9 Eylül 2012 Pazar

Kışla Uçarsa ‘Kaza’ Antep Uçarsa ‘Terör’


Veysi SARISÖZEN

Şu “değerlendirilmektedir” lafından hiçbir şey anlamam. Laf, önce askeriye tarafından kullanıldı, şimdilerde polis, savcı, yargı ve hükümet bu lafa fena halde sarıldı. Sanırım, herkesin kolayca anlayacağı kelimelerle konuşmak yerine, yerli yersiz kullanılan bu “değerlendirilmektedir” lafıyla, vatandaşın gözü korkutulmak istenmekte.

Şu cümleye bakınız:


“Olay, her yönüyle ve derinliğine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sağduyulu bir davranış olacağı değerlendirilmektedir.”


Eski kelimeyle söylenseydi, “kıymetlendirilmektedir” denecekti. O zaman kulağı iyice tırmalayacaktı. Aslında “düşünülmektedir” denmek istenmekte. Ama “düşünmek” hafif kaçacağı için metni iyice “esrarengiz” hale getirmek amacıyla  “değerlendirilmektedir” gibi bir garip ifadeye başvurulmaktadır.


Her neyse...


Yaptığımız alıntı Genelkurmay Başkanlığı’nın Afyon patlamasıyla ilgili son açıklamasından. Şimdi açıklamanın bu yazıya konu olacak olan bölümünü yeniden ve tam olarak “değerlendirmeye tabi tutalım”...


“İdari, teknik ve adli ekipler henüz olayın oluş şeklini belirlemeden bazı basın yayın organlarında; yetkisiz ve konuyla ilgili bilgi ve deneyimi bulunmayan kişilerce açıklamalar yapılarak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği de görülmektedir. Olay, her yönüyle ve derinliğine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sağ duyulu bir davranış olacağı değerlendirilmektedir.”


Genelkurmay Başkanlığı’nı en halisane hislerle tebrik ediyorum.


Elbette çok seviniyoruz. Neredeyse Genelkurmay Başkanlığımızı “hakikatleri araştırma komisyonu” olarak “değerlendireceğiz.” “İdari, teknik ve adli ekipler” konuyu sonuçlandırmadan, haksız, isabetsiz, tıynetsiz, cibilliyetsiz, edepsiz, münasebetsiz açıklamalarla konuyu “PKK’nin, İran’ın, Suriye’nin üstüne yıkmak isteyenlere” karşı Genelkurmayı(mızın) bu “üstün hizmet” anlayışına hayranlıkla bakmaktayız.


“Olay, her yönüyle ve derinliğine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sağduyulu bir davranış olacağı değerlendirilmektedir.”


Evet, evet... Tam böyle...


“İdari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesi...”


Bu çok mühim. Örneğin Antep’te “idari ve adli soruşturma sonuçlarını” beklemeden, patlamaların “PKK işi” olduğunu söyleyen hükümet adamları, polis şefleri, medyanın panayır soytarıları “sağduyulu” davranmıyorlar.


Sanırım çok “kibar” kaçtı.


Ben buradan hareketle Genelkurmay’ın şu Ergenekon, Balyoz filan işlerinden sonra, bir hayli “derlenip, toparlandığını”, örneğin Antep’te olduğu gibi henüz “idari ve adli soruşturma sonuçlanmadan” patlamayı PKK’nin üzerine yıkan türden ahlaksızlara, namussuzlara, edepsiz, haysiyetsiz, faziletsiz, rezil ve rüsvalara “itiraz” ettiğini ve bunu da “kışla üslubuyla” söylemek yerine, gayet itinalı bir dille söylediğini, ‘vatan hainliği” gibi şeddeli laflar yerine “sağduyu yoksunluğu” gibi kibar ifadelerle seslendiğini “değerlendirmekteyim.”


Biraz hayretler içindeyim... Biraz güleceğim gelmektedir. “Daha ne değerlendireyim?”


Şunu da “değerlendirmekteyim”...


Türk Hükümeti, Emniyeti, Yargısı “kışladaki” patlamayı “kaza”; Antep’teki patlamayı “terör” olarak “değerlendirmektedir”. Artık bütün bu sayılanlar “Türk-İslam sentezinin” tesiri altına girdiği için; bunların tümü, kışladaki patlamayı “takdir-i ilahi”, ama Antep’teki patlamayı ise “takdir-i PKK” diyerek “değerlendirmekteler”...


Bunlar, patlamada can veren askerlerin “kaza kurbanı” olduğunu, Antep’te ise can veren sivillerin “terör kurbanı” olduğunu “değerlendirmekte” ve bunun üzerine yemin de etmektedirler.


Neden?


Şundan: Eğer “PKK kışlayı havaya uçurdu” derlerse, bu, onların psikolojik savaş kitabına göre “terör propagandası” olur; ama “PKK Antep’i havaya uçurdu” derlerse bu da “AKP propagandası” olur...


Yani devlet ve medya, Genelkurmay bildirisinde söylendiği gibi, “idari ve adli soruşturma sonuçlarını beklemeden”, eğer bomba askeri havaya uçurmuşsa, bunu “kaza”, eğer sivili havaya uçurmuşsa bunu “terör” diye değerlendirmekte...


Ama şükürler olsun, artık “idari ve adli soruşturma sonuçları ortaya çıkmadan” “konuşmayacağım” diyen bir Genelkurmayımız var.


Emin olun, şu anda Suriye çıksa dese ki, “kışlayı biz uçurduk”, bizim “sağduyulu” Genelkurmayımız, tıpkı düşürülen uçak hadisesinde olduğu gibi, “idari ve adli soruşturmanın sonucunu bekleyecektir.”


Ben bu durumu “sağduyulu bekleyiş” olarak “değerlendirmekteyim...”


Ama ben en çok aşağıdaki açıklamayı “değerlendirmekteyim...” Kışla havaya uçarken, Vali’den “hediye” alan Genelkurmay Başkanı şu “değerlendirmeyi” yapmıştır:


“Yorumlar beni son derece rahatsız etmiş ve zaten var olan üzüntüme üzüntü katmıştır. Sayın Vali’nin şahsına ve makamına nezaketsizlik olmasın düşüncesiyle ani gelişen davranış karşısında herhangi bir reaksiyon gösteremedim’’...


Arkadaşlarının rütbelerini sökmüş, onları Silivri’ye yolculamış, bütün bu olaylar sırasında, Erdoğan’ın önünde herhangi bir “reaksiyon” gösterememiş olan Genelkurmay Başkanı’nın, AKP valisi karşısında da “reaksiyonsuz” kalması, tarafımdan, “olur böyle şeyler” şeklinde “değerlendirilmektedir.”

Hiç yorum yok: