1 Ocak 2010 Cuma

Küresel ekonomi ABD'nin konut oyununu ifşa etti

Küresel ekonomi ABD'nin konut oyununu ifşa etti Haklı çıkmanın eğlenceli olmadığı zamanlar vardır. Birkaç yıldır ABD ekonomisinin 1990'lardaki borsa balonu ile yer değiştiren konut balonu ile desteklendiğini kanıtlamaya çalışıyorum. Fakat hiçbir balon sonsuza dek büyüyemez. ABD'de orta sınıf gelirlerinin durgunlaşmasıyla, ABD'lilerin daha da pahalı olan konutları almaya maddi güçleri elvermiyor. ABD Başkanlığı'nın Ekonomik Danışma Konseyi başkanı olarak seleflerimden birinin çok iyi bir şekilde ortaya koyduğu gibi, “Sürdürülemeyen, sürdürülmeyecektir.” Buna karşı olan ve yaşamlarını borsada kumar oynayarak kazanan ekonomistler, hesap günü geldiğinde, konut oyununun çökmesini getiren sonucu teşhis etmek bir yana bunu tahmin edebilecekleri açıklamasını bile yapmadılar. Fakat yavaş yavaş ve acı bir şekilde bittiğinde ortaya çıkan sonuçlarıyla modeller sistematiktir. Ortada makro ve mikro hikayesi var. Makro durum basit ama dramatik. İkinci el mortgage pazarının yıkımını gözlemleyen kimileri, “Merak etmeyin, bu sadece gayrı menkul sektörünün bir sorunu” diyor. Fakat bu söylem konut sektörünün gayrimenkulde doğrudan girişim ve mortgage hesabının yeniden finanse edilmesi sırasında konutların gerektirdiği para çıkışının son 6 yıldan beri büyümenin üçte ikisi ila dörtte üçünü oluşturması nedeniyle son yıllarda ABD ekonomisinde oynadığı rolü gözden kaçırıyor. Konut fiyatlarındaki patlama ABD'lilere güven ve gelirlerinden daha fazla harcama için finansal gelir sağladı. ABD'li ev halkının eksi ya da sıfır olan tasarruf oranları Büyük Kriz'den bu yana bu seviyelerde görülmemişti. Yüksek faiz oranlarının konut fiyatlarını baskı altına alması ile oyun sona erdi. Hâlâ normal standartlara göre az olan, diyelim ki yüzde dört tasarruf oranı ile ABD'de toplam talep düşerken ekonomi de bununla beraber hareket edecek. Mikro durum ise daha dramatik. ABD'de 2001, 2002 ve 2003 yılında kaydedilen düşük faiz oranları, hali hazırda kapasite fazlası olduğundan daha fazla yatırıma yol açmadı. Tam tersine kolay para, ailelerin mortgage yeniden finansları ve sermayelerinin birazını harcamaları için kandırılarak ekonomiyi kışkırttı. Borç almak için bir neden bilançoları destekleyen yatırım yapmak içinse diğeri de tatil ya da eğlence giderlerini karşılamak içindir. Ama Alan Greenspan ABD'lileri bunu yapmak için teşvik etti. Normal mortgageler yeterli pompalama için önemli olmadığında, Greenspan onları, faiz oranlarının yukarıya gitmek dışında seçeneği olmayan değişken oranlı mortgage almaya teşvik etti. Yağmacı borç verenler borçların negatif amortisimanını –borcun ödenmemiş bölümünün giderek artması- önererek daha ileriye gitti, böylece borçlu sayısı yıllar geçtikçe arttı. Gelecekte bir zaman ödeme tutarları artabilecekti ama borçlulara tekrar daha önce söylendiği gibi, “Kaygılanmayın, başka bir negatif amortisman ile ödemeyi daha kolaylaştırırken, konut fiyatları daha hızlı artacaktır” dendi. Bu bakışa göre kazanmamak için tek yol kenarda oturmaktı. Tüm bunlar bir insani ve ekonomik felaketi biriktirdi. Şimdi gerçeklik çarptı: Gazeteler, mortgage ödemelerinin borçluların tüm gelirlerinden daha fazla olduğu durumları bildiriyor. Küreselleşme, ABD'nin mortgage sorununun dünya çapında yankıları olacağı anlamına geliyor. İlk uygulama mortgage kredisi veren İngiliz NordRock'a karşı meydana geldi. ABD yüzlerce milyar dolar değerinde batık mortgage-konut kredilerini tüm dünyada bankaların da içinde bulunduğa girişimcilere yönlendirdi. Batık ev kredilerini karışık yöntemlerle gizlediler; onları öyle derine gömdüler ki kimse onların aslında ne kadar zararlı olduğunu bilemedi ve yine kimse bunların nasıl çabucak yeniden fiyatlanacağını hesaplayamadı. Böyle bir belirsizlik karşısında pazarlar dondu. Sermaye pazarında serbest pazara inananlar geçici olarak inançlarından vazgeçtiler. Herkesin iyiliği için –tabii ki asla onların bencil çıkarları için değil- bu işten sıyrılmanın gerekli olduğu tartışıldı. ABD Hazinesi ve Uluslararası Para Fonu, Doğu Asya ülkelerini on yıl önce kefalet riskine karşı uyarırken ve onlara faiz oranlarını arttırmamalarını söylerken, ABD bunun tehlikeli manevi etkisi hakkındaki kendi söylevini, mortgagedeki milyarlara güvenerek görmezden geldi ve faiz oranlarını düşürdü. Fakat kısa dönem faiz oranları orta dönem yüksek faiz oranlarına yol açtı ki bu mortgage pazarı ile -belki de enflasyonist baskıya yönelik kaygıları arttırdığından dolayı- daha da ilgilidir. Merkez bankaları veya ABD'nin en önemli devlet destekli mortgage şirketi olan Fannie Mae için, pazarın hareketlenmesine yardım etmek amacıyla mortgage destekli menkul almak mantıklı olabilir. Fakat bunlar garanti sağlamak zorunda olanlardan alındığından böylece kamu onların kötü yatırım kararlarının maliyetini ödemek zorunda değildir. Bankalardaki hisse senedi sahiplerine bedava gezinti yok. Riski paylaşmanın tüm avantajları ile borçlanmanın çıkarılan menkullerle yapılmasının elverişli olmayan üç problemi var. ABD bankalarının olması gerektiği kadar sert vurulmadığı -ki aksi taktirde ABD'nin batık borçlanma pratiğinin küresel etkileri olur. Dahası, borçlanmanın çıkarılan menkullerle yapılması- yolunun batık borçlanmaya katkısı bulunduğu, eski günlerde batık borçlanma kaynaklı bankaların can sıkıcı sonuçlara mahkumken, menkullerle borçlanmanın olduğu yeni dünyada ise icatçılar borçları diğerlerine devredebiliyorlar. (Ekonomistlerin söylediği gibi, asimetrik bilgilerin problemleri çoğaldı.) Eskiden, borçlananların ödemelerini yapmaları imkansız bulunduğunda, mortgage ödemeleri yeniden yapılandırılırdı; borcun ödenmemesi durumunda bu hem borç veren hem de alan için kötü bir durumdu. Borçların menkul basılarak karşılanması borçların yeniden yapılandırılmasını imkansızlaştırmadıysa da çok zorlaştırdı. Yağmacı borç verenlerin kurbanlarının hükümetin yardımına ihtiyacı var. Konutun değerinin yüzde 95 ya da daha fazlası miktarında mortgageler, borçların yeniden yapılandırmasını zorlaştırıyor. Aşırı borçlanmalarda bireylere hızlı bir yeniden başlama yolu açılması gerekiyor: Örneğin özel iflas hükmü onlara iyileşmenin yolunu açar, diyelim ki konutun gerçek karşılığının yüzde 75'i karşılığı olması durumunda kredi verenler maliyete katlanmasıyla. Ortada dünyanın ve ABD'nin çıkaracağı birçok ders var ama bunlardan biri, finans sektörünün ciddi bir düzenlemeye ihtiyacı var, özellikle daha fazla şeffaflık ve yağmacı kredi kaynaklarına karşı daha iyi koruma gibi. Joseph E. Stiglitz (*) (*) Nobel adayı ekonomist. Çeviren: Güneş Ünsal

Hiç yorum yok: