4 Eylül 2011 Pazar

BDP'den 'Demokratik Çözüm Protokolü'

BDP Siirt Milletvekili Gülten Kışanak Ankara’da devam eden BDP 2. Olağan Büyük Kongresi’ne ‘Demokratik Çözüm Protokolü’ sundu. Protokolünde, yeni anayasada çok kimlikli realitenin tanınarak, demokratik ulus tanımı çerçevesinde, özerklik hukukunu esas alan ademi merkeziyetçi yönetim biçimine geçilmesi istendi.

Ankara’da devam eden BDP 2. Olağan Büyük Kongresi’nde söz alan, BDP Eş Başkanlığına aday gösterilen Siirt Milletvekili Gülten Kışanak, kongreye ‘Demokratik Çözüm Protokolü’sundu. Kışanak, sunduğu çözüm protokolünde, Türkiye’nin yeni anayasasının çok kimlikli realitesini tanıması gerektiğini belirtti.

"BDP-Blok olarak sorumluluk almaya, demokratikleşme konusunda müzakerelere başlamaya hazır olduğumuzu net bir dille ifade ediyoruz" diye Kışanak, protokol maddelerini şöyle sıraladı:

"1-Türkiye'de yaşayan tüm kimliklerin, kültürlerin, dillerin, inançların anayasal güvence altında olduğu, açıkça anayasada yer almalı. Etnik kimlikler arasında alt kimlik-üst kimlik tartışması yapılmamalı. Bu çerçevede, üst kimlik olarak hiç bir etnik kimliğe vurgu yapmayan anayasal vatandaşlık esas alınmalıdır.

2-Herkesin kendi anadilini özgürce ve hiç bir kayıt-koşul olmadan kamusal alan dahil her alanda kullanabilmesi anayasal güvence altında olmalıdır. Anadilde eğitim anayasal bir hak olarak tanınmalıdır.

3- Tüm kültürlerin korunması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması kamusal bir sorumluluk olarak tanımlanmalı. Bu konuda yürütülen sivil çalışmalar da anayasal güvence altında olmalı.

4-Devletin küçültülüp, sivil alanının ve özgürlüklerin genişletildiği, her türlü vesayete son verilerek halk iradesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesine olanak tanıyan ademi merkezi yönetim sistemine geçilmelidir. Bu çerçevede; bölgesel düzeyde tanınacak özerkliklerle bölge, il ve belediye meclislerinin yetkileri merkeze oranla arttırılmalıdır. Her türden sivil demokratik halk meclislerinin faaliyetleri anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

5- Çalışanların emeğini ve sosyal haklarını koruyabileceği örgütlenmelere devlet ve hükümet müdahalesi önlenmeli, grevli toplu sözleşme hakkı dahil olmak üzere çalışanların örgütlenme ve mücadele hakkı anayasal güvencede olmalıdır. İLO sözleşmeleri hiç bir çekince olmadan anayasal güvence altında uygulanmalıdır.

6-Kadınların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşama katılımı önündeki her türlü engel kaldırılmalı, gerçek ve fiili eşitlik sağlanıncaya kadar özel önlemler alınmalı, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık insanlık suçu olarak tanımlanmalı ve kadın hakları anayasada özel bir başlık altında düzenlenmelidir.

7-Düşünce açıklama özgürlüğü, örgütlenme hakkı, basın hürriyeti AİHS ve BM sözleşmeleri esas alınarak anayasal düzenlemeye kavuşturulmalıdır.

8- Doğanın korunması, ekolojik dengenin bozulmasını önleyecek tedbirlerin alınması anayasal düzeyde teminat altına alınmalıdır."

SÜREÇ İÇİN ÖNERİLER

Kışanak, bütün bu süreçlerin demokratik bir esasla yürütülmesinin ve anayasa inşa sürecinin katılıma açık olmasının esas alınması gerektiğine vurgu yaparak, bunların gerçekleşmesi için de şu talepleri sıraladı:

"a- Seçim barajı kaldırılmalı, siyasi partiler kanunu ve seçimlerle ilgili yasalar demokratik temsil hakkını güvence altına alacak şekilde düzeltilmelidir.

b- Siyasi saiklerle tutuklanmış bütün Kürt siyasetçiler ve tutuklu milletvekilleri serbest kalmalı, bunun için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Demokratik siyasetin önünün açılması için TCK, CMK yeniden düzenlenmeli, TMK kaldırılmalıdır. Siyasi amaçlı tutuklamalara hemen son verilmelidir.

c- 2011 genel seçimlerinde Diyarbakır'dan milletvekili seçilen Mehmet Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin hukuksuz bir şekilde düşürülmesi karşısında hükümet siyasi olarak telafinin yollarına açık olmalı, Sayın Dicle'nin parlamentoya gelebilmesi için açık bir çözüm iradesi ortaya koymalıdır.

d- Emek, Demokrasi ve Özgülük Bloku'nun temsilcilerinin de içinde yer alacağı bir demokratik anayasa komisyonu kurulmalı, ancak öncelikli olarak, Parlamentoda sayısal çoğunluğu elinde bulunduran ve iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, Emek, Demokrasi ve Özgülük Bloku'nun bu önerilerine ilişkin tutumuna bir açıklık getirmelidir.

e- Demokratik Anayasa Komisyonu, STK'lara, sosyal taraflara ve kanaat önderlerinin etkin katılımına açık olmalıdır.

f- Demokratik Anayasa Komisyonu ile eş güdüm içinde çalışacak bir hakikat ve adalet komisyonu kurulmalı, bu komisyonun arkasında hem TBMM, hem de hükümet iradesi olmalıdır. Her iki komisyon da TBMM'de ve TBMM dışında çalışabilecek yetkinlikte ve yetkide olmalıdır. Komisyonlarda TBMM üyelerinin dışında STK temsilcileri ve uzmanlar da bulunmalıdır.

g- Bütün bu süreçlerin aynı zamanda barışa da hizmet edebilmesi için Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğunu temsilen bir heyetin İmralı'da yüz yüze görüşme yapması, sonrasında görüşmelerin daha sağlıklı yürütülebilmesi için İmralı sistemine son verilmesi ve kısa vadede ev hapsi, orta vadede ise serbest bırakılması öngörülmelidir."

AKP HÜKÜMETİNE ÇAĞRI

Protokolün bir "Müzakere metni" olduğunu söyleyen Kışanak, AKP hükümetine şu çağrıda bulundu: "Çözümden korkma. Barıştan korkma. Korkacaksan çözümsüzlük siyasetinden ve savaştan kork. Çünkü çözümsüzlük siyaseti yenilmeye mahkumdur. Kazanan demokratik çözüm, onurlu barış ve halkların kardeşliği olacaktır."

DEMOKRATİK ÇEVRELERE ÇAĞRI

Kışanak, liberal demokrat çevrelere de şöyle seslendi: "Herkes 90'lı yıllarda yaşadığımız büyük acılarda kendi payını görmeli ve aynı hatalara bir kez daha düşmemek için, vicdanına sığınmalıdır. Binlerce faili meçhul cinayet işlenirken, köyler yakılırken sessiz kalan, görmezden gelen yada çarpıtanlar; bugün gelinen noktada bu tutumlarının insanlığa, halkımıza ve Türkiye'ye hizmet etmediğini görmüş olmalılar."

Kışanak, AKP hükümetinin bugün "entegre strateji" adı altında yürütmeye çalıştığı projenin 90'lı yılların "topyekun savaş" konseptinin yeni adı olduğuna vurgu yaparak, Herkesi bunun karşısında sorumluluk almaya davet etti. Kışanak, çözüm önerilerinin tartışılmasını ve AKP hükümetinin çözüm masasına çekilmesini istedi.

‘SAFIMIZ NETTİR’

"BDP ve demokratik Kürt siyasetinin tehdit, şantaj, baskı,sindirme, teslim alma yöntemlerine karşı, bedeli ne olursa olsun 'onurumuzu' ve direnişi tercih edeceğiz" diyen Kışanak, "Herkes safını belirlesin" diyorlar. Bizim safımız belli ve nettir. Biz demokratik çözümün, onurlu barışın, halkların kardeşliğinin safındayız" dedi.

‘PROTOKOL YOL HARİTAMIZDIR’

"Demokratik çözüm protokolü"nün yol haritaları olduğunu kaydeden Kışanak, şöyle devam etti: "AKP çözümü, diyalog ve müzakereyi tercih ederse tüm Türkiye kazanır. Savaşta ve çözümsüzlükte ısrar ederse; biz yolumuzu yürümekten geri duracak değiliz. Tüm Türkiye halklarıyla, demokrat, sol, sosyalist, devrimcilerle, yolumuza devam edeceğiz."

Kürt sorununun çözümünde Öcalan'ın aldığı role dikkat çeken Kışanak, Öcalan'ın çözüme ve diyaloga açık olduğunu söyledi.

Hiç yorum yok: