Ezidilerin Kutsal Mekanı LALEŞ |
Tarihte Êzidilerin başına gelenleri herkes biliyor sanırım. Êzidilerin
deyimi ile tam 72 katliam yaşadıklarını söylerler. Bu yaşanan
katliamlardan kaynaklı Êzidiler Kürdistan’da sürgün edildi, yerleşim
yerleri ellerinden alındı, arazileri başkaları tarafından satın alındı
ve Êzidilerin yönü Avrupa ve Dünya’nın çeşitli devletlerine verildi.
Êzidiler inançlarından kaynaklı üzerinde doğup büyüdükleri topraklarda
yaşama alanı bırakılmadı. Şimdi ise Êzidilerin en fazla yaşamış
oldukları yer Güney Kürdistan’ın Şengal alanıdır. Burada yaklaşık olarak
500 bin Êzidi’nin yaşadığı söylenir. Güney Kürdistan’da yaşayan
Êzidi’lerin ne durumda olduğunu da tahmin etmek zor değildir. Şengal’da
yaşayan Êzidiler 1960’lı yıllarda Güney Kürdistan’da Irak rejimine karşı
başlayan savaşa aktif destek vermelerinden kaynaklı daha sonra Baas
rejimi tarafından dağ yamaçlarında ki tüm köyler boşaltılarak ovada
onlarca köy bir araya getirerek merkezi köyler oluşturdular. Bu
köylerin kurulduğu yerde elektrik, su v.b temel insani ihtiyaçlardan
uzun süre mahrum bırakılmışlardı. Şimdi bile Êzidilerin yaşamış olduğu
bu merkezi köylerde yaşamak oldukça zordur. Irak düştükten sonra
Êzidiler için yeni bir süreç başladı. Êzidiler inançlarından dolayı
çeşitli saldırılara maruz kaldı. Radikal İslam örgütleri Êzidilerin
katliamı için fetvalar çıkararak Musul’dan tamamıyla Êzidileri sürdüler.
Êzidilere Musul ve Arap tarafı tamamıyla kapandı. Yaşamış oldukları
yerde ise tek bir fabrika olmadığı gibi iş imkanı da söz konusu
değildir. Bulundukları yerlerde kimi aileler hayvancılıkla geçimini
sağlarken kimileri de buldukları küçük tarla parçasını ekerek
yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama Êzidilerin yüzde doksanı işizdir.
Yoksulluğun alt sınırlarında yaşamların sürdürmeye çalışıyorlar. Eğitim
durumları ise Yüzde doksan dolayında ilkokul mezunu bile değil.
Êzidiler
için tek iş kapısı Güney Kürdistan’ın Duhok, Süleymaniye ve Hewler
illeridir. Burada iş imkanı bulmak ise oldukça zordur. Çünkü Êzidi
elinin değdiği her şey haram olarak görülüyor. Êzidilerin anlatımına
bakılırsa bindikleri bazı arabalarda Êzidi oldukları fark edildiğinde
yolun yarısında indirildikleri söylenmektedir. Yine Hewler’de sabahın
erken saatlerinde yazın kızgın güneş altında kışın ise yağmur altında
sokak ortasında hamallık için bekleyen yüzlerce Êzidi bulmak zor
değildir. Êzidiler çalıştıkları yerlerde ise Müslüman Kürtlere göre yarı
fiyatına çalıştırmaktalar. Aldığımız haberlere göre Süleymaniye’de
gecen hafta tüm inşaat yerlerine uğrayan asayiş güçleri inşaatlarda
çalışan Êzidi, Doğu Kürdistanlı ve Maxmur mülteci kampında bulunanların
derhal Süleymaniye’yi terk etmeleri istenmiş. Buna hiçbir gerekçe ise
gösterilmemiş.
Tabiî ki tüm bunlardan birinci derecede sorumlu
olan Kürdistan Federal hükümetidir. Êzidilerin şuan içinde olduğu durum
tamamıyla Federal Kürdistan Bölgesinin politikalarından
kaynaklanmaktadır. Tüm bunları kısaca dile getirdikten sonra 15 Ekim
günü yapılması düşünülen uluslararası Êzidi konferansının KDP asayiş
güçleri tarafından neden engellediğine gelmek istiyorum.
Delegeler konferansa gitmeden önce Mir Tahsin ile
görüşmüşler Mir konferansa olumlu yaklaşmamış direk olmasa bile Êzidiler
için böyle bir konferansa gerek yok anlamında mesajlar vermiş. Mir
Tahsin kendi otoritesinin zedelenmesinden korktuğu için Êzidilerin
birlik olmasından çekinmektedir. Bu konferansta kendi otoritesine
alternatif ve daha demokratik bir otoritenin çıkabileceğinden
korkmaktadır. Uluslar arası Êzidi konferansının esas amacı konferans
hazırlık komitesinde olanların anlattığına göre, kendi topraklarında
sürgüne maruz kalmış dünyanın birçok yerine dağılmış ve örgütsüz durumda
ki Êzidileri bir araya getirerek daha örgütlü bir güç haline
getirmekti. Yine burada Êzidilerin var olan sorunlarını masaya yatırarak
bu sorunlara çözüm üretmekti. Bu sorunların başında örgütsüzlük,
eğitim, işsizlik, sağlık, göç, dıştalanmışlık, baskı v.b Êzidi olan ve
gerçekten Êzidilerin iyiliğini isteyen biri için bu konferansın neyi
tehlikeli. Mir Tahsin için bu konferansın neyi tehlikeliydi? Tabi ki
Mir Tahsin’in tek başına bunu yaptığına inanmıyorum. Bunun arkasında bu
konferansın gerçekleşmesini istemeyen esas güç KDP’dir. Şengal’de ki
asayiş gücüde KDP’ye bağlıdır. Şengal’da ki Êzidiler yıllardır maruz
kalmış oldukları bu uygulamaların KDP kaynaklı politikalar olduğunu iyi
biliyorlar. Orada KDP’ye karşı rahatsızlık oldukça fazladır. KDP’nin bu
güne kadar Êzidilere uygulamış olduğu temel politika radikal Arap İslam
örgütleriyle kendi arasında tercih yapmasıdır. Radikal İslam örgütleri
Êzidilere fiziksel soykırım dayatırken KDP ise onları işsiz, eğitimsiz,
toplumdan dıştalanmış, horlanmış, sürekli ikinci sınıf muamelesi yaparak
tüm bu uygulamalar karşısında kendisine şükran etmesini beklemiştir.
Yine çevrede ki Müslüman Kürt aşiretler Êzidi kızlarını kaçırarak
Müslümanlaştırmayı bir politika olarak belirleyerek zamanla var olan
Êzidileri de kültürel soykırıma uğratarak bitirmeyi hedeflemişlerdir.
Bunu çok bilinçli mi yoksa inançları gereği Êzidilere karşı böyle
davranması gerektiği için mi yapıyorlar onu bilmiyorum. Fakat bildiğim
tek şey KDP’nin şimdiye kadar Êzidilere karşı uygulamış olduğu politika
tamamıyla bir kültürel soykırımdır.
İşte tüm bu uygulamalardan
kaynaklı Êzidilerin Güneyli güçlere karşı tepkisi oldukça büyüktür. Bu
tepkileri dışa yansıtamıyorlar. Çünkü büyük bir baskı altındadırlar.
Şimdi ise Êzidiler önüne ne radikal Arap İslam örgütleri ne de Güneyli
güçler üçüncü bir yol olarak kendi öz örgütlenmeleri çıktı. Bu fırsat
onlara büyük bir umut vermişti ve onları heycanlandırmıştı. Fakat bu
durum KDP’yi oldukça korkutmuştu. Çünkü artık Êzidiler fiziksel soykırım
karşısında kültürel soykırımı tercih etme zorunda kalmayacaklardı.
Êzidilerin bile bir araya gelmesinden korkan bir zihniyet ulusal
konferansın toplanmasına nasıl izin verebilir?. Ulusal konferansı da
sudan bahanelerle iptal edenler yine aynı güçler değil miydi? Ama
gelinen süreç itibariyle bu tür oluşumların önüne geçmek oldukça zordur.
Şengal olmadı, Diyarbakır olur. Êzidiler bu konferansı Diyarbakır’da
yapmaya karar vermişler. Şayet Diyarbakır’da bu konferans gerçekleşirse
bu durum KDP’nin büyük bir ayıbı olur. Kürtleri kendi varlığı için büyük
bir tehdit olarak gören faşist TC devleti bile bu konferansa izin
verirken KDP konferansa engel oldu. Bunu Êzidilere ve Kürtlere nasıl
açıklayacak acaba? Birde Rusya, Ermenistan, Ukrayna, Avrupa’da gelen
Êzidi delegelere 24 saat ülkelerini terk etmesini istemişler. Gerekçe
ise kendi güvenlikleri için tehdit oluşturuyorlarmış. Deme ki
Êzidilerin birliği ve örgütlülüğü KDP için tehditmiş herkes bunu böyle
bilmeli.
Yusuf Ziyad
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder