4 Ocak 2012 Çarşamba

AKP ve Erdoğan'ı Eleştiren Ece Temelkuran'ın İşine Son Verildi

AKP hükümetinin özgür düşünceyi sindirme operasyonlarını arttırdığı bir dönemde Fatih Altaylı’nın HaberTürk’ü, hükümeti eleştirmekten çekinmeyen nadir gazeteciler arasında yer alan Ece Temelkuran’ın işine son verdi.

Ece Temelkuran, kendi Twitter hesabından, “İlk önce benden duyun isterim. Habertürk benimle de yolunu ayırdı. Bütün çalışma arkadaşlarıma başarılar dilerim” dedi. Türkiye bugün 96 tutuklu ile gazeteciler açısından dünyanın tartışmasız en büyük cezaevi durumunda.

21 Aralık tarihli yazısında “Yasaklana yasaklana… Bir gün herkes Banu Güven olacak!” diyen Ece Temelkuran, bugün son yazısında da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Uludere’ye ilişkin açıklamalarını sert eleştirmişti.

İşte o yazı:

Velev ki...

VELEV ki biz çok terörist insanlarız. Çok korkuncuz biz, çok fenayız. Aman yaklaşmayın bize ha! Mesela, öyleyiz yani. Ama çocuklar ölmüş. 19 adet.

Hatta peki tamam, onlar Kürt olmasın, dağ Türk'ü olsunlar. Dağlarda kaçakçılık yapıp dershaneye giden dağ Türk'ü çocukların karda yürürken çıkardığı seslerden gelmiş olsun etnik kökenleri. Yine de 19 adet ölü çocuk ediyor nereden baksan.

Biz çok iblis gibiyiz mesela. Şeytan nerede biz orada, öyleyiz. Sınırsız kötüyüz. Erol Taş gibiyiz, o kadar kötü yani. Diyelim ki biz hiç sevmesek Başbakan'ı, özel gıcığımız varmış meğer Başbakan'a, o yüzden ağlıyormuşuz bu çocuklara. Yani diyelim ki öyle olsun. İşimiz gücümüz bu hükümetin asabı bozulsun, canı sıkılsın, öyleymişiz biz meğerse. İler tutar yanımız yokmuş. En iyisi bütün kapılar yüzümüze kapansın. Hatta daha güzeli var: Bütün kapılar, bilhassa demir parmaklıklı olanları üzerimize kapansın, tamam öyle yapın. Yine de 19 çocuk ediyor böyle bakınca da.

Kaç tane BDP milletvekili var? Tamam hepsi tuvalete giderken telefon ediyormuş meğerse. Telefon açılmazsa hiç tuvalete gidemiyorlarmış diyelim. Bak sen şu işe! Hatta tamam, boyunlarında bizim görmediğimiz ipler olsun. Zaten kuyrukları vardı evvelden, niye tasma olmasın ki? O da olsun, peki. Selahattin Demirtaş da en belalılarıymış bu tuvalet eşkıyasının. O-ho! Çok fenaymış. Hatta şöyle diyelim, biz topyekûn, artık kim varsa bu çocukların derdine düşen, tuvalet önünde emir bekliyoruz. Sabah akşam. Yani bu kadar da berbat durumdayız. Çok sıkışmışız yani. Öyle de sayalım. Bak, yine 19 çocuk ediyor. Allah Allah?

Hiç kimse Kürt demesin! Hişşt! Sessizlik! Kapatın bakalım ağızları. Gözleri de kapatın. Kulaklar niye açıkta?! Bölücü müsün sen? Hiişşşt! Kimse konuşmasın. Konuşmayın bakayım. Hah! Tamam işte tam sessizlik. Hmmm... Ama böyle sayınca da 19. Ne yapsak acaba?

Biz mesela bugünden itibaren hiç Kürt demediğimiz gibi, sadece AKP diyelim. Dua gibi, sabah akşam. Beş rekât AKP övelim. Rehberlerimiz, onların gazetelerindeki onların köşe yazarları olsun. Hiç aklımızdan bile geçirmeyelim tek olumsuz bir düşünce. Hep tatlı tatlı temeller atalım, hep tatlı tatlı "Beraber yürüdük biz bu yollarda". Öyle tatlı tatlı insanlar olalım, pembe yanaklı, hep üzüm yiyen, üç çocuklu insanlar. Şimdi o durumda da 19 çocuk var ölü olarak.

Şöyle yapalım: Başbakan'ın konuşmasını herkes dinlesin, ama Selahattin Demirtaş'ın konuşmasını kimse dinlemesin. Zaten öyleydi, iyice öyle olsun. Bu Kürt politikacılar da zaten pek sevimsiz. Bi gıcıklar mı sanki. Sanki tam olmamış gibiler mi ne. Allah'tan binlerce insanı KCK davası sayesinde içeri attılar da bir rahat nefes aldık. Bence daha da alınsın. Kimsecikler kalmasın dışarıda. Trafik sorunu çözülür hiç değilse. Böyle olmuş meğer. Dışarıda hiç kimse kalmamış. Başbakan'ın sesi bütün şehirlerin meydanlarından çok yüksek bir ekoyla duyuluyormuş. Çünkü meğer kimse yokmuş sokakta. Ama bak yine 19 ölü çocuk var yatan orada.

Herkese aniden bir ilaç zerk edilmiş meğerse, artık kimse ölen çocuğunun peşine düşmeyecekmiş. Öyle manyak bir ülke olmuş diyelim burası. Çocuk ölüyormuş, pıt diye unutuyorlarmış ismini. Kimse hatırlamıyormuş. Mis gibi. İçişleri Bakanı her akşam çıkıyormuş mesela televizyona, komikçilik yapıyormuş. Biz hepimiz çok seviyormuşuz onu. Saygıyla eğiliyormuşuz mesela önünde. Hep onun sözleri kulağımızda, gözlerimiz yaşlanarak hep onu dinliyormuşuz. Komple kafayı yemişiz yani mesela. Ama işte mesele şu ki hâlâ 19 çocuk var mezarda.

Oradan say, buradan say. Dön yeniden, topla, çıkar. Arkadaş hep mi 19 çıkar?! Hepsi tamamen ölmüş olarak 19 çocuk var. Acaba nasıl yapsak da ölmemişler gibi yapsak?

2 yorum:

gökhan dedi ki...

-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN-ECE TEMELKURAN SENİ ÇOOK SEVİYORUZZZ...

azad kilic dedi ki...

agzina saglik