22 Temmuz 2011 Cuma

Özerklik Arayışı ve Laf Salatası


Radikal Gazetesi yazarı Cengiz Çandar, Demokratik Toplum Kongresi DTK’nin açıkladığı Demokratik Özerklik”e “laf salatası” dedi. Türk basınının önde gelen kalemlerinin tümü benzer nitelemelerde bulundu. DTK’nin ve ardından KCK’nin açıkladığı Demokratik özerklik” formülü, problemli. Kürt halkının gücü hem Türk devletini hem de Kürtlerin özerklik formülünü yaşatmaya yetmez. Aysel Tuğluk’un açıkladığı özerklik formülüne göre, kurulacak sistem devletle, hükümetle ve sınır anlayışı ile çatışmayacak. Devletle çatışmayan ve Türk devletinin yerine iktidarı hedeflemeyen bir özerklik anlayışının Kürdistan’da hayat bulması zor.
 
Kürtler adına düşünen Türk basının köşe yazarlarının DTK’nin açıkladığı Demokratik Özerklik”e olan itirazı, Kürdistan’da Türk devlet iktidarının dışında bir iktidarın olmayacağına olan inanç ve görüşlerinden kaynaklanıyor. Onlara göre Kürdistan’da Türk devlet iktidarının varlığı paylaşılmaz ve tartışılmaz. Ancak biçimi tartışılabilir.
Türk köşe yazarlarının Kürdistan için öngördükleri yaşam, Türk egemenliği altında bir adım daha iyileştirilmiş yaşamdan başka bir şey değildir. Fakat özgürlük, adalet, iş ve güvenlik yoksulu Kürtler, Kürdistan’da iktidar istemektedirler. Türkler aç kavimler halinde Anadolu’ya geldiklerinde, Anadolu’daki zenginliklere ve iktidar olanaklarına göz dikmişlerdi. Bu nedenle tarih boyunca uygarlıkları kendilerinden daha uygar güçler değil, barbar akınları dağıttı. Amerika’daki yerleşik kültürleri ve hayatı dağıtanlar da Avrupa’dan giden arayış halindeki aç insanlardı. Sömürgeci Türk rejimin altında insanlıktan çıkarılmış Kürtlerin özgürlükle birlikte iktidar talebinin olacağı kesindir.
 
Türk basının Kürtleri bu şekilde algılama bilgi, güç ve vicdanları yoktur. Türk devleti katliam ve soykırım yorgunu bir devlettir. Yüz yıllık cumhuriyeti İMF yardımları, katliama uğrattığı azınlıkların mal varlıkları ve yüzde ellisini açlık sınırı altında yaşattığı fedekar yığınların alın teri ile idare etmiştir. Sömürgeci sistemi ayakta tutan milyonluk ordu, polis teşkilatı, bürokrasi, MİT ve JİTEM gibi kuruluşların hiç bir üretim özelliği yoktur. Bu kurumlarda çalışanlar üretmeden yaşayan asalaklardır. “Vatan, Millet, Sakarya” söylemleri, “dış düşman” numaraları, “bölücülük” ve “Komünizm tehlikesi” hileleriyle yüzyıldır krallar gibi yaşamaktadırlar. Türk devletine Türkiye Cumhuriyeti krallığı dememiz de bundandır.
 
Kuzey Kürdistan’da bir kaç yüzbin kişilik bir Türk ordusuna, yüzbin kişilik polis gücüne, seksen bin köy korucusuna, bir o kadar özel timden, JİTEM elemanlığından, katil çetecilikten ibaret soyguncu ve katliamcı takıma ihtiyaç yoktur. Kuzey Kürdistan’a yönelik bir dış tehdit de yoktur. Kuzey Kürdistan’a yönelik en büyük tehdit, Türk devletinin kendisidir. Türk devletinin mevcut hali Kürdistan’da var oldukça Kürt sorunu çözülmeyecektir. Bazı Kürt aydınlarının ve siyasetçilerinin, Kürdistan’da aile başına düşen Türk silahlı güçlerinin geri çekilmesini istemeleri yerine iki de bir PKK’den silah bırakmalarını istemelerinin Kürtlük adına bir ciddiyeti yoktur.
 
Türk devleti ve Türk hükümetlerine bağlı çalışan Türk basının Kürt sorununun niteliğine bakış açıları hiç bir zaman tutarlı ve vicdanlı olmayacaktır. Bu yazarların en hümanist yazıları bile devlete, hükümete ve orduya yönelik cıvık bir yağcılık içermektedir.
 
Dikkat edin, Kürtlerin tanınmış bir çok siyasetçisisi ve yazarı da Türk basınsız yapamamakta, PKK karşıtı açıklama ve önerilerini bu basına yapmaktadırlar.
 
Çünkü Kürtlük Türk devletinin, basının ve hükümetlerinin elinde aynı zamanda bir ekmek ve servet kapısıdır. Asker bomba atarak, polis cop sallayarak, bürokrat Kürt ateşini söndürme alanlarında hazine içerikli görevler alarak, basın mensubu bu konuda yazıp çizerek servet edinmektedirler. TV programları da bu işlevi görmektedir. Türk devletinin, basının ve hükümetlerinin bu tarzına adapte olmuş Kürtler için de Kürt sorunu bir kişisel çıkar kapısıdır. Devlet rantını bunlar yemekte, sorunu bunlar kışkırtmakta, aç kalan iktidarsız ve çaresiz yığınların siyaset sorumlularına da bunlar “şahinlik” etiketi yapıştırmaktadırlar.
 
Demokratik Özerklik” isteği Türk basını ve ona bağlı çalışan Kürtlerin nitelediği gibi, “laf salatası” değildir. Kürdistan adına iktidar isteyen Kürt halkının henüz olgunlaşmamış iktidar ve özgürlük arayışıdır. Gerekli olan olgunluk da zaman içinde sağlanacaktır.
 
bildiricihasan@hotmail.com

Hiç yorum yok: