2 Haziran 2012 Cumartesi

Antik Çağlardan Bu Yana Kürtaj ve Kadın Mücadelesi

Kürtaj ve sezeryanlı doğum tartışmalarında konunun kadın mücadelesinden uzak bir şekilde ele alınması dikkat çekerken, kürtaj hakkının geçmişi antik çağlara kadar uzanıyor. Dünyada 73 ülkede serbest, 68 ülkede yasak olan kürtaj, Türkiye'de 1983 yılında yasallaştı. Bu konuda kadınların mücadelesi belirleyici bir ol oynarken, kürtaj hakkının tamamen politik ve kadınların kendi bedenleri üzerindeki kontrol hakları ile ilgili bir mücadele sonucu elde edilmesi dikkat çekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün tahmini verilerine göre, dünyada her yıl uygulanan 46 milyon isteyerek, hamileliği sonlandırma işleminin 20 milyon kadarı güvenli olmayan koşullarda uygulanıyor ve bunun sonucunda sene de yaklaşık 80 bin kadın yaşamını yitiriyor. Haziran'da hazırlanması planlanan kürtaj yasası öncesi Başbakan Erdoğan'ın yaptığı "Kürtaja karşıyım" açıklaması dikkat çekerken, kürtajın antik çağlara kadar giden bir geçmişinin olması dikkat çekiyor. Son dönemlerde Türkiye gündemine damgasını vuran tartışmalarda konu kadın mücadelesinden uzak bir şekilde ele alınıyor. En son Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "12 Eylül döneminde kürtaj oldubittiye getirildi" demesi kürtaj hakkı için mücadele eden kadınların görmezden gelinmesinin yanı sıra bu konunun daha da geriye götürülerek bir darbeci ile birlikte anılması tepkilere neden oldu. Özellikle AKP iktidarı döneminde bütün kavramların birbirine karışması ve bu konuda yaratılan kafa karışıklığı dikkat çekiyor. Kürtajın tarihte bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılması Antik çağlara kadar gidiyor. Kürtaj kavramı modern tıbbın gelişmesiyle birlikte başlamış olsa da doğum kontrolünde kullanılan bu yöntem 4. yüzyıla kadar gidiyor. Antik çağlarda hekimler bazı bitkiler, keskin aletler, karna uygulanan baskı ve diğer yöntemlerle kürtaj yaparken tıbbın babası olarak nitelendirilen Hipokrat ise, ünlü yemin metninde Antik Yunan'da bulunan hekimlere kürtajın yapılabileceğini ama keskin aletlerle yapılmasını engellemesi dikkat çekiyor. M.Ö. 2. yüzyılda yaşamış bir Yunanlı hekim olan Soranus ise 'Jinekoloji' adlı eserinde hamileliklerine son vermek isteyen kadınlara ağır taşıma, çok zıplama ve at sürme gibi tavsiyelerde bulunurken, ayrıca bebeğin düşürülmesi için bazı bitkisel banyolar da öneriyor. Ortaçağ ve Yakınçağ'da kürtaj ağır dini yasaklara rağmen sürdü. Tıbbın gelişmesi ve hekimlerin müdahale imkânları artınca kürtaj giderek çok yaygın uygulanan bir operasyon haline geldi.

1800'lere kadar kürtaj yasak değil

Dünyada 1800'lere kadar kürtajı yasaklayan kanunlar çıkartılmazken ulus devletlerin kurulmasıyla birlikte kürtaj insan bedeninin ve yaşamının üzerinde giderek güçlenen devlet müdahalelerinden sadece biri haline geldi. ABD ve İngiltere'de uzun süreli var olan resmi yasak bu süreci engellemezken, Fransa'da 1920 yılında kürtajı yasaklayan kanun, on yıla kadar hapis cezası içerdiği gibi, bu konuda halka açık yerlerde konuşmayı bile yasaklamaya kadar ileri gitti.

Devletlerin kadın bedenine müdahalesi

1942'de Nazi işbirlikçisi olarak da tanımlanan Pétain rejimi, kürtajı "Devlete karşı işlenen suçlar" kapsamında değerlendirdi. Bu kapsamda 1943 yılında, kürtaj yapmakla suçlanan bir kadın giyotinle idam edildi.

Kürtaj Sovyetlerde yasal hale geldi

20. yüzyılda kürtajın ilk yasal hale geldiği ülke Sovyetler Birliği oldu. 1919'da bu ülkede kürtaj kadının istemesi durumunda uygulanmaya başladı. Sovyetler Birliği'ni İzlanda ve İsveç takip etti.

Türkiye'de 1983'de yasallaştı

Sovyetler'de 1919'da yasallaşan bu hak, Türkiye'de 1965 yılında gebeliği önleyici araçların satış ve dağıtımının serbest bırakılmasını ve tıbbi zorunluluk halinde kürtaj hakkı tanınmasını düzenleyen kanun çıkartıldı ancak asıl olarak 1982 yılı ile birlikte küçük cerrahi birimlerde, muayenehanelerde kürtaj yasal hale geldi ve istenmeyen gebelikler sağlıklı bir şekilde sonlandırılmaya başlandı.

Dünyada kaçıncı haftaya kadar kürtaja izin veriliyor?

Fransa'da yasal kürtaj için limit 10 hafta. Yunanistan, Danimarka, Norveç ve Portekiz de kürtaj için yasal limiti 10 hafta olarak belirlemiş. Almanya, Belçika ve Avusturya'da bu süre 12 hafta. İngiltere, İspanya, İsviçre ve Hollanda 24 haftalığa kadar kürtaja izin veriyor. Malta, İrlanda ve Polonya'da ise halen kürtaja ilişkin sınırlayıcı düzenlemeler var. Kürtajın yasal olarak ilk kabul edildiği Rusya'da ise, 1936 yılında yasaklanıyor ve ardından 1955 yılında yeniden serbest hale geliyor. Müslüman ülkelerde ise kürtaj genel olarak annenin sağlığını tehdit ettiği zaman serbest.

Kürtaj dünyada 73 ülkede serbest 68 ülkede yasak

Dünyada 73 ülkede serbest olan kürtaj, 68 ülkede yasaklanmış durumda. Dünyanın kürtaj konusunda bölünmüş olduğu dikkat çekerken, 2012 yılı itibariyle 68 ülkede kürtaj yasak. Bu ülkelerin genelde orta ve Güney Amerika ile Afrika ve güneydoğu Asya'dan ülkeler olması dikkat çekiyor. Aralarında Brezilya, Meksika, İran, Suriye ve Endonezya'nın da bulunduğu bu ülkelerde kürtaj yasağı hiçbir istisna olmaksızın uygulanıyor. Kürtajın tamamen yasak olduğu ülkeler listesinde Avrupa Birliği üyesi İrlanda ve Malta da var. Kürtaja yalnızca belirli durumlarda izin veren ülkeler de var. Bu grupta Suudi Arabistan, İsrail, Arjantin ve Tayland gibi 58 ülke bulunuyor. Bu ülkelerin yasalarına göre kürtaj, anne veya fetüsün sağlığının tehlikede olduğu durumlarda, tecavüz ve ensest sonucu oluşan hamileliklerde veya annenin ruhsal sağlığının korunması için uygulanabiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü: Yasakla kürtaj ortadan kalkmıyor

Dünya Sağlık Örgütü, yasağın uygulandığı ülkelerde kürtajın ortadan kalkmadığını, ancak uygun olmayan koşullarda, işinin ehli olmayan kişilerce gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Buna göre, dünya çapında her yıl 68 bin kadın sağlıksız kürtaj nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünyada kürtajın serbest olduğu ülke sayısı ise 73. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Rusya'nın da dâhil olduğu bu ülkelerin bazılarında yasalarda kürtajın hangi aya kadar yapılabileceği belirtiliyor. Türkiye'de 10 hafta olan bu süre bazı ülkelerde 14 haftaya kadar uzayabiliyor.

Kadın bedenine müdahale eden devletlere karşı feminist mücadele

Kürtajın devletler tarafından yasaklanması ve kadın bedenine bir müdahale haline gelmesiyle birlikte, feminist hareket de buna karşı sürekli mücadele içine girdi. Simone de Beavoir, "Kadın doğulmaz, kadın olunur" sözü ile tanımlanan "İkinci Cins" isimli üç ciltlik kitabı ile dişi cins olarak doğmuş bir insanın, yıllar içinde nasıl eğitilip "kadın" olduğunu anlatıyordu. Bütün kitap, cinsiyet rollerinin doğal değil, öğretilmiş olduğunu kanıtlayan bilgi ve deneyimler içeriyordu. Bu teori bir kavramın ortaya çıkmasına yol açtı. Toplumsal cinsiyet kavramı kendi başına çok şey ifade etmese de, teori ilerledikçe, toplumsal cinsiyetin aslında sadece sonuç olduğu görüldü. Bu kavramlarla birlikte 3. Dalga feminist hareket gelişmeye başladı. Beavoir, kadın siyasetini ve feminizmi derinden etkilerken, feministler kürtaj ve doğum kontrolün yasallaşması için mücadeleye devam etti. Bu mücadeleler özellikle Kuzey Avrupa ve ABD'de güç kazandı. Fransa'da feministler, 14 yıl süren zorlu bir mücadele verdiler ve 1967'de doğum kontrolü yasallaştı. ABD'de kürtajın yasallaşması 1973 yılında gerçekleşti. Bu gelişme diğer ülkelerde de tekrar etti.

Kürtajın Türkiye'de yasallaşma süreçleri

Kürtaj, Türkiye'de bir nüfus kontrolü politikası olarak 1983 yılında yasallaştı, diğer bir ifadeyle "suç olmaktan çıkarıldı". Yine de evli kadınlar kürtaj olabilmek için kocalarından izin almak zorundalar. Türkiye'de kürtaj, üç aşamalı bir hukuki sürecin sonunda 1983 yılında yasallaştı: 1923-1965 arası dönemde kürtajın yasak olması dikkat çekiyor. Gebeliği sonlandırmanın yasak olduğu bu dönemde, gebeliği önleyici tedbirler de yasaklanıyor. 1965-1983 arası dönemde de izlenen doğum yanlısı politikalara bağlı olarak 1955-1960 yılları arasında nüfus artışı en yüksek seviyeye ulaşıyor. Bu durumun sosyal ve ekonomik sorunlara yol açmasıyla, halk sağlığı ve kadın doğum uzmanlarının gebeliğin sonlandırılmasına yönelik makaleleri yoğunlaştı ve 1965 yılında 557 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun çıktı. Bu yasayla tıbbi zorunluluklar halinde gebeliğin sonlandırılmasına izin verildi ve daha önce verilen para ve madalya ödülleri kaldırıldı. 1983 sonrasında da 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile hamileliğin 10. haftası dolana kadar isteğe bağlı kürtaj hakkı tanındı. 10. haftadan sonra ise annenin hayatını tehdit edecek ve doğan çocuk için ağır maluliyete neden olacak hallerde gerekçeli rapor ile kürtaj yapılabileceği söylendi. Hala uygulamada olan bu kanuna göre, hamile kadın evli ise kürtaj için kendi rızasının yanı sıra kocasının da izni gerekiyor. Ayrıca 2005'te TCK'de yapılan bir düzenlemeyle tecavüz halinde hamileliğin 20. haftaya kadar sonlandırılabileceği hükmü getirildi. Hamilelik süresi on haftadan az olan kadının kendi hamileliğini sonlandırması halinde suç oluşmayacak, hamilelik süresi on haftadan fazla olan kadının kendi hamileliğini sonlandırması halinde ise kadına bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilmesi öngörülüyor.


Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net – www.lekolin.info  

Hiç yorum yok: