1 Ocak 2010 Cuma

Mahabat Kürt Cumhuriyeti Kısa Tarihi

Iran'in 1941 yili Eylül ayinda Ingiliz ve Ruslardan mütesekkil itilaf kuvvetleri tarafindan isgal edilmesi, Iran'in Kürtler ve ayni yönetim altinda yasayan Azeriler üzerindeki otoritesinin çökmesine yol açti. Kürtlerin yasadigi bölgelerde bu çöküsün en ciddi sonuçlarindan biri Ruslar karsisinda yenilen ve geri çekilmek zorunda kalan Iran kuvvetlerinin geride biraktigi askerî mühimmatin Kürtlerce ele geçirilmesi oldu.

Bu gelisme, Sah Riza rejimi tarafindan zulme ugramis, liderleri zehirlenmis, asilmis ya da toplu olarak göçe zorlanmis Kürtlerin konumunu bir anda degistirmekle birlikte bölgedeki dengeleri de alt-üst etmeye yetmisti.Ingiliz-Rus isgali sonrasi Dogu Kürdistan, Rus Hakimiyet Bölgesi, Ingiliz Hakimiyet Bölgesi ve Kürtlerin denetimindeki bir ara bölge olmak üzere üçe bölünmüstü. Denetimsiz kalan bu bölgede güç toplayan Kürtler, Rus ve Ingilizlerle görüserek, Iran'in bölgedeki hakimiyet bagini tamamen ortadan kaldirmak için çesitli girisimlerde bulunmakta gecikmediler. 

Iran idaresinin bölgedeki zayifligi Ruslarin, Celalî, Sîqaq, Herkî ve diger birçok asiretle lokal iliskiler gelistirmesinin önünü açmisti. Kürtlerin talepleri Ruslar tarafindan ilk basta olumlanmadiysa da ilerleyen zamanlarda Kizil Ordu'ya tahil temini ve bölgede güvenligin Kürt birliklerince saglanmasi sartiyla Ruslar, Kürtlere Iran ile aralarindaki meseleyi çözme izni verdiler. Ingilizler ise Seyh Mahmud Berzenci'den deneyledikleri sorunlardan dolayi Kürt taleplerine her seferinde olumsuz yanitlar vermekteydi. Nitekim Kürdistan, bölgedeki diger ülkeler için de hassas bir konuydu ve Ikinci Dünya Savasi'nin ilk yillarinda Britanya, Ortadogu'da bir risk almak istemiyordu. Denetimsiz bir bölgenin olusmasi Kürt asiretleri için önemli hâkimiyet alanlari meydana getirmisti. Örnegin Sah Riza ile girdigi mücadele sonrasi topraklarini terk etmek zorunda kalan Banî Beyzade asiretinin liderlerinden Hama Resit Beg, saygi duymadigini söyledigi Irak-Iran sinirini geçerek, topraklarina dönmüs ve taraftarlarinin yardimiyla Bane ile Zerdest bölgelerini kapsayan yari-özerk bir otorite kurmayi basarmisti. 

Yüksek rütbeli bir Iran subayini öldürmesine ve isyanci olarak ilan edilmis olmasina ragmen Iran Hükümeti, Hama Resit'i bölgenin yari-resmî valisi olarak tanimak zorunda kalmisti. Yine ayni sekilde Mehmud Axayê Senê'nin kurmus oldugu hakimiyete Iran güçleri müdahele edememisti. 1942 yazinda Hama Resit Beg ile Mehmud Axa arasinda ihtilaflarin ortaya çikmasiyla Iran, Mehmud Axa tarafinda yer aldi ve Hama Resit'in yok edilmesi için gerekli mühimmati sagladi. Yenilen Hama Resit, tekrar Irak sinirinin diger tarafina sürüldü. 

Bir yil geçmeden Iran, kuvvetlerini Mehmud Axa'nin üzerine yöneltti ve sinirin diger tarafina siginana kadar pesini birakmadi. Bu olaylarin neticesinde zayif düsen Kürt birlikleri Iran ordusu karsisinda tutunamadi ve 1945 Eylül'ü itibariyle Saqiz - Bane - Zerdest hattinin güneyindeki tüm Kürt bölgelerinin denetimi tekrar Iran Hükümeti'nin eline geçti. Geriye kalan bölgelerde yine güçlü bir Kürt varliginin söz konusu olmasi hasebiyle Iran daha çok ilerleyemeden durmak zorunda kaldi. 

Hattin diger tarafinda kalan Mehabad sehrinde ise Kürt siyasî çalismalari önemli sonuçlar doguracakti. Isgalin ilk yillarindan beri Kürtlerin siyasi bir varlik gösterdikleri Mehabad sehrinde 16 Agustos 1943'te bir grup Kürt yurtseveri tarafindan Komelaya Ciwanê Kurd (Kürt Gençlik Komitesi) kurulmustu ve faal bir sekilde bagimsiz Kürdistan propagandasi yapmaktaydi. Degisen dünya dengeleri onlara bu firsati verebilirdi. Bu dönemde Kürdistan için iki önemli girisim dikkat çekiyordu. Ilki, Ruslarin 1942'de nüfuz sahibi bazi Kürtleri Moskova'ya bir kongreye davet etmesi, ikincisi ise Irak ordusuna mensup üç Kürt subayin Kürdistan'in bagimsizliginin desteklenmesi karsiliginda Almanya'ya karsi verilen savasta Kürt vatandaslarinin silahli desteginin önerilmesi oldu. 

Rusya, Iran'daki Kürt politikasini 1944'te uygulamaya koydu ve Komela'nin basvurusu üzerine Mehabad'a Kürdistan-Sovyet Kültürel Iliskiler Toplulugu (KSKT) adiyla bir sube kurdu. Nitekim, öncesinde bir yeralti örgütü olan Komela, 6 Nisan 1945'te, KTSK'nin binasinda yapilan bir törenle tüzügünü deklere etti. Rizaiye'deki Sovyet Konsolosu ve Sovyet-Azerbaycan Kültürel Iliskiler Toplulugu'nun sefi törenin seref konuklariydi. 

Bu programin en önemli bölümü "Dayika Nistiman" (Anavatan) adli oyundu. Bu oyunda Kürdistan'i temsil eden bir yasli bir kadin, Irak, Iran ve Türkiye'yi temsil eden üç 'vicdansiz' tarafindan tartaklaniyor ve kötü muameleye tabii tutuluyordu. Oyun, 'Dayika Nistiman'in ogullarinin ortak çabasiyla kurtarilmasiyla bitiyordu. Oyun seyredenleri o kadar etkiliyordu ki hayatlari boyunca düsman olmus kimseler gözyaslari içerisinde birbirlerine sariliyor ve Kürdistan'in intikamini almaya hep beraber yemin ediyor, kan davalarindan Kürdistan için vazgeçiyorlardi. 

Bu dramatik oyunun basarisinin yani sira bu toplantidaki en önemli olay, elbette ki Kültür Kurumlari baskani Qadi Muhammed'in Komela'ya kabul edilisiydi. Bu kabul edilisten hemen sonra güçlü kisiligi, karizmatik davranislari ve entelektüel birikimiyle örgüt içinde yükselen Qadi Muhammed, yönetimi tek elde bulundurarak bir Kürdistan politikasi belirlemeye basladi. Qadi Muhammed, 12-15 Eylül 1945 tarihlerinde çesitli temaslarda bulunmak üzere kuzeni Seyfî Qadi ve Hecî Baba ile birlikte Bakü'ye gitti. Burada Rus yetkililerle görüsmelerde bulunan heyet, Mehabad'a dönüsü ertesi Mizhê Dimoqratî Kurd (Kürdistan Demokrat Partisi) adli bir parti kurdugunu açikladi ve bir bildirgeyle Kürt aydin ve soylularina bildirimde bulundu. Açiklama toplantisina katilan bütün Kürtler, olusuma tam destek sundular ve ortak bir bilgirge yayinlayarak partiye üye oldular. 

Kisa bir süre içerisinde Iraktaki Kürtlerle diyalog gelistiren parti yöneticileri, Mustafa Barzanî ve pesmergelerini Mehabad'ta bir tören ile karsiladilar. Tarih, 22 Ocak 1946'yi gösterdiginde Qadi Muhammed, Çarçira Meydani'nda Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti'nin kurulusunu ilan etti. Mahserî bir kalabalik ve büyük bir coskunun hakim oldugu tören Kürdistan için bir dönüm noktasi niteligindeydi. Kürdistan Milli Meclisi, 11 Subat 1946'da Qadi Muhammed'i Cumhurbaskanligina, Hecî Baba'yi Basbakanliga ve General Mustafa Barzanî'yi de Genelkurmay Baskanligina, Seyfi Qadi'yi ise Kolluk Kuvvetleri Komutanligina atadi.  Ayni gün, yürütme organlari, yargi, askerî ve kültür kurumlari kabul edildi. Kürdistan Cumhuriyeti Anayasasi ile "milletin mesru egemenligi" garanti altina alinarak Kürtçe resmî dil, üstte kirmizi altta yesil kusak üzerine bir günesin bulundugu bayrak Kürdistan bayragi ve Sair Dildar Rauf'un Ey Reqib adli siiri milli mars olarak kabul edildi. Bir süre sonra basin yayin örgütlenmesi yapildi ve 10 Ocak 1946'da yayin hayatina baslamis olan Kurdistan dergisinin yayina devamina ve Kurdistan adli resmî bir gazetenin çikarilmasina karar verildi.

Kürdistan Milli Meclisi, aldigi kararlar ile egitim alaninda iyilestirme karari aldi ve genel ve zorunlu ilk ögretimi tesis eden yasalar çikardi. Fakir ailelerin çocuklarina para yardimi, giyecek ve ders kitaplari verildi. Kültürel çalismalarin önemini Kürtçe egitime baslandi. Hawar ve Hilale adiyla iki yeni dergi yayinlandi. 10 Mart'ta ise Sovyetlerin göndermis oldugu bir verici istasyonu ile Mehabad Radyosu yayin yapmaya basladi. Bu arada komsu ülkelerin konuyla ilgili tepkileri gecikmedi. Türkiye Basbakani Mehmet Sükrü Saraçoglu 6 Mart 1946'da, Iran ve Rusya'ya, konuya müdahalelerinin olabilecegine dair birer telgraf çekmis ve gelismelerin endise verici oldugunu belirtmisti. Iran ise Kürdistan rahatsizligini Rus ve Ingiliz yetkililere bildirmis ve Sovyetlerin Kürt gücünü kontrol edememesinin tehlikeli sonuçlar doguracagini beyan etmisti. 

Bu gelismeler karsisinda Kürdistan Milli Meclisi, Iran Hükümeti'ne bir muhtira çekerek, ülkedeki Kürt sorunun sadece Kürdistan Cumhuriyeti sinirlariyla degil, ülkenin tümünde yasayan Kürtlerle ilgili bir iç sorun oldugunu vurguladi ve karsilikli müzakereler ile Kürtlerin insani haklarinin iade edilmesi istendi. Muhtira, bir Kürdistan Yüksek Konseyi'nin olusturulmasini teklif etmekteydi ve bu muhtiranin barisa uzatilmis bir el olarak algilanmasi gerektigi belirtiliyordu. 

Tarihler 9 Mayis 1946'yi gösterdiginde ABD, Ingiltere, Türkiye ve Iran'in baskilari sonucu Sovyetler, Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti'nden destegini çektigini Moskova Radyosu'ndan duyurdu. Bunun üzerine ertesi gün Kürdistan Savas Konseyi, ABD, Ingiltere, Türkiye, Iran ve S.S.C.B'ye birer ihtar çekerek Kürdistan'in bagimsizligi ve milli egemenligi vurgulandi. ABD ve SSCB'nin bu konuyla ilgili görüs ayriliklari Soguk Savas'in baslangiç merhalelerinden birini olusturdu.  Bir anda yalnizlasan Kürtler, serinkanli davranmak durumundaydilar. 

Qadi Muhammed, 1 Haziran 1946'da Fransiz Basin Ajansi'na açiklamada bulundu ve Iran Hükümeti'nin Iran genelinde demokratik yasalari uygulamasini, Kürtlerin dil, egitim ve kültürel haklarini tanimasini istedi. Fransiz muhabirin Qadi Muhammed'e merkezi hükümetle çatisma tehlikesi ve yabanci müdahale ihtimali ile ilgili bir soru sormasi üzerine, Kürdistan Cumhurbaskani su cevabi veriyordu: "Kürdistan'daki durum Azerbaycan'daki durumdan çok farklidir. Ülkemiz hiçbir zaman Sovyet askerlerince isgal edilmemis ve Riza Sah tahttan indirildiginden beri, ne jandarm ne de Iran ordu birlikleri Kürdistan'a girmislerdir. Bu sebeple biz, bagimsiziz ve kendi irademize sahibiz. Üstelik kim tarafindan yapilirsa yapilsin yabanci bir müdahaleye müsamaha göstermeyecegiz. […] Ancak bilinmelidir ki Amerikalilari ya da Ruslari taklit etmek istemiyoruz, fakat medenî ülkelerin hayvanlari durumuna düsmeyi de reddediyoruz…" 

Ne var ki 10 Aralik 1946'da Sovyetler ve Iran arasinda bir anlasma saglandi ve Iran, ayni gün Kaflankuh Geçidi'nden Kürtlerle kader birligi yapmakta olan Azerilere saldirdi ve Tebriz'i geri aldi. Bu, baskent Mehabad'in düstügü anlamina geliyordu. Iran Birlikleri buradan Kürdistan üzerine yürüdü. Qadi Muhammed'in Tahran'daki kardesi Sadrî Qadi, Iran'da bir parlamenterdi ve bu durum üzerine Iran ve Kürdistan Hükümeti arasinda uzlasi saglamaya çalisti. Nitekim bir baris antlasmasi da imzaladilar. Antlasma geregi General Mustafa Barzanî ve Seyfî Qadi komutalarindaki birlikler etkisiz hale getirilerek baskentin disina alinmisti. Yaklasik bir hafta boyunca Iran ve Kürt hükümetleri herhangi bir sorun çikarmadan kentte sükûneti sagladilar. Fakat 17 Aralik'ta Qadi Muhammed ve kuzeni Seyfî Qadi da dahil olmak üzere Kürdistan Milli Meclisi'nin tüm üyeleri tutuklanarak hapse atildi. Kentte karisiklik bas gösterdiyse de Iranlilar olaya hâkim olmakta gecikmediler ve Mehabad'in denetimini ele geçirdiler. 

30 Aralik 1946'da Qadi Muhammed'in kardesi Sadrî, Tahran'daki evinde tutuklandi ve Mehabad'a getirildi. Usulsüz ve yetkisiz bir mahkeme kuruldu ve Qadi Muhammed, Seyfî Qadi ve Qadi Muhammed'in kardesi Sadrî ölüm cezasina çarptirildi. Qadi Muhammed, kardesinin haksiz yere cezalandirildigini ve bu cezanin affedilmesi gerektigini israrla belirttiyse de karar degismedi ve üçü de 31 Mart 1947'de siki koruma altina alinan ve Bagimsiz Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti'nin ilan edildigi Çarçira Meydani'nda idam edildiler. 

Kürdistan Cumhuriyeti'nin yıkılmasi ve Qadi Muhammed'in asilmasi bütün Kürtler tarafindan üzüntüyle karsilandi. Türkiye ve Irak'ta Kürt bölgelerinde geniş tedbirler alındı. Diyarbakır, İstanbul, Süleymaniye, Bağdat gibi şehirlerde ancak küçük protestolar düzenlenebildi. İran'da sıkıyönetim ilan edildiyse de Luristan'ın Urumabad kasabasında infazlara bir tepki olarak 11 Mayis 1947'de siddetli bir ayaklanma bas gösterdi. Iran askerleri halkin üzerine ates açtı ve 65 Kürt bu olaylarda hayatını kaybetti. 

Barzani ve pesmergeleri Irak Kürdistani'na geçti. Burada sert bir müdahale ile karsilastilar ve daha önce Irak ordusunda görevli olan ve Barzani'ye katilan 4 Kürt subay bir zaman sonra tutuklandi. 19 Mayis 1947'de Izzet Abdülaziz, Mustafa Xosnav, Muhammed Mahmud, Hayrullah Abdülkerim adli bu pesmergeler Bagdat'ta idam edildi. General Mustafa Barzanî, 27 Mayis'ta yanlarinda pesmergeleriyle Moskova'ya dogru yol aldi. Idamlar üzerine Avrupa'daki Kürtler basta olmak üzere protestolar yapildi. 

Avrupa'daki Kürt ögrencilerin yayin organi Kürdistan'in Sesi'nde ABD, Ingiltere ve Irak sert dille elestirilirken Iran için "Haşhaş müptelası monarsist fasistler" ifadesi kullanildi. Uzun süre ses getiren protestolar ile Qadi Muhammed, Kürdistan'in 'ebedî muzaffer'i ilan edildi. Irak'ta idam edilen subaylardan Hayrullah Abdülkerim'in son sözleri Avrupa'daki elçiliklerin binalarina siyah çelenk üzerinde iletildi: 'Düsmanlarimiza ölüm, Yasasin Kürdistan!'

Hiç yorum yok: