14 Ekim 2011 Cuma

AKP'nin Karadeniz Sahil Yolu ve Duble Yollar Gerçeği



Bu yazı, Rize’de 25 Eylül günü meydana gelen selin ardından yazıldı. Selin ardından Karadeniz Sahil Yolu’nun kentleri göle çevirdiğini tekrar gördük. Seller karşısında önceden alınacak tedbirlerin can kayıplarını azalttığını, yağışın yaşamı olumsuz etkilemesinin önüne geçtiğini biliyoruz. Ancak bunu kentleri yönetenler bilmiyor galiba. Şimdi de Manisa, Denizli ve Antalya’dan benzer haberler gelmeye başladı. 9 Ekim günü manşetlerde şu ifade yer aldı: ‘Antalya sele teslim’

“Biz Ferhat’ız” diyordu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 12 Haziran seçimleri öncesinde başladığı Karadeniz gezisinde, duble yollardan söz ederken. Efsaneye göre Ferhat, sevdiği Şirin’e kavuşmak için şimdiki Amasya’nın olduğu bölgede kente su getirmek için vurur kazmayı kayalara. Külüngünün altında kalıp can verse de Ferhat’ın deldiği dağlardan gelen su halka hayat verir ve efsane dilden dile anlatılır.
(1)

Evet, Tayyip de Ferhat gibi, su getirdi Karadeniz dağlarından kentlere ancak kontrolsüz bir biçimde. Bundan binlerce yıl önce dağları delip suyolu yapan ustalar modern matematik bilgisinden ve teknolojiden yoksun bir şekilde yaptılar yollarını. Bin yıllar öncesinin ustalarının hassasiyetleri, getirdikleri sudan herkesin faydalanması ve suyun başına herhangi bir zeval gelmemesi ya da suyun taşkınlara yol açacak şekilde halkı mağdur etmemesi idi. İstanbul’da Eylül 2009’da meydana gelen ve 30’un üzerinde insanın hayatını kaybettiği çok sayıda binanın kullanılmaz hale geldiği selde Mimar Sinan’ın Büyükçekmece Gölü üzerinde Osmanlı ordularının geçmesi için günümüzden 450 yıl önce inşa ettiği köprünün ayakta kalması, Sinan’ın dehasından veya öngörüsünden ziyade çevre koşullarına ve doğaya uygun bir mimari tarzı benimsemesinden kaynaklanır.


Mimar Sinan’ın eserleri hakkında birçok hikaye vardır. Gerçek olmasa bile Mimar Sinan’ın eserlerinden etkilenerek Müslüman olanlardan bahsedilir. Şimdi Karadeniz Otoyolunu, Gökçek’in köprülü kavşaklarını, AKP’nin duble yollarını görüp hayran kalınmayacağı kesin. Ecdadını el üstünde tutan AKP’nin, usta Sinan’ın kemiklerini sızlattığı da kesin.


AKP döneminde gerçekleştirilen Karadeniz Sahil Yolu Projesi, Gökçek’in köprülü kavşakları, AKP’nin duble yolları ustaların binlerce yıl öncesinden bıraktıkları mimari mirasa kara leke sürüyor.


2002’den beri yapılan yollar neredeyse her sene onarılmak zorunda kalıyor. Çünkü, yeni bir yol inşası yok, sadece basit bir yol genişletme çalışması yapılıyor. AKP döneminde, yılda 2 bin kilometre bölünmüş yol yapılıyor ancak her yıl 18 bin kilometre asfalt tamiri yapılıyor. Örneğin, Avrupa ülkelerinin çoğunda olduğu gibi, yollarda ağırlıklı olarak beton kullanılmış olsaydı, hem daha az petrol ithal edilecekti hem de yollar 20 kat daha dayanıklı olacaktı.


Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı dönemindeki militan kadrosu (Binali Yıldırım, Erdoğan Bayraktar, Veysel Eroğlu) ülkenin can damarlarından biri olan ulaşım ve kentleşme politikalarını belirliyor. Üstelik bu politikalar mimar, mühendis ve şehir plancılarının uyarıları dikkate alınmadan yapılıyor.


Karadeniz Sahil Yolu ya da Karadeniz Otoyolu 7 Nisan 2007’de Tayip Erdoğan tarafından resmen açıldı. 1987’de inşasına başlanılan yol kısım kısım bitirildi. AKP’li ekonomistler yolun bölünmüş yol (duble yol) haline getirilmesi ile ülke ekonomisine 2007 vergisiz fiyatlarıyla yıllık toplam 552 milyon 299 bin 112 lira katkı sağlanacağını bildirdi.


Karadeniz Sahil Yolu’nun inşaatının başladığı 1987’den sonra Rize, Ordu, Artvin, Trabzon ve Giresun’da meydana gelen sellerde 336 kişi hayatını kaybetti. Karadeniz Sahil Yolu resmen açıldıktan sonra meydana gelen sellerde ise 22’si Ordu, Giresun ve Rize’de; 10’u Artvin’de olmak üzere 32 kişi yaşamını yitirdi. Karadeniz Sahil Yolu ile direk bağlantılı seller genel olarak Ordu, Trabzon, Giresun ve Rize’de yoğunlaşmaktadır. Bu yüzden Artvin’de meydana gelen selleri ve 22 Temmuz 2009 ile 28 Temmuz 2008’de Rize’de meydana gelen selleri ve buna benzer daha çok iç kesimlerden meydana gelen selleri ayrı değerlendirmek gerekir. 22 Temmuz ve 28 Temmuz’da HES inşaatları sebebiyle yapılan istinat duvarları ve derelere boşaltılan molozlar sebebiyle oluşan selde çok sayıda ev ve işyerini su basmıştı. 2007’den sonra Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki kentlerde her yıl bir veya iki defa meydana gelen seller sonucunda 10 binlerce ev ve işyeri kullanılmaz hale geldi. Bu sellerin hemen hemen hepsinde Karadeniz Sahil Yolu’nun kentlerin göle dönmesindeki büyük etkisi defalarca saptandı.
(2) 1929’dan bu yana meydana gelen sellerde ise toplam 582 kişi hayatını kaybetti.(3)

“Rizeli hemşerim en büyük sorununuz nedir?” Herkes “Çay alım fiyatları” diye bağırırken Tayyip Erdoğan “Evet, Ovit Dağı Tüneli” diyebiliyordu.


Ulaşıma ve kent politikalarına kâr amacını önde tutarak yaşanabilirlik ve halka hizmet kriterlerinden bakmayan kişinin göreceği tabii ki Ovit Dağı Tüneli, Karadeniz Otoyolu’nun ekonomik getirisi, yıkılmayı bekleyen gecekondular, yağmalanmayı bekleyen İstanbul’un kuzey ormanları olur; göremedikleri görmeyeceği de TMMOB’nin Karadeniz Otoyolu’na dair uyarıları, halkın barınma, temiz çevre, ulaşım ve yaşam hakkı olacaktır.


Dokuz gün süren Ramazan Bayramı’nda 200’e yakın ölümlü kaza, AKP’nin duble yollarında oldu. AKP’nin övündüğü Karadeniz Otoyolu değil mi, hem kentlerin denizle bağlantısını kesen hem de her yağmurda o kentleri göle çeviren. Gökçek’in köprülü kavşakları değil mi içinde dalgıçların araç aradığı. Ayamama deresi taştığında hayatını yitiren İstanbulluları hangi kentsel dönüşüm projesi geri döndürür?


Notlar:

(1) Amasya’da Ferhat Su Yolu diye adlandırılan ve 6 kilometre uzunluğundaki suyolu günümüzden 2.500 yıl önce inşa edilmiş. Geç Helenistik veya Erken Roma dönemine denk gelen, Horasan Harcı(*) benzeri bir harç kullanılan suyolu, antik Amasya kentine geldikten sonra yeraltına girer ve kentin altından geçer. Yolun Ferhat tarafından yapıldığı konusu sadece bir efsanedir.

(2)
Karadeniz Sahil Yolu yapıldıktan sonra meydana gelen ve yolun sele sebep olan unsur olarak saptandığı seller ve bilançoları şu şekilde:
30 Haziran 2007’de Rize’yi sel bastı, çok sayıda ev ve işyeri kullanılmaz hale geldi. 19 Eylül 2008’de Rize’nin Pazar İlçesi’ni sel bastı, 2 kişi öldü, çok sayıda evi su bastı. 15 Temmuz 2009’da Ordu’da meydana gelen selde birçok evi su bastı, çok sayıda tekne alabora oldu. 21 Temmuz 2009’da Giresun’u sel bastı, 3 bine yakın ev kullanılmaz hale geldi. 29 Temmuz 2009’da Giresun’u sel bastı 100’den fazla evi su bastı. 2 Kasım 2009’da Trabzon’da meydana gelen selde 2 kişi öldü, 2 bina yıkıldı, 20’ye yakın ev kullanılmaz hale geldi. 17 Haziran 2010’da Giresun’u sel bastı 1 kişi öldü. 26 - 27 Ağustos 2010 tarihlerinde Rize’de meydana gelen sellerde 14 kişi hayatını kaybetti, binlerce ev kullanılmaz hale geldi. 29 Haziran 2010’da Ordu’da meydana gelen selde çok sayıda ev kullanılmaz hale geldi. 23 Temmuz 2011’de Giresun’u sel bastı 2 kişi öldü, çok sayıda ev ve işyeri kullanılmaz hale geldi. 19 Ağustos 2011’de Ordu’yu sel bastı 2 kişi öldü. Çok sayıda ev ve işyeri kullanılmaz hale geldi. 25 Eylül 2011’de Rize’yi sel bastı, 1 kişi öldü binlerce ev yine kullanılmaz hale geldi.

(3)
1929 Trabzon Of/heyelan 146 kişi; 1959 Tirebolu, Görele, Trabzon, Rize taşkınları 13 kişi; 1963 Trabzon Oksu taşkını 3 kişi; 1963 Trabzon Akçaabat taşkını 2 kişi; 1965 Giresun, Trabzon taşkınları 2 kişi; 1973 Rize, İyidere ve Hemşin taşkınları 4 kişi; 1973 Rize Güneysu, Kalkandere, Pazarköy heyelanları 4 kişi; 1974 Gümüşhane, Harşit taşkınları 3 kişi; 1977 Rize Pazar, Hemşin Deresi taşkını 6 kişi; 1981 Rize Pazar sel 27 kişi; 1982 Rize İkizdere heyelan 8 kişi; 1983 Rize Pazar, Fındıklı taşkın ve heyelanlar 27 kişi; 1985 Rize sel 10 kişi; 1988 Rize, Pazar, Ardeşen, Fındıklı heyelanlar 3 kişi; 1988 Trabzon Çatak heyelanı 64 kişi; 1990 Trabzon Değirmendere, Akçaabat, Söğütlü sel 56 kişi; 1990 Rize Çamlıhemşin heyelanı 51 kişi; 1995 Rize Güneysu, Ardeşen, Pazar sel ve heyelanlar 9 kişi; 1997 Giresun taşkınlar 5 kişi; 1998 Trabzon Sürmene, Beşköy sel ve heyelan 50 kişi; 2001 Rize Taşlıdere, Güneysu sel ve heyelan 10 kişi; 2002 Rize Taşlıdere, Güneysu, Çayeli sel ve heyelan 34 kişi; 2005 Rize İyidere, İkizdere-Kalkandere sel 1 kişi; 2005 Trabzon Of Solaklı havzası sel 7 kişi; 2005 Rize Çamlıhemşin, Çayeli sel 4 kişi; 2005 Rize Taşlıdere taşkın 7 kişi; 2005 Trabzon Of heyelan 1 kişi; 2006 Artvin Arhavi heyelan 1 kişi; 2006 Giresun taşkın 2 kişi; 2006 Rize Güneysu Başköy heyelan 3 kişi; 2009 Rize Kalkandere heyelan 1 kişi; 2009 Artvin Şavşat taşkın 5 kişi; 2009 Artvin Borçka taşkın 5 kişi; 2010 Rize Gündoğdu 14 kişi; 2011Ordu Perşembe heyelan 2 kişi; 2011 Rize sel 1 kişi hayatını kaybetti.

(*)
Horasan Harcı olarak bilinen harç; Türkler tarafından bulunan, içinde pişirilmiş ve öğütülmüş toprak ürünleri katılan bir malzemedir. Bu harcın benzerini Türklerden önce de yapı ustaları kullandı. Ustalar bu harcı, kullandıkları malzemelerin mukavemetini arttırmak için; malzemenin içine yumurta akı, peynir, reçine, pişmiş toprak gibi katkı maddeleri katarak oluştururlar. Çok kuvvetli ve suya dayanıklı bir bileşimdir. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde çok sık kullanılan harcın kullanım alanı 15. yüzyıldan sonra genişlemiştir. 

Alp Tekin Babaç

Hiç yorum yok: