28 Eylül 2011 Çarşamba

Katiller ve Hamam Böcekleri

Nisan 2007'de Amerika’nın Virginia Eyaletinde 32 üniversite öğrencisini öldüren genç, yaptığı vahşetin nedenlerini olaydan uzun zaman önce detaylıca anlatmıştı. Okul görevlileri ve arkadaşlarının kendisine zehir ettiği hayatı, satın aldığı silahların büyüsünde sağaltıp, bir gün haklı acılarının intikamını aldı kendine göre. Norveç’in, güler yüzlü pişkin katili Breivik, uzun yıllar yapacağı katliamın manifestosunu yazdı. 93 sivili öldürdüğünü duyduğunda; ‘ Yaptığım çok vahşice, biliyorum… Ama gerekliydi!’ diye haklılığını savundu.  Eğer bir katilin dünyasını anlarsanız onların insanlara neden bir hamam böceği kadar değer vermediğini anlarsınız. Yaşadıkları acılar, uğradıkları haksızlıklar, gördüğü işkenceler, tanık olduğu ihanetler, tabi oldukları katliamların sonucunda bir insanı ya da düşmanı hamam böceğine çevirenler, hiç bitmeyen bu hamam böceği dünyasında bir seri katil, bir sapkın olmaktan öteye geçemez. Gerçek o ki, kendi sapkınlarımızı ve katillerimizi yarattığımız bir global vahşetin içinde yaşıyoruz.
 
Kolombiya’nın efsane mafya lideri, sokak ortasında on beş yaşında bir çocuk tarafından vurulup ağır yaralandığında, ona neden diye soranlara, Tepki… Sadece tepki! Demişti. Acı ve sefalet içinde büyümüş bir suç liderinin son nefesinde yaptığı trajik bir itiraf. Sokak ortasında tokatladığı gencin içinde büyüyen tepkinin nasılda korkunç bir katile dönüşeceğini unutacak kadar kendinden geçmek. Her ne kadar bir cani de olsa; bir gücün, ölüm döşeğinde ardıllarına bıraktığı tek nasihat... Tepki felakettir!
 
Şiddetin ve kanın izini sürerken bütün bu vahşetin, egemenlerin kanatlarına tutunan ve her şeyi ilahi adalete havale eden bir Hristiyan hümanizmini savunmak, sadece ve sadece bu dünyada bir hamam böceği asaletiyle gezinmek olur ancak. Tepki insanidir, tepki uyarıcıdır, tepki özgürleştirir, tepki kurtarır. Ama ne var ki, bir katille bir özgürlükçüyü sapkınla haklıyı bir birinden ayıran şey bu tepkinin, insanı bir hamam böceği gibi görüp görmemesinde yatar.O insanı bir özgürlükçü de yapar, katil de. Özgürlükçüler iktidarınızı, katiller canınızı alır.  
 
Haksız yere, istemeden de olsa masum insanları öldürmek ne yaşanan acıların dökümünü yapmakla, ne tabi oldukları haksızlıklar ve katliamların nedenlerini öne sürmekle geçiştirilemez. Özgürlük savaşı verirken masumları vuran bir militan... Taraftarı olmayanları istemeden de olsa vuran bir sosyalist örgüt… Azgın saldırılar altında yok olma tehlikesinde karşıtını suçlu suçsuz demeden saldıran bir halk… Demokrasiyi egemen kılmak için uluslararası seferler düzenleyip istemeden de olsa sivilleri vuran bir devlet… Bütün bunlar ile Virginia’da 32 kişiyi katleden genç ya da Breivik arasında ne fark olabilir? Biri güçlü ve ateşli taraftarlara sahip olduğu için haklı diğeri, şizofrenik kişiliğini rahatlattığı için haksız ve cani midir? Biri halk diğeri birey olduğu için mi? İdeolojik ve kolektif bilinç bu katil tanımına fark mı katar? Çocukluğunda tecavüze uğrayan bir seri katille, yeni bir düzen kurma çabasındaki kamusal iradenin de çabası birdir. İkisinin de ideolojisi vardır. Bireyin katilliğini tekliğiyle cezalandırırken kamuyu çoğulculuğuyla aklayamazsınız. 
 
Şimdi biz Kürtler, acılarımızın telafisine özgürlükçülüğümü yoksa katilliğimi oturtacağız? Son sivil ölümlerinden sonra bazı Kürtler, yaşadıkları acıların arkasına sığınarak katilin öfkesini seçtiler. Her şey karşılıklıdır! Bunu siz istediniz! Güneyde parçaladığınız çocuklarımızın intikamını aldık! Siz yaparsanız biz de yaparız! Bak biz yaptık ardından siz Kürt kürsüleri açtınız! Bizim sivil saldırılarımız tıkanan bir süreci açmadır! Bir katilin kurbanı arkasından söylediği son sözler… Bir caniyle savaşırken sonuna kadar üstüne yürüyene özgürlükçü, onu yere düşürdükten sonra vurana katil denir. Bir özgürlükçüyle katilin arasına işte bu acımasız hayat duruyor. Bu hayatı bir özgürlükçü gibi kurtaramıyorsak, bir katil gibi yaşamak çok şeyi ele verir. Siz her an bir şeyleri katletmeye hazırsınız demektir bu. Bir kalbi amaçlarınız için kırar, bir dostu çıkarlarınız için satarsınız. Güvenden çok şüpheyle yaşarsınız. Hayatı katletmenin çok yolu var. Bir gün bir canı her gün bir kalbi katledersiniz. İyi yazı yazamazsınız örneğin. Güzel bir filminiz olmaz. İnsanlığı yeni düşünce ve umutlara boğup, ayaklarını yerden kesemezsiniz. Adam gibi savaşamazsınız mesela. Tepkileriniz bir özgürlükçüden çok bir katilinkine benzer. Kavganız, egonuzun yıkıldığı yere kadar sürer. Bir zamanların efsane generali düşmanından merhamet diler.
 
Şimdi biz Kürtler, acılarımızın telafisine özgürlükçülüğümü yoksa katilliğimi oturtacağız?
 
Ne Ahmet Altan gibi şiddetin ve kanın izini sürerken, egemenlerin kanatlarına tutunan bir liberal hamam böceği, ne de acısını sağaltmak için bir katile dönüşecek bir halk. Mazlumun katilliğine hayıflanmak, önce onun tarafını seçmekle olur. Sizin gibilerin söyleyeceği tek şey, o mafya liderinin ölüm döşeğindeki sözleri olabilir. Tepki!...Sadece tepki!
 
Tepki felakettir!
 
Sadece huzurlu yaşamak için başkasının tepkisinden kaçınılmamalı. Bunun insan ilişkilerindeki eşitlik dengesinin bir biçimde ihlalinden kaynaklandığı bilinmelidir. Tepki oluştuğunda  ise bir özgürlükçü gibi davranılmalıdır. 
 
Bu hareket kendi hatasında yakasından tutacak insanları yetiştirecek kadar özgürlükçü, bu halk kendi katilliğini de katillerini de söyleyecek kadar sağlıklıdır.
 
Savaş insanlığın köpekliğidir! Sen önce kendi köpekliğine bak!
 
harunahmet-@hotmail.com

Hiç yorum yok: