18 Eylül 2011 Pazar

Kürt Baharından Esintiler

Ortadoğu’nun Sultanı Kürt halkına cihat ilan edip saldırılarını havadan ve karadan sürdürürken, eski tebaa’sı Arap halklarının yedi sülalesini yeniden ihya etmek için, „aynı yoldan geçmişiz biz / aynı kandan içmişiz biz“ marşının eşliğinde başlattı büyük seferi.

Sultan, benliğinin derin kanallarında saklı olan anti-semitizmi yeniden kaşıyarak İsrail’e yağıp kükrerken, Türkiye Gazze’sinde, kapatıldıkları karanlık hücrelerden „hepimiz bir fidanın güller açan dalıyız“ diyerek seslenmekteydi dünya halklarına Kürt çocukları.
Takılıp bahtının rüzgarına, henüz bir tek çiçek açmamış Arap Baharı’nı selamlamaya gitti Güz’ün Sultanı. Oysa Arap coğrafyasında baharı görmeden yaz geldi geçti.
Sultan, hırsına yenildi; kör oldu gözleri. 

Kendi topraklarında renk renk saçılan Kürt Baharı’nı görmek istemedi. 

Sıradan halkın elinde yükselen demokrasiyi, kadının elinde büyüyen özgürlüğü, çocuğun elinde can olan gücü, dağ yamaçlarında yeşeren zengin yaşamı görmek istemedi.

O görmek istemedi, ama tarih doksan yıl boyunca hep aynı resmiyle görüntüledi onu: „Sömürgecilik.“ 

Ve, av olmamak için kalemi avcının elinden alan tarih yazıcıları, altını kalın çizgilerle çizerek yazdılar ki: „Sömürgecilik hiç bir zaman kalıcı bir sistem olamamıştır, doğası gereği olamaz da. Eski Osmanlı’nın kaçınılmaz sonu ne olduysa, Yeni Osmanlı’nın sonu da o olacaktır. Çünkü halklar, kimliksiz ve özgürlüksüz yaşanamayacağını acı deneylerle öğrendiler çağımızda.“ 

Aradığını bulmak için bakarsan, görürsün. 

Uzaklarda aramaya gerek yok: Özgürlüğün baharı Kürdistan’dadır.
***
Hayalleri gerçek olsa bu devlet medyasının... Yani, ezilse PKK tek tek katledilerek, 7 yaşından 70 yaşına kadar bütün KCK tutuklansa, HPG topa tutulsa, karınca yuvaları dahil dağ taş bombalanıp, kimyasalla doğa tüketilse... Yani ırkçı sömürgeci Türkiye Cumhuriyeti’nin düşleyebileceği bütün katliamlar yapılsa... Kürt halkının özgürlük hareketi tüketilebilir mi? 

Otuz küsur yıllık yakın tarih doğru okunmalıdır. Artık Kürt halkının genetik şifresinin anasır-ı erba’sıdır (dört temel materyal) kimlik, özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği. Demokratik Özerklik, yarınların ütopyası olmaktan çoktan çıkmış bir „hemen bugün!“ görevidir halkların omuzunda. Bir demokratik devrim heyecanıdır bu topraklarda yaşanan. Sermayenin global efendilerine, cinsiyetin erkek efendilerine, politikanın rantçı efendilerine karşın ve bütün efendilik sistemlerine karşı yeni bir dünya kuruluyor Kürdistan topraklarında, ellerinden öptüğüm Kürt çocuklarının terlerinden damla damla süzülerek.

Hayalleri gerçek olabilse bu devletin mehmetcik medyasının, dünya batar, insan batar, doğa batar.

Ona göz verilmişti, görsün diye. Habur kapısından giren barış coşkusundan korktu. Barışın değerini bilmedi, hırsına yenildi; gerçeğe kapandı gözleri.
***
Benim için sürpriz değil yargının son kararı. Nasıl ki kadın kendince giyinince, erkeği tahrik etmiş sayılıp tecavüzü hak ederse bu ülkede, Kürtçe şarkı söyleyen de milli’yi tahrik edip ölümü davet eder elbette. Hak tanımaz bir egemenlik anlayışının, dizginlenemez iktidar hırsının yani sömürgeciliğin birinci kuralı değil midir bu beyaz soykırım? Anadilimi konuşmak istiyorum diyen çocuğa 15 yıllı hapisler; kimliğimin özgürlüğünü istiyorum diyen çocuğa 13 kurşunla ölümler... 

Efendiler buyurdu: „Kürtçe şarkı söylemek ağır tahriktir ve o Kürdü öldürebilirsiniz.“ 

Kürt basınının tarihinden bilirim yazmanın öldürülmek için neden olduğunu. 

Ahmet Kaya’dan, Aynur Doğan’dan bilirim bu ülkenin sanatçılarının çoğunun, ‘aydın’larının pek çoğunun Kürtçe şarkıya çatal kaşık fırlatan nefretini. 

Bir ülkede şarkılar öldürülüyorsa... batsın bu dünya! 

Batmadı dünya... 

Ne Ahmet öldü, ne Aynur sustu! 

Ve Qandil’e kalkan Habil’in uçakları bütün ışıklarını söndürmek istiyordu bahar sabahlarının. 

Ve Qandil, her sabah yeniden aydınlatmaya başlıyordu dünyayı, insan sıcağıyla.
***
Deneyle sabit olmuştur ki, Kürdistan’da, dağ yamaçlarından uzatmadan başını baharın müjdecisi çiğdemler özgürce, hiçbir zaman bahar gelmeyecektir Ortadoğu coğrafyasına.
Şimdi özgürlükle sulanan Kürt Baharı çağıdır. 

XWE METİN AYÇİÇEK
aycicek@gmx.net

Hiç yorum yok: