AKP
faşizminin devleti ve toplumu tümden ele geçirmesini kolaylaştıran 12
Eylül Anayasa referandumunda hatırlarsanız PKK karşıtı Kürtler,
liberaller, bir kısım aydın ve yazarlar "evet" oyu vereceklerini
açıklamış, Kürt sitelerinde, televizyonlarda, Türk basınında "EVET" oyu
vermeleri için topluma çağrı üstüne çağrı yapmışlardı. Biz o zaman
Türkler arası silah ve devlet değiş tokuşunun Kürtlere onaylatılmasına
"hayır" demiştik. Yıllardır bağımsız birleşik Kürdistan fikrinin
savunuculuğunu yapan ve bu yolda epeyi bedel ödeyen İsmail Beşikçi de
referandumda Kürtlerin adının geçmediği sömürgeci anayasa maddelerine
"evet" oyu verilmesini isteyenlerdendi.
Türkiye ve Kürdistan'da ilericilikle muhafazakarlığın; iktidarla
muhalifliğin makasını daraltıp bundan Cemaat ve kendisi için iktidar
çıkaran AKP'ye inanan sadece İsmail Beşikçi değildi. İsim yapmış nice
insan "bir oyum var onu da AKP"ye vereceğim demişti.
AKP'ye inanan başkaları da vardı. Bu başkalarının içinde bir isyanı
baştan çıkarıp, kendi köşesine çekilenler de bulunuyordu.
Dişlerimizi
dudaklarımıza kanatırcasına gömerek, ölçüsüz AKP destekçiliğinin
Türklüğün yüzyıllık yalanlarına kanmaktan başka bir şey olmadığını
anlatan yazılarımızı İsmail Beşikçi "Şımarık yazılar" olarak
değerlendirmişti. İyi ve kötü Kürt ayrımında "cinayetleri sorgulanmayan
PKK" yi ve "şımarık yazılar yazan" beni kötü Kürt kategorisine; "Kemal
Burkay, iyi aile reisi olarak adlandırdığı Ümit Fırat, Muhsin Kızılkaya
ve Orhan Miroğlu'nu "iyi Kürt" kategorisine sokmuştu.
AKP, Fethullah Gülen Cemaati ve bunların Kürt uzantıları deyim yerindeyse, kale gibi aydınların zihnini darmadağın etmişti.
AKP'nin bugünkü kanlı ve cüretkar iktidarını sürdürmesinde AKP
anayasasına evet diyip, onun iktidarını öven aydınların payı büyüktür.
Önceki gün Belge Yayınları sahibi Ragıp Zarakolu'nun AKP iktidarına
bağlı savcılar tarafından tutuklanması bende karmakarışık duygu ve
düşüncelerin boy vermesine neden oldu. Ragıp Zarakolu, 2002 yılında
vefat eden Ayşe Nur Zarakolu'nun eşidir. Ayşe Nur Zarakolu'nu kelimeler
anlatmaya yetmez. Ben şahsen o güzel kadını överken incitmekten
korkuyorum. Onu güler yüzünün yeryüzünden çekilmesine ağlamak istiyor,
ağlayamıyorum. Övmek istiyorum övemiyorum. Ayşe Nur ve Ragıp Zarakolu
aynı zamanda İsmail Beşikçi'nin ilk kitaplarını basan kişilerdir. Bunun
için yayınevleri basıldı. Kitaplar toplatıldı. Ayşe Nur Zarakolu Beşikçi
ile birlikte defalarca mahkemelere çıktı.
Ayşe'nin eşi Ragıp Zarakolu ve oğlu Deniz şu anda büyük bir aydın
kesim tarafından anayasasına evet denen ve icraatları övülen AKP
fazşizminin zindanlarındadır...
AKP'nin icraatlarını en çok övenlerden biri de Kemal Burkay'dır.
Kemal Burkay ve çevresi de anayasa referandumunda PKK'ye karşı AKP'yi
desteklemiş, kendilerinin desteklediği parti ve kuruluşlar o günlerde
AKP'nin Kürdistan şubesi gibi çalışmışlardı:
"Yetmez, ama evet" görüşü onlarındı. Bir çok yerde de Kürtçe pankart açılmıştı:
"Erê, Erê, Erê, Hezar carî Erê" diyorlardı.
PKK gerillalarına ve BDP'li siyasetçilere yönelik zalimce
saldırılardan kısa bir süre önce devlet töreniyle İstanbul havaalanından
alınan ve benim de hakkında "şımarıkça yazılar yazdığım" Kemal Burkay'ı
kaldığı Taksim Hil Hotel'de ilk ziyaret edenler arasında İsmail Beşikçi
de vardı. 12 mertekarelik bir alana sıkıştırılmış tutsak Öcalan'ın
İmralı duruşunu eleştiren Beşikçi, otuz yıllık sürgünden devlet
töreniyle getirilen Kemal Burkay'a övgüler dizyordu.
AKP faşizminin iktidarıyla birlikte Kürt ve Türk kartları yeniden
karıldı. Türk cephesinde klasik kemalizm yerine, Kemalizmin sağ kanadı
olan ve benim doksan yıldır Kemalist devletin sokak tetikçiliğini yapan
dediğim ve aynı zamanda iktidar açlığı içinde kıvranan Türkçü ve islamcı
kanat devlet olarak oturtuldu. Bu kesim iktidara otururken, PKK karşıtı
Kürt kesimlerin desteği alındı.
Hiç bir kitlesel tabanı olmayan, sigortalı kişisel Kürtçülüğü temel
alan ve Türk devletinin gösterdiği rıza çerçevesinin dışında hiç bir
girişimci özelliği olmayan bir kaç yüz yazar, aydın ve siyasetçinin
özgürlüğü AKP fazşimi tarafından Kürt özgürlüğü yolunda atılmış adımlar
olarak yutturuldu.
Beşikçi'nin de içinde olduğu aydınların AKP'de olumlu bulduğu şey işte budur.
PKK karşıtı Kürtlerin özgürlüğüdür.
Kemal Burkay'ların ve diğerlerinin "PKK ve Öcalan ile görüşülsün"
söylemleri, PKK'yi tasfiye etme niyetini gizlemeye çalışmaktan başka bir
anlam ifade etmemektedir.
PKK'nin ittifak yapmak istediği Kemalizmin sol kanadı, ordudan,
devlet kurumlarından ve büyük ölçüde siyasetin içinden AKP ve Fethullah
Gülen cemaati tarafından tasviye edilmiştir. Kemalist solculuğun ve ordu
mensupluğunun en serseri unsurları şimdi cezavelerindedir. AKP
faşizmini zorlayacak tek güç artık PKK'dir. AKP ve cemaatin PKK'ye bu
kadar yüklenmesi bundandır.
Şimdi tekrar başa dönmekte fayda vardır. Cemaat hakimiyetli yeni Türk
devletinde Kürt ve Türk kartları yeniden karılmıştır.
Seçimlerde ve
referandumda AKP'nin desteklenip, ona demokratik anlamlar yüklenmesi bir
icraatın ürünü değil, siyasal bir tercihin ve kuşatılmışlığın
sonucudur.
Kürtler bu durumu tartışmadılar. Muhafazakar Türklükle ittifak
yapanlar yeni devletten rakipleri için zulüm, kendileri için şefkat
beklediler. Kürtler adına yazarlık ve aydın vazifesi yapanlar da, açık
siyasal tercihlerine rağmen birbirleriyle tartışma cesareti
gösteremeyip, her cepheden arkadaş kalmayı tercih ettiler.
Türk aydınlarının ve liberallerinin kafası karışık olacaktı da
onların geri bir pro tipi olan Kürt aydınlarının mı kafası karışık
olmayacaktı?
Kürt halkına karşı 12 Eylül Faşist Cuntasından daha şidetli ve
bilinçli bir savaş sürdüren AKP faşizminin icraatlarını gördükten ve
yeri de geldikten sonra kendimce açık bir tespitte bulunmanın gerekli
olduğuna inanıyorum:
AKP faşizminin kanlı icraatlarından AKP'yi destekleyen ve onun
uygulamalarını olumlayan Kürt aydınları ve siyasetçileri de
sorumludur...
Türkiye ve Kürdistan'da bize yutturulan herkesin saf aydını dönemi kapanmıştır.
Siyasallaşmış aydın dönemi başlamıştır. Siyasallaşmış ve çıkar
ilişkilerine bulaşmış aydınların özgürlük talebiyle kıvranan direniş
halinde Kürt halkına verebilecekleri bir şey kalmamıştır.
AKP faşizmini Kürt halkının başına musaalat eden aydın ve siyasetçilerin Kürt halkına ve tarihe karşı özür borçludurlar.
AKP faşizminin zulümü arrtıkça sorumluluk payı olanlara günahlarını v e borçlarını hatırlatmaya devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder