11 Ekim 2011 Salı

Şeytanın Yaşadığı Yer: Walt Street

 
James Petras
Wall Street sokağında işe başlayanlar birkaç yüz kişiydiler ama şu anda binlere vardılar ve bunun da ötesindeler. Bir hafta öncesine ait son anketler, halkın yüzde 80’inin ekonomik koşullardan çok hoşnutsuz olduğunu, yaklaşık yüzde 90’ının da finans sektörlerine ve Wall Street’e karşı olduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar sessiz olan büyük çoğunluk sadece büyük hayal kırıklığına uğramışlar, bir anda bazı insanlar -bunu söylüyorum çünkü bu protestoları üstelenen hiçbir organizasyon yok, tersine ancak kişilerden oluşan küçük gruplar mevcut- Wall Street’in üç blok ötesinde bu protesto kampını kurmaya başladılar.

Başlangıçta birileri, spekülatörlere karşı Wall Street’e yürümeye çalıştı. Özgürlük Parkı’ndan çıktıkları anda polis onları engellemek için dövmeye ve tutuklamaya başladı. Ve bu New York’ta birçok vatandaşın öfkesini tetikledi ve bu ilgi çekti. Bir buçuk hafta sonra katılımcılar çoğalmaya başladı.


Bu süreç içinde, New York’taki tüm sendikalar, taşıyıcıların, öğretmenlerin, kamu çalışanlarının, tüm sendika yöneticilerinin protestoyu desteklemeye koyulduklarını ve bu andan itibaren Brooklyn Köprüsü üzerindeki yürüyüşe binlerin katıldığını söyleyebiliriz. Bütün büyük ulusal sendikalar Street’e karşı olanların lehinde pozisyon almaya başladı ve şimdi yazarlar, Hollywood sanatçıları, entelektüeller ve İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun başlıca üst düzey yöneticileri gibi pek çok kişi lehte görüş bildirdi.


Eşitsizliğin simgesi


Wall Street, ülkedeki büyük eşitsizliklerin temsilidir. New York’ta, özellikle Manhattan’da, nüfusun yüzde 1’lik kesimi zenginliklerin yüzde 60’nı kontrol eder. Yani Manhattan’daki eşitsizlik Guatemala’daki eşitsizlikten daha kötü, Brezilya’dakinden daha kötü, kuzey ve güney tüm batılı ülkelerin hepsinden daha kötüdür. Bu aynı zamanda Wall Street’e karşı duyulan öfkenin diğer bir nedenidir.


Ayrıca Wall Street, sahip olduğu etkisi ve seçim kampanyalarını finanse etmesi yüzünden yolsuzluğun kaynağıdır. Büyük imtiyazlar ve devlet teşvikleri elde ediyorlar. Hatta New York’taki finans şirketleri, vergi muafiyetlerini elde etmek için tehditkar davranıyorlar. Eğer vergi muafiyeti yapılmazsa başka yere gideceklerini, şehrin ve devletin sınırlarının ötesine geçeceklerini söyleyerek şehri tehdit ediyorlar.


Başka şeyler de var. Örneğin finans sektörü çok etkili zira ilaç sektörünün hisselerini satın alıyorlar. Bugün aldığımız bir habere göre ilaç şirketleri, fiyatların kontrol altında tutulması ve kâr oranlarının sınırlandırılması nedeniyle çok ihtiyaç duyulan ilaçlar üretmiyorlar. Bu yüzden ABD’de birçok yerde, hastaların hayatta kalmaları için gerekli olan temel ilaçlar bulunmuyor, hastalar onları alamıyorlar.


Yani, Wall Street’e karşı yapılan bu protestolar, finans sektörü dışında toplumun tüm kesimlerini çekiyor. Finans sektörünün, yerleşim, konut, ilaç politikası gibi devletin tüm siyasi faaliyetlerinin içinde olması yüzünden hiç kimse bankaları istemiyor. Bu nedenle protestolar, ABD’de olup bitenlere karşı kızgın olan tüm halk için bir çekim merkezi. Tüm kötü niyetliler finans sektörlerine bağlı.


Politikacıları satın alıyorlar


Finans sektörü her iki tarafa para veriyor: Cumhuriyetçiler ve demokratlar. Her iki tarafı, demokrat başkan Obama veya cumhuriyetçileri satın alıyorlar. Öyleyse halkın sokağa çıkma dışında başka bir seçeneği yok.


Obama bir ay önce yeni seçim kampanyasına para toplamak için Wall Street’te idi. Cumhuriyetçilerin uzun yıllardır Wall Street ile iyi bağları var. Ama en önemli finansörler her iki tarafı da destekliyor ve seçimleri kazanacak olan partinin adayına para akışı sağlıyor. Onların kabullendikleri, her iki parti de Wall Street için elverişli. İşte bu yüzden halk kamp kurmak ve yürümek zorunda kaldı. Hatta sendika bürokrasisi tabanın baskısını hissediyor.


Sonuçta, burada, ABD’de, yapılan anketlere göre politikacıların itibarı çok düşük. Yalnız finansçılar daha fazla prestij yitirmiş durumdalar. Ve bahsettiğim gibi, şu anda halkın yüzde 80’i kongrede temsil edildiğini hissetmiyor ve nüfusun yalnızca yüzde 10’u bankacıların davranışlarını onaylıyor.


* Uruguay’da yayın yapan CX 36 Radio Centenario isimli radyo istasyonundan Efraen Chury Iribarne’nin James Petras ile 3 Ekim 2011 tarihinde yaptığı haftalık söyleşiden sendika.org tarafından yapılan çeviri özetlenmiştir.

Hiç yorum yok: