16 Eylül 2011 Cuma

Kamer Genç Kimdir?

Kademelerinde hızla yükseldiği devletin güvenini oldukça kazanmış olacak ki 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1981 yılında darbenin Danışma Meclisine dahi girdi. 
 
Kamer Genç gerçekliği, TC devletinin Kürdistan’da nasıl bir sömürü, asimilasyon ve ulusal-toplumsal yapıyı çarpıklaştırma politikası uyguladığının en çarpıcı ve ibretlik örneklerinden biridir. Diğer örnekler biliniyor. Kamuran İnan, Necmettin Cevheri, Sedat Bucak, Hüseyin Çelik, Mehmet Şimşek vs… Partiler ve hükümetler değişir ama devletin bu “Truva atı” stratejisi hiç değişmez. Her zaman Kürdistan’ın çeşitli yörelerinden birilerini gözüne kestirir. Sistemin çarklarından geçirir ve “has adamı” yaparak onun üzerinden Kürdistan politikalarını yürütür. Bunların çoğu önce yatılı okullarda hazırlanır. Tıpkı Osmanlının Acemi oğlanlar ocağı gibi. Sonra da kademe kademe Yeniçerileştirilirler. Örneğin AKP’nin “Kürt” Mehmet Şimşek’i gibi… Onun Kamer Genç’ten farkı “Kürtçe” konuşmasıdır. İngilizce aksanlı ve tekleyerek de olsa konuşur! AKP “açılımı”nın bir gereği olarak! Kamer Genç ise ittihatçı besleme geleneğinden geldiği için hala Kürtçeyi sindirebilmiş değil. O “Türkoğlu Türk”tür. Üstelik bunu salt kendisi için değil tüm Dersimliler için söyleme hakkını da kendinde bulur. 

Kamer Genç’i biraz daha yakından tanıyalım. 1940 yılında Dersim’in Nazimiye ilçesine bağlı Ramazan köyünde doğdu. 1960 yılında Ankara’da Yatılı Maliye okuluna girdi. 1966’da ise Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisini bitirdi. 1974 yılında Paris’e gönderildi. Burada Paris Amme Enstitüsü’nü burslu olarak okudu ve idari yargı eğitimi aldı. Danıştay tetkik hâkimliği ve Danıştay savcılığı görevlerini yaptı. Kademelerinde hızla yükseldiği devletin güvenini oldukça kazanmış olacak ki 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1981 yılında darbenin Danışma Meclisine dahi girdi. O sırada Dersim’i Hakkı Borataş adlı bir asker, “vali” olarak yönetiyordu. İşte bu asker, Kamer Genç’i çok sevmiş olacak ki onu Danışma Meclisine önerdi ve sonrasında da bu gerçekleşti. 

1983-1987 yılları arasında mali müşavirlik yaptı. 1987 yılından 2002 seçimlerine kadar 4 dönem milletvekilliği yaptı. 1995 seçimlerinde CHP’den aday gösterilmeyince Tansu Çiller’in DYP’sine geçti ve bu partiden meclise girdi. Mecliste uzun yıllar başkanvekilliği yaptı. 2002 seçimlerinde DYP baraj altında kalınca milletvekili seçilemedi. 2007’de bağımsız olarak seçildi. 1 Haziran 2010 tarihinde tekrardan CHP’ye geçti ve 12 Haziran 2011 seçimlerinde CHP’den bir kez daha Tunceli milletvekili seçildi. 
Evet,  resmi ifade bu:  Kamer Genç, Tunceli milletvekili… Yani Dersim milletvekili. Dersim’i temsil etmek CHP ve Kamer Genç’e kalmış(!) Oysa CHP’dir yine Dersim katliamının planlayıcısı ve uygulayıcısı… Bunu Neo-faşist Tayip Erdoğan bile söylüyor!
Dersim acıdır, katliamdır, çığlıktır. Kadın, çoluk-çocuk ve yaşlıların cenazeleriyle dolu vadilerdir. Dersim Kürdistan’ın düşürülen son kalesidir ve sonrasında Kürdiliğine-Kürdistaniliğine yabancılaşmadır. Katiline, cellâdına sevdalanmanın devlet bir devlet politikası olarak Dersim insanına dayatıldığı bir semboldür. Ama her şeye rağmen Dersim başkaldıran asi Kürt’tür. 30 yıldır özgürlük gerillalarına kucak açan asi dağlardır. 

Ve Dersim çelişkidir. Çünkü hala da belli oranda Kamer Genç’tir. Yani devletin Truva atıdır, ağacın kurdudur, sırta saplanan hançerdir. Kamer Genç Dersim’de Kenan Evren’dir, CHP’dir, Tansu Çiller’dir, Doğan Güreş’tir, Mehmet Ağar’dır… Katliamla darmadağın edilen, sonrasında oraya buraya sürülen, ruhu örselenen ve yüzü Ankara’ya dönük bırakılandır. Birkaç kuruşun peşinde koşturulan, karın tokluğuna koşuşturan, Kamer Genç’in eline avucuna muhtaç bırakılandır. 

Devlet bunu hep yapmıştır. Önce Kürdistan’ın maddi zenginliklerine el koymuştur. Halkını bilinçli politikalarla aç bırakmıştır. Sonradan da Kamer Genç gibi devşirdiği kişiler aracılığıyla Kürtlerin önüne kırıntılar atmıştır. Onları memurluklar ve işçilikler peşinde koşturmaya çalışmıştır. 
Dersimli karnını doyurmak için Ankara’ya gider. Onu orada Kamer Genç bekler. Devletin ona tahsis ettiği misafirhane vardır. Orada birkaç gün beslenir. Ona bir memur ya da işçi kadrosu verilir ve oldukça “memnun” bir biçimde Dersim’e geri döner. Kamer Genç’e bin bir dua eder. Bu yüzden her seçimde oyunu ona verir. Fakat Kamer’in 12 Eylül’de Kenan Evren’in danışma meclisinde dizayn edildiğini, devletin ona on yıllardır özel bir misyon biçtiğini ve ona bu iş için “örtülü ödenek”ten para ayırdığını bilemez ne yazık ki. Tüm bunları devletin ve Kamer Genç’in bir lütfu olarak görür. Oysa devletin 1930’lardan beri Dersim’e dönük özel politikalarını, bilinçli insansızlaştırma ve kalan insanları da aç bırakarak Ankara’ya muhtaç bırakma ve nihayetinde Kamer gibi bir Truva atını devşirerek Ankara’ya üslendirme politikalarından bir önemli bir kısmı”habersizdir ne yazık ki. Ya da haberlidir de çaresizdir, çaresiz kılınmıştır. 

Oysa özüne dönen bir Dersim’de kimsenin Ankara’ya ve oradaki Truva atlarına muhtaç kalmayacağını bilenler ve bu bilince ulaşanlar artık her geçen gün çoğalmaktadır Dersim’de... Dersim’in kurtuluşunun Kamer’lerden ve Kemal’lerden (Mustafa, Kılıçdaroğlu, Burkay vs)  kurtuluş ile mümkün olacağının farkına varanlar artmaktadır. Ama hala da Seyit Rıza’nın kemiklerini sızlatmaktadır Dersim! 
Nihayetinde Kamer Genç, Dersim’in kara yüzüdür. O salt fiziki bir varlık değildir. Devletin Dersim’deki tüm kara ve karanlık politikalarının somut hali ve sembolüdür. Hala önemli işlevler görmektedir. AKP bile ona dokunmamaktadır. AKP’nin dokundukları Kürdistan’daki işlevini tamamlayan ve başarısız olmuş ittihatçılar ve Ergenekonculardır. Kürdistan’da işlev gören Ergenekoncular ise AKP gözetiminde “görev”lerini sürdürmektedirler.

Hiç yorum yok: