6 Ekim 2011 Perşembe

BDP’nin ‘Yeminine’ AKP Yanıtı: Baskın!

Veysi SARISÖZEN
BDP’nin TBMM’de yemin etmesi, görünüşe bakılırsa, AKP devletini ‘pek sevindirdi.’

Cumhurbaşkanı BDP Eşbaşkanlarını makamında “ağırladı.”


TBMM Başkanı hakeza...


Medyanın bütün Kürt düşmanları yazılarında BDP’ye “öpücükler” gönderdi. Tavırları adeta o meş’um uçaktaki (şimdi Ergenekon mukimi) apoletli gibi:


“Meclisine hoş geldin BDP!”


Bu parlamenter hokkabazlığa “Zana’nın gözleri” hakkındaki vıcık vıcık, samimiyetsiz, “estetize edilmiş real politiker taktik” cambazlığının eklenmesi... Pis bir bulamaç... İçi kıvıl kıvıl solucan kaynıyor.


“Uzlaşma” sofrasına konan işte bu.


“Çözüm yeri Meclis!”


“Buyurun bir tadına bakın!”


Ve karşılama töreniydi, yemin töreniydi, Gül’ün gülmesi, Çiçek’in tomurcuklanması filan derken, BDP’ye AKP’nin yanıtı: Baskın!


Önce ayda iki yüz, sonra beş yüz, derken günde yüz... Gözaltı, tutuklama... Belediye başkanları, parti genel merkez yöneticileri, çalışanları, gazeteciler... İstanbul’da, Diyarbakır’da, Antep’te... Her yerde...


Başbakan BDP belediyeleri hakkında konuşuyor; ertesi gün Derik Belediye Başkanı gözaltında...


AKP başka, devlet bambaşka; hükümet başka, polis, yargıç, gardiyon büsbütün başka...


Öyle mi?


Düne kadar “Başbakan mağdur, ordu elini tutuyor”la idare ettiniz. Şimdi de idare etsenize?


Edemezler... Maskelerini suratlarından çıkarmak zorundalar. “Çocuklarımız” sahte iniltilerinin yerini “Bebeklerimiz” üç kağıtçı iniltileri bu nedenle aldı. “Kadınlarımızı öldürüyorlar” utanmaz avezeleri bu nedenle yükseldi. Başka türlü darbelerde yaşanmayan böylesi kitlesel tutuklamalar karşısında “sükut” etmelerini nasıl izah edecekler?


“Onlar bebeklerimizi, çocuklarımızı öldürüyorlar, Başbakanım da ne yapsın, polisimizin elini mi tutsun?”


Ne oluyor?


Seçimlerden çok önce karar verilenler oluyor?


Saldırı yerel yönetimlere, BDP’nin yerel örgütlerine... Yani Fırat’ın Doğusu’ndaki halk iradesine...


Başbakan ne demişti?


“BDP’ye oy verenler de bunun hesabını verecek!”


BDP’ye oy veren milyonlardan “hesap soruyor” AKP!


Şimdi ne olacak?


Kürt siyaseti ne yapar, bu onların işi... Nasılsa yaparlar.


Ama şimdi, daha fazla gecikmeden Fırat’ın Batısı’nda Türk kamuoyu ayağa kalkmalı. Onları ayağa kaldırmakta, “Kürt sokağının iki itibarlısı” olduklarını açıklayan Cengiz Çandarlara, Hasan Cemallere ve elbette BDP’lilerle diyalog kuran Nazlı Ilıcaklara, Mehmet Altanlara büyük görev düşüyor.


Bu gözaltıları seyredecek misiniz?


Seyretmeyiniz. Harekete geçiniz. Geç olmadan...


Başbakan “lütfetmiş” “görüşmeler yeniden başlayabilir” demiş. Gazeteci klavyeyi tıkırdatıyor; “ne cesur adam şu Başbakan, bakın müzakereyi başlatacakmış”...


“Müzakere” lafıyla Başbakan tüm Kürtleri alaya alıyor. “Terörle mücadele, siyasetle müzakere” tekerlemesine “meftun” olanlar, sanıyorlar ki, Başbakan “PKK’yi mahvedecek, ama BDP’yi ihya edecek...”


Yağma Hasan’ın böreği gibi bir şey bu...


Başbakan’a sorun “mücadele edeceğin terörist kim?”, alın yanıtınızı: “Mücadele edeceğim terörist, müzakere edeceğim teröristtir.”


Aslan Başbakan!...


Demokrasiyle yönetilen bir ülkede, “demokratik özerklik” talep eden Kürt bölgesinin yerel “iktidarı”na karşı polisin topyekün saldırısıyla, o ülkenin merkezi yönetimi olan TBMM’ye ordunun saldırısı arasında en küçük bir fark yoktur. Ordunun merkezi iktidar partisi AKP üyelerini kitlesel olarak tutuklamasıyla, polisin gelecekteki “bölgesel özerk yönetim”in partisi BDP’nin üyelerini kitlesel olarak tutuklaması tastamam bir ve aynı darbe suçudur.


Paçasını, Kürt Özgürlük Hareketi’nin varlığı sayesinde ordu darbesinden kurtaran AKP, şimdi BDP’ye ve onun yerel yönetimlerine karşı polis darbesi yapıyor.


BDP Meclis’e “çağırılıyor.” Palavradan sırtı okşanıyor.


Sonra bir sabah partiyi yerel yönetimlerinden ve yerel örgütlerinden mahrum etmek, yani Öcalan’ı İmralı’da tecrit ettikleri, altı seçilmiş vekili, onlarca belediye başkanlarını ve parti üyelerini zındanda tuttukları gibi, BDP’yi de TBMM’de “rehin” almak için harekete geçiliyor...


Öcalan İmralı’da tecrit.


Hatip Dicle ve BDP’liler esir.


Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve vekiller TBMM’de rehin...


“Terörle mücadele, siyasetle müzakere...”


Sevsinler sizin müzakerenizi...


BDP’ye oy veren milyonlardan “hesap” soracaksın, o milyonların seçtikleriyle “müzakere” yapacaksın! Öyle mi?


Demokratik anayasa yapacak olan parti, o yeni anayasada özgürce siyaset yapacak olanları tutuklatır mı?


Demokratik anayasa AKP ile “uzlaşarak” değil, “mücadele” edilerek kazanılabilir.


“Baskın” bunu gösteriyor.

Hiç yorum yok: