Dünya'nın bir numaralı gündem maddesi Suriye. Bizim bir numaralı
gündem maddemiz ise Newroz'la müjdelenen bahar ve onun coşturduğu ulusal
duygularımız. Bugün bu iki konuya değinmek istiyorum.
NEWROZ 2012
Hacı Zengin'in öldürülmesi haberi Türkiye metropollerindeki ve
genelde de Kuzey Kürdistan'daki 2012 Newroz kutlamalarının en önemli
haberi oldu.
Kendi ulusal bayramını bir bayram gibi kutlamaktan başka isteği
olmayan halkımın Türk ırkçılığı altındaki halinin resmidir bayram
kutlamasında polislerin kitleye saldırması, içlerinden birini darp ile
öldürmesi. Türk ırkçılığı Kürdlere ölümden başka birşey vaad etmemekte.
Newroz şehidi Hacı Zengin'in ailesine başsağlığı diliyorum.
Gün gelip Kürdistan Türk ırkçılığından özgürleştirildiğinde Hacı
Zenginler ölmeyecek, Kürd çocukları okullarında Kürdçe ders görüp, Türk
ırkçılığı pisliği ve korkusu taşımada
n, uzun ve refah dolu bir ömür hayalleriyle büyüyecekler.
O zamana kadar Türk ırkçılığı Kürdistan'ı kaybetme korkusuyla
saldıradursun Kürdlere. Korkunun ecele faydası nasılsa olmayacak.
Düşmanlaştıradurun Kürdleri. Günü geldiğinde yarattığınız düşmandan aman
dilemek zorunda kalacaksınız. Bayram kutlamasında öldürülen Hacı
Zengin'in çocukları, torunları bu ırkçılığı yatiştirip ortalığa
salanları affetmeyecek.
SURİYE'NİN GELECEĞİ VE GÜNEYBATI KÜRDİSTAN
Konuya terminolojiye dair
bir notla gireyim. Kürd medyasında ve siyasetçilerinin dilinde Suriye
işgali altında kalan Kürdistan parçası için kullanılan Güneybatı
Kürdistan ve Batı Kürdistan ifadelerinden tercihimin neden Güneybatı
Kürdistan olduğuna değinmek istiyorum. Açıkçası bir coğrafya için iki
farklı terimin kullanılması hem okur hem de yazar için yorucu bir durum.
Öncelikle, Batı Kürdistan dendiğinde, genelde Alevi Kürdlerin
yaşadığı bir coğrafyayı anladığımı, o coğrafyanın ve o coğrafyada
yaşayan Kürdlerin özel bir durumları olduğunu; günü geldiğinde geri
kalan Kürdistan'dan farklı bir içerik ve yaklaşımla ele alacağımızı
düşündüğümü belirteyim. Bu bir. İkincisi, Kürdistan haritasını elinize
alıp baktığınızda (ki pek çok Kürd'ün bu işi ne kadar az yaptığını çok
iyi biliyorum) Kürdistan'ın batısında Malatya, Antep, Maraş, Adıyaman ve
Afrin'i içeren bir bölge olduğunu görürsünüz. Salt Suriye'de kalan
Kürdistan parçasına baktığınızda ise, ağırlıklı olarak Cizre'nin
güneyinde kalan, Qamışlo merkezli bir bölgeyi konuştuğumuzu görürsünüz.
Bu bölgenin Kürdistan haritasının batısında falan olmadığı nettir. Yazar
ve siyasetçiler, 1) ezberle iş yapmayı bırakmalılar, 2) ele aldıkları
ve dönüştürmekle yükümlü olduklarını hissettikleri objeyi bilmek
zorundalar.
Bu gerekli girişten sonra Güneybatı Kürdistan'la ilgili, dünya
gündeminde Suriye eksenli devam eden gelişmelere dair kısa bir yorum
yapmak istiyorum.
CNN, BBC World, Al Jazeera, EuroNews gibi global yayın kuruluşlarını
takip edenler elbette farkındadırlar ki dünyanın bir numaralı gündem
maddesi Suriye. Hiç şüpheniz olmasın ki, diplomasi masalarının da, yani
paylaşım kavgası güdülen kapalı kapıların ardının da bir numaralı gündem
maddesi Suriye. Ve elbette bizim Güneybatı Kürdistan bu paylaşım
savaşının merkezinde.
Bu masada Türklerin ne istediğine dair hiçbirimizin şüphesi yok. Türk
ırkçılığı ve onun yaslandığı Türk sömürgeciliği mevcut statükonun
devamını, Kürdlerin sindirile sindirile asimilasyonuna devamı istiyor.
Bunu elde edebildiği sürece ırkçı Türk Devleti'nin dünya devletlerine
vermeyeceği taviz yok. Buna ve nedenlerine, bir önceki yazıda söz
verdiğim 'Kürdistan'ın Jeopolitiği ve Jeostratejisi' yazı dizisinde
genişçe yer vereceğim.
Son günlerde Suriye'de Arapların kendi içlerinde çatışmayı
yükselttiklerini okuyoruz. Şam'ın kenar semtlerine kadar ilerlemiş iç
çatışmalar bir süredir de Antakya'ya komşu İdlib kentinde yoğunlaşıyor.
Hatay'dan sonra Türkler Antep'te de olası mülteci akınına hazırlık
maksatlı 'geçici' kamplar açmaktan bahsediyorlar.
Geçici kelimesini tırnak içine almamın maksadı şu. Türkler
Amerikalılar, Fransızlar ve İngilizlerle Suriye'nin akibeti üzerine
yürüttükleri müzakerelerde kendi ülkelerinde mülteci kampı
istemediklerini, insani yardımı Türkiye'ye komşu Suriye topraklarında
kabul edebileceklerini şart koşuyorlardı.
Kürdler için yabancı olmayan Türkiye'ye komşu Suriye toprakları
elbette bizim Güneybatı Kürdistan'dır. Türklerin bu topraklarda herhangi
bir insani yardım dertleri olmayacağını biz elbette biliyoruz. Dünyanın
geri kalanının da bilmediğini sanmayın.
Türklerin Hatay'dan sonra Antep'in İslahiye'sindekilerle devam eden
yeni mülteci kampları açması diplomasi masasında istediğini elde
edememesi olarak okunmalıdır. Bir ihtimal ki bunu Türklere Kürdistan
vizesi verilmemesi olarak da okuyabiliriz.
O ya da bu. Her koşulda Kürdlerin Güneybatı'da ne yapması gerektiği
üzerine konu üzerine yazanlar olarak bize düşen Kürd örgütleri arası
birlik politikalarını desteklemek, farklı politikaları anında
eleştirerek elden geldiğince engellemeye çalışmaktır.
Tarih boyunca her darbeyi tenhalarda tek tek kandırılmakla yemişiz.
Çözüm birlikte, birlik halinde bağımsızlıktan yana ulusal tavır almakta.
Stratejide bir bütün Kürdistan topyekün kurtulamadığımıza göre parça
parça kurtulacağız. Güney'i hemen hemen kurtardık. Geriye dönüşü olmayan
ilerlemeler kaydedildi orada.
Sıra Güneybatı'yı Güney'e eklemlemekte. Bugün Güney'in keyfini
sürdüğü güvenlik yarın Güneybatı'ya da sağlanabilecek olsa; Türklerin
Güneybatı'ya da saldıramayacağının garantisi olsa, emin olun Kürdistan'a
ve geleceğine dair çok farklı, neşeli ve derin stratejileri
yazılarımıza konu ediniyor oluruz.
Güneybatı + Güney Kürdistan parçalarından oluşan Kürd veya Kürdistan
Koridoru eğer Amerika için İran saldırısında bir lojistik koridoru ise,
Kürdler için Güney Kürdistan'da bugüne 2003'ten bu yana elde edilen
kazanımların en az bir on misli ile çarpılması demektir.
Denizleri Kürdistan'a yaklaştırmaktır Güney'in Güneybatı'ya kavuşması.
M. Husedin (@MHusedin)
http://husedin.wordpress.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder