21 Eylül 2011 Çarşamba

Savaşın Artık Sona Ermesi Gerekiyor

Sonunda bu günleri de gördük. Masanın bir tarafında Kürdistan İşçi Partisi (PKK), diğer tarafında Türkiye Cumhuriyeti Devleti (TC) oturmuş, Kürt ve Kürdistan meselesini tartışıyorlar.

Kendi adıma bundan mutluluk duydum. Sizi bilmem, ama ben devletin İmralı’yla birlikte PKK’yle de görüşüyor olmasını önemsiyor ve olumlu buluyorum.

Ve, elbette bundan sonrası için daha çok umutluyum. Kaldı ki görüşmeler tarafların anlaşma zemini yakaladıklarını gösteriyor.
Ayrıca geçmişte hem İmralı’dan hem de Kandil’den gelen açıklamaların, uzun süre devam eden eylemsizlik kararlarının buradan kaynaklandığı da anlaşılıyor.

Tabii, bu saatten sonra savaşın bir an önce bitmesi gerekiyor. Bu saatten sonra kimse ölmemeli, bir annenin daha yüreğine ateş düşmemelidir. Bunun için de behemahal çift taraflı ateşkeş ilan edilmelidir.

Madem bir masa etrafında biraraya gelinmiştir ve bütün meseleler bütün açıklığıyla müzakere edilmiştir; şimdi yapılması gereken her şeyden önce akan kanı durduracak adımları atmak, bu yönlü irade ve kararlılık göstermektir.

Elbette, PKK’nin ilan ettiği tek taraflı ateşkesle bu sürecin ilerlemesi mümkün değildir. Devletin ve hükümetin de etik davranması, ateşkese ateşkesle karşılık vermesi gerekmektedir.
Bir yandan kan akmaya devam ediyor, diğer yandan görüşülüyorsa bunun en azından manevi mesuliyeti olduğu bilinmelidir. 

Dolayısıyla PKK, herşey den önce devleti çift taraflı ateşkese razı etmelidir. Ettiremiyorsa da görüşmeden çekilmelidir. Yıllardır süren görüşmelere ve her şeyin açıkça müzakere edilmesine rağmen kanın akmaya devam etmesi kabul edilmemelidir.

Kaldı ki PKK’nin tek taraflı ateşkeslerine rağmen devlet savaşın faturasını PKK’ye çıkarıyor. Egemen medyanın da katkısıyla sanki ordu ve polis ateşkes ilan etmiş de, PKK buna uymamış gibi bir hava estiriliyor!

Gerçeğin tersyüz edilmesinin ve yürütülen psikolojik savaşın önlenmesi gerekiyor. Bunun da yolu devlete, ‘önce öldürmekten vazgeç, sonra gel konuşalım’ demekten geçiyor.

Yaşanan çatışmaların devam eden operasyonlardan ve üzerinde anlaşılan protokolleri AKP Hükümeti’nin taahhüt altına almak istememesinden kaynaklandığı biliniyor.

PKK üzerinde anlaşılan protokollerin uygulanması için açık güvence talep ediyor. AKP ise kendini bağlamıyor ve böylesi bir yükümlülük altına girmiyor. AKP hem anlaşma yapıyor hem de anlaşmanın uygulanacağına dair güvence vermiyor!

Görüşmelerin basına sızdırılmasının nedenini de burada aramak gerekiyor. Anlaşıldığı kadarıyla devlet AKP’nin elini güçlendirmek, onun Kürt sorununun çözümü yolunda iteklemek istiyor. Görüşmelerin sızdırılmasının ardından yaşananlar buna işaret ediyor.

AKP harekete geçeceği izlenimi veriyor. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun görüşmeleri açıktan sahiplenmeleri bu anlama geliyor!

Gidişat Kürt sorununda çözüm sathı mailine girildiğini gösteriyor. Bu saatten sonra bundan kaçmak mümkün görünmüyor. Kürt ve Kürdistan sorunu gibi çok köklü ve çok bileşenli bir sorunun çözümünün zaman alacağı ve yer yer sorunlarla karşılanacağı biliniyor .

Ancak, kime ne derse dersin çözüm yoluna girilmiştir ve bu yolda yürünecektir. Bu yüzden de savaşa acilen son verilmesi, yaşanan can kayıplarının önlenmesi gerekmektedir.

Bence şimdi her iki taraf da bir adım geri çekilmeli ve eller karşılıklı olarak tetikten çekilmelidir. PKK-TC görüşmeleri beni ne kadar çok mutlu ediyorsa, yaşanan can kayıpları da bir o kadar üzüyor.

Bu saatten sonra yaşanacak can kayıplarının izahi zor olacaktır. Artık yeter; kan artık durmalıdır. Bu güne kadar sayısız kez ateşkes ilan eden PKK, yeniden ateşkes etmeli ve devlet buna ateşkesle karşılık vermelidir.

Atılacak bu adım PKK’ye hiçbir şey kaybettirmez, aksine çok şey kazandırır. Artık bu saatten sonra Türkiye’de ‘terör’ edebiyatı da tutmaz. PKK’ye ‘terör örgütü’ demenin, bu sakızı yeniden çiğnemenin hiçbir anlamı olmaz.

PKK artık Türk devletinin ve onun hükümetlerinin meşru muhatabıdır. Ve, artık PKK gibi Türk devleti de müzakereden kaçamayacaktır. Şöyle ya da böyle özerkliğin çözüm modeli olacağı bir sonuç alınacaktır.

Yeni anayasa bunun yolunu açacaktır. Anadilde eğitim de özerklik modeli içinde sağlanacaktır. Kalıcı onurlu bir barış içinse adalet sağlanacak ve geçmişin yaraları sarılacaktır.

Dediğim gibi çözüm biraz daha zaman alacaktır ve yer yer krizler yaşanacaktır ancak, artık PKK ve TC çözümden kaçamayacaktır.
Şimdi savaştan barışa geçiliyor ve bunun sancıları yaşanıyor. PKK ile TC de bir masa etrafında bir araya gelmiş uzlaşmanın ve barış içinde birarada yaşamanın koşullarını konuşuyor.

Bunu desteklemek gerekiyor. Fakat bir yandan konuşmak, diğer yandan savaşmak olmuyor.

Konuşmaya devam edilmeli, savaşa ise acilen son verilmelidir...

GÜNAY ASLAN
gunayaslan@hotmail.de

Hiç yorum yok: