7 Ekim 2011 Cuma

İkinci Komplo da Yenilgiye Uğrayacaktır

Uluslararasi Komploya Karsi Kurd Halkinin Fedai Direnisi Yenilmezdir


PKK Lideri Abdullah Öcalan karşı gerçekleştirilen uluslararası komplo 14. yılına girecek. O zaman PKK Lideri’nin cezaevine atılmasıyla birlikte Kürt halkının Özgürlük Mücadelesi’nin bastırılmış olduğu düşünülüyordu. Ancak PKK’nin o günden bugüne ideolojik olarak da siyasi olarak da askeri olarak da daha fazla geliştiğini görüyoruz. Bu nedenle PKK ve Kürt sorunu her zamankinden daha fazla gündemdedir.

Eğer 1998 ve 1999 yıllarını hatırlarsak PKK Lideri’nin Ortadoğu’dan çıkmasıyla birlikte Kürtlerde kaygı ve öfke, Türkler de ise sevinç duyguları ortaya çıkmıştı. Ruhsal bölünmenin yaşandığı net olarak görülmüştü. Kürtler Liderlerine sahip çıkmak için dünyada eşi görülmemiş bir direniş gösterdiler. Onlarca insan kendini komployu protesto etmek için yaktı. Tüm Kürtler bulundukları her ülkede ayağa kalktı. Öyle ki bu sahiplenme karşısında ABD dışişleri bakanı “bu kadarını da beklemiyorduk” diyerek şaşkınlığını ifade etmişti. PKK Lideri’nin esaret altına alınmasından sonra protestolar daha da sertleşmiştir. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da, İran’da, Kürdistan’ın tüm parçalarında gerçekleştirilen gösterilerde onlarca insan yaşamını yitirmiştir.

PKK Lideri esaret altına alındıktan sonra önü alınmazsa bu savaşın Kürt-Türk savaşına dönüşeceğini görmüştür. Bunun giderilmeyecek tahribatlara yol açacağını düşünerek HPG güçlerini sınır dışına çıkarmıştır. PKK de buna uymuştur.

Sınır dışına çekilirken kurulan pusular sonucu yüzlerce HPG’li yaşamını kaybetmiştir. Bu fedakarlığın Türk-Kürt savaşının önüne geçmek ve siyasal çözümün gerçekleşmesine fırsat vermek için yapıldığı defalarca dile getirilmiştir. Bu kadar kaybın ne anlama geldiğini herkes bir daha düşünmelidir. Geri çekilmeden sonraki 5 yıl HPG’liler eylem yapmamıştır. Ama buna rağmen demokratik çözüm için hiçbir adım atılmamıştır.

PKK’nin çözüm isteyip istemediğini anlamak için o yıllardaki tutumuna bakmak gerekir. O yıllarda yalvarırcasına demokratik çözüm için adım atılması isteğini sürekli dile getirmiştir. Barış diye diye Kürt halkının dilinde tüy bitmiştir. Ama buna rağmen hiçbir adım atılmamıştır. Bu sorumsuzluk ve PKK’yi zamana yayarak tasfiye etme politikası nedeniyle 2004 1 Haziran’ında çatışmalar yeniden başlamıştır.

Şimdi daha iyi anlıyoruz ki 2006’dan bu yana ki son 5 yılın çoğunluğu da tek taraflı ateşkesle geçmiştir. Bu yıllarda PKK Lideri ve KCK demokratik siyasal çözüm için çok çaba harcamıştır. Yine anlaşılıyor ki bu 5 yılda AKP de 1999-2004 yılları arasındaki devlet tutumunu göstermiştir. 1999-2004 arasındaki sorumsuzluk nasıl ki çatışmaların başlamasına yol açmışsa, AKP’nin sorumsuzluğu da bugünkü çatışmaların başlamasına yol açmıştır.

Bazıları, özellikle kendini liberal ve demokrat olarak tanımlayan yazarlar 1999-2004 arasındaki zamanın doğru değerlendirilmediği için eleştiri yapıyorlar. Bu eleştirileri yapanlar gerçekten samimilerse aynı eleştirileri AKP hükümetine de yapmalıdırlar. Çünkü AKP de son 5 yılda yapılan tek taraflı ateşkes ortamlarını sorumsuzca zaman kazanma ve zaman içinde PKK’yi tasfiye etmek için harcamıştır.

AKP tasfiye politikası kabul edilmeyince PKK Lideri üzerinde tecrit uygulayarak şantaj ve tehdit politikasına yönelmiştir. Bu politika 1998 yılında PKK Liderliği üzerinden PKK’yi tasfiye etmeyi hedef alan uluslar arası komplonun bir tekrarı gibidir. Buna ikinci uluslararası komplo diyenler de vardır. Türkiye yine ABD desteğiyle PKK’den kurtulmaya çalışıyor. Bunun için de NATO’nun bölgedeki ajanı olma konumunu kabul etmiştir. Bugüne kadar Ortadoğu’da hiçbir devlet ve siyasi güç bu düzeyde dış güçlerin ajanlığını yapmamıştır.

AKP’nin dilinin seçim öncesinden başlayarak savaş dili haline gelmesi ve sürekli tasfiyeden söz etmesi dış güçlerle kurduğu ajanlık ilişkisiyle ilgilidir. Ancak birincisi başarılı olmadıysa bu ikinci komplo hiç başarılı olamaz. Çünkü Kürt halkının direnci de Kürt Özgürlük Hareketi’nin direnci de çok artmıştır. Bu nedenle ikinci komplo daha kısa sürede boşa çıkarılır ve yenilgiye uğrar.

AKP tarihten ders çıkarmayan bir karaktere sahip. Çok güncel yaşıyor ve güncel politika üreten bir hükümet. Başbakan’ın siyaset tarzına dış politikada çakal tarzı denilmektedir. Herhalde fırsatını buldum, PKK’yi yiyebilirim diye düşünmektedir. Bize göre AKP’nin dişi kırılacaktır.

Ecevit “Bize neden Apo’yu verdiler anlamış değilim” diyordu. İmralı’da tecrit ve şantaj politikasına neden destek verildiğini Tayyip Erdoğan anlar mı bilemeyiz. Belki de PKK’ye karşı yürüttüğü savaşta kaybedip eşekten düşmüş duruma düşünce kendisine PKK’nin tasfiyesi konusunda neden destek verildiğini anlar.

Başbakan geleceğini 9 Ekim komplosuna karşı çıkan ve İmralı’daki tecrit, şantaj ve tehdit politikasını protesto eden Kürt kadınlarına bakarak görebilir. Gemlik yürüyüşüne en fazla da Kürt kadınlarının katılacağı görülmektedir. Kürt kadınları PKK Liderliği’nin kendilerine neler kazandırdığını çok iyi bilmektedir. Bu nedenle PKK Liderine yapılan bu zulme izin vermeyeceklerdir. Kürt analarının bedduası bile AKP’nin Kürt Özgürlük Hareketi karşısında yenilmesine yeter.

Herkes bilmelidir ki Kürt anaları ve kadınlarının yüreklerindeki Öcalan sevgisi her türlü komployu boşa çıkaracak toplumsal direnişi yaratacak etkiye ve güce sahiptir.

Hiç yorum yok: