaat cümle aralarına gizlediği niyetleriyle Kürt halkını inkar etmektedir. Kürt Özgürlük Hareketine saldırılar ise başta istihbari olmak üzere birçok cepheden yürütülmektedir. Bunu rant kavgası yaptıkları ordu ile yarış halinde yapmaktadırlar. Bu cemaatin söz konusu yayın organlarına bakıldığında bu saldırıların stratejik anlamda ve günlük olarak yürütüldüğü rahatlıklar görülebilir. Üstelik de din ve ümmet kılıfına gizlenen derin bir ideolojik saldırı eşliğinde yapılmaktadır. Çünkü Özgürlük Hareketinin yaptığı Kürt halkını bunların onlarca yıldır kurduğu dini sömürü sistematik çarkından ve pençesinden kurtarmaktır. Dolayısıyla temel rezerv alanlarını kurutmaktır. Bu kadar saldırgan olmalarının nedeni bu yönüyle anlaşılırdır.

Kendi medya organlarında din ve vicdan sömürüsüne dayalı sistematik programlar yayınlayan Fetullahçı cemaat, son zamanlarda İstanbul sermayesinin “Kürt dizileri”ne alternatif diziler de hazırlamaya başladı. “Tek Türkiye” adıyla hazırlanan yeni dizide bir yandan “sefalet” ve “cehalet” kavramlarıyla Kürtler aşağılanırken diğer yandan “kardeşlik” söylemine gizlenen inkar ve ırkçılık had safhaya vardırılmaktadır.

Cemaatin başı Fetullah Gülen, ordunun yönelimleri nedeniyle şu an ABD’de Siyonist ve Evangelist (Evangelizm, Hıristiyanlığın Protestan mezhebinin bir koludur. Bu mezhep için,  “Yahudiliğin Hıristiyanlık içindeki örgütlemesi nitelemesi” yapılır. Nakşilik için de “Yahudiliğin İslamiyet içindeki örgütlemesi tanımlaması” yapılmaktadır. Evangelistler ABD’de Bush ve Cumhuriyetçilerin esas destekçi kitlesidir) dostlarının yanında bulunmaktadır. AKP’yi kumanda edenlerin de başında gelmektedir.

Hiç yorum yok: