Kürt halkı ‘Kürdistan Güneşi’nin doğuşu
olarak adlandırdığı ve her yıl burukta olsa coşkuyla kutladığı Kürt Halk
Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününü Amara Yürüyüşü ile bir kez daha
kutlamaya hazırlanıyor. Kürtler 9’uncu kez Amara’ya hazırlanırken Türk
devleti ise bir kez daha ‘yasak’ kararı ile kutlamaları engellemeye
çalışıyor. Bugüne kadar ki ‘yasak’ kararlarının bedeli ise 2 can yüzlerce yaralı , onlarca tutuklama ve maddi cezalar olurken,
devletin yasaklama kararlarına rağmen Amara kervanı ‘Öcalan’a Özgürlük’
şiarıyla gerçekleşti.
4 Nisan 1949. KCK Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü. Tüm Kürtler
bugünü ‘Kürdistan Güneşi’nin doğuşu olarak adlandırıyor ve biraz buruk
da olsa coşkuyla kutluyor. Kürt halkının 4 Nisan’ı coşkuyla kutlamasının
temel sebebi, Cumhuriyet tarihinden bu yana yaşadığı inkar ve imha,
kendi topraklarında kölece bir yaşama tabi tutulmaları ve parçalanan
bir halk, kimliği ile yabacancılaşan bir Kürt gerçeğine karşı Öcalan’ın
bu gidişatı al aşağı ederek onurlu, direngen, özgür bir halk gerçeği
ortaya çıkarmasıydı. 3,5 milyon insanın irade olarak kabul ettiği ve
’Kürdistan Güneşi’ olarak adlandırdığı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan,
13 yıldan bu yana İmralı’da tecrit altında ve sağlığı risk altında
bulunuyor. Öcalan’a yönelik tecrit ve zaman zaman zehirlenmeden fiziki
müdahaleye kadar yapılan baskılar ise Kürtler açısından sert tepkiyle
karşılanarak günlerce süren protesto eylemleri yapılıyor. Ancak, bugün
İmralı F Tipi Cezaevi’ne 5 siyasi tutsak daha nakledilse de bu Öcalan’ın
sağlık koşullarının düzelmesine yol açmazken, tecriti ise daha da
katmerleştirmiş durumda. Öcalan neredeyse 8 aydan bu yana AKP Hükümeti
tarafından avukatları ile görüşmesine izin verilmiyor.
YASAKLARLA BÜYÜYEN YÜRÜYÜŞ…
İşte bu nedenle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü
Avrupa’dan Ortadoğu’ya Balkanlar’dan Türkiye’ye dünyanın bir çok
ülkesinde her yıl milyonlarca Kürt tarafından coşkuyla kutlanırken, Kürt
coğrafyasında ise geleneksel olarak 8 yıldan bu yana Öcalan’a yönelik
tecrit ve sağlık koşullarına dikkat çekmek amacıyla Amara Yürüyüşü
düzenlenmekte. Ancak Kürt halkının her yıl geleneceksel olarak
gerçekleştirdiği Amara Yürüyüşleri’ne ise Türk devleti tarafından
‘yasaklama’ kararları ile adeta kutlamalara katılan halkın üzerinde
‘terör’ estiriliyor. Bugüne kadar gerçekleşen 8 yürüyüşün 6’sında
gerçekleşeşen yasaklama kararlarından dolayı yüzlerce insan yaralandı,
yüzlercesi gözaltına alındı, onlarca tutuklama, araçlara yüz binlerce
liralık cezalar ve 2009 yılında Mahsum Karaoğlan ile Mustafa Dağ’ın
asker ve özel harekat timlerinin saldırısı sonucu yaşamlarını
yitirmesine yol açtı.
İşte tüm bu baskı, yasaklama ve katliam politikalarına rağmen Kürtler’in Amara Yürüyüşü öyküsü…
ASKER DİPÇİKLERİ İLE SALDIRDILAR
2004 yılından bu yana geleneksel olarak Tutuklu ve Hükümlü Aileleri
ile Yardımlaşma ve Dayanışma Fedarasyonu tarafından düzenlenen Amara
Yürüyüşü’ne on binlerce kişi katılarak Öcalan’ın doğum gününü coşkuyla
kutlarken, devlet güçleri için ise ’Amara’ bir fobi (korku) durumunda.
Keza, TUHAD-FED tarafından 4 Nisan 2004 yılında yapılan ilk kitlesel
yürüyüşe Türkiye ve Kürt coğrafyasının dört bir yanından on bini aşkın
kişinin katılımı ile gerçekleşti. Yolculuk kolay geçmemişti ve onlarca
araca cezalar kesilerek bir çok araç trafikten men edilmişti. Tüm
engellemelere rağmen kitle Amara yolunda buluştu. Ancak Amara’ya 20
kilometre kala askerler, özel harekat timleri ve polisler panzer ve
akrep tipi araçlar ile barikatlar kurarak kitlenin geçişine izin
vermeyeceğini açıklıyordu. TUHAD-FED yetkilileri ise yapacakları
barışçıl etkinlik için yolların açılmasını talep etse de devlet güçleri
geri adım atmaması üzerine kitle yürüyerek barikatları aşmaya çalıştı.
Ancak müdahale sert oldu. Panzerlerden atılan gaz bombaları, askerlerin
dipçiklerle halka saldırması beraberinde adeta meydan savaşını andıran
çatışma görüntülerine sahne oldu. Bilanço ağır olurken yaşlı genç
onlarca kişi yaralandı. Ancak Kürtler her şeye rağmen o alanda bir daha
ki bir kez daha geleceklerinin mesajını vererek Amara Yolu’nda
ayrılıyordu.
FIRAT NEHRİNE KARANFİLER ATILDI
2005 yılında bir yandan PKK güçlerine karşı artan operasyonlar diğer
yandan Öcalan üzerinde tecritin ağırlaştırılması ve bir yıl içersinde
avukatları ile ancak 2 yada 3 ayda görüştürülmesi Kürtler de de
hassasiyete yol açıyordu. Ve 2005 yılında yine TUHAD-FED tarafından
düzenlen Amara Yürüyüşü coşkuyla başlarken, devlet güçler ise bir kez
daha aynı nokta da barikatlar kurarak Kürtlerin bu barışçıl yürüyüşüne
izin vermiyordu. Tıpkı 2004 yılında olduğu gibi 2005 yılında da
çatışmalar meydana geldi. Saatlerce süren çatışmalar sonucunda onlarca
kişi yaralanırken, yollara Öcalan ile ilgili yazılar yazılıyor ve devlet
güçlerine inat kutlamalarını gerçekleştiriyordu.
2006 yılında ise devlet 28 Mart 2006’da Kürt coğrafyasında yaşanan
intifada karşısında yaptığı 14 kişinin ölümüne yol açan katliam ve
ardından AKP Hükümeti’nin eylem ve etkinliklere izin vermeyeceği
yönündeki tehdit dolu açıklamaları Kürtleri Amara Yolu’ndan
vazgeçirmemişti. Kürtler bir kez daha yollara dökülmüş ancak bu kez
Urfa’nın Birecik İlçesi ile Halfeti İlçesi yol ayrımında engelleme ile
karşılaşmıştı. Yapılan engellemeye karşılık yine de 4 Nisan kutlanarak
Fırat Nehri’ne karanfiler atıldı.
2007 YILINDBAĞIMSIZ HEYET TALEBİ
Öcalan’ın ‘zehirlendiği’ yönündeki açıklamalar ve ardından ‘bağımsız
heyet’ talebi 2007 yılında Amara Yürüyüşü’ne damgasını vuruyordu. Bu
talep doğrultusunda, başta Amed, Urfa, Adıyaman, Mersin, Adana, Siirt ve
Şırnak’tan gelen binlerce kişi Urfa’nın Suruç İlçesi’ne bağlı 11 Nisan
beldesinde bir araya gelmişti. Buluşma hiç de kolay olmamıştı. Konu
Öcalan’ın sağlığı ve doğum günü kutlaması olunca devlet güçlerinin de
hassasiyetleri en yüksek noktaya ulaşıyordu. Yollarda, saatlerce süren
kimlik kontrolleri, bagaj ve üst araması, ardından kimliklerin
kameralara alınarak ‘fiili fişleme’ uygulaması. Amara kervanı dört bir
yandan yola çıkmış ve tüm engellemere rağmen binlerce kişi buluşma
noktası olan 11 Nisan Beldesi’nde bir araya gelmişti. Yol boyunca Öcalan
ve PKK üzerine yazılan şarkılar ve türküler de yürüyüşçülerin
dillerinden düşmemişti. “Vaye PKK rabu’ diye başlayan ve “Serok Apo
endam hev’ sözleriyle süren türküler hep bir ağızdan dillendiriliyordu.
Her yıl olduğu gibi yol boyunca köylülerin, yollara dökülmüş kadın,
çocuk ve gençleri ile birlikte Amara Yürüyüşçülerini selamlamaları ise
yürüyüşçülere ayrı bir keyif veriyordu.
DEVLET DAĞ OLMAYAN YERE DAĞ GETİRDİ
Amara’ya 20 kilometre kala yürüyüşün 4’üncü yılında 4’üncü kez aynı
manzara ortaya çıkıyordu. Sayıları binleri bulan asker, polis, özel
harekat timleri, askeri panzer ve akrep tipi araçlarla yola barikat
kurarak kapatmıştı. Askeri yetkililer, “Urfa Valiliği’nin kararı
üzerine 3-5 Nisan tarihleri arasında Birecik ve Halfeti ilçelerinde
askeri operasyon . yapıldığından dolayı herhangi bir eylem ve etkinlik
yapılamaz” gerekçesiyle yürüyüşe izin vermeyeceklerini bildiriyorlardı.
Heyetin, “Anti demokratiktir. Barışçıl bir çabamız var. Dağ olmayan
yerde askeri operasyonu mu olur. Halkların kardeşliği” sözlerini ise
duyan olmadı.
BİR ÖZGÜRLÜK ÇIĞLIĞI AMARA…
Askeri yetkililerin bu açıklamasına karşılık yürüyüşçüler, tepelere
çıkarak bedenleri ile ‚Serok Apo’ ve ‚Öcalan’ yazmaya başladı. Yolun
kuzey tepelerinde askerler ve güney tepelerinde ise Amara Yürüyüşçüleri
duruyordu. Kitle Askeri barikatı aşarak, Amara Yürüyüşü’nü sürdürme
kararlığında ilerliyorlardı. ‘Yasaklama’ kararı ‘tahammül sınırını’
aşmıştı sanki. Asker bir yandan ateş açarken, bir yandan da kitlenin
üzerine direk bir şekilde gaz bombaları atılıyordu. Ellerinde Öcalan
posterini düşürmeyen gençler, ne atılan, kurşuna, ne taşlara ne de gaz
bombası ürkütüyordu. Atılan gaz bombaları ve askerin attığı taşlar
sonucunda onlarca kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. TUHAD-FED olası
bir katliama karşı açıklamayı bulundukları noktadan yapmaya karar verdi.
İmralı Adası’na bağımsız bir doktorlar heyetenin gönderilmesi talebi
konuşmaların esas vurgusunu oluştururken, binlerce kişi gelecek yıl
buluşma sözleri vererek geldikleri yönlere doğru otobüslerle hareket
etti.
’2008 YILINDA ÇÖZÜMÜN YOLU AMARA’DIR’
2008 yılında yine TUHAD-FED’in düzenlediği Amara Yürüyüşü’nün
koordinasyonunu yaşamını yitiren Kürt devrimciler Cihan Deniz ve Hüsnü
Ablay gerçekleştirdi. Bu yıl ki Amara Yürüyüşü ilk kez festival havasına
dönüştürülerek 3 Nisan’da Suruç İlçesi’nin Aligör Beldesi’nde görkemli
bir doğum günü kutlaması ve 4 Nisan’da Öcalan’ın sağlık koşullarına
dikkat çekmek ve İmralı Cezaevi’nin kapatılması talebiyle yürüyüş
yapıldı. 2008 ’Amara Yürüyüşü’ne için Diyarbakır, Mardin, Şırnak,
Batman, Mersin, Adana, Antep, İstanbul, Hakkâri ve Siirt olmak üzere
birçok ilden on bini aşkın kişi katıldı. 3 Nisan günü startı verilen
yürüyüş kapsamında on bini aşkın kişi Aligör Beldesi’nde karşılandı.
Kutlamanın yapıldığı alana çadırlar kuruldu ve sahneden Öcalan’ın
59’uncu doğum günü dolayısı ile MKM’li sanatçılar tek tek sahne alarak
halkı alanda coşturdu. Havai fişeklerin atıldığı ateşlerin yakıldığı
adeta Newroz havasında yapılan kutlama sabaha kadar kesintisiz sürürken
kutlamada konuşma yapan DTP eski Eşbaşkanı Emine Ayna, “Buraya toplanan
insanlar, çözüm yolu olarak İmralı’yı gösteriyor. Biz bunu dikkate
alıyoruz, tüm dünya da dikkate almalıdır. Çözüm tektir” dedi. Kitle
binlerce araç ile 4 Nisan günü yollara düştü. Ancak Türk devletinin
Amara fobisi boş durmuyor ve bir önceki yıl olduğu gibi operasyon var
gerekçesi ile yine 20 kilometre kala barikatlar kurularak yürüyüşçüler
engellendi.
BEDENLERİ İLE ’APO’ YAZDILAR
Tepelerde yarım çember şeklinde dizilmiş ve bir kilometre uzunluğunda
ellerinde kalas ve silahlarla dizilmiş askerler ise devletin yürüyüşe
tam teçhizat, tam donanımlı hazırlıklı olduğunu gösteriyordu. 2004
yılından bu yana hep aynı noktada aynı mevkide bu tablo ortaya
çıkıyordu. Amara Yürüyüşçüleri yanlarında getirdikleri Öcalan’ın
posterleri ve Demokratik Konfederalizm bayrakları ve dillerinde ‘Biji
serok Apo’, “Rojbuna te rojbuna me ye” sloganları ile yolu trafiğe
kapatarak, bekleyişe geçtiler. Heyet askeri yetkililer ile görüşmede
bulundu. Ancak sonuç yine aynı oldu. Yürüyüşçüler tepelerde taşlarla ve
bedenleri ile “Biji Serok Apo”, “PKK” yazdılar. Amara’ya gitmekte
kararlı olan kitle tepelerden barikatı aşmaya çalışarak yürüyüşe geçti.
Ancak devletin tavrı yine sert oldu ve binlerce asker aynı anda kitleye
gaz bombaları ile saldırıya geçti. Bir yandan asker ve özel harekat
timleri panzerler eşliğinde saldırırken diğer yandan ise askeri
helikopterler kitlenin üzerinde taciz uçuşları yapmaya başladı.
Helikopterin, alçak uçuşlarına kitle,“Öcalan’sız dünyayı başınıza
yıkarız” sloganları ile tepki gösteriyordu. Sonuç, yine taşlara karşılık
kurşun ve gaz bombası olmuş, çok sayıda kişi yaralanmıştı. Çatışmaların
ortasında Öcalan’ın kendi sesinden mesajı iletildi. Amara Yürüyüşü’ne
Türk devleti bir kez daha tahammül göstermezken, halk ise kutsal gördüğü
topraktan avuç dolusu alarak geri dönüş yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder