20 Mart 2012 Salı

İsrail’in Fantezileri ve Gerçeklikleri

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 2012 yılının Mart başında Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret etti. Nükleer bulunduran İran’ın İsrail için potansiyel bir tehdit olduğunu ve buna karşı İsrail’in zamanında harekete geçme hakkını saklı tuttuğunu -bir kez daha- söylemek için geldi. ABD Başkanı Obama nükleer bulunduran İran’ın İsrail için potansiyel bir tehdit oluşturduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin buna müsamaha göstermeyeceğini son derece büyük bir hararetle teyit etti ancak Netanyahu’nun zamanlaması kötüydü. Başka türden müdahaleler düşünülmeden önce İran’a karşı askeri olmayan müdahale olasılıklarının tamamının tüketilmesi gerekiyor.

Öncelikle bu önermenin öncüllerini inceleyelim. Neden nükleer silahları olan bir İran, İsrail için potansiyel bir tehdit oluşturmaktadır? Bunun anlamı, buna inananlar açısından, İran yetkililerinin bu bombaları İsrail’e karşı kullanacak olmaları mı? Doğrusu, şu anda İsrail’de Amerika Birleşik Devletleri’nde ya da dünyanın herhangi bir yerinde iktidarda olanların hiçbiri bu ihtimale kesinlikle inanmamaktadır. Sadece buna inandıklarını söylemektedirler.


Görünürdeki iddialarla başlayalım. İsrailli yetkililer İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın ve diğerlerinin İsrail’i “haritadan silmek” (veya benzeri kimi ifadeler) istediklerini söylediklerini vurguluyorlar. Aslında, birçok uzman bu cümleye ilişkin olarak çevirinin doğru olmadığını belirtiler. Ancak bu cümle doğru bile olsa, bir Yahudi devletine itiraz eden ve uzun vadeli bu ihtilafta başka çözümleri destekleyen Ortadoğu’daki geniş kesimlerin tepkisini tekrar etmekten başka bir şey mi?


Hem neden İran İsrail’i bombalasın? Bir kere bu, İsrailli öldürdükleri kadar Arap da öldürecekleri anlamına gelir. Ayrıca

İsrail veya Amerika Birleşik Devletleri İran’a ilk saldırıyı gerçekleştirirlerse bunun muazzam siyasi sonuçları acilen ortaya çıkacaktır. Öncelikle, bu İran’ın projesini durdurmak konusunda göreli olarak son derece başarısız olacaktır. İkincisi, İsrail’in ve Amerika Birleşik Devletleri’nin siyasi durumlarını dünya çapında zayıflatacaktır
bu durumda, nükleer silahlarla kuşanmış olan İsrail’in acil misillemesine maruz kalacaklardır. İran’ın İsrail’i bombalaması, hiçbir sorumlu liderin inanmayacağı bir fantaziden ibaret.

Peki madem inanmıyorlar neden bunu söylüyorlar? Bana cevap son derece açık geliyor. İran’ın nükleer silaha sahip olması bazı şeyleri değiştirir. Bu, Ortadoğu’daki jeopolitik dengeyi değiştirir ve İsrail’in pozisyonunu siyaseten zayıflatır. Bu aynı zamanda başka bazı ülkelerin de hızla nükleer silah edinmesine yol açabilir. Başka bazı ülkeler derken de ilk olarak Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye’yi düşünüyorum.


İsrail veya Amerika Birleşik Devletleri İran’a ilk saldırıyı gerçekleştirirlerse bunun muazzam siyasi sonuçları acilen ortaya çıkacaktır. Öncelikle, bu İran’ın projesini durdurmak konusunda göreli olarak son derece başarısız olacaktır. İkincisi, İsrail’in ve Amerika Birleşik Devletleri’nin siyasi durumlarını dünya çapında zayıflatacaktır. Bu iki sebep hem İsrail’in hem de Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri ve istihbarat örgütlerinde tüm bu askeri söyleme ne kadar ciddi bir çıkışın neden mevcut olduğunu açıklamaya yeter. Korktukları bu söylemin yeterli olmaması ve şu anda İsrail ve ABD hükümetlerini yönetmeyen savaşı başlatacak kadar aptal kimi siyasi liderlerin kontrolü ele geçirmesi.


İsrail ve ABD esasen bir kaybet-kaybet durumuna hapsolmuş durumdadırlar. Bunu yaparlarsa siyaseten kaybedecekler. Ben bunun farkında olduklarına inanıyorum ve ne Netanyahu ne Obama gerçekten ne yapacaklarını ve içeride sahip oldukları desteği nasıl korumaya devam edeceklerini bilmiyorlar. Dolayısıyla karşılıklı birbirlerini suçlamaya ve şantaj yapmaya devam ediyorlar. Bu arada, İran liderliği de büyük milliyetçi başlıkları kullanmaya ve kısa bir zaman öncesine kadar ciddi biçimde tehdit altında olan kendi pozisyonunu içeride güçlendirmeye devam ediyor.


Öte yandan, İsrail için fantezi bir konu değil de gerçek bir mesele olan Filistin’e geri dönersek, Hamas şu anda stratejisini Mısır’la ve Mısır hükümetini kontrol etme noktasında olan Müslüman Kardeşler ile ilişkilendirmek kararını aldı. Fetih bu durumda, haklı olarak Batı Şeria’da kontrolü Hamas’a kaptırmaktan korkuyor. Hamas ve ABD hükümeti arasında sıkışıp kalmış olan Filistin’in başkanı Abbas da kaybet-kaybet durumuna hapsolmuş durumda ve ne yapacağını bilemiyor. Dolayısıyla onun da eli ayağı birbirine karışıyor ki, bu pek de iyi bir hayatta kalma taktiği değildir.


Gelecek Filistin sokaklarında yatıyor. Bunun da sakin tutulabileceğine hiç inanmıyorum. İsrail, Filistin sokaklarıyla anlaşmaya varabilir mi? Bunu kısa zamanda öğreneceğiz.


Çeviren: Özgür Sevgi Göral

 Immanuel WALLERSTEIN

Hiç yorum yok: