28 Eylül 2012 Cuma

KCK: Mevcut Durumda Devletle Hiçbir Görüşme Yok!

Behdinan - KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Türk hükümetinin Öcalan ve Oslo’ya ilişkin açıklamalarının “yeni bir taktiksel hamle” olduğunu belirterek, “Mevcut durumda hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu değildir” dedi. KCK, hükümetin amacının çözüm değil Kürt halkını beklentiye sokmak olduğunu ifade ederken, Öcalan’ın rolünü oynayabilmesi için “gözle görülür” adımlar atılması gerektiğini kaydetti.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı’nın PKK lideri Abdullah Öcalan ve Oslo tartışmalarına ilişkin açıklamalarına yanıt verdi. Bu çıkışın “AKP’nin bilinen-klasik, kitleleri ve kamuoyunu boş vaatlerle oyalama taktiğinin bir parçası” olduğunu ifade eden KCK, hükümetin sorunu çözme kararı varsa, somut-inandırıcı adımlar attıktan sonra Kürt tarafından karşılık istemesi gerektiğini vurguladı.

OSLO TARTIŞMALARI YENİ BİR TAKTİKSEL HAMLE


KCK’nin açıklaması şöyle: Halkımıza ve hareketimize karşı topyekun bir savaşı başlatan Türk devletinin Başbakanı ve Adalet Bakanı son günlerde İmralı, Önder Apo ve Oslo konularıyla ilgili açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamalar bir ağız değişikliğini içerse de özü itibarıyla yeni bir şeyi ifade etmemektedir. Önemli oranda doğruları ifade etmeyen, çarpıtma ve manipülasyon içeren bu açıklamalar AKP hükümetinde demokratik çözüm zihniyetinin oluştuğu izlenimini yansıtmamakta olup, daha çok “yeni taktiksel bir hamle” olduğu görülmektedir.

TÜRK DEVLETİYLE HERHANGİ BİR DİYALOG VE GÖRÜŞME YOK

Öncelikle tecrit, baskı ve psikolojik işkenceyi esas alan İmralı sistemiyle ilgili doğruları içermeyen, gerçek dışı beyanatlarda bulunmuşlardır. Türk basını ise bunu çarpıtarak, gerçekleri tamamen tersyüz etme ve toplumu yanlış bilgilendirme tarzını daha da derinleştirmektedir. Kimi Türk basın mensuplarının ve bazı çevrelerin hareketimiz ile Türk devletinin bir diyalog ve görüşme içinde bulunduğu yönündeki iddiaları ve imaları doğru değildir. Mevcut durumda hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu değildir. Bu türden üretilen haberler tamamen yalandır.
Geçtiğimiz yıl, Oslo ve İmralı görüşmelerinde ulaşılan önemli bir düzeyi ifade eden protokolleri kabul etmeyip, demokratik çözümü değil savaşı ve tasfiyeyi dayatan; Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek için bölgesel ve uluslararası konseptler oluşturan AKP hükümetinin oyunlarını gören Önder Apo, 27 Temmuz 2011 tarihinde aradan çekildiğini ilan ederek oynanan bu oyunlara ve ikiyüzlülüğe karşı tutum almıştır.

Bunun karşısında Erdoğan hükümeti de kendi hukukunu çiğneyerek hiçbir ahlaki ve vicdani temeli olmayan, iğrenç yöntemlerle insan iradesi üzerinde baskı uygulayarak sonuç alma tarzını esas almış; tecrit koşulları ağırlaştırılmış ve psikolojik baskı sistemi devreye konulmuştur. Bununla birlikte bizzat Başbakan’ın mesajıyla Önder Apo’nun tüm avukatları tutuklanmış, Önderliğimizin dışarıyla olan tüm bağlantıları kesilmiştir.

İMRALI’DAKİ DİRENİŞ


Bu hukuk ve ahlak dışı tutuma karşı Önder Apo tavır almış, boyun eğmeyeceğini, direneceğini beyan ederek, anlamından çıkarılmış ve denetim altına alınmış avukat ve aile görüşmelerini kabul etmeyeceğini açıklamıştır. Bundan sonra görüşmeleri yapabilmesi için bazı hususların yerine getirilmesini istemiştir. Bunlar daha çok hükümetin İmralı’da TC yasalarını uygulaması çerçevesinde, görüşmede görevli bulundurulmaması, tutuklanan avukatların serbest bırakılması ve mesleki çalışmalarından dolayı tutuklanmaması konularında güvence verilmesi gibi şartlardır. Fakat bunların hiçbirisi yerine getirilmemiştir.

Açık ki Önder Apo, AKP’nin insan onuruna dayattığı çirkin yöntemlere ve halkımıza dönük geliştirilen şiddete karşı bir direniş içindedir. Önder Apo’nun İmralı’daki direnişi tarihi önemde değerli ve onurlu bir insanlık duruşudur. Baskı, şiddet ve işkence ile insan onurunu kırmaya karşı tarihsel açıdan çok önemli bir duruş olup, insanlık değerleri uğruna büyük fedakarlığı sergileme tutumudur. Barış ve insanlık onurundan yana olan tüm kesimler ile yurtsever halkımızın, Önder Apo’nun bu çok anlamlı direniş tutumuna sahip çıkarak insanlık görevinin gereklerini yerine getirmesi gerekmektedir.


BAŞBAKAN VE ADALET BAKANI YALAN SÖYLEMİŞLERDİR

Kürt Halk Önderliği’nin İmralı’da geliştirdiği bu büyük ve anlamlı direnişini gölgelemek ve göstermemek için bizzat Başbakan ve Adalet Bakanı yalan söylemişlerdir. İmralı’da ağırlaştırılmış bir tecrit vardır. Ancak bu insanlık dışı tecride karşı Önder Apo ve beraberindeki yoldaşların, tamamen hukuk dışı ve denetim altındaki avukat ve aile görüşmelerine çıkmama tutumu ve direnişi de vardır. AKP hükümeti bunu da manipülasyonla çarpıtmak ve başka biçimde göstermek istemektedir.

OSLO GÖRÜŞMELERİNİN SIZMASI İKTİDAR KAVGALARININ SONUCU

Bu manipülasyon konusu hemen her konuda esas alınan bir tarz olmaktadır. Başbakan’ın yaptığı açıklamalarda Oslo görüşmelerini Hareketimizin sızdırdığını ifade etmesi de gerçek dışıdır, tamamen bir iftiradır. Kaldı ki bu tespit edilmiş bir durumdur. Devlet içindeki iktidar kavgalarının sonucu herkesin bildiği kesimlerin belgeleri sızdırdığı açığa çıkmış bulunmaktadır. Buna rağmen gerçeklerin söylenmeyip çarpıtma yönteminin esas alınması TC’nin geleneksel, Kürt sorunu konusunda gerçekleri söylememe tutumunun bir devamıdır.

ALAN HAKİMİYETİ TAKTİĞİ SONUÇ ALICI BİR ŞEKİLDE GELİŞİYOR

Şimdi Kürdistan’ın hemen hemen her yerinde devam eden bir çatışma ve savaş durumu vardır. Başbakan’ın bu konuda verdiği bilgiler ve açıkladığı rakamlar gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu konuda da Türkiye toplumu ve kamuoyu doğru bilgilendirilmemekte, yanlış bilgilendirilmektedir. Belli ki AKP hükümeti bu konuya çok önem verdiği için bizzat Başbakan’ın ağzından bu yalana dayalı bilgiler verilmektedir. Şemdinli’de, -Başbakan’ın deyimiyle- “gerilla inlerine çekilmiş” değildir. Şemdinli’de her şey yerli yerindedir; çok yoğun hava saldırıları eşliğinde asker ve gerilla çatışması vardır ama alandaki gerilla denetimi devam etmektedir. Sadece Şemdinli’de değil, ülkenin birçok yerinde “alan hakimiyeti taktiği” sonuç alıcı bir biçimde gelişmektedir.

ÖCALAN’IN SESİNİN HALKA DOĞRU ULAŞMASI ENGELLENİYOR

AKP hükümeti ve Türk basını özellikle Önderliğimizin sesinin halka doğru ulaşmasını engellemek istemekte, sınırlı bir biçimde dışarıya yansıyan sözlerini de çarpıtmaktadır. Aynı biçimde hareketimizin parçalara bölündüğü yönündeki yalan yanlış bilgilerle yoğun bir psikolojik savaş ve manipülasyon faaliyeti yürütülmektedir.

Çok iyi bildiğimiz bu konularda doğruları ifade etmeyen, açıkça yalan söyleyen Başbakan’ın, “İmralı ve Oslo görüşmeleri olabilir ama BDP’lilerle görüşemem ve BDP’lilerle aynı çatı altında yürüyemeyiz” demesi sorunun çözümünde ne kadar samimi olduğunu ortaya koymaktadır.


KÜRT TARAFI TEKTİR VE YEKVÜCUTTUR

Her şeyden önce herkes şunu bilmelidir: Kürt tarafı tektir ve yekvücuttur. Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi, illegal ve legal kurumlarıyla tek bir eksende duruş sergilemekte ve diyalog için tek muhatap olarak Önder Apo’yu kabul etmiş bulunmaktadır. Her bileşeni ayrı bir kulvarda bulunsa da her koşul altında birlikçi bir duruşu sergileyebilecek bir kararlılık, tecrübe ve irade içinde bulunmaktadır. Öncelikle Başbakan’ın ayrım koyması ve Kürt tarafını parçalama çabasını terk etmesi gerekmektedir. Başbakan’ın yeni bir süreci başlatacağı yönündeki açıklamaları, tutarlılığı ve ciddiyeti tartışılır açıklamalardır.

Kürt siyasetinin temsilcileri olan parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılarak cezaevine atılması kesinlikle savaşın daha da boyutlandırılması, derinleştirilmesi anlamına gelecektir. Bu gerçeğe rağmen, “hem gerillayla kucaklaşanları içeri atacağım, hem de gerillayla uzlaşacağım” demek akıl karı değildir.

AMAÇ ÇÖZÜM DEĞİL, KÜRT HALKINI BEKLENTİYE SOKMAK

Bütün bunlar gösteriyor ki çözüm için zihinsel bir oluşumdan bahsetmek mümkün değildir. Görülüyor ki bu çıkış, tamamen AKP’nin bilinen-klasik, kitleleri ve kamuoyunu boş vaatlerle oyalama taktiğinin bir parçası olarak gerçekleşmiştir. Kürt sorununu çözme değil, Kürt halkını beklentiye sokma, Özgürlük Hareketi’nin bileşenleri arasına farklılıklar koyma ve zayıflatarak Özgürlük Hareketi’ni çözme çabası ön plandadır.

Eğer TC Devleti ve Hükümeti, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana devam ede gelen ve Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununu çözme kararına ulaşmışsa, o zaman çözüm projesini açıkça ortaya koymalı ve samimi-inandırıcı pratik adımlar atarak Kürt tarafından da karşılık verilmesini istemelidir.


ÖCALAN’IN ROL OYNAMASI İÇİN GÖZLE GÖRÜLÜR ADIMLAR ATILMALI

Öncelikle, Önder Apo’nun çözüm sürecinde rol oynaması için “Sağlık, Güvenlik ve Özgür Hareket Etme Koşulları”nı oluşturarak işe başlamalıdır. Böyle inandırıcı ve gözle görülür adımlar atılmadan Başbakan’ın çelişkili, eklektik, bütünlüklü olmayan açıklamalarına dayanarak yeni bir sürecin gelişeceğini sanmak vahim bir hata olacaktır. Hareketimiz samimi, içinde aldatma olmayan, demokratik-barışçıl-adil bir çözümden yanadır; ancak bu çerçevede yaklaşacak, gelişmeleri izleyecek, özellikle hükümetin pratik adımlarına bakacak ve ona göre gereken yerde, gerekli tutumu alacaktır.

HALK DUYARLI OLMALI, MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİ

Değerli yurtsever halkımız ve barıştan yana olan tüm demokratik çevreler, AKP hükümetinin geçmişte hiçbir projeye dayanmayan ve sadece psikolojik savaş çerçevesinde kitleleri oyalama taktiğini iyi bilmektedir. Bu tür çıkışların bir amacı da kitlelerin mücadele azmini zayıflatmak ve devrimci hareketi geriletmek olduğu iyi bilinmelidir. Bu açıdan tüm halkımız duyarlı olmalı, mücadeleye daha fazla yüklenerek, hareketimizin başlattığı özgürlük hamlesinin başarısı için gereken fedakarlık ve katılımı gerçekleştirmeli, özgürlük mücadelesinin başarısını kesinleştiren tarzı esas almalıdır. Bu temelde tüm halkımızı özgürlük mücadelesine daha fazla katılmaya ve toplumsal mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz."


ANF

Hiç yorum yok: