1 Ocak 2010 Cuma

İnfazlar

Rizgarî Online/TC´nin Amed 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği iddianameye Türk medyasında genişçe yer verildi. Gazetelerin aktardığına göre, bölgedeki yargısız devlet infazları ve terörüyle ilgili şu itiraflar yer alıyor.”1992–1996 yılları arasında Cizre ilçe jandarma komutanlığı yapan Temizöz'ün emrinde çalışan iki karakol komutanı, savcıya 'sorgu grubu' olarak tanımladıkları ölüm timi hakkında detaylı bilgiler aktardı. Tanık olarak dinlenen Ahmet Öznalbant, Temizöz'ün PKK itirafçıları ve askerlerden oluşan 'sorgu timi' kurduğunu bildirirken, Mehmet Aksoy şunları söyledi: "Sorgu ekibi şüphelileri aldığında ya da bıraktığında sadece ilçe jandarma komutanımız olan Cemal Temizöz'e bilgi verir, tüm talimatları ondan alırdı. O yıllarda Cizre'de faili meçhul olaylara ilişkin hiç kimse ifade vermediği gibi görenler de korkarak kaçıyorlardı." İddianamede yer alan iki gizli tanık ise Albay Temizöz'ün, 9 kişinin ölüm emrini bizzat verdiğini iddia etti. Cemal Temizöz'le ilgili iddianamede yer alan iki ifade dikkat çekiyor. Cizre ilçe merkez jandarma karakolunda 1992-1994 yılları arasında karakol komutanı olarak görev yapan tanık Ahmet Öznalbant, savcıya verdiği ifadesinde, Temizöz'ün PKK itirafçıları Abdülhakim Güven ve Adem Yakın ile çalıştığını ifade ediyor. Öznalbant, 'ölüm grubu' hakkında bildiklerini şöyle anlatıyor: "Bu kişiler ile birlikte 6-7 kişi, sivil giyimle karakolumuzun sorgu bölümünde çalışır ve ifade alırlardı. Bu grupta iki üç tane rütbeli personel olduğunu biliyorum. Benim çalıştığım dönemde ciddi miktarda faili meçhul yaşanırdı. Gözaltı işlemlerini bu grup yapar, bize bilgi vermezlerdi. Nezarethane defterleri de onlardaydı. 'Vukuat' denilen raporları da onlar çekerdi. Bunların resmî bir birim olup olmadığını bilemem ama karakol şemamızda böyle bir kadro yoktu. Bu birim direkt ilçe jandarma komutanı Cemal Temizöz ile birlikte çalışırdı. Emir ve komutayı ondan alırdı. O olmadığı zaman Hasan Başkök teğmenim ya da Erhan Patır üsteğmenim ile görüşürlerdi. Albayın emrinde çalışan ekibin elindeki listeye göre insanlar alınırdı. Bir kısım kişiler kimlikleri ile beraber alınarak sorgu ekibine teslim edilirdi. Sorgu ekibi, askerî personelden farklı olarak genellikle Kalaşnikof silah ve tabanca kullanırdı." İNFAZLAR TEK TEK ANLATILIYOR Temizöz'ün emrinde 1994-1996 yılları arasında Cizre jandarma karakol komutanı olarak görev yapan tanık Mehmet Aksoy ise ifadesinde sorgu ekibini kod isimleri ile birlikte anlatıyor: "Benim görev yaptığım sırada, sorgu ekibi diye bilinen Selim Hoca, Tuna, Yavuz, Cabbar isimli kişiler ile sivil olan 2-3 kişi daha vardı. Terör ile alakalı tüm gözaltına alma, bırakma, sorgu, savunma alma ve adliyeye götürme işlemlerini bu ekip hallederdi. Beyaz renkli bir Renault marka araçları vardı. Ama bu araç bizim envanterde yoktu. Benim dönemimde bir kısım faili meçhul olaylar oldu. Sorgu ekibindeki kişiler sadece komutanımız Cemal Temizöz'e bilgi verir, tüm talimatları da ondan alırlardı." İddianamede Albay Cemal Temizöz'ün 9 infaz emrini bizzat verdiği anlatılıyor. Tetiği çekenler ise Temizöz'ün emrinde çalışan sorgu ekibindeki uzman çavuş, astsubay ve itirafçılar. İddianamede yabancı uyruklu bir şahsın da ortada hiçbir sebep yokken Temizöz'ün talimatı ile Adem Yakın tarafından öldürüldüğü belirtiliyor. Gizli tanık 'Sokak Lambası', Irak'taki şartlardan memnun olmayarak Türkiye'ye kaçak yollardan gelen Arap kökenli bir kişinin Temizöz'ün talimatıyla Suriye sınırında öldürüldüğünü ileri sürüyor. iddianamede, askerlerle birlikte ’farklı konumda’ görev yapan eski PKK’lı itirafçıların çok sayıda kişiyi bizzat sorguladıkları anlatıldı. Bu timin gözaltına aldıkları kişiyi, beyaz Toros’a bindirdikleri ve jandarma karakolu ya da özel yerlerde sorguladıkları tanık anlatımlarına dayanılarak aktarıldı. İddianamede, Cizre’de 1993-1995 yılları arasında 55 faili meçhul cinayet işlendiği belirtildi. Soruşturmada, 20 öldürme olayının sanıklarla bağlantılı olduğunun ortaya çıkarıldığı öne sürüldü. Tanık anlatımlarına göre, bölgede o dönem büyük panik yaşanmasına neden Renault beyaz Toros ekibin faaliyetlerinde önemli rol oynadı. ‘Tükenmez Kalem’ adlı gizli tanık, PKK’dan koptuktan sonra bir süre Cizre’de devlet için faaliyet yürüttüğünü ve ilçede olup bitenlere tanık olduğunu söylüyor. Ve gizli tanığın anlattıklarında Toros önemli yer tutuyor: Elçi de Toros’a bindirildi “1994 yılı yaz aylarında Ramazan Elçi için ’örgüte yardım ediyor’ raporu verildi. Yavuz isimli uzman ile Tuna isimli uzman çavuş talimat üzerine beyaz renkli bir Toros marka araçla yola çıktı. Köprü üzerinde Elçi’yi otoya aldılar. Silopi’ye doğru yola çıktık. Ramazan’ın kimliğini aldı. Terk edilmiş bir yerde durduk. Tuna araçtan inip Ramazan’ı kolundan çekip aşağıya indirdi. Duvarın kenarına götürdü. Bir el silah sesi geldi, Tuna tek başına aracın önüne bindi, ’Pezevenk gitti’ dedi. Sonra jandarma komutanlığına gittik, Yavuz, İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz’ün odasına çıktı, kimlik de elindeydi...” Öldürülen 4 kişi de... Bozalan köyünün yakınında 4 kişinin öldürülerek gömülmesi olayında da Toros yer alıyor. Gizli tanık şöyle anlatıyor: “Yavuz, ’Hadi görev var’ dedi. İki beyaz Toros marka araca bindik. Tuna bizim aracı, Adem Yakın diğerini kullanıyordu. Silopi yolunda bir aracı durdurduk, 4-5 kişiyi araçlarımıza aldık. Adem’in aracındaki kişi kendisini aşağıya attı, Adem ateş ederek bu şahsı yaralayıp; aracın bagajına attı. Bozalan köyüne yakın küçük mezrayı geçtikte sonra, dere yatağında araçları durdurduk. Yavuz ile Adem, bu 4-5 kişiyi bizden 50 metre kadar uzaklaştıktan sonra Kaleş’le tarayarak öldürdü. Cesetleri öldükleri yerde üzerlerine toprak attık. Yavuz kimlikleri Temizöz’e teslim etti.” İşte gizli tanık “Sokak Lambası”nın dilinden Güneydoğu’da işlenen cinayetler: Suriye sınırında iki kişiyi öldürdük 1995 yılında Suriye uyruklu iki kişinin öldürülmesi olayı: Cabbar kod adlı uzman (daha sonra astsubay oldu), Selim hoca uzman, Tuna kod adlı uzman, Yavuz uzman, Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ ve Bedran kod adlı Adem Yakın birlikte bulundukları sırada, Suriye uyruklu iki vatandaş İlçe Jandarmaya gelerek Türk vatandaşı olmak istediklerini söylediler. Kabul edilmeleri durumunda ailelerini de getireceklerini beyan ederek müracaatta bulundular. Cabbar kod uzman, Selim Hoca uzman, Yavuz uzman, Tayfun kod Hıdır Altuğ ve Bedran kod Adem Yakın, Suriye uyruklu bu şahıslara örgüt ile ilgili bilgi vermeleri durumunda yardımcı olacaklarını söylediler. Bu iki şahıs da bildikleri bir yer olduğunu ve kendilerine göstereceklerini söylemeleri üzerine Jandarma Komutanı olan Cemal Temizöz, bu iki şahsın sınıra yakın bir yerde öldürülmesi talimatı verdi. Talimat üzerine, bu iki kişi Katran Bölgesi’nde sınıra yakın bir yere götürüldüler. Stabilize yolda bir buçuk saat gidildikten sonra Cabbar uzman, Selim uzman, Yavuz uzman, Hıdır Altuğ ve Adem Yakın yanlarında götürdükleri iki şahsı araçtan indirdiler. Daha sonra Yavuz kod uzman tabancası ile bu iki kişiye ateş etti. Ama nerelerine ateş etti, onu hatırlamıyorum. Ben bu şahısların elbiselerini ve özel durumlarını da hatırlamıyorum. Bu şahısların üzerine belki 10 cm toprak ve taş kondu ve iki araçla dönüldü. Bu şahısların niye öldürüldüğünü ben bilmiyorum. SAZLIKLAR ARASINDA İNFAZ EDİLDİ Şahin-Bedran kod adlı Adem Yakın, Selim hoca uzman, Yavuz uzman, Ferit kod adlı Abdulhakim Güven ve Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ, Cizre ilçe merkezinde Toros marka araçla gezdikleri sırada giyiminden Cizreli olmadığı anlaşılan genç bir şahsı durdurdular. Kürtçe ve Türkçe bilmediğini anlamaları üzerine gözlerini bağlayarak bu şahsı Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’nda bulunan sorgu odasına getirdiler. Arapça bilen bir er vasıtasıyla şahıs ile yapılan sorgu neticesinde şahsın Irak’taki şartlardan memnun olmayarak Türkiye’ye kaçak yollardan geldiği ve Arap kökenli olduğu öğrenildi. Jandarma Komutanı Cemal Temizöz, şahsın, Türkiye’ye giriş yaptığı sınır kapısının tesbit edilerek oraya götürülüp öldürülmesi talimatı verdi. Bu talimat üzerine Arap uyruklu şahsın gözleri tekrar bağlanarak Cizre-Silopi arasında Dicle nehri kıyısındaki Suriye sınırına götürüldü. Burada sazlıklara yatırılan şahıs, Şahin-Bedran kod adlı Adem Yakın tarafından kaleşnikofla kafasına kurşun sıkılarak öldürüldü. Şahsı sazlıkların arasına gömen ekip, İlçe Jandarma Komutanlığı’na geri döndü. İnfazları herkes biliyordu Dün akşam sizinle konuştuktan sonra düşündüm ve PKK örgütü içerisinde seminerlerde ve konferanslarda, yani eğitim çalışmalarında sürekli “Devletin gayriresmi özel savaş” diye örgüt içerisinde tabir ettiğimiz yöntemlerle, Kürt insanının üzerine gidildiği ve imha edildiği hususlarını konuştuğumu hatırladım. Ayrıca JİTEM’in isminin sık sık örgüt konuşmalarında geçtiğini hatırladım ve o zaman konuşulanların doğru olduğunu bu yaşadığım süreçten sonra anlamaya başladım. PKK terör örgütü de bu JİTEM’in ne olduğunu en az bizler kadar belki daha fazla biliyor. Neden ve nasıl bildiğini ben çözemiyorum. Ben Diyarbakır’dan Cizre’ye giderken Mardin’e uğradığımızda oradaki alay komutanlığındaki bağımsız bir JİTEM diye tabir edilen biriminde de bulunan insanlarda aynı pervarsızlıkla infazlardan, öldürmelerden bahsettiklerini gördüm ve duydum. Aynı şekilde Silopi’ye gittiğimde de JİTEM Grup Komutanlığı’nda yüzbaşı olan Muhtar Ali diye tabir edilen kişi ile Yusuf isimli üsteğmenin de aynı şekilde bizim yanımızda infazlardan bahsettiğini, “Bu şerefsizleri durdurmanın yolu buradaki milis yapılanmasını temizlemekten geçer” şeklinde konuştuklarını duydum. Ayrıca orada KOÇERO diye tabir edilen bir kişi de vardı. Fakat ben kendisini görmedim. SEÇİME GİRERSEN ÖLÜRSÜN (1995 yılında Salih Şık isimli kişinin arazisini ekmek isteyen bir kişinin öldürülmesi): yıl ben İlçe Jandarma Komutanlığı’nda bulunduğum sırada İlçe Jandarma Komutanımız Cemal Temizöz, Salih Şık isimli ve belediye başkanı adayı olan kişiyi makamına çağırdı. Ben yukarı çıkıyordum, komutanın odası açıktı ve Cemal Temizöz, Salih Şık‘a “Sen öleceksin, sen seçime girmeyeceksin” diye bağırıyordu. Sonra bu şahıs boynunu büküp gitti. Aradan bir zaman geçti, bizim bulunduğumuz gruptaki kişiler, Cemal Temizöz ve Kamil Atak’ın, Salih Şık’a ait araziyi ektirmemek için bir şahsı önce ölümle tehdit edip sonra infaz ettirdiğini konuşuyorlardı. Ama ben bu kişinin isminin kim olduğunu bilmiyorum. Toros’tan ateş açıldı 22 Şubat 1994’te Nusaybin’de Ramazan Uykur’un vurulmasını akrabaları şöyle anlattı: “Plakasız beyaz Renault marka bir araç amcamı kolundan çekerek aracın içine çekmeye çalıştı. Amcam direndi. Araçtan ateş ettiler. Birisinin elinde tabanca diğerinde Kalaşnikof vardı. Amcam yere düştü, araç hızla kaçtı.” RO/Cemil Süphan

Hiç yorum yok: