Depremin merkezi ve yoksulluğun ortasındaki Van’da Eğitim-Sen
üyesi ve İHD yöneticisi Onur Sulu ve Van Eğitim-Sen yöneticisi Murat
Atabay ile Afet Koordinasyon Merkezi’ndeki çalışmalarını, Van’daki son
durumu, ihtiyaçları konuştuk. Van’da durum ne anaakım medyanın aktardığı
ne tahmin edildiği gibi...
İlk gün belediyede bulunan Afet Koordinasyon Merkezi’nde gönüllü
olarak göreve başlayan Eğitim-Sen üyesi ve İHD yöneticisi Onur Sulu
buradaki çalışmalarını Sendika.Org’a anlattı. Sulu, afetin ilk gününden
bu yana yaşananları, koordinasyonun merkezinde olan bir göz olarak
bizlerle paylaştı
Afetin ilk gününden bu yana belediyede kurulan afet kordinasyon
merkezinde görev alanlardan birisiniz Onur bey. Öncelikle koordinasyon
merkezinde yaşadıklarınızı kısaca bizlerle paylaşabilir misiniz?
İlk gün yaşadığımız temel problemlerden biri herkesin kendi
ailelerine doğru yönelmeye başlaması oldu. Şehirde büyük bir karışıklık
ve düzensizlik vardı. Biz de demokratik kitle örgütünün temsilcileri
olarak belediye kriz masasında ortak bir çalışma yürüttük.
Belediye kriz masasında kimler vardı?
Halkevleri’nden bir arkadaşımız vardı. Yine TMMOB’den bir
arkadaşımız vardı. Yine KESK bünyesinde, İHD bünyesinde birçok
arkadaşımız görev aldı. Belediye çalışanlarının yanında birçok
demokratik kitle örgütü, sendika ve oda çalışanı kriz merkezinde görev
aldı. Kriz masasının gücünü dışarıdan gelen demokratik kitle örgütü
temsilcileri vermiş oldu. Çünkü dışarıdan gelen insanlar iç kargaşayı
düzeltebilme konusunda daha deneyimliydi. Özellikle Halkevi’nin bu
konuda daha deneyimli olduğunu söyleye biliriz.
Depremden sonra belediyede bir kriz masası oluşturuldu ve hızlı bir
şekilde de bir telefon açıldı. Kriz masasındaki oluşum tamamlandıktan
sonra 01.00 gibi şehre girmeye başlayan araçlar karşılanmaya başlandı.
İlk başlarda kişi sayısı azdı çünkü belediye çalışanları dahil herkes
kendi aileleriyle ilgileniyordu. Kamyonların gelmeye başlamasıyla
beraber mahallelere ilk yardımlar gönderilmeye başlandı. Bunun ardından
bizlerde merkez köyleri gözlemlemeye gittik. Mesela gittiğimiz Canik
(Gülbulak) köyünün yarısından fazlası yıkılmıştı. Köye ilk ulaşanlar
bizlerdik. Köye ilk ulaştığımızda köyün okulu yerle bir olmuş. Zaten
televizyonlarda gösterilen okul da o.
İlk iş olarak 300 kişilik çadır kurduk. Çadırın ardında da gıda
yardımı yaptık. Bunlardan daha sonra ise aş evi kuruldu. Yani köyün
temel ihtiyaçları karşılandı. Bir grup yaklaşık 16 köyü gezdi ve bu
şekilde gruplarla neredeyse bütün köylere ulaşmaya çalıştık. Kriz
masasında bir de veri tabanı oluşturduk. Bu veri tabanında gidilen
köyler, gidilmeyen köyler, yapılan yardımlar, hayatını kaybedenler,
gidilen mahalleler, hasar tespiti yapılan evler vb. gibi geniş bir
sistem oluşturduk. Şu an yaptığımız çalışmalar da bu sistem üzerinden
gidiyor. Buradan yola çıkarak baktığımızda ise yaşadığımız en büyük
sıkıntının çadır bulamamamız olduğunu görüyoruz. Özellikle Van merkez
ve köyleri için söyleyebileceklerim şunlar: Merkez köylerin de merkezin
de çadıra ihtiyacı var. Şu an şehrin yarısı şehri terk etmiş durumda.
Bunlar şehre geri döndüklerinde burada barınma sorunu çekecekler. Bunlar
için kış ayını da dikkate aldığımızda hem çadır kent hem de
konteynırlara yani kısacası barınmaya ihtiyaçları olduğu çok açık.
Barınmadan sonra ancak yeni gıda stokları oluşabilir. Şu an için çalışma
sistemimiz bu şekilde yürüyor. Erciş koordinasyonu bizden ayrı şekilde
çalışıyor. Erciş’te yaşananların buradan kat be kat daha fazla olduğunu
düşünüyoruz. Sadece 55 apartman yıkıldığını düşündüğümüzde oradaki
koordinasyonun da ciddi sıkıntılar yaşadığı belli oluyor.
Dışarıdan gelen yardım malzemelerinin düzenli, organize ve örgütlü
bir şekilde gönderilmesi bizim için çok önemli. Çünkü şu an iş yoğunluğu
burada çok fazla. Gönüllü arkadaşlarımız ne kadar yardımcı olsa da yine
de yetersiz kalıyoruz. Gelen eşyaların ayrılmamış oluşu buradaki iş
yoğunluğumuzu ikiye hatta üçe katlıyor.
Burada yalnızca depremle ilgili bir sorun yok burada yoksullukla
ilgili de bir sorun var. Yani insanlar burada ekonomik ve sosyal olarak
zaten bunalmış bunun üzerine birde deprem eklenmiş oldu. Deprem
maduriyetinin üstüne insanlar kapitalizmin sarmaladığı yoksullaştırma ve
yoksunlaştırma politikasıyla karşı karşıyayız. Buna karşı çözüm
önerileri de kısa vade de olamayacak. Bu yolda tüm duyarlı, özellikle
devrimci, demokrat kesimlere olan çağrımız kesinlikle hem gönüllülük
anlamında hem de örgütlülük anlamında bize ne kadar katkı sağlarsa bu
kriz masasında yaşadığımız temel sıkıntılardan tutun halkın yaşadığı
temel sıkıntıları çözebiliriz.
Kriz masası ileri vade için projeler oluşturabildi mi?
Van merkez için şunu söyleyebilirim; ileri vadede daha fazla
sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Şu an planımızı şu şekilde
söyleyebilirim; belediyenin yardım hesaplarına el konulması gibi bir
şey olmaz ise ya çadır kentler gibi ya da konteynırlar yapacağız.
Gıdanın daha sağlıklı bir şekilde stoklanması için çeşitli depolar
oluşturulmaya çalışılıyor. Bu depolar üzerinden de oluşturulacak olan
çadır kentlere ya da konteynırlara gıdanın sağlıklı bir şekilde
ulaşmasını sağlayacağız. Temel amaç bu. İleri vadede şu an oluşturulan
kriz masansın yanı sıra koordinasyon masası, afet yardım masası, tespit
masası gibi daha farklı kolların oluşmasını sağlayacağız. Şu an bunların
pratik olarak planlanması yapılıyor. Bu konularla ilgili kampanyalar
başlatılacak. Kampanyalar dahilinde örneğin şu an yaptığımız
çalışmalardan bir tanesi bize gelen Tokat’tan olsun, Bursa’dan olsun vs.
farklı kentlerde “barınma ihtiyacı olan 20 aileye bakabilirim”, “bir
aileye iş yardımında buluna bilirim hem de ev katkısı yapabilirim” gibi
teklifler var. Yıkım mağduru insanlarla eşleşmesini sağlayacağız.
Özellikle bunun kampanyanın planlandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu
tarz bir planlama uzun vadede yapılacak görülüyor.
Burada kaldığımız süre içerisinde AKP’nin BDP’yi sıkıştırmak
adına depremi de siyasi bir rant sağlayacak şekilde kullandığını gördük.
Adeta Valilik ve Sivil Savunma işlevsizleştirilmiş durumda. Kriz
masasında olan biri olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Objektif olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki sadece devletin
değil birçok kurumun da depreme hazır olmadığını gördük. Toplum olarak
depreme hazır olmadığımız çok açık. Çünkü yönlendirme konusunda çok
zayıf olduğumuz gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Elbette gözle görünen
durum bu söylediğinizi de doğruluyor. Ama şunu iyi bilmek gerekiyor ki
depreme karşı mücadele siyaset üstü bir mücadeledir. Siyaset üstü bir
olayı hangi taraf politik olarak kullanırsa kullansın şu açıklıkla
söyleyebilirim ki deprem siyasal bir araç olamaz. Kim ki bu durumu
siyasal bir araç olarak kullanırsa bu durum bir silah gibi geri teper.
Çünkü mağduriyetler siyasal politikaların veya kişisel siyasal
patlamalara sebe olurlar. Verilen sözlerin yerine getirilmesi mümkün
olmamıştır. Bu tür politikalara alet olmanın hiç kimseye faydası olmaz.
Belediyenin kötülenmesi hiç kimseye kazanç sağlamayacaktır. Kayıpları
düşündüğümüzde yapılan sözler ve cümleler bunların yanında küçük bir
şeyden öteye getmeyecektir. Hiçbir şekilde hiçbir siyasal partinin
siyasal bir araç haline dönüştürmemesi. Depremle mücüdele siyaset üstü
macadeledir.
Medyada şöyle bir şey var: Gerçek veriler gitmiyor. Mesela
televizyonları açtığımz zaman diyorlar ki: “Van’da şu kadar çadır kent
var” Bir veri vermeye çalışsak, kaç köye ulaşıldı, ne kadar çadırkent
var, insanların tepkileri nedir, kaç insan öldü, yaralandı. Bunların
merkezindeydiniz ve bunların verileri var mı?
Merkezden başlarsak, merkez köylerde ölü sayısı, 66. Yani 66
vatandaşımızımın hayatını kaybettiğini çok rahat bir şekilde
söyleyebiliriz. Genel anlamda ölü sayısı 595 erciş dahil olmak üzere. Bu
völü sayısı artacak. Bir çok apartman hala kaldırılmadı. Göçük altında
insanlar var. Gün geçtikte bunların çıkartılması da zorlaşıyor. Van
merkeze bağlı köy sayısı 92 mezralarla birlikte bu sayı 120. Kriz masası
olarak köy sayısı 105 kalan köyler de az hasar olan köyler. Özellikle
kayıpların olduğu yerlere ulaşmaya çalıştık. Erciş koordinatörlüğü ayrı
bir yönlendirme yaptı. Çadırkentler konusunda şunu söyleyim. Çok büyük
sayılardan bahsediliyor ama öyle değil. İlk günden beri inanılmaz çadır
sayısının köylere ulaştığı söyleniyor. İlk gün gezdim köyleri, hiçbir
şey ulaşmamıştı, pazartesi sabah gittiğimizde hiçbir köye giriş
yapılmamıştı, biz köylere girdiğimizde, cenazelerini gömen insanlarla
karşılaştık. Sadece kepçelerimizle birçok şeyle ulaşmıştık. Çadırkent
konusuna girince, 2-3 yerde çadırkent kurulduğu söyelniyor
Van merkezde insanların barınma sorunlarını giderecekleri çadır kent
görmedim. Vanın yarısı dışarıda, çok katlı binalar var, insanların
barınabilecekleri yerlere ihtiyaçları var, siz ne kdara insanlara
evlerin gücvenli olduğunu söyleseniz de insanların oraya tekrar
girmesini sağlamanız kolay değil. onları rehabilite etmek gerekir, bunun
için de bir çadırkente ihtiyaç var. Şu an çocukların yaşadıkları
sıkıntıları düşündüğümüzde bunlar büyük bir travma. İnsanlar sonuçta
yüzde 100 bütün sorunlarını çözmüş değil, insanlar zaten yoksul, burada
depremle yaşanan sorunları gidermek ve bir rehabilite çalışması yapmak
gerekiyor. Bu anlamda çadırkentin büyük bir sorun olduğunu söylemek
gerekir.
Peki çok zamanınızı aldık son olarak bizi takip edenlere söylemek istediniğiz bir şey var mı?
Dışarıdan gelen tüm gönüllülere, tüm demokratik kitle örgütlere,
nereden gelirse gelsin bütün belediye yardımlarına, çalışan bütün
arkadaşların emeğinin önünde büyük bir saygı duyduğumuzu söyleyebilirim.
Arkadaşların bundan sonraki ricamız örgütlü ve sistemli, özellikle de
devrimci ve demokratik örgütlere yönelik söyleyeceğimiz şeyler, daha çok
ihtiyaca dönük yardımları koordine edebilirler, gönüllüler kendi
barınmalarını sağlayacak ekipmanlarıyla gelir ve yardımlara katılır.
Gerçekten de devrimci ruhun örneğini burada gördük, örneğin KESK’ten
Halkevlerinden Halkların Demoktarik Kongresi’nden gelen, TKP’den gelen
arkadaşların emekleri var burada, bu emek bizi daha güzel yerlere
taşıyacaktır.
Teşekkür ederim.
EN BÜYÜK İHTİYAÇ ÇADIR
Depremin ardından kurdukları kriz merkeziyle ve çadırla depremin
yaralarının sarılmasında ciddi bir çalışma gerçekleştirilen Van’daki
KESK’liler çalışmalarını Sendika.Org ile paylaştılar. İlk günden beri
kurdukları çadırda neredeyse Van’a gelen bütün gönüllüleri misafir eden
KESK’liler kurdukları kriz merkeziyle de yardıma ihtiyacı olanlara
yardım ulaştırmaya çalışıyor.
Sorularımızı cevaplayan Van Eğitim-Sen yöneticisi Murat Atabay Van’ın şu anki en büyük ihtiyacının çadır olduğunu söylüyor.
Depremin ardından KESK olarak Van’da neler yapıyorsunuz?
Depremin ardından ilk işimiz bu çadırı kurmaktı. Amacımız depremin
ardından arkadaşlara organizasyonda yardımcı olabilmekti. Belediyeylede
iletişime girerek koordinasyonu sağlamaya çalıştık. Diğer şubelerden
gelen yardımlarıda buradan yönlendiriyoruz. Arkadaşlarımız yardıma
ihtiyacı olanları tespit edip yardımların evlere ulaşmasını sağlıyorlar.
Ayrıca buraya boşalttığımız bazı kamyonlar var. Onlarında tasnifini
yapıp merkezde ihtiyaçları olan evlere ulaştırmaya çalışıyoruz.
Yapılan çalışmayı nasıl organize ediyorsunuz. Paketlerin
hazırlanmasından tutundan, evlerin tespitine kadar bu çalışmayı nasıl
sürdürüyorsunuz?
Neredeyse 81 ilin KESK Şubeler Platformu’ndan, TMMOB’den, DİSK’ten
yardım geliyor. Belediye ile de iletişime geçerek gidilmeyen köylere bu
kamyonların ulaşmasını sağlıyoruz. Yani belediyeyle ortak bir
koordinasyon sağlıyoruz. Valilikle ise bu konuda bir ilişkimiz yok çünkü
valiliğin bu konuda eksik kaldığını düşünüyoruz. Gelen kamyonları
-burada depomuz var- önce oraya alıyoruz ve daha sonrada bu yardımları
tasnifliyoruz. Ardından da ihtiyaca göre poşetleyip evlere
ulaştırıyoruz.
Peki burada yıkılan okullar var mı? Bir eğitimci olarak neler düşünüyorsunuz?
Civar köylerde Canik ve Şahgeldi köylerinin okullarının yıkıldığını
biliyoruz ama öyle özel bir tespit yapma imkanımız olmadı. Gelen
bilgilere göre buradaki okullarda zarar görmüş ama. Bu hafta içi hasarlı
okulların tespiti konusunda bir çalışma gerçekleştireceğiz.
Sendikanızın önüne kocaman bir çadır kurmuşsunuz ve Van’a gelen
herkesi neredeyse siz misafir ettiniz. Bu konuyla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
Depremin hemen ardından bu çadırı kurduk. Öncelikle kendi üyelerimiz
için yaptık bunu. İlk günlerde kendi üyelerimiz yoğunlukla şekilde
burada kaldı. Tabi ikinci günün ardından burası dışarıdan genel gönüllü
arkadaşların barınacağı bir yere dönüştü. Burası yetmeyince yanında da
bir çadır açtık. İlk günden beri düzenli yemekte çıkartıyoruz burada.
Kahvaltı ve akşam yemeği olmak üzere burada insanların beslenme
ihtiyacını da karşılıyoruz.
Peki bizi takip edenlere buradan bir şey söylemek isterminiz?
Şu an yoğunluklu ihtiyaç çadır görünüyor. Gıdadır, battaniyedir vb.
şeyleri biraz bekletirlerse şu anlık daha iyi olur. Belki birkaç hafta
sonra gönderebilirler ama şu anlık çadır gönderirlerse daha iyi olur.
Sendika.Org
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder