22 Ağustos 2011 Pazartesi

Kuraklık Değil IMF Vurdu!


Somali’de açlıktan ölen çocukların resimleri son günlerde gazetelerden eksik olmuyor. Tabii dünya liderlerinin Somali konusundaki yardım çağrıları da beraberinde geliyor. Türk Başbakanı R. Tayyip Erdoğan bile Ramazan Bayramı’nı Somali’de geçirmeye karar verdi. Yıllardır açlıkla pençeleşen ve emperyalizmin ürünü olan Somali akıllara geldi.

Kıtlık nedeniyle insanlar ölümle pençeleşiyor deniliyor. Kuraklık yaşanan bu coğrafyada, “1970’lere kadar gıda üretiminde kendi kendine yeterlilik hakimken bugün ne oldu da Somali bu hale geldi” sorusu ilk akla gelen sorular arasında. Açlıktan, kuraklıktan bahsedilirken yirmı yıldır süren iç savaş, 1980 sonrası uygulanan IMF reçeteleri, sömürgecilik döneminde uygulanan politikaların sorgulanması kimsenin aklına gelmiyor.

İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası “bağımsızlık” kazanan ülkeler arasında Somali de vardı. 1960’lı yılların başında bağımsız devlet olan Somali, Batı’nın çizdiği sınırlar arasında yeni bir savaşta buldu kendini. Etiyopya ile girdiği savaşı kaybeden Somali, ABD politikaları doğrultusunda hareket etmeye başladı. Ardından 70’li yıllara ABD’nin uyguladığı paket programa tabi tutuldu. Somali’ye ekonomik yardım yapılıyordu. Tabii bu ekonomik yardımın şartları da vardı. IMF böylelikle Somali’ye adım atmış oldu.

Önce tarım ve hayvancılığı bitirdiler
 
IMF’nin uyguladığı program sonrası tarım giderek geriledi. Çünkü tarımdaki harcamalar kesilerek, sanayiye yatırım yapılmaya başlandı. Aynı dönem ABD’nin Sovyet rekabeti, beraberinde Somali’ye gıda yardımlarını getirdi. Gıda yardımlarının ülke pazarına girmesi, kamu harcamalarının kesilmesi nedeniyle zaten zor durumda kalmış Somalili çiftçilerin rekabet gücünü düşürdü. IMF eliyle tarım sektörü öldürüldü. Bugün yaşanan kuraklık değil IMF politikaları tarımı zaten bitirmişti.

IMF politikaları sonucu bu yıkım sadece tarımla sınırlı kalmadı. Eğitimden sağlığa birçok alan giderek gerileme yaşandı. IMF’in önerisi devalüasyona gitme oldu. Takip edilen politikalar yüzünden gıda ithal etmek zorunda kalan Somali, ulusal para biriminin değer kaybetmesi sonucu gıda ithalatında zorlanmaya ve bunun sonucu olarak daha fazla borçlanmaya başladı.
Devalüasyon sonucu Somali Şilini’nin değer kaybetmesi, Somali’de belki de en çok hayvancılıkla uğraşanları olumsuz etkilediği savunuluyor. Ülkenin 1980’li yıllarda Gayri Safi Milli Hasılası’nın yüzde 47’sini ve ihracatının yüzde 60’ını oluşturan hayvancılık, devalüasyon kararı ile zor durumda kaldı. Somalililer hayvanların sağlığını korumak için gerekli olan ilaçları ve besinleri yurtdışından ithal etmekteydiler. Somali Şilini’nin değer kaybetmesi ile birlikte hayvanlarının bakımlarını yapmakta zorlanmaya başladılar. Bu zorluğu aşmaya çalışan Somalililere bir kötü haber de, Suudi Arabistan’dan geldi. Somali’nin hayvan ihracatında bir numaralı müşterisi olan Suudi Arabistan, 1983 Haziran ayında aldığı bir kararla artık hayvan ithalatını Somali’den değil Avustralya’dan yapacağını duyurdu.

Batı’nın ‘yardım sahtekarlığı’
 
Bir yanda Batılı ülkelerden yardım diğer taraftan iç muhalefetin bastırılması için şiddetin dozunun arttırılması, Somali’de zulmün başladığı yıllara işaret eder. Emperyalistler bu iç kargaşanın farkındalığıyla yardım etmeye devam ettiler. Silah ve gıda yardımı ülkedeki diktatörlüğü büyüttü. 
Üzerinde uygulanan politikalar sonucu, Somali kendi bünyesindeki aşiretlerin çatışmalarının içinde kalmıştır. Yüzyıllarca bir arada yaşayan aşiretler, emperyalizmin “böl ve yönet” politikaları sonrası sömürge yönetimlerince kışkırtılarak iç şavaşa süreklendiler.
 
Bugün kuraklık ve kıtlık değil Afrika Boynuzu’ndaki Somali, Dünya Bankası ve IMF politikaları sonucu açlıkla pençeleşir hale getirilmiştir. Somali’de kıtlıkla pençeleşen ve fotoğrafları sergilenen insanlık tablosu, Dünya Bankası ve IMF’nin insani yardım anlayışının ve yapısal uyum stratejisinin iflas ettiğini gözler önüne sermektedir.

SELMA AKKAYA

Hiç yorum yok: