4 Ocak 2013 Cuma

Ahmet Türk ve Ayla Akat İmralı'ya Gitti


Kamuoyunda İmralı’da Kürt Halk Önderi Öcalan’la görüşmeler tartışılırken, DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP Milletvekili Ayla Akat’ın İmralı’ya gittiği öğrenildi.
BDP Batman Milletvekili Ayla Akat ve DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün bu sabah saatlerinde İmralı Adası’na giderek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüştüğü belirtildi. Görüşmenin içeriğine ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamadı.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da ANF'ye yaptığı açıklamada, görüşme iddialarıyla ilgili Öcalan'ın söyleyeceklerinin önemli olduğuna işaret etmiş, "Sayın Öcalan kendisi açıklama yapmadan, dışarıya açıklama göndermeden hükümetin açıklamaları bizi bağlamayacaktır” demişti. 

Demirtaş: Görüşmeyle ilgili açıklama önümüzdeki günlerde

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ile BDP Milletvekili Ayla Akat’ın İmralı’ya giderek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüştüklerini doğruladı.

Nuçe TV’ye konuşan Demirtaş, Ahmet Türk ve Ayla Akat’ın İmralı’ya giderek Öcalan’la görüştüklerini, görüşmeyle ilgili açıklamanın önümüzdeki günlerde yapılacağını söyledi. Demirtaş, görüşmenin olumlu geçtiğini de sözlerine ekledi. 

Demirtaş: AKP'nin değil, Öcalan'ın açıklaması bizi bağlar

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş; Türkiye Başbakanı Erdoğan ve hükümet yetkilileri tarafından dile getirilen Öcalan'la görüşme hususunu değerlendirdi. "Sayın Öcalan kendisi açıklama yapmadan, dışarıya açıklama göndermeden hükümetin açıklamaları bizi bağlamayacaktır” diyen Demirtaş, İmralı'daki tecridin de kısa sürede kaldırılacağını düşündüklerini belirtti.

Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşmelerde bulunduklarını açıklaması üzerine kamuoyunun ilgisi bir kez daha İmralı'ya yöneldi. ANF'ye değerlendirme yapan, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş BDP'nin sürece dönük tutumunu açıkladı.

'ERDOĞAN AKLINA ESTİĞİ İÇİN DEĞİL; TASFİYE PLANI ÇÖKTÜĞÜ İÇİN MÜZAKEREDEN BAHSEDİYOR'

Demirtaş, Kürt sorunu ve İmralı'daki “görüşmeler” üzerinden şu günlerde geliştirilen tartışma ve arayışların, son iki yılın siyasi gelişmelerine bağlı olduğuna dikkat çekerek, "Aniden ortaya çıkmış bir gelişme değil. Başbakan durup dururken, aklına estiği için bunları ifade etmiyor. 2011 seçimlerinden bu yana devam eden bir mücadele süreci var. Bu mücadele süreci zarfında AKP hükümetinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel hedefi; Kürt hareketini tasfiye etmek; askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik, psikolojik olarak çökertip teslimiyete zorlamaktı" şeklinde konuştu.

AKP'nin sözünü ettiği politikasına karşı bir buçuk yıl içerisinde bütün alanlarda tarihi bir direniş sürecinin görüldüğüne değinen Demirtaş, tasfiye politikalarına, psikolojik-siyasi-askeri ve polis yönelimine karşı muazzam bir direniş hamlesinin yürütüldüğünü kaydetti.

Demirtaş, şöyle konuştu: "Son olarak da cezaevlerinde açlık grevleri direnişi, yine tarihi nitelikte sürdü. Bütün bunlar AKP'nin önüne koyduğu tasfiye planının tümüyle çökmesine ve kendisinin çaresiz kalmasına yol açtı. Özellikle açlık grevleri sürecinde zindanın ve halkın tekvücut olarak Sayın Öcalan'a özgürlük, demesi ve müzakerelerin başlaması yönünde talepte bulunması; dünyanın gözlerini İmralı'ya çevirmesine neden oldu."

Ortadoğu'daki gelişmelerin de, AKP için müzakere dışında seçenek bırakmadığını sözlerine ekleyen Demirtaş, "Tabii, önümüzdeki yıl gerçekleşecek seçimler, Orta Doğu'daki gelişmeler, Suriye, Güney Kürdistan, Bağdat, Tarhan'daki gelişmeler aynı fotoğrafta değerlendirildiğinde, AKP'nin önünde en makul yöntem müzakeredir” diye belirtti.

Demirtaş, AKP'nin müzakere seçeneğini başlattığına dair gelişmelerin yaşandığına vurgu yaparak, şunları kaydetti: "Biz bu gelişmelerin tümüne hakim değiliz. Başbakanın ve bazı AKP sözcülerinin sözleri var. Şu aşamaya kadar BDP'nin sürece müdahilliği söz konusu değil. Ama biz Kürt Halk Önderi Öcalan'la diyalog aşamasına geçilmesini ileri aşama, olumlu gelişme olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte AKP'den yapılan açıklamalar köklü çözüm iradesinden daha çok yeni bir oyun hamlesi olarak kendini gösteriyor. AKP sözcüleri de bunu, bu süreci oyun planı olarak tanımladılar. Bu oyun planında her türlü enstrümanı kullanacaklarını, buna İmralı'nın da dahil olduğunu ifade ettiler. Son derece çirkin bir açıklama. Ne hükümetin o planına düşecek bir Kürt hareketi vardır, ne de Kürt Halk Önderi bir enstrümandır. Aslında pratikte Sayın Öcalan'ın gücünün, niteliğinin farkındalar ama kendi kamuoyuna karşı bunu hissettirmemek için, 'PKK'yi bitirdik, yendik, çaresiz bıraktık, Öcalan'la bu yüzden görüşüyoruz' diyorlar. Ortada yenme-yenilme durumu yok. Tasfiye planlarının çökmesiyle birlikte AKP'nin çaresizliği var."

'ÖCALAN DIŞARIYA AÇIKLAMA GÖNDERMEDEN...'

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, olası müzakere sürecinin içerisinde yer alabileceklerini açıklayarak, "Sayın Öcalan'ın merkezinde olduğu bir müzakereyi destekleriz. Parti olarak her türlü olasılığa hazırız. Direnişe de, barışa da yirmidört saat hazırız" dedi.

Önümüzdeki birkaç gün içerisinde gelişmelerin netlik kazanacağı yönünde tahminde bulunan Demirtaş, Öcalan'dan açıklama gelmedikçe, hükümetin açıklamalarının kendilerini bağlamayacağını vurguladı: "Sayın Öcalan kendisi açıklama yapmadan, dışarıya açıklama göndermeden hükümetin açıklamaları bizi bağlamayacaktır. Sayın Öcalan, milletvekillerimizin ve partimizin sürece dahil olmasını isterse elbette destek olacak; sürecin içinde yer alacağız. Kendisinin yapacağı çağrının muhatabı hükümet, KCK ve BDP olarak biz olacağız. Kalıcı çözüm iradesi programı BDP'nin desteğini alır."

'HERKESİN DİKKATLİ YAKLAŞMASINI RİCA EDİYORUZ'


Demirtaş, Kürt halk ve hareketinin temkinli yaklaşması gerektiğine işaret etti: "Sütten birkaç defa ağzı yanmış bir hareket ve halk olarak sürece dikkatli yaklaşıyoruz. Herkesin de bu dikkat içerisinde gelişmeleri takip etmesini rica ediyoruz. Bu kritik süreçten halkımızın partisine ve öncülerine ve önderlerine olan bağlılığıyla, başarıyla çıkacabileceğimizi düşünüyorum. Buna yürekten inanıyorum."

'TECRİDİN KALDIRILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ'

Demirtaş, İmralı'daki ağır tecridin de kısa sürede kaldırılacağını düşündüklerini, "Tecrit artık uzun süre kullanılamaz. Tecridin kısa sürede sonlanacağını düşünüyorum. Zaten açlık grevi bunun ortaya çıkardığı sonuçtu. Sayın Öcalan sesini dışarıya ulaştıracaktır. Buna inanıyoruz" ifadeleriyle açıkladı.

Baluken: Hükümet görüşmeleri kamuoyu ile paylaşmalı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yeniden görüşmeleri yapıldığı iddialara ilişkin açıklamada bulunan BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, ''Hükümet, samimi bir çalışma ortaya çıkmasını istiyorsa kendini muhatap olarak tanımlamalı, siyasi irade ortaya koymalı, yapılan görüşmeleri kamuoyuyla paylaşmalı'' dedi.

BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, ''Kamu Hizmetlerinin Anadillerde Yerine Getirilmesi''ne ilişkin verdikleri kanun teklifiyle ilgili Meclis'te basın toplantısı düzenledi. 90 yıldır yaşadıkları sorunların özünde tekçi bir anlayışın, farklı kültür, din ve dilleri tek bir üst kimlik altında birleştirerek yasaklayan zihniyetin yattığını belirten Baluken, kanun tekliflerinin, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını da rahatlatacağını söyledi.

BDP'nin müzakere sürecinin içinde yer alıp almadığına ilişkin bir soru üzerine Baluken, BDP'nin mutlaka sürecin içinde olması gerektiğini ifade etti. Baluken, kilit noktanın görüşmenin gerçekleşmesi olduğunu belirterek, BDP heyetinin, İmralı'da Öcalan ile görüşmesi ve İmralı'da görüşmeler varsa içeriğiyle ilgili kamuoyunu bilgilendirmesinin son derece önemli olduğunu söyledi.

Bugüne kadar İmralı'da görüşmelerin yapılıp yapılmadığı, heyette kimlerin olduğuna dair kendilerine bilgi aktarılmadığını belirten Baluken, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Hükümet'in yeni bir yol haritası varsa, siyasi irade ortaya koyması, yapılan görüşmeleri kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Bugüne kadar Hükümet'in uygulamasına baktığımızda yeni bir müzakere, diyalog sürecini kendi politikasına yansıttığını görmüyoruz. Hükümet'in hala kafasının karışık olduğunu, bu konuyla ilgili somut politika belirlemediğini görüyoruz. Başbakan ve danışmanının, dil ve üslubuna, sürece denk düşecek şekilde göz atmaları gerekir. Dil ve üslup, müzakere sürecine gidecek bir dil ve üslup değil. Hükümet, samimi bir çalışma ortaya çıkmasını istiyorsa kendini muhatap olarak tanımlamalı. 'Hükümet olarak bu sorunun müzakere ve diyalogla çözümünde, muhataplık rolümü açıklıyorum, en umutsuz koşullarda bile siyasi kararlılık ortaya koyacak şekilde irade beyanında bulunuyorum' demeli. 'Görüşmeleri devlet yapıyor' gibi samimiyetsiz tavırdan bir an önce uzaklaşmalıdır. Bütün dünyada bu görüşmeler nasıl yapılmışsa ülkemizde de aynı şekilde ilerlemeli.'' 


ANF

Hiç yorum yok: