14 Ocak 2013 Pazartesi

Duran Kalkan: Paris Suikasti Tasfiye Konseptinin Bir Parçası

BRÜKSEL - Nuce Tv’de yayınlanan Gündem programına konuşan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi aktivisti Leyla Şaylemez’in katledilmesininin Kürdistan Özgürlük Hareketi’ni tasfiye konseptinin bir parçası olduğunu söyledi.

Geçen hafta, Sterk Tv’de yayınlanan Sela Sor programında “PKK silah bırakırsa, PKK ve Kürt halkına ne yapmayı düşünüyorsunuz” biçiminde bir soru sorulduğunu belirten Kalkan, “Cevabı Paris’ten aldık. Paris Katliamı bu soruya cevap olduğu çok açık” dedi. Bu konuda netleştiklerini de kaydeden Kalkan, “Bu bakımdan Paris katliamının sıradan bir olay olmadığı, süreçle de bağlı, son derece bilinçli, planlı bir imha ve tasfiye saldırısının bir parçası olduğu tartışmasızdır” dedi.

Bu katliamın böyle yorumlanması gerektiğini vurgulayan Kalkan şöyle konuştu: ”Sakine arkadaşımızın hedeflenmesi, tamamen bunu ifade ediyor. Bazı çevreler haftalardır çarşaf çarşaf yazıyorlar zaten. PKK’nin yönetimini vurun, öldürün diye ağızlarından adeta salyalar akıyor, kalemlerinden kan damlıyor. Dolayısıyla bu çevrelerin yapılsın dedikleri bir biçimde pratikleşmiş oluyor. Doğrudan hareketimizi, Önderliğimizi, Kürt halkının varlığını ve özgürlüğünü bu temelde yürütülen mücadeleyi hedefleyen bir saldırı olduğu açık.”

‘YÖNETİMİMİZ HEDEFLENMEK İSTENİYOR’

Suikast ile sadece Sakine Cansız’ın hedeflendiğini düşünmemek gerektiğini de belirten Kalkan, “Öyle anlaşılıyor ki, bir süredir yürütülen imha ve tasfiye operasyonu, böyle kirli bir yöntemle yönetimimiz hedeflenerek, sürdürülmek isteniyor. Buna göre bir planlama olmuş. Bunun ilk ve önemli pratikleşmesi oldu. Belki daha önce girişimler vardı. Nitekim o tür duyumlar da vardı, Kandil’de Yürütme Konseyi Başkanımıza dönük kapsamlı saldırı planlandığına yönelik duyumlar aldık. Zaten basında yazılıyor” dedi.

Sakine Cansız’ın Avrupa’da hedeflenmesinin çok çeşitli anlamlar taşıdığını da vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan şunları söyledi: ”Partimize, Önderliğimize, sürece dönük saldırılar olduğu gibi Avrupa’da yaşayan halkımıza dönük de mesaj olma özelliği var. Çeşitli güçler işin içine konmuş oluyor. Bu bakımdan olayın aydınlatılması önemli.”

Bu suikastin aydınlatılmasının Kürt sorununun çözümünde, Türkiye’nin demokratikleşmesi noktasında önemli bir ip ucu olacağını da vurgulayan Kalkan, “Bu olaylar aydınlatılmadan Kürt sorununda çözüm olacağını, Türkiye’de demokratikleşme olacağını kimse düşünmemeli. Bu kadar önemli, ciddi bir olay. Tabii süreçle de bağı var. Bu bakımdan olayın aydıntaltılması önemlidir. Bu konuda sorumluluk Fransa yönetimine düşüyor” dedi.

FRANSA TARİHİNE UYGUN ROL OYNAMALI

Fransa’nın eğer tarihine uygun, demokrasiye beşiklik etmiş bir ülke olma iddiasını sürdürmek istiyorsa bu saldırıyı, arkasındaki güçleri, yapanları aydınlatması gerektiğinin önemine de dikkat çekti. Fransa’nın böylece Kürtlere karşı tarihsel olarak işledikleri sorumluluktan bir nebze kurtulabileceğini de Kalkan vurguladı. Şimdi sorumluluğun Fransa yönetiminde olduğunu da kaydeden Kalkan şöyle konuştu: “Açığa çıkarmadığı müddetçe sorumluluk üzerinde kalacaktır. Biz Fransız yönetimini böyle sorumlu bir yaklaşımla, böyle bir sorumluluk altında kalmamak üzere, gerçekleri aydınlatacağı, açığa çıkaracağını bekliyoruz. Sonuna kadar da takipçisi olacığız. Olay tekil bir olay değil, bir anda ortaya çıkmış bir olay da değil.”

Cinayetlerin son derece profesyonelce işlendiği yönünde tartışmalara da vurgu yapan Kalkan, “Demek ki hazırlanılmış, çok önceden planlanmış. O halde çok güncel bir durum değildir, fakat güncel ile de bağlantısı var. Mevcut saldırıyı özgürlük hareketimize yönelik imha ve tasfiye konseptinin bir parçası olarak değerlendirmek lazım” dedi.

Saldırının amacının intikam almak, Kürt kadınından, Kürt halkından, PKK’den intimak almayı amaçladığını da belirten Kalkan şunları söyledi: “Güya ürkütme, korkutma, pasifize etme yaratılmak istiyeniyor. Biz yaratılmak isteneni iyi anlıyoruz. Hareketimize yönelik topyekün imha konsepti yeni bir yönelimle sürdürülmek isteniyor” dedi.

Saldırıların şimdiye kadar ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal, askeri ve psikolojik olarak bütün alanlarda yürütüldüğünü de söyleyen Kalkan, kirli savaşın suikastler, katliamlarla sürdürülmek istendiğini belirtti.

‘ENTEGRE STARETEJİ İSİMLİ SALDIRI PLANI İLE BAĞLANTILI’

Mecut hükümetin 2006’da da benzer yönelim içine girmeye kalkıştığını hatırlatan Kalkan, “Biz o zaman da bu durumu deşifre etmiştik. Şimdi de benzer bir durum görülüyor. Bunun adı entegre strateji olarak konuluyor. Yani görüşürüz de bilmem vururuz da tutuklarız da her şey birlikte yürütürüz. Yok ederiz anlamına geliyor. Mevcut durumu AKP şeflerinin entegre strateji dedikleri saldırı planı ile bağlı olarak ele almak lazım” dedi.

Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hüseyin Çelik’in suikastlerin akabinde yaptığı açıklamaları ise Kalkan şöyle yorumladı: “Büyük bir telaşla, suçluluk telaşı ile ortaya atıldılar. Daha olayı hiç kimse duymadan, herhangi bir kimse açıklama yapmadan ilk açıklama yapanlar oldular. Nerden bilgi aldılar, niye o kadar erken açıklama yapma gereği duydular. Henüz olay Kürt basınına yansımadan AKP yandaşı basın Zaman, Yeni Şafak nereden öğrendi de bunun bir de PKK’nin iç meselesinden kaynaklı olay olduğuna hükmetti ve yazdı. Demek ki, bir suçluluk psikolojisi var. O yansıyor. O halde suçun ortağı durumundalar. Hüseyin Çelik’in yaklaşımlar tamamen bir suçlulunun, suçluluk telaşını yansıtıyor. Suç üstü yakalanan bir insanın suçu üzerinden atma girişimini ifade ediyor. Biliyor ki bu işin peşi bırakılmayacak, olay irdelenecek, takip edilecek, açığa çıkacak. Onu önlemek, bertaraf etmek için bir saptırma ortaya çıkıyor. Niye saptırmada bulunuyor. Üstelik bir de görüşmelerin yapıldığı söyleniyor. Başbakan bile açıkladı, sözde meselinin çözümü ile uğraştıklarını ifade ediyorlar. Hiç bu üslup, bu yaklaşım sorun çözücü bir yaklaşım mıdır, hayır.”

Hüseyin Çelik’in bu açıklamaları ardından sorumlu tutuluması gerektiğini de söyleyen Kalkan, “Bu işin arkasında AKP’nin hepsi mi bir bölümümü var bilemem. Ama yeşil gladio zaten bir süredir Kürt gençliğine karşı katliam yapıyor, Kürt yurtseverlerini zindanlara dolduruyor. Şimdi de Avrupa’da, Paris gibi bir alanda Kürt yurtseverlerini, kadınlarını katledecek kadar alçalıyor, vahşileşiyor. Böyle bir olay ile karşı karşıyayız. Bu bakımdan AKP’nin tutumunu netleştirmesi lazım. AKP şu an töhmet altında olan, Paris katliamının sorumlusu olan konumdadır” dedi.

AKP’nin Roboski katliamından kadar sorumlusya, Paris katliamından da sorumlu olduğunu belirten Kalkan, şöyle konuştu: “Halkımız, demokratik çevreler böyle anlıyorlar olayı, bu temelde yaklaşacak buna göre de sorumlu tutacaklardır. Bu olayda parmağı olmayan AKP’liler varsa öne çıkmalılar. AKP’yi töhmet altında bırakan suçluluk konumuna sokan kişilere, basın çevrelereni karşı tavır almalılar. Derin AKP işin içindedir. Tabii ortakları var. Son derece planlanmış, örgütlenmiş bir hareket. Bu olayın Önder Apo’nun geliştirmek istediği yeni süreçle bağı var, onu sabote etmeyi ifade ediyor.”

Bu suikastin Kürdistan Özgürlük Hareketine yönelik imha ve tasfiye konseptinin etkili bir biçimde uygulandığı anlamına geldiğini de söyleyen kalkan, “Çeşitli söylemler, yaklaşımlar adı altında Kürt soykırımının hileli bir biçimde sürdürülmesi anlamına geliyor” dedi.

Suikastlere karşı önemli bir duyarlılık olduğunu, birçok çevrenin tartışdığını da kaydene Kalkan, demokratik güçlerin bu olayın peşini bırakmaması gerektiğini de vurguladı.

Kürt sorununun çözümünün, Türkiye’nin demokratikleşmesinin Paris Katilamı gibi olayların aydınlatılması ile etne tırnak gibi içiçe olduğunu belirten Kalkan, “Bu olaylar aydınlatılıp sorumlular açığa çıkarılıp, bu yaklaşım, bu politika, bu zihniyet ortadan kaldırılmadan ne Kürt sorunu çözülebilir, ne de Türkiye demokratikleşebilir” dedi.

ANF

Hiç yorum yok: