1 Ocak 2010 Cuma

Ahmet Altan: Devlet yenildi, PKK halen duruyor

İSTANBUL - Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, “Devlet nasıl yenildi” başlıklı yazısında, “PKK hâlâ duruyor. Ama bizim devlet kalmadı.Şimdi bu devletin yeniden kurulması gerekiyor” dedi. Ahmet Altan’ın Taraf gazetesinin 22 Temmuz Çarşamba tarihli sayısında, “Silahla olmadı bu. Sadece PKK’nın ‘var olması’ yetti devletin yenilmesine” diye belirtti. Altan, “Devlet, devlet gibi durmayı becerebilseydi böylesine ağır bir yenilgiye uğramazdı. Ama bizim devletin bütün ‘bozuklukları’, PKK’nın başlattığı Kürt savaşıyla birlikte gün yüzüne çıktı” diyerek devletin kendisini “ağa”, halkı da “yanaşmalar” olarak gören bir anlayışın sonucu olarak bu hale geldiğine dikkat çekti. Kürtlerin talepleri için “Çok haklı, çok yerinde olan bu istekler, işin içine hiç silah karıştırılmadan çözülebilirdi” ifadelerini kullanan Altan şunları kaydetti: “Ama 12 Eylül denilen o korkunç felaket, Kürtlerin mırıltı halindeki isteklerine bile tahammül edemedi. Bir ölüm makinesi gibi saldırdı o insanların üstüne. Diyarbakır hapishanesi, Kürtleri ‘öfkeden ve acıdan’ çıldırtmak için sanki bilinçli bir şekilde kullanıldı. O hapishanede öyle acılar yaşattılar, öylesine korkunç işkenceler yaptılar, insanları öylesine aşağıladılar ki Kürtlere ‘dağlara gitmekten’ başka yol bırakmadılar. Kürtler silaha sarılınca da devlet zıvanadan çıktı. Bu isyanın nedenini hiç düşünmedi, bir çözüm yolu aramadı, insanların şikâyetlerine kulaklarını tıkadı, isteklerini elinin tersiyle itti. Onların ‘Kürt’ olduğunu bile inkâr etti. Tek bir amaç seçti kendine. İsyanı ne olursa olsun bastırmak. ‘Bunun başka bir çözüm yolu var mıdır’ diye bakmadı bile. PKK’nin çok sağlam bir halk desteği olduğunu ifade eden Altan şöyle devam etti: Devlet, PKK’yı silahla yok etmeyi, isyanı bastırmayı beceremeyince kendisi için büyük yenilginin yolunu açan hatayı yaptı. Bütün kurumlarıyla birlikte ‘hukukun’ dışına savruldu. Bugün Güneydoğu’nun neredeyse her yanından öldürülmüş insanların kemikleri çıkıyor.Bu korkunç katliamı devletin görevlileri işledi. Devlet, oralarda görevlendirdiği subaylarını birer ‘katile’ çevirdi. Hukukçularını ‘cinayetin suç ortağı’ yaptı. Siyasetçilerini, ‘cinayet teşvikçileri’ haline getirdi. Polisini ‘işkenceci’ olarak kullandı. Hukukun ve yasanın bekçisi olması gereken devlet hukukun dışına çıkınca, o koskoca örgüt bir çeteye dönüştü. Susurluk çetelerini, Ergenekon’u düşünün. Mafyayla yapılan işbirliklerini, cinayetleri, uyuşturucu kaçakçılıklarını, haraç çatışmalarını düşünün. Zaten sakat bir biçimde kurulmuş olan devlet, ‘devlet’ olma işlevini yitirdi. ‘Suç özgürlüğü’, kanserli bir hücre gibi girdiği devletin bünyesinde büyüdükçe büyüdü, bütün yapıları kemirdi.Etleri döküldü devletin. Bugünkü haline geldi. Anayasa Mahkemesi’nin bile anayasayı çiğneyebildiği bir ülkeyiz. Adlî Tıp, Cumhurbaşkanı’nın bile dikkatini çekecek kadar tuhaf işler yapıyor. Devletin içinde JİTEM denen ve varlığı sürekli inkâr edilen bir cinayet örgütü var. Bu yapısıyla, bizim devlet, bir devlet değil artık. Zaten PKK karşısında yaşadığı büyük yenilgi de bu işte... Artık devlet olmaması. PKK’yı hukuk dışı yollarla yok edeceğim derken, kendini, meşruiyetini, varlık nedenini yok etti. PKK hâlâ duruyor. Ama bizim devlet kalmadı. Şimdi bu devletin yeniden kurulması gerekiyor. YENİ BİR DEVLET KURMAK İÇİN ÖNCE KÜRTLERLE BARIŞ YAPILACAK Anayasa Mahkemesi’nin anayasaya saygılı olduğu, subayların sadece askerce işler yaptığı, polisin asayişi sağladığı, devletin halkın isteklerine saygı gösterdiği, insanlarına hizmet ettiği bir devleti yeniden inşa edeceğiz. Devletin ‘ağalığı’ bitti. Bu halk da ‘yanaşma’ değil artık. Devletin büyük yenilgisi, aslında çoktan yaşamamız gereken bir dönüşümün yolunu açtı. Devletin ve halkın rolleri yeniden belirleniyor. Hâlâ eski alışkanlıklarını sürdürmek isteyen, ‘ağalık’ taslamaya uğraşan birileri var tabii ama onların gücü bu ucubeyi insanlara bir “devlet” olarak kabul ettirmeye yetmiyor. Yeni bir devlet kurabilmek için önce Kürtlerle barış yapılacak. Sonra devlet, bu ülkenin asıl sahibi olan halkı, ‘türbanlı türbansız’, ‘sağcı solcu’, ‘Sünni Alevi’ diye ayırmaktan vazgeçecek.Geçmiş günahlar bir bir ortaya çıkacak, suçlular yargılanacak, devlet ve toplum ciddi bir özeleştiri yapacak. Sonra yeni bir devletimiz ve yeni bir toplumumuz olacak. Bir daha hiçbir vatandaşını ‘silaha sarılmak’ zorunda bırakmayacak, onlara işkence etmeyecek bir devlet kuracağız. Sakat bir devletin yenilgisi, gürbüz bir toplumun doğuşuna yol açacak.”

Hiç yorum yok: