18 Eylül 2011 Pazar

'Bu Dövmeleri Türkler Yaptı…''

“Ne istiyorsun, deyim mi ki bu dövmeleri Türkler yaptı? Niye? Bugün bu artık önemli değil…” Bu sözler Ermeni soykırımından kurtulmuş binlerce kadının sırlarını ifade ediyor. ‘Anneannemin Dövmeleri’ filminin rejisörü Syuzanne Khardalian, “Türkler bu kadınların sadece ellerini değil, onların kaderlerini de damgaladı, hatıralarına dehşet, utanç ve korku damgasını vurdular” diyor.

Rejisör Syuzanne Khardalian’ın 1915’teki Ermeni katliamına tanık olan ninesinin hayat öyküsünden yola çıkarak çektiği, ‘Anneannemin Dövmeleri’ filminin galası 21 Eylül’de İsveç’in başkenti Stockholm’da yapılacak.

Film, Ermeni soykırımını yaşayan unutulan binlerce kadının kaderleri ve onların bedenlerinde yapılan dövmelerin sırrını irdeliyor.

Syuzanne Khardalian, filmin yapımı tamamlandıktan sonra Ermenihaber’in sorularını yanıtladı. Anneannesinin dövmeler hakkında hiç konuşmadığını söyleyen Khardalian, “Onun beyaz eldivenleri vardı ve bu eldivenlerin altında dövmelerini saklıyordu. Sanki anneannem soykırım yıllarının bu kötü hatırasını silmeye çalışıyordu. Biz bile evde bu konuda hiçbir şey konuşmuyorduk, sanki bir tabu vardı” diyor.

16-17 yaşındayken Ermeni soykırımı hakkında hiçbir şey bilmediğini ifade eden Khardalian, anneannesinin, kendi iradesine bağlı olmadan, bu travmayı gelecek kuşaklarına verdiğini söylüyor. “Hepimiz şimdi anlıyoruz ki o zaman onun hakkında bir şeyler biliyorduk, ancak konuşmuyorduk” diyen Khardalian, filmin bu sırra varma süreci olduğunu belirtiyor.

DÖVMELERİN SIRRI

Khardalian’ın anneannesinin kızkardeşinin de dövmesi varmış, ancak o da geçmişini inkar ediyormuş... O da bu konu hakkında sessizliğini korurken, bir gün Khardalian sorduğunda ona, “Ne istiyorsun, deyim mi ki bu dövmeleri Türkler yaptı? Niye? Bugün bu artık önemli değil” diyerek, dövmelerin sırrını açıklamıştı.

Dövmelerin Ermeni kadınlara zorla yapıldığını söyleyen Khardalian, “Kimse onlardan izin sormuyordu ve kendi iradelerine karşı dövmeli bu kadınlar kurtarıldıktan sonra bu vahşetin izlerini silmeye çalışıyordu. Kimyasallar ile dövmelerini silmeye çalışan bu kadınların yüzlerinde koskoca yaralar vardı” diyor.

“UTANÇ YÜZÜNDEN KONUŞAMADIKLARIMIZ”


Kurtarılan dövmeli kadınların genelde Ermeni erkekler tarafından kabul edilmediğini belirten Khardalian’ın anlatımlarına göre, tecavüze uğrayan bu kadınlara 1924 yılında Beyrut’ta ilk plastik-estetik cerrah tarafından kızlık zarı diktirme operasyonları yapılıyordu.

Vahe Taşçyan’ın bir araştırmasına göre kurtarılan bu kadınlar özellikle dövmeli kadınlar Ermeni erkekleri tarafından kabul edilmiyordu. Khardalian, tarihlerinde böyle dehşetli sayfaların olduğuna işaret ederek, “Ve utanç yüzünden konuşmadık bu konuları” diyor.

Yeni nesildeki utancında genetik olarak anneannelerinden geldiğini söyleyen Khardalian, “Herhalde anneannemin sessizliğinin nedeni de bu utançtır” diyor.

“TÜRKLER ONLARIN KADERLERİNİ DE DAMGALADI”

Belgesel film aracılığıyla sorunun önemli duygusal taraflarının gösterilebildiğini ifade eden Khardalian, çektiği filmin insani olmasını istediklerini ve seyreden her kişinin de tartışılan sorunda kendisini görmesini amaçladıklarını söylüyor.

Filmi geç çektiği için üzüntüsünü de dile getiren Khardalian, “Keşke anneannem, beyaz eldivenleri altında sadece dövmelerini değil, kendi hayatının da bir kara sayfasını, geçmişinden vahşetli bir sırrı sakladığını daha önce anlatsaydı. Türkler bu kadınların sadece ellerini değil onların kaderlerini de damgaladı, hatıralarına dehşet, utanç ve korku damgasını vurdular” diyor.

Hiç yorum yok: