21 Haziran 2012 Perşembe

Türk Medyası Oramar ve Şitaza’da Yine Kaybetti

HPG gerillaları tarafından dün sabah saatlerinde Hakkari’nin Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde bulunan askeri üslere yönelik gerçekleştirilen eylemler Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Eylemlerin sonuçları hakkında şu ana kadar HPG tarafından bir açıklama gelmezken Türk yetkilileri 8 askerin öldüğü 16 askerin yaralandığını iddia ettiler. Fakat olay hakkında Türk basınına ilk yansıyan bilgilerde ölü asker sayısının 15 olarak verilmesi ve her geçen saat sayının kademeli olarak düşürülmesi, olay sonuçlarının doğru bir şekilde yansımasını engellemeye yönelik girişimlere işaret ediyor. Türk yetkililerince çatışmaların yaşandığı bölgelere giriş ve çıkışların yasaklanması sağlıklı ve doğru bilgilere ulaşılmasına engel oluyor.

HPG gerillalarının savaş kabiliyetini küçük göstermek ve savaştaki Türk ordu başarısızlığını kamuoyundan gizlemek amacıyla neredeyse tüm eylem ve çatışmalarda izlenen bu yol, dün bir kez daha kendisini gösterdi.

Tabii yaşananların salt küçük çaplı eylemler olmadığı ortada. Her şeyden önce çatışma tarafı güçlerin komuta düzeyiyle bunu rahatlıkla görmek mümkün. Türk ordusunun en yetkili iki ismi Genelkurmay başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanının çatışma alanında bulunması bunun en açık göstergesi. İki ülke arasında yaşanan savaşlarda görülebilecek olan bu manzara, çatışmanın oldukça geniş kapsamlı olduğunu gözler önüne seriyor.

Yine hem yerel kaynaklardan hem de HPG kaynaklardan verilen bilgilerde 1 helikopterin düştüğü 2 helikopterin darbelendiği bilgisi var ki bu da kullanılan silah kapasitelerini ortaya koyması açısından oldukça önemli. Savaş uçaklarının ve helikopterlerinin durmadığı, karşılıklı havan saldırılarının yapıldığı, onlarca asker kaybının yaşanması ve çatışmaların halen devam etmesi bir meydan muharebesi izlenimi yaratıyor.

Bunun yanında alışılageldik gerilla eylemlerinden farklı olarak akşam veya gece saatlerinde değil de sabahın ilk saatlerinde eylemlerin başlaması gerillaların adeta Türk ordusuna meydan okuyan geniş bir harekat düzenlediklerini gözler önüne seriyor. Rubarok ve Şitaza karakollarını hedef alan dünkü eylemlerin, 2011 yılının 19 Ekim günü Hakkari’nin Çukurca ilçesinde gerçekleştirilen ve 100’ün üzerinde askerin öldürüldü Şehit Çiçek Devrimci Harekatı düzeyinde bir eylem olduğunu ortaya koyuyor.

Türk kamuoyu ve basınındaki yorumlar pek tabii olayı manipüle eden, gerçekleri çarpıtan suni gündemler ekseninde ilerliyor. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ortaklığında başlatılacağı söylenen sözde çözüm girişimlerinden feyz alarak Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna yumuşama pompalamaya çalışan basının eylem ardından yaptığı yorumlar bunu gösteriyor. “Tam da barış olacaktı” gibi gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan söylemler tüm kış boyu süren ve baharla birlikte daha geniş bir kapsam kazanan operasyonları tamamen görmezden geliyor.

HPG tarafından açıklanan savaş bilançoları Türk ordusunun barış ve çözüm niyeti bir yana geçmiş yıllarda görülmemiş bir düzeyde savaşı tırmandırdığını gözler önüne seriyor. 2012 yılının ilk beş ayında 79 kara operasyonu düzenleyen Türk ordusu 22 hava saldırısı, 29 kobra saldırısı ve 96 obüs ve havan saldırısıyla bir rekora imza atmıştı. Geçen beş ay içinde yine HPG bilançosuna göre 103 gerilla yaşamının yitirirken 226 asker öldürülmüş, 98 asker de yaralanmıştı.

Bu savaş bilançosunun tek başına itiraf ettiği savaşın tırmanması gerçeğinin Türk basını ve kamuoyu tarafından görülmemesi, gündeme alınmamasını en son Özgür Politika gazetesi için yaptığım söyleşide sorduğum HPG Komuta Konseyi Üyesi Dr. Bahoz Erdal, özel harp ve psikolojik savaşın bir parçası olarak ortaya çıkan bu durumun kamuoyunu dezenforme etme amacı taşıdığını belirtmişti. Amacın kamuoyunu çatışmaların seyri hakkında doğru bilgilendirmek değil AKP hükümetinin imha konseptine bahane üretmek, gerekçe oluşturmak ve savaşı HPG’nin tırmandırdığı iddiasına dayanak oluşturmak için yaptığına dikkat çekmişti.

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin 11 ayı bulduğu, Kürdistan’da siyasi soykırım operasyonlarıyla birlikte askeri operasyonların hız kesmediği bir atmosferde barıştan, çözümden söz etmenin anlamsızlığına da dikkat çeken Erdal, bunun bir yalan ve psikolojik savaşın ürünü olduğundan söz etmişti.

En son yaşanan çatışma ve gerilla eylemleri ardından Türk basını tarafından öne çıkarılan bu durumun birçok çevrece de dillendirilen yeni bir aldatma ve oyalama siyaseti ürünü olduğu tezini de güçlendiriyor. Bir faraziyenin peşine takılan ve gerçekleri ısrarla görmek istemeyen kamuoyu ve medya dili hakim oldukça daha çok eylem ve çatışma haberi almaya devam edeceğiz gibi görünüyor. 


ANF

Hiç yorum yok: