31 Ağustos 2011 Çarşamba

İlkesiz Medya, PKK ve Öcalan Gerçeği


Kürd meselesi söz konusu olduğunda tümTürk medyası aynı telden çalıyor. Sağcısı, liberalı, demokratı bir ağızdan aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor. Amaç her zaman olduğu gibi Kürdlerin  mücadeleci güçleri içinde sorun yaratmak, birilerini diğerlerine kırdırmaktır.
 
Bunu
bir kaç nedenle yapıyorlar. AKP'den korkuyorlar ve bu iktidarın düşündüklerini dillendirerek AKP'ye dost görünmek ve iktidardan nemalanmak nedenlerden biri. İkinci neden bir bölümünün kemalist, diğerlerinin Türk­-İslam yapılanmaları gereği başkalarının haklarına saygısızlığından ötürüdür. En önemlisi ise insan kişilik ve karekteriyle ilgilidir ki bu da öncekilerinin etkisiyle şekillenmiştir.
 
İster gazeteci, ister yazar ya da herhangi bir meslekten insan olsun, her birey hak aramayı ilke edinmemişse veya hak arayanları görmeyip desteklemezse bir hiçtir. Kürdleri eleştirip zûlmeden devletle daha cok kan akıtmak için bir ve işbirlikçi olanlar bu toplumda ne kadar meşhur olsalar da aslında bir hiçtir.  Bu toplum bu tür insanla doludur.
 
Yani bu ırkçı, Kürt düşmanı medyanın tek amacı Kürdleri bozğuna uğratmak. Ve bunu yapabilmek için en biçimsiz ve yalan her yola baş vuruyorlar. Kürdleri umutsuz kılabilmek için ha bire yalan ve çirkin senaryolar üretiyorlar. Kürd hareketini zayıflatmak ve Kürdlerin verilen mücadeleye desteklerini kesmeleri için de bu son haftalarda denedikleri Öcalan, Kandil ve BDP`yi karşı karşıya getirme çabaları..
 
 Meseleye gûya en `doğru` yaklaşan Ahmet Altan bir yazısında şöyle diyor: ”Silvan saldırısıyla Apo’yu kenara itmeye çabalayan PKK yönetiminin, “benim siyasete, demokrasiye falan ihtiyacım yok, ben istediğim iktidarı silahla alırım” anlayışı yürümedi”.
Son haftalarda Türk basınında buna benzer bir çok yorum var. Bu tür yorumlar bilinçli yapılan yorumlardır. Amaç PKK’de ayrışma yaratmaktır. ”Kandil Öcalan’ı kenara itiyor”, deniliyor. Bu büyük bir yalan.
 
Yıllarca legal alanda politika yapan, PKK’yle aynı tabana sahip olan HEP, DEP, HADEP, DTP ve şimdi de BDP’yi PKK’ye karşı tavır almaya, PKK’yi eleştirmeye zorladılar, tehdit ettiler. Bunu hem devlet ve TSK yaptı ve hem de bir dönemin kemalist basını. Bu son yıllarda bu görevi AKP ve yarattığı yağcı kişiliksiz basın, gazeteci, yazar ve diğer medya üstlendi.
 
Aynı oyun sürekli oynanıyor. Sürekli oynanan oyunlar bıktırıcı olur ve nihayetinde terkedililir. Ama bu Kürt karşıtı bakış-zihniyet ve siyaset o kadar geri zekalı ve aptal ki bunu anlamıyor ve aynı oyunu yeni yetmeleriyle oynamaya devam ediyor. Ve Kürtlere de bu aptalca oyunu her dönem inandırmak ve yutturmak istiyorlar.
İsyancı Kürt duruşunu tekrarlamakta yarar vardır.
 
Hiç bir güç PKK’de  ayrışma yaratamaz. PKK içinde Öcalan’la zıtlaşan her kişi veya grup ayrılır gider, yalnız kalır ve biter. PKK’den ayrılan her kişilik PKK’den daha zayıf bir radikalizmle alternatif bir güç oluşturamaz, muhalif bir güç olamaz.
 
Geçmişte bu ispatlanmıştır. Hem PKK içindeki komutanlardan ve hem de legal zemindeki Kürt siyasetçilerinden Öcalan’ı eleştiren ve ona kafa tutarak alternatif olmak isteyen siyasetçiler oldu. Hiç biri başaramadı. Çünkü kafa tutan ve eleştirenler daha güçlü bir direnişten yana değil, daha uzlaşmacı bir duruş sergiliyordu. Ya da silahların bırakılması için Öcalan’ı zorluyorlardı. Bunlar yorgun, uzlaşmacı duruşlardı.
 
Örgütten birilerinin bugünden sonra Öcalan’ı dışlayarak kendi çözümlerini dayatarak alternatif olmaya çalışmaları olanaksızdır.
Çünkü PKK Öcalan demektir. Öcalan ve PKK yürütülen özgürlük mücadelesiyle özdeştir. Ne Kandil Öcalan’ı dışlayabilir ve ne de Öcalan Kandil’i etkisiz hale getirir. Ne BDP Öcalan’sız  bir çözüme yatabilir ve ne de Öcalan BDP’yi çözüm dışında tutabilir. İster savaş ister ise onurlu bir barış bu üçlünün birlikte verdiği karardan geçer. Ama son söz Öcalan’nındır. Ve kimse buna itiraz edemez, demiyorum; itiraz etmez diyorum.
 
Kürtler devletsiz olsa da başkan Öcalan’dır. Her yerde olduğu gibi son sözü başkan söyler.
 
Obama bugün ABD başkanıdır. Her kararda son söz sahibidir. Erdoğan bugün TC’nin başbakanıdır. Yönetiminin başında bulunduğu için tüm kararları o veriyor ve taraftarlarının itirazı olsa bile ona her kes uymak mecburiyetindedir. Uymamakta direnenler çekip gider.
 
Her siyasi sistem bu şekilde işler ve yürür. Kürt hareketinde de durum aynen böyledir. Öcalan başkandır ve son söz onundur.
Bunu
artık her kes anlamalı ve Öcalan’ı hiçleştirme planlarından vazgeçmelidir. Tekrarlanan bu oyuna Kürt hareketi gülüp geçmektedir.
 
Kürt dostu gibi gözüken bazı medya ve yazarlar bu oyunu bilerek işliyorlar. Kürtler bunların artık dost olmadıklarının farkındadır.
Verilen özgürlük mücadelesine engel olmak yerine, Kürtleri savaşmaya zorlayan devleti çözüme zorlasanız daha iyi olmaz mı?
Son haftalarda liberal kalemler daha çok gözden düşüyor. Kürtler bu kalemlerin kişilik ve sahsiyetlerindeki onursuzluğu bugün daha iyi okuyor. Bunun bilinmesinde yarar vardır.
 
AKP
'de Kürtler karşısında yenilecek ve Erdoğan da öncekiler gibi siyaset sahnesinden silinecek. Ama Kürtler verdiği mücadelenin ürününü elde edecek.
 
AKP
gölgesinde demokrasi ve barış havarisi kesileceğinize ezilen, baskı altında Kürtlerin yanında ve yakınnda devleti idare eden AKP'nin yağdırdığı bombalara karşı durmak daha tutarlı olmaz mı?
 
Dünyanın hiç bir yerinde baskıcı iktidarların yanında durarak barış ve demokrasiden söz etmek gibi saçmalıklar olmaz.

Barış ve demokrasi özgürlük savaşcılarının, demokrat muhaliflerin verdiği mücadeleyi destekmekle elde edilir. AKPnin başında bulunduğu devlet, Kürtlerin talep ettikleri hakları vermemekte direniyor. Bu devletin yanında durarak hak ve hukuk mücadelesi vermekte olan bir halkın kavgasını etkisizlestirmeye çalışmak karekter kirliliğinden başka bir şey değildir.
 
Evet, tekrar ediyoruz. Kürtler bunların artık dost olmadıklarının farkındadır. Bunu  artık anlamanız gerekir. Arada bir, hatta sık sık bu halka yapılan zûlumdan, Kürtlerin haklarından söz etmeniz bile, bize oynanan oyunun parçası olmadığınız anlamına gelmez.
Hani et ve tırnak deniliyor ya, aslında et tırnak olan Öcalan, Kandil, DTK ve BDP dir. Hangisi bu dörtlünün mücadelesine ve birlikte yaratacağı çözüme yan çizerse biter.

cumalicotkar@live.se

Hiç yorum yok: