20 Ekim 2011 Perşembe

Uluslararası Êzidi Konferansı Neden Ertelendi

Ezidilerin Kutsal Mekanı LALEŞ
Tarihte Êzidilerin başına gelenleri herkes biliyor sanırım. Êzidilerin deyimi ile tam 72 katliam yaşadıklarını söylerler. Bu yaşanan katliamlardan kaynaklı Êzidiler Kürdistan’da sürgün edildi, yerleşim yerleri ellerinden alındı, arazileri başkaları tarafından satın alındı ve Êzidilerin yönü Avrupa ve Dünya’nın çeşitli devletlerine verildi. Êzidiler inançlarından kaynaklı üzerinde doğup büyüdükleri topraklarda yaşama alanı bırakılmadı. Şimdi ise Êzidilerin en fazla yaşamış oldukları yer Güney Kürdistan’ın Şengal alanıdır. Burada yaklaşık olarak 500 bin Êzidi’nin yaşadığı söylenir.  Güney Kürdistan’da yaşayan Êzidi’lerin ne durumda olduğunu da tahmin etmek zor değildir. Şengal’da yaşayan Êzidiler 1960’lı yıllarda Güney Kürdistan’da Irak rejimine karşı başlayan savaşa aktif destek vermelerinden kaynaklı daha sonra Baas rejimi tarafından dağ yamaçlarında ki tüm köyler boşaltılarak ovada onlarca köy bir araya getirerek merkezi köyler oluşturdular.  Bu köylerin kurulduğu yerde elektrik, su v.b temel insani ihtiyaçlardan uzun süre mahrum bırakılmışlardı. Şimdi bile Êzidilerin yaşamış olduğu bu merkezi köylerde yaşamak oldukça zordur. Irak düştükten sonra Êzidiler için yeni bir süreç başladı. Êzidiler inançlarından dolayı çeşitli saldırılara maruz kaldı. Radikal İslam örgütleri Êzidilerin katliamı için fetvalar çıkararak Musul’dan tamamıyla Êzidileri sürdüler. Êzidilere Musul ve Arap tarafı tamamıyla kapandı. Yaşamış oldukları yerde ise tek bir fabrika olmadığı gibi iş imkanı da söz konusu değildir. Bulundukları yerlerde kimi aileler hayvancılıkla geçimini sağlarken kimileri de buldukları küçük tarla parçasını ekerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama Êzidilerin yüzde doksanı işizdir. Yoksulluğun alt sınırlarında yaşamların sürdürmeye çalışıyorlar. Eğitim durumları ise Yüzde doksan dolayında ilkokul mezunu bile değil.

Êzidiler için tek iş kapısı Güney Kürdistan’ın Duhok, Süleymaniye ve Hewler illeridir. Burada iş imkanı bulmak ise oldukça zordur. Çünkü Êzidi elinin değdiği her şey haram olarak görülüyor. Êzidilerin anlatımına bakılırsa bindikleri bazı arabalarda Êzidi oldukları fark edildiğinde yolun yarısında indirildikleri söylenmektedir. Yine Hewler’de sabahın erken saatlerinde yazın kızgın güneş altında kışın ise yağmur altında sokak ortasında hamallık için bekleyen yüzlerce Êzidi bulmak zor değildir. Êzidiler çalıştıkları yerlerde ise Müslüman Kürtlere göre yarı fiyatına çalıştırmaktalar. Aldığımız haberlere göre Süleymaniye’de gecen hafta tüm inşaat yerlerine uğrayan asayiş güçleri inşaatlarda çalışan Êzidi, Doğu Kürdistanlı ve Maxmur mülteci kampında bulunanların derhal Süleymaniye’yi terk etmeleri istenmiş. Buna hiçbir gerekçe ise gösterilmemiş. 

Tabiî ki tüm bunlardan birinci derecede sorumlu olan Kürdistan Federal hükümetidir. Êzidilerin şuan içinde olduğu durum tamamıyla Federal Kürdistan Bölgesinin politikalarından kaynaklanmaktadır. Tüm bunları kısaca dile getirdikten sonra 15 Ekim günü yapılması düşünülen uluslararası Êzidi konferansının KDP asayiş güçleri tarafından neden engellediğine gelmek istiyorum. 

Bu konferansa Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Ukrayna, Kuzey Kürdistan, Batı Kürdistan, Güney Kürdistan ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen delegelerin Êzidi merkezi olarak bilinen Şengal’de yapmak istedikleri konferans asayiş güçlerinin engellemesine takıldı. Asayiş güçleri dışarıda gelen birçok delegeyi gözaltına alarak hakaretler etmişler. Yapılacak konferansın kendilerinin güvenliği için tehdit oluşturduğunu konferansın arkasında PKK örgütü olduğu için izin vermediklerini ifade etmişler.
Delegeler konferansa gitmeden önce Mir Tahsin ile görüşmüşler Mir konferansa olumlu yaklaşmamış direk olmasa bile Êzidiler için böyle bir konferansa gerek yok anlamında mesajlar vermiş. Mir Tahsin kendi otoritesinin zedelenmesinden korktuğu için Êzidilerin birlik olmasından çekinmektedir. Bu konferansta kendi otoritesine alternatif ve daha demokratik bir otoritenin çıkabileceğinden korkmaktadır. Uluslar arası Êzidi konferansının esas amacı konferans hazırlık komitesinde olanların anlattığına göre, kendi topraklarında sürgüne maruz kalmış dünyanın birçok yerine dağılmış ve örgütsüz durumda ki Êzidileri bir araya getirerek daha örgütlü bir güç haline getirmekti. Yine burada Êzidilerin var olan sorunlarını masaya yatırarak bu sorunlara çözüm üretmekti. Bu sorunların başında örgütsüzlük, eğitim, işsizlik, sağlık, göç, dıştalanmışlık, baskı v.b Êzidi olan ve gerçekten Êzidilerin iyiliğini isteyen biri için bu konferansın neyi tehlikeli. Mir Tahsin için bu konferansın neyi tehlikeliydi?  Tabi ki Mir Tahsin’in tek başına bunu yaptığına inanmıyorum. Bunun arkasında bu konferansın gerçekleşmesini istemeyen esas güç KDP’dir. Şengal’de ki asayiş gücüde KDP’ye bağlıdır. Şengal’da ki Êzidiler yıllardır maruz kalmış oldukları bu uygulamaların KDP kaynaklı politikalar olduğunu iyi biliyorlar. Orada KDP’ye karşı rahatsızlık oldukça fazladır. KDP’nin bu güne kadar Êzidilere uygulamış olduğu temel politika radikal Arap İslam örgütleriyle kendi arasında tercih yapmasıdır. Radikal İslam örgütleri Êzidilere fiziksel soykırım dayatırken KDP ise onları işsiz, eğitimsiz, toplumdan dıştalanmış, horlanmış, sürekli ikinci sınıf muamelesi yaparak tüm bu uygulamalar karşısında kendisine şükran etmesini beklemiştir.  Yine çevrede ki Müslüman Kürt aşiretler Êzidi kızlarını kaçırarak Müslümanlaştırmayı bir politika olarak belirleyerek zamanla var olan Êzidileri de kültürel soykırıma uğratarak bitirmeyi hedeflemişlerdir. Bunu çok bilinçli mi yoksa inançları gereği Êzidilere karşı böyle davranması gerektiği için mi yapıyorlar onu bilmiyorum. Fakat bildiğim tek şey KDP’nin şimdiye kadar Êzidilere karşı uygulamış olduğu politika tamamıyla bir kültürel soykırımdır. 

İşte tüm bu uygulamalardan kaynaklı Êzidilerin Güneyli güçlere karşı tepkisi oldukça büyüktür. Bu tepkileri dışa yansıtamıyorlar. Çünkü büyük bir baskı altındadırlar. Şimdi ise Êzidiler önüne ne radikal Arap İslam örgütleri ne de Güneyli güçler üçüncü bir yol olarak kendi öz örgütlenmeleri çıktı. Bu fırsat onlara büyük bir umut vermişti ve onları heycanlandırmıştı. Fakat bu durum KDP’yi oldukça korkutmuştu. Çünkü artık Êzidiler fiziksel soykırım karşısında kültürel soykırımı tercih etme zorunda kalmayacaklardı. Êzidilerin bile bir araya gelmesinden korkan bir zihniyet ulusal konferansın toplanmasına nasıl izin verebilir?. Ulusal konferansı da sudan bahanelerle iptal edenler yine aynı güçler değil miydi? Ama gelinen süreç itibariyle bu tür oluşumların önüne geçmek oldukça zordur. Şengal olmadı, Diyarbakır olur. Êzidiler bu konferansı Diyarbakır’da yapmaya karar vermişler. Şayet Diyarbakır’da bu konferans gerçekleşirse bu durum KDP’nin büyük bir ayıbı olur. Kürtleri kendi varlığı için büyük bir tehdit olarak gören faşist TC devleti bile bu konferansa izin verirken KDP konferansa engel oldu. Bunu Êzidilere ve Kürtlere nasıl açıklayacak acaba? Birde Rusya, Ermenistan, Ukrayna, Avrupa’da gelen Êzidi delegelere 24 saat ülkelerini terk etmesini istemişler. Gerekçe ise kendi güvenlikleri için tehdit oluşturuyorlarmış.  Deme ki Êzidilerin birliği ve örgütlülüğü KDP için tehditmiş herkes bunu böyle bilmeli.

Yusuf Ziyad

Hiç yorum yok: