7 Ocak 2013 Pazartesi

İmralı Sürecinin Güvenliği ve ‘Provokatör’ün ‘Entegresi’

VEYSİ SARISÖZEN

Hem medyada, hem de hükümet sözcülerinde bir “kaygı”;  hatta “korku” sürekli dile getiriliyor: İmralı sürecine karşı her an bir “provokasyon” olabilir… 

Olabilir mi? 


Neden olmasın? Böyle bir “provokasyon” korkusundan haberi olan her hangi bir “suiniyet” erbabı, istediği anda İmralı sürecine karşı “suikast” tertipleyebilir. Hele kendi canına susamış bir kimse ise, bundan kolay hiçbir şey yoktur. Açar internette “bomba nasıl yapılır” bahsini, şu nalburdan bir avuç çivi, bu “tarım ilaçları“ dükkanından birkaç okka güherçile, ecza deposundan iki kutu “kimya”, az bir şey de “simya”, al sana “bomba”… Şimdi bu “suiniyet abidesi”, bunlarla döşenip, biraz da “haplanıp”, Taksim’in en kalabalık yerinde, kendisi “yüzde yüz Türk” olduğu halde, “kahrolsun Türkler” diye patladığında ne olur? 


Türkler “ayaklanır”, Yeni Afyonlar birbirini izler. Ve Hükümet “tam İmralı’da iyi şeyler olacakken, teröristler her şeyi tarumar etti” diyerek, “İmralı defterini kapattık” der ve gelsin yeni tutuklamalar, askeri operasyonlar… 


Bu iş bu kadar ucuz mu? 


Soruyu isterseniz başka türlü soralım: Türkiye’nin en temel meselesi olan Kürt meselesini çözmek için başlatılan müzakere süreçlerini “bu kadar ucuzlaştırmak” aklın alacağı iş midir? 


Hükümet, Oslo sürecinin ''Silvan’da yaşanan çatışmanın sonucunda 11 askerin ölümü üzerine'' sona erdirdiğini iddia etti, durdu. Bu uydurma iddiayı başta Taraf ve ardından bütün Hükümet yanlısı medya her fırsatta dile getirdi. 


Böylece ne yapılmış oldu? 


Böylece müzakere süreci “ucuzlatılmış” oldu. Öyle “ucuzlatıldı” ki, şimdi yukardaki “suiniyetli provokatör vatandaş”, beş-on Türk Lirası’na, istediği saatte ve yerde İmralı sürecini havaya uçurabilir. 

 
Bunun çaresi nedir? 


Bunun çaresi, “provokasyon dehşeti ve yaygarasından” vazgeçmek; İmralı sürecinin “pahasını“, hiçbir “suiniyet erbabı provokatör vatandaş”ın yanına bile yaklaşamayacağı bir “değere” yükseltmektir. 


Hükümet açıklamalı ki, Oslo süreci “elbette Silvan nedeniyle sona erdirilmedi, bölgedeki büyük değişiklikler ve BDP’nin hızlı yükselişi, AKP’nin hızlı gerileyişi yüzünden sona erdirildi” demeli.


Sonra eklemeli: “Biz bir devleti yönetiyoruz, devlet dediğin sinirleri alınmış çiğköftelik ete benzer, asabı bozulmaz, sen ister Taksim’de patla, ister bir bölük askeri toprağa düşür, devlet bir yola girmişse, kayıpların gözünün yaşına bakmaz, hatta devlet öyle bir cihazdır ki, yeri geldiğinde kendi insanlarını bile bile, kılını kırpmadan, olmayan vicdanında hiçbir ‘raşe’ hissetmeden ölüme bile gönderir, gönderdikten sonra yine sabah 09’da mesaiye başlar.   

Böyle bir açıklama yapılsa, ne olur? 


Bizim “suiniyetli provokatör vatandaşımız”, bakar ki, “provokasyon çok pahalı”, gerçekçi bir şekilde düşünür; “bir moka yaramayacaksa 5-10 liramı neden gübre malzemesi almak için harcayayım, durduk yere kendi kendimi havaya uçurayım, en iyisi gider bir dürüm alırım” der. 


Demek ki, İmralı sürecinin güvenceye alınması için, tarafların, “hiçbir provokasyonun, hiçbir saldırının müzakerelerin kesilmesine neden olamayacağını” açıklamaları gerekir. 


İkinci önlem ise, “karşılıklı ateşkes ilan edildiğinde”, bu “ateşkese uymamak” ile “İmralı süreci” arasındaki bağı koparmak. Yani şöyle bir açıklama yapmak: Taraflardan biri ateşkesi ihlal ederse, bu yalnızca ateşkesin sona ermesine yol açar; hiçbir şekilde İmralı sürecinin kesilmesine yol açmaz… 


Hepsi bu işte. 


Böylece herkes, Taksim meydanında patlasa da, ateşkesi ihlal etse de, İmralı sürecini ortadan kaldıramayacağını anlar. Böylece sırf İmralı sürecini havaya uçurmak için, hiç kimse ne kendini, ne de ateşkesi havaya uçurmaya kalkışmaz. 


Ama siz, durup durup “ya şimdi bir adam Taksim’de patlarsa, ya yeni bir Silvan olursa, ya Habur’a benzerse, ya 33 asker silahsız olduğu halde şehit edilirse, ya tepemize taş düşerse” filan diye ortalığı telaşa verirseniz, bu ülkede sizin yarattığınız bu “provokasyon ve suikast” vaveylasından dolayı, “durumdan vazife çıkaracak” çok insan ortaya çıkar… 


Sakin olunuz. 


Kararlı olunuz… 


Bombalar patlasa da, oluk oluk kan aksa da… 


İmralı süreci kesilmeyecek deyiniz…


Neden diye sorarlarsa, “bombaların sonsuza kadar patlamaması ve oluk oluk kan akmaması için” diye yanıt veriniz!


 Ben bunları yazdım ki, kulağımda Apê Musa’nın sesi: Bu provokasyon olur gürültüsünün amacı, ‘entegre’ bir amaç; onlar Lice’de vuracak, sen ‘provokasyon olur’ diye susacaksın, onlar ‘entegre tutuklamalar’ yapacak, sen ‘kızılcık suyu içtim’ diyeceksin… Onlar küfredecek, sen ‘Nisan yağmuru’ sanacaksın…Entegre yani…” 


“Vay canına” demişim…Hakikaten çok “entegre”!?..


Hiç yorum yok: