22 Şubat 2010 Pazartesi

DTP’ye Yargı Darbesi ya da Tasfiye Politikasının Arka Planı -2

Can alıcı sorulardan biri Türk devleti gibi ittihatçı zihniyetle donatılmış bir devletin bu kadar karmaşık ve kirli oyunları neden AKP ile yürütmek istediğidir.



Can alıcı sorulardan biri Türk devleti gibi ittihatçı zihniyetle donatılmış bir devletin bu kadar karmaşık ve kirli oyunları neden AKP ile yürütmek istediğidir. Bu soruya doğru yanıt bulmak oldukça önemli olmaktadır. AKP etrafında Kürtlere karşı geliştirilen tasfiye politikalarının kilidi bu soruda gizlidir. Zira AKP deyip geçmemek gerekir. Özel örgütlenme ile oluşturulan AKP adındaki partinin uyguladığı kirli ve özel politikalar Kürt ve Türk halkı arasında belki de yüzyıllara yayılacak yeni çatışma sürecini geliştirmeye adaydır.

İttihatçı-Ergenekoncu Zihniyet Kirli Oyunlarını AKP ile Yürütmek İstiyor
Mevcut yürütülmeye çalışılan konsept ve geliştirilen siyasetin AKP ile yürütmesinin önemli nedenleri var. Evvela Türk devleti esas özünü teşkil eden ittihatçı-ergenekoncu-faşist yöntemlerle 30 yıl boyunca PKK’ye karşı yürüttüğü kirli ve özel savaştan sonuç alamadı. Bu amaçla kullandığı bütün partiler birer birer tarihin çöp sepetine atılmaktan kurtulmadı ve Türk devleti kurumsal olarak Kürdistan’daki varlığını kaybetti. Artık oluşan yeni konjöktürde ya Kürt halkını kabul edip sorunu çözecekti ya da yedekte beklettiği ve dini inançtan dolayı Kürt halkına daha fazla yakınlık kuracağı düşünülen İslami kılıklı yapılanmayı iktidara getirip savaşı sürdürecekti. Bu ikilem içinde bocalayan Türk devleti en sonda tercihini İslam maskesini takan AKP gibi bir oluşumu ortaya çıkarıp iktidar yapmaktan yana kullandı.
Türk derin devleti yani gladyosunun bu siyasi taktiği ABD’nin Ortadoğu projesine de uyduğu için ortada sorun adına bir varlıktan söz edilemez. Mevcut durumda AKP, ABD’nin Ortadoğu politikasına en iyi uyan siyasal yapı olarak karşımızda durmaktadır. Çünkü Obama ile Müslüman devletlerle yeni bir sayfa açan ABD, bozulan imajını siyasal islama dayanarak onarmaya çalışıyor.

AKP Türk Gladyosunun Siyasi Kanadını Temsil Ediyor
Zaten AKP “gladio operasyonu” adı altında Ergenekon adıyla denetim dışına çıkmış, rant ve çıkara bulaşmış kişilere karşı operasyonu ABD desteği ile yapıyor. Aslında burada da büyük bir kandırmaca var. AKP hiçbir zaman gerçek anlamda Gladionun Türkiye örgütlenmesi olan Ergenekonun üzerine gitmedi. Operasyonlarla tutukladığı kişiler Ergenekon yapılanmasının denetimi dışına çıkmış, bireysel rant ve çıkara bulaşmış, sapıklaşmış küçük bir gruptan ibarettir. AKP’nin ne Gladio, ne de Ergenekon yapılanmasının üzerine gitme gücü yoktur. Aksine gerçek Ergenekon yapılanmasıyla son derece uyumlu ilişki ve işbirliği içerisinde bulunuyor. Gladionun Türkiye versiyonu olan ve derin devlet yapılanmasını oluşturan gerçek Ergenekon tüm gücüyle ayakta kalmaya devam ediyor.
Son günlerde basında yoğun işlenen “kozmik oda aramaları” ve tartışmaları da aynı yanılsama girişiminin devamıdır. Kozmik oda aramaları denetim dışına çıkma potansiyele sahip ordu, özel harp elemanları vs gibi kurum ve kişilere gözdağından öte bir şey değildir. AKP, ABD’nin desteği ile geliştirdiği bu tür operasyonlarla derin yapılanmalara “varlığınızı sürdürün ama benden habersiz bir şey yapmayın” mesajını. Bu temelde Türk derin devleti,  ABD’nin desteği ve aklıyla ama AKP vasıtasıyla Türk devletini çağın koşullarına uyarlama noktasına taşımaya çalışıyor.

AKP Türk Devletinin Son Mevzisidir
AKP, Kürtleri tasfiye etme göreviyle iktidara getirilmiş özel bir örgütlenmedir. İktidarda kalması Kürtlere karşı geliştirilen tasfiye konseptinden sonuç almasına bağlıdır. AKP ve Tayyip Erdoğan bu durumu iyi bildiği için tüm oyunlarını ve hesaplarını Kürtler üzerinde yapan bir siyaset izliyor. Oyalama ve çürütme siyaseti Kürt özgürlük mücadelesi tarafından deşifre edildiği için hiç kimse tarafından tahmin edilmeyen bir zamanda Kürt legal kurumları ve seçilmiş belediye başkanlarına yönelik kapsamlı operasyon talimatını verdi. AKP kendisine verilen görev gereği ya Kürt özgürlük mücadelesini tasfiye edecektir, ya da tasfiye olacaktır. Yani kaderi Kürt özgürlük mücadelesinin durumuna bağlıdır. Bu kadar pervasız yönelim emrini vermesi bundandır.
AKP, devletin kendisine tanıdığı iktidar fırsatının Kürtler karşısında başarıya endeksli olduğunu bildiği gibi, başarısızlık durumunda çok ağır cezaya çarptırılacağını iyi biliyor. Başarısızlıktan sonra hezimete uğramamak için fırsat buldukça kurumlara sızarak kadro yerleştirmekten geri kalmıyor. Bununla beraber Ortadoğu sahasında da geliştirdiği siyaset ve diplomasi ile modelini diğer bölge ülkelerine uygulama yolunda çabalar harcıyor.

Derin Devlet AKP ile Çağa Uyarlanmış Yeni Bir Darbe Yapmıştır
Bu çabalar AKP’yi kurtarır mı sorusu ayrı bir yazı konusudur ama Türk devletinin AKP eliyle DTP ve BDP’ye yönelik geliştirdiği operasyonları sürdüreceği kesindir. Çünkü varlığı buna bağlıdır ve bunun farkındadır. Mevcut durumda AKP Türk devletinin Kürdistan’daki son direniş mevzisidir. Bu mevzi de düştüğü zaman artık Türk devletinin Kürdistan’da kalma şansı ortadan kalkacaktır. Türk devleti bu mevzinin yani AKP’nin Kürdistan’da düşmemesi için her türlü yöntemi uygulamaktan geri durmayacaktır.
Hiç kuşkusuz ki bu yöntemlerin toplamı yeni bir 12 Eylül faşist darbesi anlamına da geliyor. Ama içerik ve yöntem olarak çağa uyarlanmış bir darbedir bu. Geçmiş yıllarda Kürt illerinde olağan üstü hal ilan ediliyordu, değişen dünyada bu yönteme yer olmadığı görüldüğü için bu sefer Kürtlere özel yasalar çıkarılıyor. Türk derin devletinin AKP eliyle Kürtlere ve kurumlarına karşı geliştirdiği yeni darbeye “hukuk ve yargı” kılıfı giydirilmiştir. Hukuk ve yargı darbesi ile Kürtler siyaseten tasfiye edilmek amaçlanıyor. Ama bu kılıf darbe ve tasfiye konseptine meşruiyet kazandıramayacağı gibi, sonuç alması da mümkün görünmüyor.
Peki bundan sonrası ne olabilir? Ne tür gelişmeler yaşanabilir? İçin can alıcı noktası tam da budur. Hemen şunu hatırlatmak gerekir ki, AKP mevcut yürürlüğe koyduğu tutuklama-tasfiye politikasıyla büyük bir risk almıştır. Eğer bu politikada başarısız olursa –ki veriler onu gösteriyor- iktidarda kalması söz konusu olamayacaktır. AKP’nin iktidarda tutulmasının en temel nedeni olan Kürtleri kontrolde tutma politikasının boşa çıktığı anda AKP’nin geleceği de belirsizleşir. Bu belirsizliği AKP tarafından yürütülen tasfiye politikalarının çatışmalı sürece davetiye çıkarması ve bu eksende bahar aylarında yoğunluk kazanacak çatışmaların ortaya çıkaracağı siyasi tablo çözecektir.
  Şahan Dicle

Hiç yorum yok: