2 Ocak 2013 Çarşamba

‘Akım’ Derken ‘Şeyim’ Demenin AKEPECE’si

Veysi SARISÖZEN

Kendinizi AKP’nin “başı” olan Erdoğan’ın, hatta, belki en iyisi, Danışman Akdoğan’ın yerine koyun. Ve başlayın düşünmeye...
Ortadoğu kaynıyor. İran, Irak ve Suriye ile doğrudan, Rusya ve Çin ile dolaylı karşı karşıya gelmişsiniz. Tek “dost ülke” Kürdistan Bölge Yönetimi. Onun da Kürdistan olduğunu bir türlü kabul etmiyorsunuz. O da PKK ile savaşmıyor.

En güvendiğiniz ülkelerin medyasında, uzun suskunluk döneminden sonra Kürt sorunuyla ilgili yayınlar hızla artmaya başlamış. Ağır eleştiriler AB raporları haline gelmiş.

İçeride her gün masanızın üzerine MİT raporları konmakta. MİT’ten beter istihbarat işlevli “kamuoyu araştırma merkezleri” günde iki defa gözünüzün içine araştırma sonuçlarını sokmakta. Bunlardan anlıyorsunuz ki, partiniz bölgede artık basit bir “işgal” gücü haline gelmiş. Siz geriliyorsunuz, BDP ilerliyor...

Bazı ilçelerde neredeyse ilçe nüfusu kadar polis yığılmış. Gösteri yapanlara vahşice saldırdığı halde gösteriler devam etmekte. Kitlesel tutuklamalar yapıldığı halde, her tutuklanının yeri anında doldurulmakta. Kürtleri “sokağa çıkamaz” hale getirmek mümkün olmamış.

Dağa gelince... Geçen kış “PKK’yi bitirdik, bitiriyoruz” demişsin. O da ne? PKK dağdan “duble yola” inmiş. Gazetelerde, “Kürdistan’da trafik canavarı iş yapamıyor, çünkü HPG trafik denetimi yapıyor” alt yazılı karikatürler yayınlanmış. Daha beteri, “paralı askerler ölünce, ölümleri duyurulmayacak” anlaşması açığa çıkmış. Verdiğin asker ve polis kayıplarını duyurmama cingözlüğün iflas etmiş...

Ve şimdi ortalık yine kış. Lakin sen de bilmektesin ki, “kış” hep kış olarak kalmaz. Bugün Ocak’ın 2’si. Newroz’a topu topu 77 gün var. Sonrasında dağlardan kar örtüsü kalkar, ortaya bir hakikat çıkar. Önünde savaşın kronolojisi duruyor. Eğer karşılıklı “ateşkes” yoksa, savaşın her yıl, bir öncekinden daha yıkıcı olduğu görülüyor.

İşte bütün bunları bilen bir Erdoğan ya da Akdoğan, haydi diyelim ikisi de değil “kerdoğan” olsan, sen ne yaparsın?

“Müzakereden başka yol kalmadı” demez misin?

Dersin.

Ama dedikten sonra, başlarsın kara kara düşünmeye... On yıldır kendi tabanını nefretle kışkırtmışsın, ırkçı sloganlarınla delirtmişsin. MHP’nin “müzakereciler” diyerek saldırmasından ölümüne korkuyorsun. O zaman, bu “müzakere” işini hayata geçirmek için, sen olsan, ne yaparsın?

Bir gözünü belertip MHP’ye, öteki gözünü kaydırıp tabanına bakarsın ve dersin ki, “PKK hezimete uğradı, geçen yıl 1400 HPG’li öldürüldü”. Böyle olunca da “müzakere şartları doğdu.” Yani “biz galip geldik, o nedenle masaya oturduk” diye tek ayak üstünde bin yalan söylersin.

Bu da yetmez elbette. Müzakere etmek zorunda kalışını kışkırtılmış tabanına ve MHP’ye, hatta CHP’ye kabul ettirebilmek için, “müzakereyi ‘çözmek’ için değil, PKK’yi silahsızlandırmak için yapıyoruz” dersin...

Evet, kendinizi Erdoğan’ın, ya da Akdoğan’ın, ya da bu ikisi değil de “kerdoğan”ın yerine koyduğunuz zaman işte bu tür bir cambazlık, hokkabazlık, madrabazlık, hilebazlık yaparsınız.

Zaten o da böyle yapıyor. Bakın NTV’de Akdoğan neler diyor:

“Bu yıl içinde 1450 öterör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi; ölü ya da teslim olan örgüt üyesi sayısı bu. Bu büyük bir hezimettir.”

Bu palavranın sebebi, “yendik o nedenle masaya oturacağız” diyebilmek. “Yenemedik, o nedenle masaya oturduk” diyecek değiller elbette.

Ve devam:

“Başbakan Erdoğan görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Silahların susması değil, bırakılmasına yönelik her türlü çalışma bizim için önemli.”


Kendi tabanını ve MHP ile CHP’yi ahmak sanıyor. İsyancıların silahları bırakmasını nasıl sağlarsın? Ya isyancıları yenilgiye uğratırsın, silah bıraktırır, teslim alırsın; ya da isyancıları yenilgiye uğratamazsın, bu durumda onlarla masaya oturur, isyanın nedenlerini ortadan kaldırırsın, isyancılar da silahlarını bırakır... Başka yol yok! Ve Erdoğan’ın ya da Akdoğan’ın “isyancıları teslim alıp da silahsızlandırma müzakeresi yaptığına dair” bir işaret var mı? O da yok. İşte kanıtı; Danışman söylüyor:

“Bugün basına, birkaç ay içerisinde netice alınacağına (yani PKK’nin silahsızlanacağına) dair haberler yansıdı. Bu tür haberlere ihtiyatlı yaklaşılmalı. Aşırı beklenti hayal kırıklığı doğurur.”

Hey gidi!.. Madem masaya oturacaksın, adabınla otursana...

Apê Musa’ya sormuşlar: Hayrola hocam, “Erdoğan müzakere filan demekte, Kürdistan’da ne oluyor?” Apê Musa yanıt vermiş: “Bir şey olduğu yok, herkes işinde gücünde... Birisi saldırıyor, ötekisi direniyor...”

Hiç yorum yok: