21 Nisan 2012 Cumartesi

Domuz !

Keya İzol


Bakan ''takla at, göbek at'' demiş.
Davul zurna eşliğinde göbek atılmış.
Bunda büyütülecek ne var ki ?
Göbeği attıran memnun, atan memnun, izleyenler herkesden daha memnun.
Olayın cereyan ettiği ülke Türkiye değil mi ?
Acayip olan ne ?
Acayip olmayan ne var ki İdris Naim Şahin normal olsun ?
Padişahı oynayan Başbakan mı ?
Her türlü pisliğe göz yuman Meclis mi ?
Tayyip borozancılığına endekslenmiş Medya  mı ?
Sürekli Kürt avına çıkan yargı sistemi mi ?
Parçalanmış Kürt cesetlerini gördüğünde sevinen halk mı ?
Hangisi iyi ya da normal ki 'zavallı' Naim'den iyilik bekleniyor.
Hangisi iyi ki biz de onları 'kardeş, ülkedaş' diye bağrımıza basalım ?
Al birini vur öbürüne.
Sözkonusu Kürt olduğunda biri diğerinden daha iğrenç.
Peki bu anlamsız ısrar neyin nesi ?
Kardeş, dost olmadığımızı bu kadar açık bir şekilde dile getiren cellatlarımızla yakın durmaya  çalışan başka bir halk var mıdır yeryüzünde?
İdris Naim onların dışa vuran en iğrenci ama galiba en 'saf' olanı da.
Irkçılığı vatan sevgisiyle yapıyor !
Kürtlerin dinsiz olduğuna inanıyor, bunu Mecliste büyük bir şevkle kanıtlamaya çalışıyor.
İtiraz eden bir avuç BDP'li vekil.
Gerisi anlatılanlara inanıyor.
'Domuz edebiyatı' yapan cahil Bakan'ın vucut hareketleriyle onun şerefine göbek atanın  hareketlerindeki benzerlik nasıl bir toplumdan bahsetmeye çalıştığımı anlatmak için yeterli değil mi?
Domuz cinsine haksızlık etmeyelim !
Yaklaşık 7000 kadrosu, MİT dizaynlı KCK yapılanması kapsamında tutuklanan BDP'li vekiller Türk Meclisinde adeta içerdeki arkadaşları gibi 'tutsak', bir nevi 'çantada keklik' durumundalar.
Kurbanlık koyun gibi.
Her an enselerinden tutulup diğerlerinin yanını boylayabilirler.
Etrafları düşman güçleriye sarılmış 'özgür' köle gibiler.
Her an her türlü kötü muameleye aday konumundalar.
Ahmet Türk'e uzanan ellerin arkasında duran, onu koruyan kocaman ırkçı bir zihniyet var Türkiyede.
BDP'li vekiller seçildikleri günden bugüne kadar başlarına gelmeyen kalmadı.
Olanaksız koşullarda kazandıkları vekilliklerinin yarısı ellerinden alındı kalanı da devletin elinde tutsak.
Varlıklarıyla, söylemleriyle o yapıya hep yabancı kaldılar.
Hiç bir zaman da orada kendilerini güvende hissedemeyecekler.
Dinlenecekler, horlanacaklar, ırkçıların hedefi olacaklar.
En sonunda olacağı da şimdiden belli zaten.
Kürt vekiller bu zulme fazla dayanamayıp eninde sonunda Sineyi Millete çekilmek zorunda kalacaklardır.
Türk'ün olduğu yerde Kürd'e hayat hakkı olmadığını son on yılllık Tayyip saltanadında çok daha net gördük, yaşadık.
Bunların hepsini gördük, yaşadık, hissettik ama bir türlü aynı olmayacak kadar 'ayrı' olduğumuzu doğru dürüst dile getiremedik.
Bundan daha fazla aşağılanma olabilir mi ?
Neredeyse bu zulmü de Kürtlere hak-hukuk diye yutturacaklar.
Bunlara ve temsil ettikleri Kürt halkına dost kim var Türkiyede?
Polisi, askeri, bürokrasisi mi dost?
Her fırsatta Kürtleri linç etmeye yeltenen halkı mı dost?
Bin yıllık beraberlikte bir tek Kürtçe sözcük bile bellememiş bir halk mı bize kardeş ?
Varlığını inkar etmiş.
Direnene bok yedirmiş.
Rezaletlerine siyasi, kanuni kılıflar hazırlamış bir rejim mi Kürd'e dost?
Ne muhataplığı ne hali.
Hepsi hikaye.
Kürt yurdu işgal edildiği günden beri onlar için bir tek doktrin geçerlidir.
'Vatanın her karış toprağı ne pahasına olursa olsun, korunacaktır'!
Bizim istediğimiz bir karış toprak mı?
Koskoca bir ülkeyi geri almaya çalışıyoruz.
Ülkenin neredeyse her karış toprağında savaş sürerken, açlık, işsizlik, haksızlıklar, ırkçılığın kol gezdiği bir ülkede  toplumunun büyük bir kısmı hiçbir sorun yokmuş gibi sabahtan akşama kadar göbek atıyor.
Kimin umurunda ki ?
Beyni ırkçılıkla yıkanmış böyle bir toplumu değiştirmek, demokratlaştırmak rolü de Kürtlere düşmüş !
Güler misin, ağlar mısın?
Kürtler kendi ögürlükleri için mi mücadele versin yoksa bütün Türkiye'ye demokrasi gelsin diye mi uğraşsın ?
Çok zor koşullara rağmen büyük bir cesaretle sürdürülen demokrasi mücadelesinden dolayı BDP'li vekilleri yürekten kutlamak gerek.  Öyle bir zulme dayanmak herkesin işi değil.
Ancak karşılığı alınmadıkça bu kadar ağır bir yükün altına girmeye, verilen bedele değer mi ?
Bırakın istedikleri kadar takla atsınlar, göbek atsınlar.
Biz işimize bakalım.
Biz iki ayrı ulusuz, iki ayrı dünya.
Farklı renklerimiz var bizim, hiçbir zaman tek olmayacak..! 


(gelawej)

Hiç yorum yok: