15 Eylül 2011 Perşembe

Sinirlioğlu Talabani'den Ne Talep Etti?

Hafta sonu Dışişleri Bakanı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Bağdat’ta Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Irak Milli Parlamento Başkanı Usema Necufi ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile bir görüşme yaptı.

Bağdat’tan sonra Kürdistan’a gelen Türk diplomat, Selahattin kentinde Federe Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’yle son gelişmeleri tartıştılar.

Türkiye’nin Irak ve Kürdistan’daki temaslara Sinirlioğlu’nu göndermesi dikkat çekici. Aslında, Sinirlioğlu Irak ve Kürdistan’daki gelişmelere çok da hakim olmayan bir diplomat. Nitekim Sinirlioğlu temaslarında yapılacak olası bir kara operasyonu için bilgilendirmede bulundu ve PKK’ye karşı Güneylilerden bazı tavizler koparmak istedi.

TALABANİ’YE ARABULUCULUK TEKLİFİ


Ancak görüşmelerde en dikkat çekici gelişme ise Sinirlioğlu’nun Kürt yetkililerden özelikle Celal Talabani’den PKK ile Türkiye arasında aracı rol oynaması talebinde bulunduğu belirtiliyor. Bu iddiayı bölgede yayın yapan yerel basın gündeme getirdi.

Nitekim Sinirlioğlu’nun bölgede olduğu bir sırada gündemde olmadığı halde Celal Talabani’nin BDP’li Leyla Zana’yı davet etmesi bu şekilde yorumlandı.

Talabani, bizzat Sinirlioğlu heyetinden Öcalan’ın yakında İmralı’dan İstanbul’daki bir cezaevine nakledileceği bilgisini aldığını basına yansıttı. Ankara’daki AKP’li yetkililer Öcalan’ın başka bir cezaevine sevk edileceği bilgisini yalanladılar.

PKK’YE PLANLI ÇAĞRILAR

Aslında gelişmeler tam da böyle değildi. Her ne kadar Talabani ile Sinirlioğlu arasında böyle bir diyalog geçmiş olsa da basına yansıtılanlar ile görüşmelerin içeriği farklıydı. Basına verilen bilgiler temasların içeriğini gizlemeye yönelik bir enformasyon çalışması gibi görülüyor.

Sinirlioğlu ile aynı günlerde davet edilen Leyla Zana üzeri BDP’li parlamenterlerin meclise dönmeleri için ‘ikna diplomasisi’ mi yürütüldü sorusunu akıllara getiriyor.

Sadece ikna diplomasisinin bununla sınırlı olmadığı, son dönemde Güneydeki Kürt yöneticilerden ‘PKK ve PJAK’ın silahları bırakarak mülteci kamplara yerleşmesi’ çağrılarının planlı bir çalışma olduğunu ortaya koyuyor.

BDP’NİN MECLİSE DÖNÜŞÜ İÇİN GÜNEYLİ KÜRTLER DEVREDE


İkna diplomasisinin diğer bir ayağı ise BDP’nin Meclis’e dönüşü konusunda Güneyli yetkililerin devrede olduğunu gösteriyor. Bu mesajlar Leyla Zana’ya verildi mi verilmedi mi bilmiyoruz?

Bu ikili diplomasinin özü bir taraftan askeri operasyon için Güneyli güçlerden destek alarak direnen güçleri tasfiye iken, diğer tarafı ise siyasi alanda Kürt iradesini teslim almaya yöneliktir.

Bunu Erdoğan bayram öncesi yürütmüş olduğu psikolojik savaşla denedi. Kürt siyasetçilerini tehdit ederek taraflarını netleştirmelerini, PKK ile aralarına mesafe koymalarını yoksa hesap soracaklarını söylemişti.

Ancak anlaşılan o ki Erdoğan’ın tehditleri çokta yer bulmamış olacak ki bu sefer Güneyli güçleri bu plana dahil etmeye çalışıyorlar.

TESADÜF MÜ, KONSEPT Mİ?

Güneyli güçlerin son dönemlerde en üst düzeyde yapmış oldukları tüm açıklamalar dikkatle incelendiğinde Erdoğan ve AKP hükümetinin BDP’ye ve Kürt Özgürlük Hareketin ısrarla dayatmak istediği politikalarla birebir örtüştüğünü göreceksiniz. Bu tesadüf mü? Yoksa oldukça planlı bir biçimde yürütülen bir konsept mi?

Ancak siyasette tesadüflere pek de yer olmadığı atılan her adımın, söylenen her sözün hangi güce ne mesaj verilmesi gerektiği önceden hesaplanarak söylendiği görülecektir.

PLANDA NELER VAR

Bu görüşmelerde yerel basına yansıdığı kadarıyla Güneyli güçlerden ikna diplomasisi dışında istenen başka şeylerde vardı:

*Birincisi PKK’nin Güneydeki faaliyetlerin sınırlandırılması,

*Medya Savunma Alanlarına (gerilla denetimindeki bölgeler) yönelik tüm giriş-çıkışların kapatılması,

*PKK’ye lojistik destek yollarının kesilmesi,

*Hava saldırılarının daha rahat yapılması için PKK’nin bulunduğu alanlardaki sivil yerleşim birimlerin boşaltılması

*Varolan askeri ve istihbarat üslerinin daha aktif hale gelmesi için daha fazla imkan tanınması,

*Süleymaniye’ye bağlı Ranya ve Qeledıze ilçelerinde yeni ve daha büyük askeri ve istihbarat üslerinin kurulması

*Yine Medya Savunma Alanlarına giden tüm yollardaki askeri kontrol noktalarında peşmerge güçleriyle birlikte kalmak

KANDİL’E GİDENLERİN KİMLİKLERİNE EL KONULUYOR


Nitekim Sinirlioğlu görüşmesinden sonra Kandil’e giden son askeri kontrol noktalarında şimdiye kadar yapılmayan bir uygulama yürürlüğe konuldu. Artık Kandil’e giden herkesin kimliğine gidiş sırasında el konuluyor. Ancak dönüşte tekrar kimlik veriliyor. Bu yeni uygulama istihbarat paylaşımı kapsamında yapılıyor.

Bu taleplerin ne kadarının Güneyli güçler tarafından kabul edilip edilmediğini bilmiyoruz. Bu durum bir iki hafta içinde netlik kazanır. Bu temaslarda özelikle Mesut Barzani ile yapılan görüşme oldukça sıradan ve önemsiz bir görüşme gibi basına yansıtıldı. Çok rutin bir habermiş gibi geçiştirildi. Irak’taki Kürt basını Türk devletinin bu görüşmelerde istediğini koparamadığı gibi bir hava yansıttı. Umarız öyledir.

Hiç yorum yok: