7 Eylül 2012 Cuma

Ya Antep’te Değil de Afyon’da PKK Varsa...

VEYSİ SARISÖZEN

Afyon’da askeri cephanelik infilak etti. Otuza yakın asker can verdi. Yaralılar var. 

Cephaneliği kim patlattı?


Sol omzumda duran melek kulağıma fısıldıyor; “haydi bu defa da sen bu işi PKK’nin üstüne yık! Hadi hadi, durma, ‘PKK’nin hain sabotajı’ diye manşet at, şöyle yaz: ‘Patlamadan üç saniye, on salise sonra, Türk polisinin aldığı istihbarata ve hemen onüç saniye sonra yakalanan bir itirafçının itiraflarına göre, PKK’lı teröristler Afyon’da ordumuzun cephaneliğine, şu anda İstanbul Çamlıca tepesinde gerillalık yapan Hüsnü kod atlı teröristin temin ettiği bir canlı maytapla sabotaj yapmıştır’…Ne duruyorsun, yazsana…”


İnsanın yazası geliyor.


Neden derseniz, çünkü Türk medyası Antep’te yaptığının aynısını burada yapıyor.  Cephanelik havaya uçmuş. Meydan can pazarına dönmüş. İtfaiye, etrafa saçılan el bombaları her an patlayabilir korkusuyla yangına bile müdahale edememiş. Hiç kimse, hiçbir uzman olay yerine girememiş, medyatörler konuşuyor:


“Sabotaj yok…”


“PKK sabotajı değil! Kaza..”


“Ordumuzun cephaneliğini PKK teröristleri havaya uçurmadı…Zaten uçuramazlar…”  “25 askerimizi kalleş teröristler şehit etmedi…Zaten edemezler…”


Başbakan diyor ya; “ne bu muhabbet?”


PKK’yi “aklamak” için bu çaba, bu hız, bu cehit, bu aculluk, bu heveskarlık da neyin nesi? Neler oluyor? Medyanın aklı başına mı geldi? Hükümet uslandı mı? İçişleri Bakanı her taşın altında PKK ararken, bu koca Afyon tepesinin altında nasıl oldu da PKK’yi böyle kaybediverdi?


Belki bu işi de PKK yaptı? Belli mi olur? Örneğin, “PKK’nin hain planını gerçekleştirmek için askere giden falanca, Kandil’den Özgür Gündem haberlerinin satır arasında verilen ve MİT tarafından çözülerek ortaya çıkarılan bir şifreyle harekete geçti ve cephaneliğin bacasından içeriye attığı sigara izmaritiyle etrafı kan gölüne çevirdi; hain terörist yakalandı ve sigara izmaritindeki parmak izlerinin bu haine ait olduğu kanıtlandı” desek inandırıcı olmaz mı? Bugüne kadar hep böyle haberlere inanmadınız mı?


Ama, hayır… Bu defa medya böyle yapmadı. PKK’yi “akladı”…


Nasıl akladı?


Buyurun okuyun:


“Afyonkarahisar’ın Ataköy Kışlacık Köyü’nde konuşlu 500. İstihkam Ana Komutanlığı Deposu’nda meydana gelen patlamadan yaralı olarak hastaneye kaldırılan asker, dehşet dolu anları anlattı. Bir sabotaj olmadığını söyleyen yaralı asker ‘Biz cephane istifliyorduk. Bende 50 metre ileride namaz kılıyordum. O esnada patlama oldu. Arkadaşlarım nerede bilmiyorum 30’a yakın arkadaşım vardı. Patlamanın nedeni  sabotaj değildir. Biz cephane istiflediğimiz için ters giden bir olay oldu sanırım onunla ilgili bir durum oldu’ dedi.”


Gördünüz mü? Demek ki, kahraman Mehmetçik, cephaneliğin 50 metre uzağında namaz kıldığı sırada patlayan cephaneliğin, bir “terör” ya da “sabotaj” sonucu patlamadığını, muhtemelen “vahiy” yoluyla anlıyor ve medyamız da, hemen anında PKK’yi, hayret edilecek bir inandırıcılıkla “temize çıkarıyor.”


Bu maskaralığı içinize sindiriyor musunuz?


Eğer bu patlama, diyelim ki, falanca sivil yerleşim yerinde bir benzinlikte gerçekleşseydi ve sonuçta yarısı çocuk ve kadın otuz sivil yaşamını yitirseydi, şimdi PKK’yi “temize çıkaran” bu medya ne yapardı?


Haber yapardı.


Nasıl bir haber yapardı?


Şöyle bir haber yapardı:


“Teröristler benzin deposunu havaya uçurdu; patlamada yarısı çocuk ve kadın otuz sivil yurttaşımız şehit düştü; benzin deposunun 50 metre uzağındaki mescitte namaz kılan emekli polis Naim, ‘benzin deposu kazayla değil, PKK’li teröristler tarafından havaya uçuruldu, ben o sırada 50 metre ötede namaz kılıyordum, teröristin gölgesi seccademin üzerine düştü, eşkalinden bizim mahalledeki PKK’li Memo olduğunu anladım’ diyerek hain saldırının perde arkasını muhabirimize anlattı…”


Böyle olmadı. Hükümet, Genelkurmay, polis, medya “cephaneliği PKK havaya uçurdu” demedi. Antep’te “nedeni PKK” diyen Genelkurmay “nedeni belli değil” dedi. Antep’te “PKK yaptı” diyen Bakan Veysel Eroğlu, hemen “kaza” dedi. Antep’te “PKK terörü” diyen medya “namaz kılan askerden” söz etti.  Dedim ya, sol omzumdaki melek beni PKK yaptı desene diye kışkırtıyor. Yanılmışım.


Ben solumdaki melek konuşuyor sanırken, meğer Emekli Tümgeneral Haldun Solmaztürk konuşuyormuş. Siz de dinleyin dediklerini:


“Bu mühimmat düşmekle patlamaz. Fünye kısmı ayrıdır, bomba kısmı ayrıdır. Bunlar ayrı paketlerde taşınır. Haliyle böyle bir patlama olmaz. Kazaysa bu akıl almaz bir kaza...


Açıkça söylüyorum saat 21.15’te bu patlamanın kabul edilebilir bir tarafı yok. O saatte sayım olmaz. Bunu hiçbir asker kabul edemez.


Burası en üst düzeydeki depodur. Sadece uzmanlar bulunur. Er bulunmaz.


Sıradan herhangi bir asker bile bu saatte 21.15’te bunun yapılmayacağını bilir. Çünkü gece burada suni aydınlatma yapmak gerekir. Savaşın içinde değilken acil olarak niye gece sayım yapılsın.


* 25 şehit var. Gece, karanlıkta, dar bir alanda 25 asker biradadaysa buna kaza denemez.


Bu kadar sayıda insan gece mühimmat elden geçeriyorsa bunun kabulü mümkün değil. Kaza mı değil mi? PKK yapmadı diyemeyiz tıpkı kaza değil diyemeyeceğimiz gibi.”


Ben “PKK yaptı” demiyorum. General diyor…

Hiç yorum yok: