23 Kasım 2011 Çarşamba

Gülen’in Yeşil Türkçü-İslamcılığı Kürdistan’a Zehir Saçıyor

Yeşil Türkçü-İslamcı Fetullah Gülen, bir taraftan Said-i Kurdi öğretisini Türkleştirirken, diğer taraftan da Kürdistan’da kurduğu okul ve yurtlarda, dershanelerde...
“Savaş ve iktidar bloklarının en çok başvurdukları toplumsal politikalarından biri asimilasyondur. En genel deyimiyle kültürel eritme anlamına gelen asimilasyon politikalarındaki temel amaç, tahakküme tabi tuttuklarının tüm karşı direnç yeteneklerini ellerinden almak için, başta zihniyetin temel kullanım aracı olan yerel dili uygulama dışı tutup, hâkim dilin yoğun işlenişini ifade eder. Resmi dil yoluyla yerel dil ve kültür kadükleşip dolaşımda rol oynamayacak kadar daraltılır. Hâkim dil-kültür yükselmenin, okumanın, siyaset ve ekonominin ifade dili olarak kullanana kazanım sağlar. Baskı altına alınan dil ve kültür ise kullanana zarar kaydettirir.

Ulus-devlet, tüm tekellerin ortak paydası olarak, toplumsal maddi kültürün gaspı, fethetme ve sömürgeleştirilmesi üzerine kurulmakla yetinmez; manevi kültürün asimilasyonunda da belirleyici rol oynar. Ulusal kültür adı altında çoğunlukla hâkim bir etnisite veya dini cemaatin kültür normlarını resmileştirip, geriye kalan tüm kültürel varlıklara karşı savaş açar. “Ulusal bütünlüğe zararlıdır” deyip, binlerce yıldan beri varlığını koruyan ne kadar din, etnisite, kavim ve ulus dil ve kültürü varsa, ya zorla ya da maddi teşviklerle hepsinin sonunu hazırlar. Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar dil, din, mezhep, etnik kabile ve aşiretlerle kavim ve uluslar bu politikanın, daha doğrusu soykırımın kurbanı olmuşlardır. Maddi soykırımlar (fiziki imha) manevi soykırımların yanında devede kulak bile değildir. Binlerce yıldan beri süzülüp gelen dil ve kültür değerleri grupları ile birlikte ‘ulusal birlik’ çılgınlığı altında kutsal bir eylemmiş gibi kurban edilirler.”

Türk devletinin Cumhuriyet tarihi boyunca Kürdistan’da Kürtlere karşı yürüttüğü asimilasyon politikaları; Şark ıslahat planı ve Mecburi iskân kanunu ile başlamış daha sonra Köy Enstitüleri ve Yatılı bölge okulları olarak bilinen-YİBO’lar ile devam etmiştir. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri de, devlet politikası haline getirilen Kürdistan’ın asimilasyonunda pekiştirici unsurları olarak düşünülmüştür. Cumhuriyet tarihi boyunca sürdürülen Kürdistan’ı Türkleştirme planı, AKP dönemi kadar sinsi ve tehlikeli olmamıştır. Selçuklu’dan-Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyetin ilanından sonraki 700 yıllık süre içinde uygulanan inkâr politikalarından aldığı deneyimlerle-bu süreçleri güncelleyerek, Yeşil Türkçü-İslamcı bir çizgiyi günümüze uyarlamaya çalışılmaktadır.  

Yeşil Gladio iş başına getiriliyor

Yeşil Türkçü-İslamcı Fetullah Gülen, bir taraftan Said-i Kurdi öğretisini Türkleştirirken, diğer taraftan da Kürdistan’da kurduğu okul ve yurtlarda, dershanelerde, okuma salonlarında, Işık evleri adlı hücrelerle Kürt çocuklarını soykırımdan geçirerek Türkleştirme misyonunu üstlenmiş durumdadır.

Fetullahçı-AKP’nin Kürdistan’ı ve Kürtleri biçimlendirme planı çerçevesinde en çok yatırım yapılan, Kürdistan’da mantar gibi çoğalan YİBO’lar birer 'devşirme' okulları haline dönüştürülmüştür. Bunlar yanında Toplumsal Kalkınma Projesi (TOKAP), Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM), Müfredat, Laboratuvar Okulları (MLO) gibi. 'Ulusal Eğitime Destek', Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitim Gönüllüleri Derneği (Atatürkçü Dernekler), SODES-Sosyal Destek Programı-kurumu, EHİDER’e-Eğitim ve Halkla İlişkiler Derneği, Gönül Köprüsü Derneği, Fezalar- Işık- Nilüfer eğitim kurumları, dershaneler; Sema, Şifa, Nursima isimli sağlık merkezleri gibi oluşumlar üzerinden geniş bir alanda Kürdistan’da Türkleştirme faaliyetleri yürütülmektedir. Bütün bu alanlarda Osmanlı devletinin devşirme sistemi ile Türk misyonerliğinin İslam maskesi adı altında yeni döneme uyarlanmış şekliyle eğitim verilmektedir.

‘Çağdaşlaştırma’ diğer anlamıyla Türkleştirme amacında olan Kürdistan’daki eğitim kurumları yanında bir de,  “Türkçülük” ideolojisini din motifleriyle Kürdistan’a yaymaya çalışan- Kürdistan coğrafyasının her tarafında faaliyet yürüten Fetullah Gülen’e bağlı-misyonerlik faaliyetlerini yürüten İmam hatip liseleri, Kuran kursları, Yurtlar İrşat ekipleri ve Cami imamları bulunmaktadır.

Din kisvesi altında Kürdistan’ı Türkleştirme görevini alan Fetullah Gülen,1957 yılında Erzurum’da daha 16 yaşında iken Türk Gladio'su elemanı üsteğmen Esat Keşafoğlu tarafından örgütlendirilerek Gladio elemanı sıfatıyla Nur Cemaati’ne sızdırılmıştır. O’nun vasıtasıyla Nur Cemaati, Türk ırkçılığının hizmetine sokulmuştur. 

Gülen, aynı dönemlerde ABD’nin direktifleri doğrultusunda, özü faşizm ve yapısal ırkçılık olan bu öğretiyi yaymak amacıyla “Komünizm İle Mücadele Dernekleri’ne” kuruculuk yaptı. 1967 yılında kurulan ve Gladio’nun bir kolu olan Yeniden Milli Mücadele Hareketi’nin kurucuları arasında yer aldı. YMMH içinde şimdiki AKP’liler ve tasfiye ettiği Ergenekoncular bulunuyordu. Veli Küçük, A. Kadir Aksu, Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Mufit Gürtuna, Aykut Edebali, , Hüseyin Gülerce ve Ahmet Taşgetiren vb. isimler YMMH’nin kurucuları arasında yer alıyordu.

Türk devletinin bütün hücrelerine yavaş, sessiz ve sürekli bir akışla sızan Fetullahçı kadrolar, devletin en tabanından örgütlenerek önemli mevkileri ele geçirdiler. Ele geçirilemeyen kurumlardaki bürokratları, kendi kontrollerine almak için her türlü şantaj ve komplolar devreye sokuldu. Telefon dinleme, gizli belgelerin ifşa edilmesi, kadının devreye sokulduğu fotoğraf ve görüntülerle etkisiz kılma ve istifa ettirme yöntemleri ile kurumlar ele geçirildi.

CIA ve Gladio’nun desteği ile devleti ele geçiren-Türk ırkçılığının misyoneri durumuna getirilen Fetullah Gülen ve ırkçı-faşist partisi AKP tarafından, Kürdistan’a topyekûn bir imha konsepti başlatılmıştır. Fetullah Gülen’in stratejisini hazırladığı ve AKP’ye uygulattığı siyasi, askeri, kültürel, ahlaki ve maneviyat yönlerini kapsayan tasfiye konsepti bütün şiddetiyle hayata geçirildi.

Kürdistan’da Türkleştirme temelinde yürütülen asimilasyon politikaları Kürdistan’da kurulan İmam hatip liseleri, kuran kursları, okuma evleri adı altında kurulan merkezler; köy ve şehirlere gönderilen imamlar üzerinden gelişti. 1924 yılından beri sürdürülen Kürtlerin asimilasyonu 1980 askeri darbesi sonrasında geliştirilen dine dayalı asimilasyonla devam ettirildi.

Kürdistan’a gönderilecek bütün kadrolar isim isim Fetullah Gülen tarafından belirlenip atamaları yapıldı. Vali ve kaymakamlardan, savcı ve hâkimlere, polis müdürlerinden diyanet işleri başkanlarına kadar bütün kadroların nereye-hangi şehre gönderileceği Fetullah Gülen tarafından gerçekleştirildi. Vali-kaymakam, Emniyet müdürleri, savcı-hâkim kararnamelerindeki düzenlemeler Gülen tarafından yapılıp hükümete iletildi. Türkçülüğü din yoluyla anlatacak, din yoluyla asimilasyon politikasını yürütecek en önemli kadrolar ise imamlar oluşturuyordu. Türk ırkçılığına bağlı kalıp bu temelde faaliyet yürüteceklerine dair yemin ettirilen Fetullahçı imamlar Kürdistan’ın en ücra köşelerine sızdırılmaya başlandı.

Fetullah Gülen’in Kürdistan’da yürüttüğü din yoluyla Türkleştirme faaliyetleri, Gülen’in diğer bir yüzü olan kontrgerilla örgütü JİTEM tarafından ödüllendirildi. 1995 yılında JİTEM’e bağlı “Mehmetçik Vakfı” Kürt çocuklarını Türkleştirmede en önemli misyonu oynayan Gülen’i “Teşekkür Beraatı” ile ödüllendirmişti.      
    
Gülen’in Türkleştirme faaliyetleri sadece din ve eğitim yoluyla gerçekleşmedi. Kürt gençlerinin gerillaya katılımlarını engellemek amacıyla başta aileler olmak üzere Kürt gençlerinin yozlaştırılması, kız çocuklarına tecavüz ve gençlerin uyuşturucuya sevk edilmesi, fuhuş gibi toplum ahlakını ve kültürünü hedef alan faaliyetleri yönlendirdi.  Türkiye şehirlerindeki fuhuş, eroin ve hırsızlık çeteleri, çocuk ve organ kaçakçılığı gibi çeteler Kürdistan’da görevlendirilerek, faaliyetleri devlet tarafından desteklenerek korumaya alınmıştır. Halkta korku yaratacak her türlü çete faaliyeti Kürdistan’a taşırılmıştır.

Yeşil Türk Gladio’sunun şefi Fetullah Gülen’in Kürdistan’a gönderdiği valilerine, kaymakamlarına, polis müdürlerine,  özel yetkili savcılarına, eğitimci ve sağlıkçılarına Kürdistan’daki faaliyetlerine yönelik işbirlikçi-yandaş basını üzerinden verdiği talimatlarda şunları söylemektedir: “Yargı, polis ve mülki idare Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya hâkim olmalıdırlar. Kürtlük adına siyaset yapanlar özel savcılarımız tarafından kovuşturularak içeriye alınmalı aynı zamanda kuvvetle sindirme düşünülmelidir. PKK’nın üstlendikleri alanlar kuşatılmalı, 5 bin-10 bin kişide olsa kökleri kurutularak evlerine ateş düşürülmelidir. Bunun için askerimizi temas ettirmeden gelişmiş teknik silahlar, hatta gerekirse kimyasal silahlar kullanılmalıdır. Birlik arayışlarına nifak sokulmalı, ittifak stratejileri ile kuşatılarak yok edilmelidir. Diğer taraftan bölgede dini duygularla toplumun ruhuna işleme kanalları oluşturulmalıdır. Bölgeye binlerce vaiz gönderilmeli bu vaizler ölümüne orada kalmalıdır. Yine binlerce eğitimci ve sağlıkçı bölgeye gönderilmelidir. Eğitimciler ve sağlıkçılar köy köy, mahalle mahalle, ev ev dolaşıp toplumun damarlarına girerek devletin egemenliğini tahsis etmelidirler.”

Legal alanda faaliyet yürüten ırkçı-faşist partisi AKP’ye Kürdistan’da uygulaması için gönderdiği gizli eylem planında ise, 'Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması hızlandırılarak, çocukların düzgün Türkçe öğrenmeleri ve erken yaşta eğitim sistemine dâhil edilmelerinin sağlanmasını' istemektedir. Fetullah Gülen’e ait olan bu ırkçı düşünceler, 4-5 yaşındaki Kürt çocuklarının anadillerine hâkim olamadan, dillerinin dejenere edilerek unutturulması ve onların küçük yaşta Türkleştirilmesiyle ilgilidir.

AKP’nin gizli eylem planı olarak bilinen ama gerçekte Fetullah Gülen’in AKP’ye gönderdiği Kürdistan’da uygulanan eylem talimatında, 'Kürt çocuklarının Türk kültürü ve dili ile ‘bütünleştirilmesi-kaynaştırılması’ için hazırladığı 62 maddelik ‘TEDBİRLER’ başlıklı eylem planında şunlar yer almaktadır.

Tedbir No: 1

Milli Eğitim Bakanlığınca, bölgede görev yapan/ yapacak öğretmenler eğitilecek, ayrıca ders programları milli birliği sağlayacak ve pekiştirecek şekilde geliştirilecektir.

Tedbir No: 24

Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması hızlandırılacak, çocukların düzgün Türkçe öğrenmeleri ve erken yaşta eğitim sistemine dâhil edilmeleri sağlanacaktır. Bölge çocuklarına her eğitim düzeyinde burs / parasız barınma / yatılı okuma imkânları sağlanacak, özellikle kız çocukları bu konuda desteklenecektir.

Tedbir No: 25

Bölgedeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulları ve Pansiyonlu İlköğretim Okulları'nın etkin ve amaca uygun hale getirilebilmesi maksadıyla; Bu okulların kapasiteleri dolmadan taşımalı eğitime yönelinmeyecektir. Kız öğrencilere yönelik Yatılı İlköğretim Bölge Okulları ile bu okullarda görevli bayan öğretmen sayısı artırılacak; bu okullar kız öğrenciler için çekici hale getirilecektir.

Tedbir No: 26

Bölgede okuma-yazma bilmeyen ve özellikle Türkçe bilmeyen kadınlar ile çocuklar için, Milli Eğitim Müdürlüğünce mahallindeki okulların fiziki imkânlarından yararlanılarak Türkçe okuma yazma kursları düzenlenecek ve bu çalışma Milli Eğitim Müdürlüğü-Yerel Televizyonların işbirliği ile uzaktan eğitim imkânları kullanılarak, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının desteği ile gerçekleştirilecektir. Bu çalışma eğitim-öğretim seferberliği şeklinde uygulanacaktır. Türkçe öğretmen ihtiyacının karşılanması için gerekli planlama yapılacaktır.

Tedbir No: 30

Kürtçenin eğitim dili olarak kullanılması konusunun 'Bağımsız Kürdistan ve Kürt Ulusu yaratma' gayretlerinin bir parçası olduğu hususunun, bölücü terör örgütü ve yandaşı kuruluşlar ile bağlantısı ortaya konulacak; ulaşılan sonuçlar yurt içi ve dışındaki çalışmalarda bir mesnet olarak kullanılacaktır. Bölücü terör örgütünün siyasal alanda çok önem verdiği ve üzerinde çalıştığı bu konunun, binlerce yıldır birlikte yaşamış milletimizi birbirine kenetleyen dil bağını koparma maksatlı olduğu, Türkiye'de Türkçeden başka resmi dil ve eğitim dilinin kabul edilmeyeceği uluslararası her platformda ifade edilecektir. Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenimi yapılırken, bunlardan herhangi birinin eğitim-öğretim dili olmasına izin verilmeyecektir.

Tedbir No: 36

Ana çocuk sağlığı, aile planlaması / üreme sağlığı hizmetlerinin etkinleştirilmesi, ulaşabilirliğinin artırılması, bu hizmetlerin ücretsiz olarak sağlanmasının temini yanında, hizmetin benimsetilmesi amacıyla Halk Eğitimi faaliyetleri yaygınlaştırılacaktır. Özellikle bayan kadın doğum uzmanlarının bölgede görev almaları sağlanacaktır. Nüfus ve aile planlamasının önemini anlatan öykü ve masal kitapları, çizgi filmleri vb. özel bir ihtisas komisyonu marifeti ile hazırlanacak ve hedef kitleye ulaşması sağlanacaktır... Nüfus ve aile planlaması konusunda çalışmalar yapacak Sivil Toplum Kuruluşları teşvik edilecek ve bu kuruluşlara her türlü destek verilecektir.'

Tedbir No: 42

Başarılı çocuklara Batı illerindeki kamu ve özel yatılı okullarda kontenjan ayrılacak.  Bölgelerarası yarışmalar/şenlikler düzenlenecek. Tatil dönemlerinde Batı illerine ortak geziler düzenlenecek, ortak tarih bilincini geliştirmek amacıyla Çanakkale ve İstiklal Savaşı’nın yaşandığı bölgeler tercih edilecek. Kardeş okul kampanyaları düzenlenecek. Bakanlık, kurum ve kuruluşların kamplarında kontenjanlar ayrılacak. YİBO ve Yurtlarda okutulan bölgedeki çocukların polis kolejlerini tercih etmeleri için teşvikte bulunulacak. Başarılı ve çevresinde etkili olanlar sınavsız bir şekilde polis kolejlerine alınacak.  

Tedbir No: 47

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine bin 362 adet cami yapılacak. Din hizmetlerinin en ücra köşelere ulaştırılması amacıyla, Türkiye genelinde “il özel irşat ekipleri” kurulacak. Bu ekiplerin en önemli görevi ise “bölücülükle mücadele” olacak. İrşat ekipleri, ülkenin birlik ve beraberliğini korumak amacıyla bölücü ve yıkıcı faaliyetlere karşı görev yapacak. Bu kapsamda vatandaşlarla camide ve cami dışında bir araya gelecek olan ekipler, “irşat faaliyetlerinde” bulunarak teröre karşı da uyarıda bulunacak.  Bölgede imam hatip liselerinin ve Kuran kurslarının sayılarını arttırılacak. Kürt açılımında ‘din kardeşliği’ birleştirici öğe olarak öne çıkarılacak. Müslüman kimliği ortak kimlik olarak öne çıkartılacak.

Tedbir No: 54

Türkiye’nin batı illerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan evlilikler teşvik edilecek. Bölgeden yapılan evliliklerle ‘bütünleştirme-kaynaştırma’ sağlanacak.

Fetullah’ın devşirme yurtları

Kürdistan’da Fetullah Gülen’in okul ve yurtları, dershane ve eğitim evlerinin dağılımı-faaliyetleri-örgütlenme biçimi; bir merkeze bağlı olarak 6 bölgeden oluşmaktadır. Cemaat Kürdistan’daki örgütlenmesini; Erzincan, Bingöl, Batman, Van, Urfa ve Amed olarak bölgelere ayırmış bu bölgeleri de İstanbul’a(merkez) bağlamıştır.

 Maraş, Malatya, Urfa(ve ilçeleri), yurtları Adıyaman’a; Erzurum, Ağrı, Iğdır, Kars(ve ilçeleri), yurtları Erzincan’a; Muş, Bitlis, Elazığ(ve ilçeleri), yurtları Bingöl’e; Şırnak, Siirt(ve ilçeleri) yurtları Batman’a; Hakkâri(ve ilçeleri) yurtları Van’a bağlanmıştır. Urfa ve Amed (ilçeleri) yurtları ise tek başlarına birer bölgedir. 

Kürdistan’da açılan-TOKİ tarafından yapılan Fetullah Gülen cemaatine ait yurtlar, dikkat çekmemek için önce ev olarak sonra dernek olarak açılıyor. Dernek açıldıktan sonra yurt binalarına “talebe derneği” ya da “talebe yurdu” isimleriyle tabela asılıyor. Bina açılıp yurt işlemeye ve öğrenciler alınmaya başladığında resmi olarak yurt adı veriliyor. Halk arasında da “Kuran kursu” olarak tanıtılıyor. Tabelalarına ise “…Yurt” yazıyorlar. Fetullah’ın mülki amirleri olan kaymakamlar ve valilerin bilgisi dâhilinde açılan bu devşirme yurtları için gereken her türlü yasal kolaylık yapılıyor. Yurt biçiminde açılan derneklerin ruhsatları işbirlikçi-yandaş mülkü amirler tarafından hemen veriliyor.

Fetullah’ın devşirme yurtlarına her öğrenci kaydedilmiyor. Genelde evleri köyde olan Ortaokul ve lise öğrencilerini derneğe getiriyorlar. Aileleriyle bağlantıları zayıf olduğu için bunlar daha çok tercih ediliyor. Eğer bir öğrencinin yurtsever ve BDP’li olduğu bilinirse yurt ile ilişkisi hemen kesiliyor. Genelde kolay kandırılabilecekler devşirme yurtlarına alınıyor. Yurtlara kayıt yaptıran her öğrenci aynı zamanda AKP’nin gençlik kollarına zorunlu üye olmak zorundadır. 

Ekonomik sorunlardan dolayı zor durumda olan öğrencilerle ilişki kurduklarında ilk önce Cemaate ait misafirhanelere götürüyorlar. Burada öğrencileri etkilemeye çalışıyorlar; “biz burada dini-İslam’ı, zor durumda olanlara yardımlaşmayı savunuyoruz” diyorlar. Batı illerinde üniversite kazanan öğrencileri tespit ederek gittikleri üniversitedeki Cemaat üyelerini haberdar ederek giden öğrenci ile irtibat kurmaları sağlanıyor.

Dini ibadetler, kurallar-yasaklar ve ekonomik masraflar konusunda ilk başta kimseye bir mecburiyet veya zorunluluk getirilmiyor. Yurda gelen öğrenciler üzerinde başlangıçta olumsuz bir etki yaratmaması için fazla baskı yapmıyorlar. Öğrenciler alıştıktan sonraki süreçte birçok konuda dayatmalar başlıyor. Önce Kuran'a el bastırarak yemin etme zorunluluğu getiriliyor. Kurana el basan öğrencilere, “mesih” olarak tanıttıkları Fetullah Gülen’e bağlı kalacaklarına, nerede olurlarsa olsunlar AKP’nin çıkarlarını koruyacaklarına dair yemin ettiriyorlar. Ardından yurtlarda öğrencilerin kendi aralarında Kürtçe konuşmalarını yasaklıyorlar. Kürtçe konuşmayı PKK ile ilişkilendiriyorlar. Kürtçe konuşan öğrencileri “PKK’lı mısın” şeklinde teşhir ediyorlar. Yurtlarda bulunan kütüphanelerde Said-i Kurdi’nin risalelerinden Kürtçe olanı öğrencilere verilmiyor. Kürtçe olan risale içinde Kürt-Kürdistan kelimelerinin geçmesinden dolayı bu risale öğrencilere verilmiyor. Okuma girişiminde olanlar uyarılıyor. Bunun yerine Fetullah Gülen tarafından değiştirilen risaleler veriliyor. 

Öğrencilerin düşüncelerini değiştirmek için bütün propaganda araçları kullanılıyor. Mitinglere ve eylemlere katılmaları yasaklanıyor. Katılanlar yurt içindeki temizlik, yemek, bulaşık gibi işlerle veya aile ziyaretlerinin engellenmesi, dışarı çıkmama gibi cezalara çarptırıyorlar. Miting ve eylemler için “günahtır, dinen uygun değildir” deniliyor. Devşirme yurtlarında yapılan yoğun Türkçü propagandalarla öğrenciler yurtsever düşüncelerden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Kürt gençlerini BDP ye ve özellikle PKK’ye karşı örgütlüyorlar. Fetullah’ın devşirme işini yürüten hocaların yanında öğrenciler PKK’den bahsettiklerinde şiddet gösteriyorlar. “Günah işliyorsunuz, çarpılacaksınız” diyorlar. Yurtlara gelen öğrencilerin beyinlerini dini propagandalar ile yıkıyorlar. Kuran'daki bazı ayetleri yorumlayarak etkilemeye çalışıyorlar. 

Yurda alınan öğrenciler için ön şart olarak; Cemaatin aile, akraba ve yakın çevre içerisinde tanıtılması, Cemaatin propagandasının sürekli yapılması isteniyor. Bu çevrelerin Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine abone edilmesi şart koşuluyor. Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine yapılan abone miktarına göre yurt öğrencileri ödüllendiriliyor.

Devşirme yurtlarında belli bir süre kalan öğrenciler, başlarında birer hoca olmak üzere, üçerli gruplar halinde-kermes adı altında köyleri ve esnafları dolaşarak yurt için erzak toplamaya zorlanıyor. Köylere gönderilen yurt öğrencilerinden kapı kapı dolaştırılarak peynir, yağ, vb. erzak toplamaları isteniyor. Toplanan erzaka göre öğrenciler para ve tatil gibi şeylerle ödüllendiriliyor. Yurtlara en fazla yardım asker ve polislerden geliyor. Yurtların bulunduğu yerlerdeki polisler kurbanlarını yurtlara bağışlarken askerlerde köylere deri toplamak için giden yurt hocalarını ve öğrencilerini askeri arabalarla götürüyor.

Fetullah’ın Yeşil Türkçü-İslamcı misyoner hocaları

Yeşil Türkçülük ideolojisi ile misyonerleştirilen yurtlardaki kuran kursu hocalarının çoğunluğu Kürtlerden oluşuyor. Kürt çocuklarına yönelik asimilasyon politikası bu devşirilmiş hocalar tarafından yapılıyor. Fetullahçı hocalar; “Türk bayrağı altında yaşıyorsak Türkçe konuşmalıyız. Bu bayrağa hizmet etmeliyiz Türkçeden başka dil yoktur ve dinimizce de yasaktır, bizim devletimizin dili Türkçedir. Başka bir dilde ısrar etmek dinimizde yasaktır. Birliğimizi bozmaya yönelik nifak girişimleridir” diyorlar. Yine bu devşirme hocalar vaaz adı altında öğrencilere AKP propagandası yapıyorlar. AKP’nin sunduğu imkân ve özgürlükler yoluyla bu günlere gelindiğini ve bir arada olunduğunu belirtiyorlar. Akşam yemeklerinden sonraki çay sohbetlerinde de bir saat boyunca PKK’nin anti-propagandası yapılıyor. “PKK için boş davadır” deniliyor. PKK’nin terör örgütü olduğu, çocuk öldürdüğü, halkı sömürüp zorla para aldığı, uyuşturucu sattığı ve PKK’ye katılan kadınların fahişeleştirildiği söyleniyor. PKK karşıtı aynı söylemleri yurt ve kuran kursu hocaları, dolaştıkları esnaf çevresinde de yapıyorlar. 

Fetullah’ın Yeşil-Türkçülük ideolojisinin misyonerleri olan Kürt hocalar, çevre edinmek, yurtlara-kurslara yeni öğrenciler almak için esnafları dolaşarak Cüz öğretiyorlar. Çeşitli bahanelerle yapılan esnaf ziyaretlerinden sonra Cuma günleri namazdan sonra çay içme ve sohbet davetleriyle yurtlara-kuran kurslarına esnaflar çağrılıyor. Ayrıca esnafları yurtlara getirmek için iş tekliflerinde bulunurken asıl hedefleri ise ulaştıkları bu çevrelere çocuklarını yurtlara göndermeleri için teşvik ediyorlar. Öğrencilerin evlerine giderek parasız ders veriyorlar. Yurtlarda ise öğrencilerin dersleri ile yakından ilgileniyorlar. Her öğrencinin başarılı olması için yoğun çaba gösteriyorlar.

Fetullah Gülen’in isteği üzerine AKP hükümeti tarafından vali ve kaymakamlara gönderilen gizli bir genelge ile yurt ve kuran kurslarında belirlenen hocaların isimlerine düzenlenen “para-yardım” toplamak için izin belgesi veriliyor. Valilik tarafından izin belgesi verilen misyoner hocalar; “fakir öğrencileri okutuyoruz” diyerek köy köy, ilçe ilçe, il il, dükkân dükkân dolaşarak para ve kurban derileri topluyorlar. Oysa yurtlarda kalanların çoğunluğu fakir öğrencilerden oluşuyor olmasına rağmen onlardan da aidat alıyorlar. Aidat veremeyenler yurtlardaki temizlik gibi angarya işlerde çalıştırılıyor.

Yurtlardaki misyoner hocaların bölgelerindeki Vali ve Kaymakamlarla ilişkileri güçlüdür. Yurt ve kuran kursları Vali ve Kaymakam ve emniyet müdürleri tarafından sürekli ziyaret ediliyor. Maddi yardımlar yapılıyor. İkişerli-üçerli gruplar halinde Fetullahçı hocaların para-yardım toplamak amacıyla esnaf, köy, ilçe ziyaretlerinde vali, kaymakam, emniyet müdürü ve karakol komutanları tarafından özel olarak tahsis edilen devlete ait resmi arabalarla gidiyorlar.

Fetullah’ın hizmetinde olan misyoner hocalar aynı zamanda bulundukları alandaki AKP teşkilatları ile de sıkı ilişki halindedirler. AKP teşkilatları ne görev verirse ona göre hareket ediliyor. Kürdistan’daki bütün faaliyetlerini bu esas üzerinden yürütüyorlar. Örgütleme yaptıkları bütün çevrelerde AKP propagandası yapıyorlar.  Samanyolu TV’nin izlenmesini ve Zaman gazetesinin okunması da teşvik ediyorlar.

Gülen cemaatine ait yurtlarda ajanlık eğitimleri veriliyor

Kürdistan’ın her tarafında açılan yurtlar-kuran kursları gerçekte birer devşirme-asimilasyon işlevselliğine sahiptir. Yeşil-Türkçülük ideoloji ile yapılan asimilasyon politikalarında din önemli bir maskeleme aracına dönüştürülmektedir.  Fetullah’ın devşirme yurtlarında ajanlık eğitimleri de verilmektedir. Emniyet genel müdürlüğü istihbarat şube müdürlüğünden istihbaratçı polisler, yurt yurt dolaşarak öğrencilere ajanlık eğitimleri veriyorlar. İstihbaratçı polisler, öğrencilerden, bulundukları köy, mahalle, kasaba ve ilçelerde BDP’li olanların-BDP adına faaliyet yürütenlerin, gösteri yapanların, polise taş atanlara ilişkin bilgi notu hazırlamalarını istiyor. Ayrıca yurtlarda kalan her öğrenci 3 ayda bir, ajanlık eğitimi veren istihbaratçı polise; aile bireyleri, akraba çevresi, mahalledeki komşuları, evlerine gelip giden misafirler hakkında bilgilendirme raporları yazmaya zorluyor. Polise verilen bilgiler içinde teyit edilmiş-en iyi bilgiyi getirenler emniyet müdürü tarafından ödüllendiriliyor. Bunlar yanında polis-öğrenci işbirliğini geliştirmek amacıyla yurtlarda bulunan öğrenciler belli zamanlarda çevik kuvvete ait otobüslerle piknik alanlarına götürülüyor. Polis ve aileleriyle yurt öğrencileri bir araya getirilmeye çalışılıyor.   Polis ve askerlerin Fetullah Gülen yurtları ile olan yakın ilişkileri sonucunda ve yurt hocaların yönlendirmesi ile yurtlarda kalan öğrenciler Polis kolejlerine ve Harp akademilerine yönlendirilerek geleceğin polis müdürleri ve generallerini yetiştirmeyi hedefliyorlar.

İlkokuldan başlayarak üniversiteye kadar Fetullah’ın verdiği burslarla okutulup devşirilen-Türkleştirilen Kürt çocukları, mastır yaptırmak amacıyla İngiltere’deki Bournemouth, Nottingham, Middlesex, Exeter; Amerika’daki Harward üniversitelerine gönderiliyor. Aynı zamanda buralarda ABD ve İngiltere’nin Fetullah Gülen’e tahsis ettiği çiftliklerde, Gladio’nun ‘yeşil imamı’ tarafından 3-4 yıl eğitilen-bu devşirilmiş kadrolar, ele geçirilen devletin yasal ve yasadışı hücrelerine yerleştiriliyor.

Kürt öğrenciler eğitim adı altında asimilasyoncu yurt ve okullarda ‘Yeşil Türkçü-Yeşil İslamcı’ ideoloji temelinde eğitildikten sonra Kürt çocuklarını ailelerinden, köklerinden, kültürlerinden kopartarak karanlık işlerini yaptırdıkları kadrolar haline getiriyorlar. Fetullah Gülen’in oluşturduğu ‘Yeşil Gladio’nun’ karanlık işlerini yaptıracağı geleceğin kadroları ağırlıkta Kürt öğrencilerden oluşturuluyor.  Kürdistan’daki yurtlarda sadece Kürt öğrenciler asimilasyona tabi tutulmamaktadır. Batıdan getirilen-Türkleştirilen Çerkez, Laz öğrencileri de aynı yurtlarda bir araya getirilmektedir. Bu şekilde yeşil Türkçü-İslamcı ideolojisi için karma bir yapı oluşturularak her üç etnik yapı asimilasyona tabi tutulmakta; ‘yeşil Ergenekon’ için yararlı kadrolara dönüştürülmektedir. 

Fetullah Gülen’in, “keklik keklikle yakalanır…” öğretisi temelinde Kürt çocuklarını ‘Yeşil Türkçü-İslamcı’ ideoloji temelinde asimile etmeye çalışan Kürt hocalar olurken; Türkçülük esasları ile yetişip-şekillenen Kürt öğrencileri de, kendilerinden sonraki Kürt çocuklarını yetiştikleri ideoloji temelinde yetiştirmek için hocalarının izinden gitmektedirler. Son dönemlerde Kürdistan’a gönderilen İmamlar, öğretmenler, polisler, savcı ve hâkimler, sağlıkçılar, kaymakam ve valilerin Kürt oluşları dikkat çekicidir.

Türkçü-İslamcı düşünce ve davranışlarla asimilasyona tabi tutulan öğrenciler, festivaller ve yaz kampları adı altında yılın belli dönemlerinde kamplara alınmaktadır. Yurt ve kamp süreçlerindeki öğrenciler yetenek ve ilgi alanlarına göre sınıflandırılmakta, bu yeteneklerini geliştirmeleri ve devlete bağlılıklarını pekiştirilmesi amacıyla gösterdikleri başarı oranında yükseltilen fonlara bağlanıyorlar.

Bütün bu asimilasyon faaliyetlerin sevk ve idaresi ‘Yeşil Ergenekoncu’ Fetullah Gülen tarafından yürütülmektedir. Yurtlarda kalan öğrencilerin durumlarını Fetullah Gülen bizzat kendisi yakından takip ediyor. Yurtlarda Fetullah Gülen, görüntülü telefon üzerinden öğrenciler ile tek tek konuşuyor. Ayrıca yurtlarda Samanyolu TV dışında başka bir televizyon kanalının izlenmesi yasaktır. Sadece haftanın belli zamanlarında Mehtap TV’de Fetullah Gülen’in kendisinin katıldığı “Kırık Testi” isimli program, bütün yurtlarda topluca seyrettirilmektedir. İzlemek istemeyenler, üç defa mazeretsiz toplu eğitime gelmeyenler yurtlardan atılmakla karşı karşıya gelmektedir. Bunlar yanında Fetullah Gülen’in ‘Herkül’ isimli internet sitesinde yayınlanan mesajları yurtlarda ‘etüt’ adı verilen gece eğitimlerinde ders olarak işlenmektedir.

Fetullahın devşirme yurtlarında Kürt kızları pazarlanıyor

ABD tarafından Türkiye’deki ‘Yeşil Glaldio’nun başına getirilen Fetullah Gülen’in Kürdistan’ı Türkleştirme politikasında en büyük ideoloğu; Yahudi devşirmesi Avram Galanti olmuştur. Galanti, 1924’lerde İttihat Terakki tarafından uygulanan Kürdistan ve Anadolu halklarının inkâr ve asimilasyonuna önemli katkılar sunmuş, Türkiye’deki “tek”çi anlayışın teorisyeni olmuştur. 

Fetullah Gülen’in kendisine örnek aldığı Yahudi devşirmesi Galanti, Türkleşmenin bir tek yolunun okullarda yapılacak tek dilde eğitim ile Türk ulusunun birlik olabileceğini savunmaktadır. Galanti, “Bir topluluğun temsilinin (asimilasyonunun) ilk şartının o topluluğa kendi dilimizi öğretmek olduğu bir mütearifedir (bilinen şeydir). Bir dilin de ilk evvel bu mantık ve müessir yayın ve vasıtası okuyup yazmaktır. İnsanlık, büyük kitlelerin okuyup yazmasının henüz okuldan başka bir vasıtasını bulamamıştır. Bizim de bu vasıtaya müracaatımız zaruridir. Bölgedeki insanlara kendi dilimizde okuyup yazmayı öğretmek zorundayız. Bu şekilde leyli iptidailer (yatılı okullar) suretiyle tercihan ve müstacelen bölgeler Kürtlüğe karışmaktan bir an evvel kurtarılmalıdır” düşüncelerini savunmaktadır. Ayrıca Galanti’nin İttihat Terakkinin hazırladığı Şark Islahat raporuna da önemli destekler sunduğu da bilinmektedir.

Şark Islahat Raporun en can alıcı bölümünde ise ''bir dili en iyi ve kolay öğreten anadır'' denilmektedir. Bunun için “bu mıntıkalarda kızların tahsiline bilhassa itina etmek temsili (asimilasyonu) bir kat daha kolaylaştıracaktır. Bölgedeki kızların Türklüğe tenessül etmeleri için belli merkezlerde Türk Ocakları ve kız mektepleri tesis edilmesi, kızların mekteplere rağbetlerinin suver-i adide ile temini lazımdır.”

- Kız okullarına önem verilerek, kadınların Türkçe konuşmaları sağlanmalıdır
  
-Kürt çocuklarının özellikle de kız çocuklarının ailelerinden uzaklaştırılıp asimile edilmesi ve Türkleştirilmesi için vaz geçilmez bir uygulama olacaktır.

-Şark illerinden kız alıp vermelerin yaygınlaştırılmalıdır. Bu şekilde aile ve çevresinin Türkleştirilmesi sağlanmalıdır.

-Planlanan bölge okulları, köy okulları ve meslek okullarının faaliyete geçirilmesi... Kız ve erkek misyoner yetiştirilmesi ve bunun için hususi müessese kurulması... Bölge halkından kabiliyetli ve küçükten asimile edilen gençlere yüksek tahsil imkânları sağlanması.

Yeşil Gladio şefi Fetullah Gülen, Galanti’nin inkâr ve soykırım fikirlerini günümüze formüle ederek Kürdistan’da-Kürt çocuklarının-Kürt kızlarının asimilasyonunu öncelikli görmüştür. Gülen, ‘kırık testi’ programında bu konuda şunları söylemektedir: “Anadil anadan öğrenilir. O bakımdan geleceğin annelerini, bugünkü çocukları Türklüğe asimile etmek çok daha önemlidir.” Fetullah Gülen’in kurmaylarına, taşeron partisi AKP’ye verdiği soykırım fetvaları sonrasında, Kürdistan’da kız çocukları evlerinden, ailelerinden, koparılarak-renkli kampanyalarla YİBO’lara, Işık-Nilüfer okullarına, kız meslek liselerine, pansiyon ve yurtlara dolduruldu. Bu okul, yurt ve pansiyonlarda kız çocuklarının Türk dili ve kültürü ile yetiştirilmesi artık bir devlet politikası olarak yürütülmeye başlandı.

Fetullah Gülen YİBO’lara, devşirme yurtlarına Kürt kızlarını doldurmak için devletin bütün imkân ve olanaklarını seferber etmekte, ulaşamadıklarına ise farklı projeler geliştirmektedir. Galanti’nin İttihat Terakkiye önerdiği gibi Kürt kızları ile cemaat çevresinin evliliklerini teşvik etmektedir. Gülen cemaatine bağlı kadınlar köy köy, mahalle mahalle dolaşarak genç kızları tespit ederek cemaat üyesi erkeklere ayarlamakla görevlidirler. Bunların başında polisler gelmektedir. Pilot bölge olarak seçilen Hakkâri, Şırnak, Van-Muradiye’de, Çaldıran talebe yurdunda Ağrı’da, Doğubayazıt’taki yurtlara polisler yoğun ilgi göstermektedir. Fetullah’ın yurtları Kürt kızlarını polislere pazarlama merkezlerine dönüştürülmüştür. Yurtlara gönderilen yeni yetme genç polislerin, fiziki yapıları düzgün, genç kızlarla ilişki kurarak evlilik adı altında bu kızları; İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Kayseri, Rize gibi şehirlere götürmektedirler.

Bu temelde AKP’nin Rize belediye başkanının Kürt kızlarını ikinci eş yaparak Kürt sorununun çözüleceği düşüncesi öylesine söylenmiş bir söz değildir. Fetullah Gülen’in bu konuda Herkül sitesinde yayınlanan görüş ve önerilerinden etkilenilerek söylenen sözlerdir.Kürt kadını hedef alan sözler sadece Fetullahın kadrolarından olan Rize belediye başkanı tarafından dile getirilmemiştir. 

Siirt valisinin “dağa çıkacaklarına fuhuş yapsınlar” sözleri de Fetullah’ın Kürdistan’da yürüttüğü başka bir faaliyeti deşifre ediyordu. Mardin, Siirt, Van-Erciş ve en son Dersim-Ovacık'ta yaşanan cinsel istismar olaylarında Fetullahçı kadroların isimleri geçmeye başladı.  En son Siirt’teki N.Ç. olayında da Fetullahçı kadrolar açığa çıkmıştı. AKP’nin 2002’de iktidara gelişi ardından Kürdistan’daki orta ve liselerde uyuşturucu (hap, esrar), porno dergi ve CD’ler elden ele dolaşmaya başladı. Kürdistan’daki bütün internet kafelerde birçok internet sitesine giriş yasak iken, porno sitelerine erişim engeli getirilmedi. Fetullah yandaşı TV’lerdeki erotik içerikli dizilerle Kürt gençleri pornografi teşvik edilmeye başlandı. Bütün bu çabalar sonucunda Kürdistan’da fuhuş olaylarında tırmanış yaşandı.

Cinsel istismar, fuhuş olayları Gülen’in Kürdistan’daki karanlık yüzünü oluştururken dinin öne çıkartıldığı eğitim kurumları ve yurtlarla ‘beyaz soykırım’ uygulanarak Kürt kızları başka şekilde bitiriliyordu.
Yurtlarda özellikle fiziği düzgün, gelişmeye açık, güzel kızlar seçiliyor. Fakir kesimden gelen bu kızlar kendilerine sunulan sınırsız maddi imkânlarla kandırılmaya çalışılıyor. ‘Gülen bataklığına’ battıkça daha çok batıyorlar. Gülen’in talimatı ile bunlara burslar verilerek özel-paralı kolej ve üniversitelerde okutuluyor. Özel burs ve eğitimlerden geçirilen kızlar mastır adı altında başta Amerika ve İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerine gönderiliyor.

Cemaatin örgütleme ağı dışında kalan Kürt kızları ise başka yöntemlerle avlanıyor. İl-ilçe milli eğitim müdürlükleri, üniversiteyi kazanan Kürt kızlarının isimleri ve gittikleri şehirleri bölgedeki Fetullah’ın kadrolarına vermekte, bu kadrolarda öğrencinin kazandığı şehirdeki kadroları bilgilendirmektedir. Üniversite adayı Kürt kızı ile ilişkilenen Fetullahçılar ücretsiz kalacak yer, karşılıksız burs, ücretsiz sosyal-sağlık imkânlarından yararlanma talepleriyle etkilemeye çalışıyorlar. Aynı zamanda aile ile de bağlantıya geçerek-ailenin rızası alarak faaliyetlerini sağlama alıyorlar. Yine okullarda başarılı olan cemaat üyesi genç-yakışıklı erkeklerle kızları ağlarına düşürüyorlar. Amaçlarına ulaşan cemaat kadrolarıyla ağlarına düşürdükleri kızlar evlendirilerek başlatılan soykırım süreci sinsi yöntemlerle devam ettiriliyor.

Bu öğrenciler çoğunlukla İstanbul’da toplanıyor ve ‘yeşil Gladio’nun örgütlenme ağı içindeki bütün sosyal imkânlardan yararlandırılıyor.  Sınırsız bir şekilde ücretsiz bütün taşıma araçlarına biniyorlar. Uçakla yapılan iç ve dış seyahatlerde sahip oldukları pasaport ve kimliklerle VIP’ten geçiş hakkına sahip oluyorlar. Yine ücretsiz olarak sağlık kuruluşlarından yararlanıyorlar. Kendilerine hediye edilen cep telefonları ile hiçbir ücret ödemeden telefon ve internet kullanıyorlar. 

Yurtlardaki fiziği güzel Kürt kızlarının devşirme süreci Fetullah Gülen’den gönderildiği söylenen eşarp vb. hediyelerle pekiştirilmeye çalışılıyor. Yapılan propagandalarla gelen hediyelerin sanki bir ilahtan geldiği izlenimi yaratılmak isteniyor.

Kürdistan’daki Kürt kızlarını hedef alan bütün devşirme operasyonları, ‘yeşil Gladio’ şefi Gülen ve etrafındaki şebeke tarafından yürütülürken Kürt kızlarının bütün masrafları başbakanlığa ait gizli ödenekten karşılanıyor.

PKK ve Kürt halkının inkârı-yok edilmesi ve asimilasyonu üzerine kendi iktidarını inşa eden İttihat Terakki zihniyetinin devamı niteliğindeki ‘Yeşil Ergenekon’ diğer adı ile ‘Yeşil Gladio’ ve onun şefi Fetullah Gülen’in tek amacı; tek dilli, tek kültürlü, tek kimlikli ve tek inançlı bir ‘milli Türk devleti’, yani Türklerden oluşan ulus-devletin devamını ve sürekliliğini sağlamaktır. Bu temelde Gülen’in cemaat kadrolarına Mehtap TV’den verdiği; “düşmanını(Kürtleri) alt etmek için her türlü yöntem farzdır” fetvaları Kürdistan’da yürütülen kirli savaşın bundan sonra çok daha sinsi ve tehlikeli yürütüleceği sonucu çıkmaktadır.

Yasin Kılıçkaya

Hiç yorum yok: