2 Kasım 2011 Çarşamba

Fetullah Gülen ve Cemaatinin 'Kök Kazıma' Stratejisi

Fetullah Gülen'in Kürtleri ‘katletme fetvası’nın tartışmaları devam ediyor. Gülen bu konuşmasıyla Kürt sorununu askeri olarak çözmenin yol ve yöntemlerini AKP hükümetine öneriyor.

 AKP'nin uluslararası destekçilerine ise katliama sessiz kalın çağrılarında bulunuyor. Fetullah Bey’in bu politikası yeni değil. Cemaat kendi varlığını Türk devletinin varlığı gibi Kürt inkarında var ederek günümüze kadar geldi.

Fetullah Gülen, cemaatini ilk oluşturduğu zamanlarda cemaat içinde Kurmanci ve Zazaki konuşmayı yasaklar. Bu yasaklamanın cemaat üyelerinin güvenliği için alındığını söyleyen Gülen'e en yakın isimlerden Cemal Uşak, bu yasağın gerekçesini 10 ekim 2011 tarihli Radikal gazetesine şu sözlerle itiraf eder: "1974 yılında bulunduğum camia o dönemde Kadıköy yakasında 4 öğrenci evine nezaret etmemi istemişti. Yani ağabeylik yapıyordum. Göztepede çoğu Bingöl ve Urfalı 6-7 kişilik bir talebe grubu vardı. Bir gün gittim, Halimle Mehmet nerede? diye sordum. Kapıya yaklaştığımda resmi belgelere de giren haliyle anlaşılmayan bir dil duydum. Sonradan öğrendim ki Zazaca. Ben içeri girince panikle sustular ve Abi özür dileriz, belki bir daha olmayacak, anamızın dilini özlemişiz de birkaç kelime konuşmuşuz dediler. Sanki suçüstü haliydi yaşadıkları."

Cemal Uşak'ın bu röportajı Fetullah Gülen cemaatinin Kürt politikasını değiştirdiği yönünde yorumlanmak istendi. Gülen Cemaati Kürt direnişini kırmak ve Kürtler arasında bölünme yaratmak için yıllarca çaba harcadı.

Cemal Uşak bu çabaları şöyle özetliyor: "İlk başlarda biz Türkiyedeki sorunlara genel olarak temas ettik. Ama sonra Kürt ve Alevi sorunlarıyla ilgili cepheden toplantılar düzenledik. Kürt sorunuyla ilgili düzenlediğimiz toplantıların biri Erbil, biri Ankara, diğeri de Abanttaydı. " Cemaat bununla da yetinmez. Kürdistan'da toplum içinde çalışmalar başlatır. Özellikle medyayı da kullanır. Fetullah Gülen'in adamı Cemal Uşak Kürdistan'daki örgütlenmede kullandıklarıaraçları ise şöyle özetliyor;

"Televizyonla, gazeteyle vs. Fethullah Gülen Hocaefendiye gönül vermişinsanların kurduğu Antepte yayın yapan Dünya TV adlı bir Kürtçe televizyon bile var. Diyarbakır, Mardin, Urfadaki insanlar bizim camianın açtığı etüt merkezlerinden, dershanelerden ve Kimse Yok mu derneğinin yaptığı yardımlardan memnuniyetlerini ifade ediyor."

Yani Cemat Kürdistan'da medyayı, öğrenci yurtlarını, yardım derneklerini kullanarak Türk özel savaşpolitikalarını Kürt toplumu içinde yaymaya çalışıyor. Bunun için cemaatin gazete ve televizyonlarından yorumlar yapılıyor. AKP medyasında da bazı yazarlar "Gülen'in Kürt açılımı" başlıklı yazılar yazdılar. Oysa Fetullah Gülen'in Kürt açılımı da aynen AKP'nin Kürtlerin siyasal ve askeri soykırımını hedefliyordu. İkisi arasında bir fark yoktu. Hatta Gülen cemaati Kürtlerden kurtulmak için Srilanka'nın Tamillere yaptığı katliamı öneriyordu. 

Nitekim Gülen cemaatinin gazetesi Zaman'ın yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı "PKK'lilerin sonu Kaddafi gibi olacak" yazıları ile, Emre Uslu ve Önder Aytaçların "Sadece BDP'lilerin tutuklanması yetmez daha fazlası, Kürtlere dostluk yapanların da tutuklanması gerekir" türünde yorumlar yapıldı. 

Botan'ı hedef haline getiren "Şırnak-Hakkari" hattında özel uygulamalar ile kentleri kuşatmak, gerillayı ise ileri askeri teknik ve kimyasal silahlar kullanarak toplu katliamla etkisizleştirmek gerektiğini söylediler.

Gülen tarikatı da AKP gibi Kürt soykırımı planını gizlemek için medyada ve siyasetti psikolojik savaş politikalarına hız verdi. Oysa cemaatin Kürt düşmanlığı ve Fetullah Bey’in son konuşmasındaki katliam plotikalarınıgözden kaçırılabilecek düzeyde değildi. AKP de "Kürtleri öldürelim, tutuklayalım, iradelerini kıralım; eğer kalan olursa da AKP'lileştirelim" politikası ile sonuç almak istiyordu.

Gülen cemaati bunun da yetmediğini toplu katliamlarla Kürtlerin "kökünün kurutulması, yaşadıklarıyerlerin altının üstüne gelmesi" gerektiğini söylüyordu. 

Nitekim bugünkü yazısında tarikatın sözcülerinden Hüseyin Gülerce, KCK tutuklamalarına itiraz eden aydınları dahi uyararak, siyasi ve askeri operasyonların süreceği mesajını veriyor.

Fethullah Gülen’in son konuşması da tıpkı Şubat 1980 tarihinde yaptığı konuşmada ‘’anarşist ve teröristleri devletin asker ve polisine bildirmeyenler Allah katında sorumlu olacaklardır’’ konuşmasının aynısı

Sadece o da değil. Tansu Çiller başbakan olduğu süreçte ‘terörle mücadele yasa tasarısı’ için Fethullah Gülen’den destek istedi ve bu görüşme iki tarafın oluruyla basına yansıdı. Bu görüşmelerden sonra Gülen art arda televizyonlara çıkmaya başladı. İlk röportajı TRT’de yayınlandı

Baki Gül



Cemaat evinde Kürtçe konuşan öğrenciye hakaret ve darp


  Fetullah Gülen Cemaati'ne ait olduğu belirtilen evde kalan üniversite öğrencisi Cemil Yıldız, ailesi ile Kürtçenin Zazaki lehçesi ile konuştuğu için küfür ve hakarete maruz kaldığını belirtti.

Ege Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi Cemil Yıldız, maddi durumu iyi olmadığı için lise yıllarından bu yana ara ara gittiği cemaat ortamına üniversite okumak için geldiği İzmir'de de giden bir öğrenci. HPG'nin Çukurca eylemi ve Van depreminin ardından batı illerinde yaşanan ırkçı saldırılara Yıldız da İzmir'in Bornova İlçesi'nde kaldığı cemaat evinde maruz kaldı.

Cemaat evindeki Astsubay: Bu evde Kürtçe konuşma

Diyarbakır Hani nüfusuna kayıtlı Yıldız, geçmişten bu yana sık aralıklarla kaldığı cemaat evlerinde özellikle son günlerin siyasi atmosferinden kaynaklı, Kürtlere dönük saldırılardan nasibini aldığını belirtiyor. Sık sık ev içinde Türkçe dışında bir dil konuşmaması için uyarılan Yıldız, bir keresinde de evlerine Başbakan Erdoğan'ın annesi adına mevlit okumak için gelen bir Astsubay'ın ev içinde Kürtçe konuşmaması için uyarılarıyla karşılaştığını iddia etti. En son Van depreminin ardından evde kendisine dönük tepkilerin arttığını dile getiren Yıldız, "Benim kardeşim de deprem sırasında Van'daydı. Sohbet sırasında devletin oradaki halkı dikkat almadığı yönünde sözler söyledim. Evdekilerin hepsi bana, 'Sen nasıl onları eleştirirsin. Onlar inançlı insanlar' dedi" diyerek, o günden sonra ev halkının kendisine bakışının değiştiğini aktardı.

'Kart-kurt dilini de al git'

Olayın yaşandığı gün olan 28 Ekim akşamı evde ailesi ile telefonda Kürtçenin Zazaki lehçesi ile konuşan Yıldız, yanına gelen şakirtlerden birinin, sert bir üslupla, "Burada Türkçe konuşacaksın, buranın dili Türkçe, bu dili anlamıyorum" dediğini aktararak, olay büyümesin ve ailesi endişelenmesin diye telefonu kapattığını söyledi. Başka odaya gitmek üzere yerinden kalkmasına rağmen, sataşmasını sürdüren aynı kişinin kolunu büktüğünü belirten Yıldız, "Bu kart kurt dilinizi de alın ve hangi dağda konuşuyorsanız gidin orada konuşun. Siz medeniyetten ne anlarsınız. Senin gibi dağdan gelenin İzmir'de ne işi var. Türk topraklarını terk edin, Irak'a gidin" dediği iddia etti. Yıldız, "Bana hakaret etmesi üzerine saygılı olmasını söyledim. Çocukla alay eder gibi yanağıma vurarak, kendince beni korkutmak istedi. Saldırısının dozunu arttırması üzerine, kendimi korumak ve olayı büyütmemek için onu ittim ve odama çekildim" dedi.

Dakikalarca süren saldırıya kimse müdahale etmedi

Odasına giderek yatağına yaslandığını ve içeri girdiğini fark etmediği aynı kişinin bir anda kendisine saldırmasıyla neye uğradığını şaşırdığını belirten Yıldız, "Evde bulunan diğer kişilerin de hazırladığı ortamla içeri gelen bu kişi ben yatağa yaslanmış bir şekildeyken, hiç beklemediğim anda bana vurmaya, belime baskı yapmaya başladı. O anda canım çok yandı ve hazırlıksız yakalandığım için kendimi koruma şansım yoktu. Sırtımı birkaç kez dişledi. O bana saldırdığı sırada diğerleri hiç içeri gelmedi. Yaklaşık 5-6 dakika boyunca bana saldıran bu kişiyi o sırada eve giren bir başka kişi engelledi" diye konuştu.

'Cemaat, Kürt çocuklarını kendi kültüründen utanan birey yapıyor'


Yaşadığı olayın travmasını yaşayan Yıldız, birçok eşyasını dahi alamadan çıktığı eve bir daha geri dönmediğini belirtti. Kendisine yapılanın münferit olmadığını dile getiren Yıldız, yıllardır bir şekilde kaldığı cemaat evlerinde fiziki şiddetin yanı sıra özellikle asimile etmeye dönük ciddi çabaların olduğunu ifade etti. Yıldız, "Maddi durumu iyi olmayan, binlerce Kürt çocuğu bunların ellerindeki sınırsız imkanların cazibesiyle aile ve çevrenin dayatması ile onlara dahil oluyor. İdeolojilerinin en önemli ayağı olan Türk-İslam sentezini Kürt çocuklarının üzerinde uyguluyorlar. Yapmak istedikleri yegane şey Kürt çocuklarını aidiyetlerinden korkan, kültürlerinden utanan kompleks bireyler yapmak" diye konuştu.

Hiç yorum yok: