5 Aralık 2011 Pazartesi

AKP’nin Yeni Planı TRT Şeş Partisi

Baki Gül -ANF

AKP ve Fetullah Gülen şürekası inşa etmeye çalıştığı faşist ve otoriter rejiminin bir ayağını daha örmeye başladı. Medya, yargı, eğitim, devlet bürokrasisi, emniyet, MİT ve orduyu ele geçiren AKP-Fetullah ikilisi kendisi karşısında direnen kim varsa tasfiye etti. Bu ikiliyle devlete sahip olma üzerinden kemalist bürokrasi ve ordu farklı bir zeminde mücadeleye girişti. Ancak AKP-Fetullah Gülen iktidar bloku ile kemalist elit ve ordunun mücadelesi çok uzun sürmedi. Her ne kadar Ergenekon tutuklamaları çelişkiler dışa vursa da; devletin asli özelliği ve amacı üzerinde bir uzlaşmaya vuruldu. Yani Kürt siyasal hareketine karşı AKP-Fetullah ittifakı ile Ergenekoncu/Darbe yapılanmaları bir noktada uzlaştı. Bu uzlaşmanın karşılığında PKK’ye karşı savaşta yenilmiş ve başarısız olmuş generaller ile onların uzantıları tutuklandı. Ancak Ergenekon’un ana gövdesini oluşturan Ordu, MİT, Emniyet üçlemesi ile AKP-Fetullah iktidar bloku uzlaşarak yoluna devam etti.

AKP ve Fetullah bloku iktidarını kurumsallaştırmak için kendisine yapısal direniş gösteren Kürt siyasal hareketini kuşatıp tasfiye etmeye hız verdi. Bu durumu Özgür Gündem ve Özgür Politika gazetesi Selahattin Erdem “Açılım Kodlu AKP Kuşatması” başlıklı yazısında bu kuşatma planını dört ayağını şöyle özetlemişti:

1- AKP kuşatmasının birinci ayağı, özgürlük isteyen Kürtleri dünyadan ve bölgeden tecrit etmekti.

2- Kuşatmanın ikinci ayağı CHP'deki genel başkanlık operasyonuydu.

3- Kuşatmanın üçüncü ayağı Kemal Burkay'ın Avrupa'dan alınıp Türkiyeye getirilmesi idi.

4- Kuşatmanın dördüncü ayağı ise düğmesine basılan psikolojik savaştı.


AKP’nin kuşatma planının birinci ayağı tutmadı. İran-PKK, Suriye-PKK ve Irak/Federe Kürt Devleti-PKK çatışması ve çelişkisini AKP yaratamadı. Kısmen çatışmalar yaşansa da şu andaki durumda İran, Suriye, Irak/Federe Kürt Devleti Türk devleti ve AKP iktidarı ile önemli bir çelişki yaşamaktadır. Bölgesel güç dengeleri içinde AKP’nin bu politikası tutmadı.

Kuşatmanın ikinci ayağı ise 12 Haziran 2011 seçimlerinde BDP’yi ve demokrasi blokunu başarısız kılmaya dönüktü. Kılıçdaroğlu’nun getirilmesi ile AKP; alevi sol demokrat oyların BDP’ye ve Bloka akmasını engellemek istedi. Belli yönleri ile etkili olsa da BDP-Demokrasi Bloku’nun aldığı oy oranı ve çıkardığı milletvekili sayısı planın bu ayağını da başarısız kıldı.

Bu konuda da AKP-Fetullah iktidar bloku sonuç alamadı.

KEMAL BURKAY TRT ŞEŞ PARTİSİ Mİ KURUYOR?

Ancak AKP-Fetullah iktidar blokunun Kürtleri kuşatma planının üçüncü ayağı ise dikkat çekici. Kemal Burkay’ın Avrupa’dan getirilmesi öyle sıradan ve “masum” bir politika değildi. Dikkat edin Kemal Burkay daha İsveç’te iken masasında Zaman gazetesi yer alıyordu. Burkay uçağa bindiğinde de Zaman gazetesi vardı. Burkay Türkiye’ye indiğinde de Zaman gazetesi vardı. Fetullah Gülen basınının bu özel ilgisi dikkat çekiciydi. Cemaat basınının yanında AKP gazete ve televizyonları da Burkay’ı baş tacı ediyorlardı. Her gün Burkay’ı PKK’yi karalamak demokratik Kürt siyasetinin temel yapısını ise işlevsiz kılmak için özel demeçler alarak kullandılar. Bu süreçte dikkat çekici bir nokta daha var ki bize 15 Şubat 1999 tarihinden sonraki süreci hatırlatıyor. O dönem’de Öcalan yakalanacak, örgütü ile bağ kesilerek işlevsiz hale getirilecek. Örgüt dağınıklık yaşayacak ortaya çıkan Kürt potansiyeline ise yeni siyasal liderlikler ve örgütler yaratılacaktı. O dönemde de Kemal Burkay’ın ismi çokça geçiyordu. Burkay, bu konuda çok fazla renk belli etmedi. Ancak komplonun hedefi tutmayınca Burkay, siyasetten “emekli” oldu.

Ama nedendir 2011 yılının başında emekli olmuş köşeye çekilmiş Burkay yeniden siyasete döndü. AKP’nin TRT 6 ve tasfiyeyi içeren “açılım” politikasının bir devamı olarak Türkiye’ye getirildi. Aldığımız bilgilere göre Kemal Burkay; birçok siyasetçi ile yeni bir oluşum başlatmak için görüşmeler yapıyor. AKP-Fetullah ikilisinin “2012 baharına kadar PKK iyice zayıflayacak, Öcalan ile görüşmeler yaptırılmayacak, binlerce siyasetçi, akademisyen, yazar, hukukçu ve gazeteci tutuklanacak” meydan boş kalacak ve bu boşluğu da Kemal Burkay’ın liderliğinde bir örgütlenme giderecek. Bu yapılanma tamamen AKP ve Gülen güdümünde bir siyaset izleyecek.

Burkay, çevresine bu yönlü yorumlar yapıyor ve hatta 1970’li yıllardan itibaren PKK’nin örgütlediği “kitlesini de geri alacakmış”. Bu siyasal yapının medyası ise TRT 6 olacakmış. Bülent Arınç bu konuda açık bir çek bile sunmuş. Yani siyaset mühendisliği ile Kürtlerin direngen ve özgürlükçü yapısı tasfiye edilecek; yerine AKP ve Gülen işbirlikçiliğine yatan siyaset örgütlendirilecek. Dönemin en önemli özelliği ise Öcalan’a uygulanan tecrit, PKK güçlerine karşı askeri hareket, demokratik siyaset tutuklama, ROJ TV’ye kapatma davası tam da bu dönemde yaşanıyor... Kürtlerin büyük çoğunluğuna konuşma ve siyaset yapma izni verilemezken bazı “Kürtler” yeni parti örgütlemek için faaliyetlerini hızlandırıyor! Yani “AKP hükümeti PKK'yi imha ve tasfiye saldırısını başlatırken Kemal Burkay'ın Türkiye'ye getirilişi boşuna değil” sözü çok önemli bir noktayı işaret ediyor.

AKP ve Fetullah ikilisinin Kürtleri kuşatma ve tasfiye etme planlarının dördüncü ayağı ise Medya. Kürtleri kuşatma planının belki de en önemli yönünü medya oluşturuyor. Bülent Arınç ve Fetullah Gülen sermayesinin emniyet, ticaret ve siyasal telkinlerle kontrol altına aldığı medya; bu kuşatma planının ana merkez üssü. Yapılan operasyonların toplumsal meşruiyeti, gerekçeleri medya üzerinden yaratılıyor. Her gün Kürtler hakkında onlarca yalan ve yanlış haberler bilinçli olarak emniyet ve özel yetkili savcılar tarafından gazetelere servis ediliyor. Aynı haberi, farklı yayın politikasına sahip gazeteler ve televizyon kaynakları aynı başlıklar ve yorumlarla okurlara ulaştırıyorlar. Toplumu tamamen alıklaştıran özellikte bir yaklaşımla bu ayak işletilmektedir. Bunun için Danimarka’nın açtığı dava ile Roj Tv’nin susturulması, Almanya’nın Özgür Politikaya dava açması; Türkiye’den Fırat Haber Ajansına erişimin engellenmesi, Özgür Gündem, Azadiya Welat’ın işlevsizleştirilmesinin hedeflenmesi de bu nedenledir. Yani AKP ve Fetullah Gülen ikilisinin iktidar blokunun Kürdü kuşatma planı böyle sürdürülmektedir.

Peki Kürtler ne yapacak? KCK yetkililerin bu ikilinin Kürtlerin sinir uçları ile oynandığının uyarısını yapıyor. AKP’nin bilirkişileri, cemaatin ulakları kış mevsimine girişle gerillanın eylem ve manevra kabileyetinin zayıflayacağı yönünde yanlış bir hesap içerisinde. Suriye-İran-Irak denklemindeki

Bunun da aracı kuşkusuz medyaydı.

Tayyip Erdoğan, Berlusconi gibi medyaya dayanarak iktidar olmamıştı, fakat hükümet önüne ilk hedef olarak medyayı ele geçirmeyi koydu.

Yine psikolojik savaşa ayar vermek için Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç yoğun çaba harcadı.

Roj TV kapattırılmaya çalışılırken, Türk medyasının yürüteceği psikolojik savaşla gerçekler çarpıtılacak, yalan-yanlış bilgilerle toplum bombardımana tutulacak, böylece bir yandan AKP'nin kirli işleri toplumdan gizlenirken, diğer yandan Kürtler etkilenip bunaltılarak özgürlük mücadelesi vermekten uzaklaştırılacaktı.
Bu kuşatmaya paralel ezme işi de geliştirilen siyasi ve askeri operasyonlarla yürütüldü.

Ancak AKP'nin bu saldırı taktikleri de boşa çıkarıldı.

İmha ve tasfiyeyi amaçlayan askeri ve siyasi operasyonlara karşı Kürt halkının kahramanca direnişi, Kemal Burkay oyununu kolayca bozduğu gibi kirli psikolojik savaşın da maskesini düşürüp etkisiz kıldı.
Peki AKP, boşa çıkan bu planlarından vazgeçti mi? Elbette hayır.

Bugün hala uygulanmaya çalışılan plan da budur. AKP ve yandaşları başarılı olmak için ısrarlarını sürdürüyorlar.

Bu plan temelindeki saldırıların Kürt sorununun çözümünü engellediği, çatışmaları tırmandırdığı, acı ölümlere ve tutuklamalara yol açtığı ortadadır. Yani Hiçbir şey yapmamış, hiçbir sonuca yol açmamış denemez.

Fakat kuşatma ve ezme planının Kürt halk direnişi tarafından başarısız kılındığı da bir gerçektir. Şimdi bunu büyük çoğunluk kabul ediyor.

Bütün bunlar, Açılım kod adlı kuşatma ve ezme planının başarısız kılınmış olduğunun çok açık kanıtlarıdır. Kürtleri kuşatma ve ezme planı çöküş noktasındadır.

Bunun bir başka kanıtı, Tayyip Erdoğanın 'KCK tutuklamaları sürecek' biçimindeki açıklamasıdır. Şimdiye kadar 'Bunu hukuk yapıyor' diyorlardı. Şimdi maske düşmüş, gerçek yüz açığa çıkmış oluyor.

Başka bir açıklık da, Atlantik ötesinde rehin tutulmakta olan Fethullah Gülen'in Kürt soykırım fetvası ile ortaya çıkıyor. Burda da takke düşmüş kel görünmüştür.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: