15 Eylül 2011 Perşembe

AKP'nin Yalancı Baharı ve Kara Harekatı!

Kürt meselesini futbol maçı gibi ele alan AKP iktidarı yalancı baharını yaşıyor. Plan üzerine plan yapıyor. AKP’nin savaş kurmayları da bu plana göre açıklama üzerine açıklama yapıyorlar. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin düdük çalıp futbol maçı başlatır gibi “kara harekatı an meselesi” diyor. Kürtlere karşı savaşın koordinatör kurmayı Beşir Atalay ise “PKK’ye ve Kürtlere karşı tam saha pres” yapılacağını söylüyor. Atalay; Hakkari ve Şırnak hattını kontrol altına alıp Kandil’i de bloke etmeyi hedeflediklerini açıklıyor. AKP’liler kendilerinden çok emin konuşuyor! PKK köşeye sıkıştırılacak. Diplomatik alanda da Kürtler yalnızlaştırılacak. Kısacası AKP Kürtleri askeri olarak yenilgiye uğratıp, siyasal alanda da tasfiye edip güçsüzleştirecek. Askeri, polisi, valisi, medyası ile bunun hesabı içindeler.
Peki bu durum o kadar kolay mı? Birincisi AKP, yanlış zemin ve zamanda at oynatıyor. Dolayısıyla hesap en baştan beri yanlışlık içeriyor. Zemin AKP için çok kaygan, uçurumlarla dolu. Zaman ise AKP’nin istediği gibi ilerlemiyor.
İkincisi AKP’nin içine girdiği PKK karşı ittifak ilişkileri ise kırılagan. İran ile Türkiye ilişkisi Türkiye’ye çok pahalıya patlayacak bir potansiyel taşıyor. Sadece PKK kartı üzerinden İran-Türkiye ortaklaşması gerçekçi görünmüyor. Türkiye; İran’ın bölgedeki dayanaklarını küresel egemen siyasetin çıkarları yönünde zayıflatıyor. NATO’nun Füze Kalkanı projesini kabul etmesi, Arap ülkelerinde İran’ın nüfuzunu kırma çabası, Suriye’ye attığı siyasal ve diplomatik kazık Türkiye’nin İran için güvenilmez olduğunun göstergesi. İran ise Türkiye ile ilişkilerinde ihtiyatlı ama mecburi bir tarz tutturmuş durumda. Türkiye’nin İsrail ile girdiği ilişki biçimindeki durum da çelişkili durum ifade ediyor. AKP’nin Kürtlere karşı savaşındaki önemli ittifaklarından olan İsrail ile ilişkisi görünürde bozulmuş durumda. Erdoğan bunu Arap aleminde siyasal nüfuz ve etkiye çevirme peşinde. Ama bu ilişki tarzı uluslararası alanda AKP’yi daha da zorlayacak bir potansiyeli taşıyor. PKK’nin İsrail-Türkiye ilişkisine ilkeli yaklaşımı PKK’ye itibar kazandırıyor. AKP’ye ise savaş için destek istediği, siyasal olarak ise rant peşinde olduğu İsrail ile ilişkisi ise siyasal ve ahlaki olarak AKP’nin hanesine kötü yazacak. Yani AKP’nin Kürtlere karşı savaşında izlediği diplomatik alan da mayınlı bir alan gibi.
Üçüncüsü AKP’nin Kürtleri bir birine düşürme stratejisi izlemesi. Türk devletinin yıllar yılı denediği, vakti zamanında Kürtlere pahalıya patlayan bu ilişki tarzını AKP iktidarı da denemek istiyor. Ancak Kürtler bu konuda eski Kürtler değil. Güney Kürtleri ile PKK’yi bloke etmek isteyen AKP’nin bu hesabı hiçbir açıdan tutmayacak. Olası durum Kürtlerden önce Türkiye ve bölge için felakettir. Telafisi mümkün olmayan bir girişimdir. Dördüncüsü ise AKP’nin askeri açıdan izlemek istediği plandır. AKP’liler sanki sınır ötesi kara harekatı yapılırsa büyük başarı sağlayacakmış havasındalar. Bu ruh hali AKP için çok pahalıya patlayacak. Sadece AKP için değil, Türkiye için çok belalı sonuçlar ortaya çıkaracak. Türkiye sayısız sınır ötesi ve kara harekatı yaptı. 1983’ten bu yana en belirgin olarak planlanıp yapılanı 25 adettir. Hepsi de sonuçsuzdur. Hatta Türk ordusunun bugün geldiği halin nedeni bu başarısızlıkların sonucudur. Ki o zamanki şartlar ile şimdiki şartlar çok değişti. Türk ordusunda başarısızlık karakter haline gelirken, PKK’de direngenlik ve deneyim önemli bir karakter olarak ortaya çıktı. Yani kara harekatı sonucu ne olursa olsun AKP ve Türk ordusu için çok büyük bir başarısızlık olarak sonuçlanacaktır.
Son olarak bütün bu planlara karşı Kürtlerin çabaları da her alanda artarak devam ediyor. AKP’nin bütün politikalarına ve boyun eğdirme operasyonlarına karşı Kürtler dik duruyor. Dik durunca da halk desteğini fazlasıyla alıyorlar. Uluslararası alanda da saygınlık gören bu direnme biçiminin siyasal sonucu ise orta vadede daha büyük bir sonuç doğuracağa benziyor. Kürtler siyasal alanda birliklerini sağlamak için çabalarını giderek artırıyor. Türkiye halkları ile ortak bir projeyi gerçekleştiriyor. 12 Haziran seçimlerinde yakalanan Demokrasi Cephesi kalıcı bir siyasal örgütlülüğe dönüşüyor.
Dolayısıyla AKP’nin politikalarına karşı Kürtler ve Türkler örgütlenerek karşı duruyorlar. AKP’liler ise komşularına karşı dengesiz ve ilkesiz siyaseti ile durumu kurtarma çabasındalar. Ancak AKP’nin durumu gündelik koruma çabası Türkiye’yi gelecekte büyük bir bataklığa sokacaktır. Savaş Kürdistan ile sınırlı kalmayacak, Türkiye’de huzur ve istikrar bozulacak. Milliyetçilik AKP’nin içinde AKP’yi eritecek temel bir dinamik olacak. AKP’nin koalisyonel yapısında tartışmalar yaşanacak ve parçalanmaya, giderek küçülmeye doğru bir AKP fotoğrafı ortaya çıkacak... Çünkü AKP, PKK’ye ve Kürtlere karşı hep başkasının desteği ve silahları ile savaşa girişti. Eee başkasının Heron’una güvenerek girilen savaştan kim başarılı çıkmış ki AKP de çıksın!..

BAKİ GÜL

Hiç yorum yok: