28 Aralık 2011 Çarşamba

Kürtleri Artık Kandıramayacaksınız, Korkutamayacaksınız!

Veysi Altay *


PKK 1984’te ortaya çıktıktan sonra, birçok cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı, içişleri bakanı geldi geçti. Ama benim hatırladığım kadarıyla şimdiye kadar İdris Naim Şahin gibisi gelmedi. Cahil mi cahil, agresif mi agresif, saldırgan mı saldırgan, ne dediğini, ne yaptığını bilmez bir kişilik. Bir yanıyla itirafçı yani kendi gaflarıyla yapacaklarını önceden kamuoyuna itiraf ediyor. Bir yanıyla da tehlikeli. Amaçlarına ulaşmak, insanları ve kamuoyunu kışkırtmak için, her türlü kabalığı ve kabadayılığı yapıyor.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Afyonkarahisar’da emniyetçilere, istihbaratçılara, jandarma yetkililerine ve kolluk kuvvetlerine yaptığı açıklamalarda, yine Kürtleri ve siyasi temsilcilerini tehdit etti. Uzun bir süredir KCK yapılanması adı altında sayısını bile hatırlamadığımız kadar operasyonla 5 bini aşan Kürt siyasetçi, sanatçı, akademisyen, gazeteciyi gözaltına alarak adeta Kürt avına çıktı. Bu da yetmiyor gibi, yeni operasyonların müjdesini kamuoyuna veriyor. Bakan Şahin, “terörün psikolojik ve bilimsel başka ayakları olduğunu” belirtirken, çizdiği “terörist” tablosu ile toplumun neredeyse büyük çoğunluğunu “terörist” ilan etti.

Şahin, “Terörü besleyen arka bahçe var. Terör propagandası var. Terörü masum, makul, haklı gösterme gayreti var. Bir kısmı bu yapıyı görmüyor, göremiyor. Birileri de ciddi halde saptırma yaparak kendine göre gerekçeler uydurarak makulleştirerek teröre destek veriyor. Resim yaparak tuvale yansıtarak, şiir yazarak yansıtıyor, günlük makale yazarak. Hızını alamıyor, terörle mücadelede görev almış askeri ve polisi, sanatına çalışmasına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyor” diyerek adeta bütün Kürtleri ihbar ediyor. Ve savcıları, daha önce Başbakan Erdoğan’ın defalarca yaptığı gibi göreve çağırıyor. Bunu da “adalet görevini icra ediyor biz ne yapalım” gibi komik gerekçelerle geçiştirmeye çalışıyor.

Ama buradan Bakan Şahine hatırlatmak isterim ki kendisinden önce bu ülkeyi “yöneten” birçok yönetici aynı yöntemleri denediler. Kürtleri öldürdüler, köylerini yaktılar, gazetelerini, evlerini bombaladılar, 15 binin üzerinde Kürdü sokak ortasında kurşunlayarak öldürdüler, çoluk çocuk demeden, kimsenin gözünün yaşına bakmadan katlettiler ve kaybettiler. Ama ne oldu? Gidenlerin yerini binlercesi doldurdu, her seferinde daha güçlü ortaya çıktılar, her seferinde daha da örgütlendiler, ölüme meydan okudular, parayı, rantı, siyaseti, kendi onurları üzerinde görmeyerek direndiler. Ve başarılı oldular. Bugün sizi çıldırtan bu örgütlü güç, sizden öncekilerin katliamlarının doğurduğu bir güçtür unutmayınız Bakan Şahin. Bu halk kendi çocuklarına her dönemde sonuna kadar sahip çıkmış bir halktır. Liderine de, dağdakilere de, gazetecisine de, siyasetçisine de ölümüne sahip çıkmış bir halktır. Bunun fakında değilseniz sizden öncekilerin oluşturduğu korku cumhuriyetine dönüp bakın, orada görebilirsiniz. Akıl danışmanlarınıza sorun, onlar size olanları anlatırlar.

Kürtleri, Kazan Vadisi’nde kimyasal silah kullanıp öldürerek bitiremeyeceğiniz gibi, cezaevlerine atarak da bitiremeyeceksiniz. Kimyasallarla katlettiğiniz 36 gerillanın yerine, 36 gencin birkaç gün içerisinde dağlara çıkışı, tutukladığınız binlerce Kürdün yerine gelecek on binlerce Kürdü yaratmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Eskiden Tansu Çiller’in, Süleyman Demirel’in, Milli Güvenlik Kurulu’nda gizli ibarelerle aldığı ölüm, yıkım, tutuklama vs. kararlarını bugün sizin cehaletiniz ve aymazlığınız sayesinde nasıl da hukukla alakalı olmadığını; tutuklamaların, kimyasalla yapılan katliamların, cemaat ve AKP’nin Kürtleri yok etme planı olduğunu herkes görebiliyor. Ama oluşturduğunuz korku cumhuriyeti ve zulümden dolayı geçmişte çok kötü sınav vermiş basını da yanınıza alarak yaptığınız zulmü meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz. Fakat artık güneş balçıkla sıvanmıyor. Kürtler artık gerçekleri görüyor ve mücadele yöntemleri geliştiriyor. Kürtler sizin melle projelerinizle sivil cumaların önünü geçme planlarına itaat etmiyor. Kürtler artık bu kirlenmiş orduya askerlik yapmamayı tartışıyor. Kürtler kendi dağlarına güvenerek hareket ediyor. Bundan zerre kadar da şüpheniz olmasın.

Sizin “terörist” diye nitelendirdiğiniz, “yok edene kadar mücadele edeceğiz” dediğiniz yapıya Kürtler geçmişte olduğu gibi†bugün de sahip çıkıyor. Ve Kürtler kendi çocuklarını size yem etmeyecektir. Yönetimde olduğunuz süre içerisindeki bütün başarısızlığınızın intikamını Kürtlerden almaya çalışıyorsunuz, zannetmeyin ki Kürtler bunun farkında değil. Dış politikada sıfır sorun dediniz, bütün komşularla sorununuz var ve savaşacak duruma geldiniz. Başörtüsünü çözeceğiz dediniz, sorun olduğu gibi ortada duruyor. Seçim meydanlarında yeni anayasa dediniz, yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Alevi ve cemevleri sorunlarını çözüyoruz dediniz, Alevilerle dalga geçtiniz. Demokratik açılım dediniz bütün Kürtleri cezaevlerine kapatmaya çalışıyorsunuz. Ermeni soykırımıyla yüzleşeceğinize, Fransa’nın soykırımı reddetmeyi suç sayan yasasına karşı kirli geçmişinize hesaplaşacağınıza gurur duymaya devam ettiniz. Avrupa Birliği’ne üye olacağız dediniz, bir gıdım yol almadınız.

Yıllardır sizin bütün kirli yüzünüzü saklamak için Türkiye toplumunu sizinle birlikte kandırmaya çalışan cemaatin ve basının çabaları artık boşuna.

Unutmayın Bakan Şahin, Kenan Evren darbeden sonra büyük bir “halk desteği” alarak Türkiye’yi ve Kürdistan’ı “yönetti”, Kaddafi yıllarca büyük çoğunlukla ülkesini “yönetti”, Saddam yıllarca halk desteğim var diye zulümler yaptı. Siz de şimdi her iki kişiden birinin oyunu almakla kendinizi kaybetmiş durumdasınız. Biz Kürtlerde bir atasözü vardır; Dinya dor bi dor e ne bi zor e (Dünya zorla değil sırayladır) diyerek zulüm karlarının sonunu anlatan.

Ya Kürtleri topluca ortadan kaldırmanın yol yöntemlerini bulacaksınız ki o da mümkün değil, ya da Kürtler özgürlüğe yürüyecek bu da sizin işinize yaramıyor. Kürtler sizi iyi biliyor ve tanıyor.

Sahi Bakan Şahin, Kürt basını, akademisyeni, siyasetçisi, sanatçısı ve şairine yapılan operasyonların baş mimari olan Başbakan Erdoğan, Siirt'te okuduğu şiirden dolayı bir süre cezaevi yatmamış mıydı?

* İnsan Hakları Savunucusu

Hiç yorum yok: